Y-Han - 04 - Şiiri - Habibe Merih Atalay

Habibe Merih Atalay
496

ŞİİR


9

TAKİPÇİ

Y-Han - 04 -

AKLIMDAYKEN ŞUNU DA EKLEMELİYİM

Gecenin 3 ünde yatıp 08:49:37 de soluğu burda almamın endişeye mahal bir yanı yok. Korkmayın. Bu kez meraklı bir Pandora* değil karşınızdaki, son kararımda kutumu açınca içinden yalnızca umudu bırakarak bir şeyler kaçmayacak; ne de bilgi ağacımdaki elmamı size yedirecek filan değilim ve kimse de bir kez daha cennetinden mennetinden kovulmayacak. Bundan sonraki yaşantınızda da ne baştan sona büyük bir düzensizlik ve bölünmeye yol açar hikayem ne de sizleri değiştirmeye ve çakılı olduğunuz zeminlerinizden söküp atmaya gücü yeter, ancak bütün bu olanlar yine de yaşamsal tüm kuşatmalarınızı üzerinizden kaldırıp uzun vadeli dolambaçlı bir yolculuğun başlangıcını işaret ediyor olabilir sizlere, artık orasına karışamam.

*Entropi adlı kitabı okuyorum da şu günlerde, etkilendiğim cümlelerden alıntı yapıp üzerinde oynadım biraz. Bu metni kaleme almaya başlayışımın bir anneler gününe rastlamış olması erkeklere duyduğum aşkın ve sevginin annece olduğunu düşünüşümden olmalı gayri ihtiyari... başını okşamak, yanağını sıkmak, harçlık vermek, kızınca şamar atmak, yaramazlık yapınca eline vurmak, kulağını bükmek, kızlar kadınlar ve seks hakkında ileri geri konuşmak gibi özellikler taşır sevgim de aşkım da nefretim hoşgörüm şefkatim dostluğum arkadaşlığım da erkeklere karşı. Dayanılmazımdır yani kısaca! Nedense hiç darılamam küsemem tavır bile alsam kısa sürer, geçicidir, sonunda yine bağışlar, şefkatle açar yüreğimin içine alırım hepsini.

Bunu da bir itiraf olarak kabul ettim zira ateşlendim yine. Ne zaman kendi adıma ağıza alınmadık yeni bir cümle kursam böyle ateşleniyorum. Sanırım beni yazmaya iten bu ateşlenmeler. Ve sanırım yazarlık hevesimde de bu ateşin közü var. Biliyorsunuz, ah ama nerden bilesiniz; kendisi itiraf etmedikçe bir yazar, hakkındaki gerçeği kim bilebilir? Ancak kan çeker. Her cinayet çözülmeyi her cani de buluşmayı özlemiştir krimal Prof. Dr. Sevil Atasoy ile!

Tam da şu an yazının burasında size bu denli açıldığım için endişelenmeli miyim diye düşünüp kaldım yine doğrusunu isterseniz. Benim için değişen bir şey olmuyor gerçi de, ne de olsa bunları yaşayan benim ve kendimden gizli saklım olamaz, endişem sizler adına daha çok.

Hakkında çok şey bilmediğiniz meşum gizemli bir kadın yazar olarak kalmak belki tutkunuzun devamlılığı açısından daha elverişli bir zemin olurdu ancak bu tv kanallarının dizi filmlerde izleyiciyi ekrana çivilemek üzere düzenlenmiş bir kumpastan, bir hileden başka bir şey değil ve ne gerçek dostluğun ne aşkın ne de arkadaşlığın meşum’luk ve gizemle arası pek yoktur, bunu dostluk ve sevgi üzerine neredeyse çoğu kitabı ve yazıyı okumuş, hatta 36 yıllık yaşantısında bizatihi test edip onaylamış biri olarak gönül rahatlığıyla söylüyorum, öyle kafadan atmıyorum, 'Zenci Ve Kara delik' şakası değil yani üzerinde önemle durduğum. Hani hikayenin bir yüzünde, isteyenin bir yüzü vermeyenin iki yüzü kara derlerdi ya eskiler... ya da vermeyen kapkara! Dostluksa dostluk, arkadaşlıksa arkadaşlık, aşksa aşk, sırdaşlıksa sırdaşlık artık her ne olursa olsun içine meşum’luk ve gizem sosu bulaştığında yemekten haz almayacağınız soğuk balık* gibi yavan bir ölü menü olarak servis edilebilir önünüze.

*Bu da 'dehşet film' örneği kült bir film adı. Beni tanımanızda faydası olacak örneklerden. İşte internet ortamının böylesi bir hoşluğu-boşluğu da var. Keşke e-kitaplar çoğalsa da... (eee!) verdiğim kitap örneklerine sayfa içlerinden satır satır göndermeler yapabilsem diye hayal ediyorum. Elbet bir gün o da olacak muhakkak ama siz-biz görür müyüz? Görürüz görürüz haydi! Hemen pesimiste sarmayalım olayımızı.

Ne tarz filmler ve kitaplardan hoşlandığımı bilirseniz beni anlayıp-algılamanız artacak ve zihninizdeki profilim daha net bir şekil alacaktır diye düşünüyorum. Nedense sizler söz konusu olunca bunu çok önemsiyorum. Yani çocuğum olsanız ancak bu denli önemserdim gibime geliyor. Annenizi tanıyınız yavrucuklarım!

Bu nedenle sonunda bir gün artık kefelerden hangisi ağır basarsa -aşk mı şefkat mi dostluk mu- kendini bana açma inceliğini gösterecek tüm okuyuculara yaşam tavsiyem- hiçbir şey başa sarılamasa, aynı suda iki kez cıbıcıbı yapılamasa da, 11 yıllık birbirinizi keşfetme açığınızın arasına sağlam bir köprü kurmanıza ne olursa olsun hiçbir mazeret engel teşkil etmesin! Tersine, köprünün sağlı sollu ve bir de ortasından geçen ayrım çizgisine koca koca heykeller de inşa edebilirsiniz, hatta buna kadın kısmı hiç kuşkunuz olmasın bayılacaklardır! Benim gibiyseler tabii.

Böylece çok daha görkemle donatılmış olur yanınız yöreniz ve hem de o yonttuğunuz kocaman parmaklarınızın ucu ve kendi özel psişik temas noktanız olan 'G' noktasının gücüyle.

Evet, nerde kalmıştım, hah! Yazar olmak hevesimden bahsedecektim daha değil mi? . Ama ondan önce anlatmam gereken önemli bir zaman aralığı var ki kişiliğimdeki o bilinç altını oluşturan da işte o oyuk... ya da yarık... ya da hendek! İşte hendek işte deve!

Habibe Merih Atalay
Kayıt Tarihi : 7.10.2014 18:34:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Habibe Merih Atalay