aşk.
zordur târifi
üç harf tek hece
üç kağıda yazıldı bir gece
merhaba. sevdâ. elvedâ
ikisi gitti uzattı elini vedâ
erenlerin nutkunu bağlamış
ağlamışta yâr zülfünden taşırmış
değirmen bekçisi çatmış kaşını
hava neden kararmış
oysa
güzelliğin tek anlamısın lisânımda
kundaklarda sendin ilk öğretilen
iki gözün arasından ne sızardı
şarap dediğin bu değildir
nazar etmedim
ondandır nefesimin titrediği
lehçeme sessizliği öğrettim!
güneş duvağını tanyerine bırakırken
avuçlarımın arasından
kaybetti yolunu bir kardelen
ben öyle mahzun ve çâresiz
ellerini arıyordum
alev fistanlı ellerini
Acem'in kızı gibi anlatırdım seni. anlatamadım
Acem illerinde. görünseydin
güler miydi acep
mintanımın ıslaklığı. ondandır /
zincir tutmayan yürek satır başındadır
tellere bir dokunsan duyacaksın sadâmı
kadife/sesinden sonra gelir
divit hayâ eder bilirim
hokkandan nasip almaya
ey ifşâmın gardiyanı
neslimin evvelinde uğradın mı
titretir adın âhirinde mumları
bir derviş olur fırçalar. tablolara düşmesin
gölgen. yazımın rüzgarına hasımdır.
onca savaşa zafer bulayan cengâver
efelerin omuzunda yuvâ yapan hısımdır
zaman gerdanında ecel terleri döküyor
tabiplerin kan yuttuğu bir ân/da
ziyan zamânı çemberinden söküyor
sen ey vakitlerimin gizli öznesi
geçmişimin önünde
çocuksu düşlerimin ortasındaydın
âhirimin yanıbaşında
gönül cemâlimin voltasındaydın
tahtına oturunca artık kara sevdâ
hüküm verilmez cefâdan b/aşka
ebem kuşağı ve kaf dağı
şâirin rüyâsında ütopyadır
gözlerinden geçen manalı bengiSU
işte, annemin saçlarındadır
fecrin fethiyle mağlup olur gece
bülbül seni çağırır yirmibir yaşındadır
ozanlar sazını kırar hıncından /
cürüm. diline lâl düşen falcıların taşındadır
âşığın yarasına ferman mı dize
dördüncü cemre ilhâma düşünce
şâha kalkar mazlum menziline
kirpiklerinden bir lahzâ sözlerime düşünce
kalemim hiç bu kadar çâresiz kalmamıştı
şimdi yağmurun söylediği şarkıyı dinle
methiyyene yanaşan notanın kollarında
yakılmış gemilerin resimleri var
hangi zâlim yaprağın sızısı parmaklarında
dudaklarında bir titreyişin isimleri var
yakışmamış hiç
bu ısırgan otunu kim taktı saçına
gamzelerinden akan kırmızı
hiç yakışmamış yanaklarına
âh! bir dağdaki efsâne ağrı
ağırdır yumak yumak hüzün baldıranı
balçık sıvanmış bir tereddüt güneş kadardı
cesâretin belâya yatmış sînemin çeperinde
sebepsin zihnimin zikrine
nazım bir edepsin ar'ı kutsal bilmeyenlere
duraklarına hıçkırık diktiğim bu şehir
kısır bir ferâseti çalar muştuların coşkusuna
bir sen uslandırırsın isyankâr burçları
bir de ağıt yakılır kuşaktan kuşağa
say ki
bedevîyim. kaybettim izini irem bağında
say ki
bir ateş yaktırdın memleketin ortasında
titredi kisrâlar hiddetimin yelinden
ey sultan makâmında ağuyu lezîz eden
Karacaoğlan'ın sazının bir teliyim
deliyim ben Dadaloğlu'nun ezberiyim
sen gündüzün şems-i ben gecenin kandili
bîçâreyim yekpâreyim asâletinde pervâneyim
leyl, Leylâ'nın kara(sevdâ) sı mıdır kara mıdır
haram mıdır aşk Mecnun'a aşk leyl’e yas mıdır
merhaba
neden çizgiler alnını andırıyor
ufkuna katran döken mecûsi kim
tepelerdesin bir seyri felâkettesin
korkuyorsun oradasın
âşığın teneşir duvağındasın
merhaba
vasiyetimin önsözü
oyun’un son perdesiyim
aşk üç kağıda yazıldı
merhaba sevdâ elvedâ
ikisi gitti
merhaba hep sihirliydi.
Kayıt Tarihi : 7.12.2008 18:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
haram mıdır aşk Mecnun'a aşk leyl’e yas mıdır
. . .
Mecnûn mudur aşka can veren Leylâ mıdır
merhaba sevdâ'ya. sevda'ya elvedâ mıdır
TÜM YORUMLAR (1)