Ya... Şiiri - Hüseyin Çetin

ben sana mı yazdım bunca şiiri
geceyi beklerken sımsıcak bir seherin avucunda
söyle kaç kalem verdin zemheri yıldız fırtınalarına
duyarken saatin amansız çığlıklarını
söyle kaç günün kaldı daha yüreğine dermediğin
kaç iklim geçmeli üstünden
tayfunların saçlarını savurması için
kaç ateş yutmalısın
kaç ateş taramalı yorgunluğun zehrini
hadi iklimlerin adı değişmişse
söyle mevsimlerde ölmeli miydi göçmen kuşların ellerinde
kaldırımların alnından duyulmalı mı akrep çığlıkları
düştüğünde karamsar bir kaplanın pençesine
kaç günün kalacak mutluluğun resmini çizmek için
illâ kıyamet mi kopmalı
illâ soğuk terler mi boşalmalı
yorgunluğun bile adının silindiği yokuşlardan
ya ses veririmi yedi vadi
hıçkırıkların düşünce namert eline
hangi rengin tonu düşmeli

hangi ressam çizmeli sana bitişin solgun çehresini
bir şarkı, bir şiir, bir yaşın omuzuna
kaç enaniyet düşmeli fişeğin hayatına özenircesine
umarsızca...!

ya düşer mi o zaman hayalin nakışları
kurduğun labirent hayalin tozundan
ya kopar mı dört gözle yoluna güller serdiğin
vaktin korkusuz, acımasız, kör, sağır haykırışları

bir gün durursan kimsenin olmadığı
durakları arşın bulutlardan çalınmış
suyu ve sabrı İsmail kokan zihninin ıssız çölünde
etrafına gözlerinden açlığın ve vahşetin heybeti damlayan
kulaklarında yalnızca hainlik çınlayan baykuşlar konarsa
belki bozulur bu rüyanında sihri
belki geçmişin özgürlüğü
geleceğin yalancı mahpusluklarına kapı aralar
ve tüm uyarılmış namelerden sonra
sesin yankılanınca boş bir anının soluğunda,
anlarsın ki tüm kapılar kapanmış artık

bütün hecelerin hükmü muallak harflere kesilince,
dönüş ihtimalleri atılan kahkaların altına serilmiştir
dumanı yılların kalp atışlarında kangrene dönüşünce
bir ses duyulur ezelden; ebedin elleri kesilmiştir

Stüdyo: Studıo FX
Mix-Editing: Semih Yücel Yücetürk
Vokal: Semih Yücel Yücetürk