Bizde konuşulmaz,
Platon’un devleti,
Nizamülmülk’ün siyasetnamesi,
Jean Jacques Rousseau’nun toplum sözleşmesi...
bizde bilinmez siyasetin
felsefesi, tekniği ve bilimi...
90’ların slogan atan gençleriydik...
TRT’de haber izlerdik,
bazılarımız Hürriyet, bazılarımız Türkiye okurduk...
dinlediğimiz müzikler, sakal modellerimiz,
giyindiğimiz kıyafetler, alışveriş alışkanlıklarımız...
hepsi farklıydı...
bütün masumaneliği ile genç yaşlar,
küçük hayal dünyamızda
ülkeleri hatta dünyaları kurtardığımız
yıllardır.
dört, üniversite arkadaşıyız...
yılın muayyen günleri Cemal ağanın
kahvehanesinde okey oynarız...
mezkur mahale ilk girişi,
selamlar, kolay gelsin ile
hukuk mezunu, bölge savcısı
Rafet, yaptı...
kendileri cumhuriyetin kulu
eski Ecevitçilerdendir.
Fevzi, selamunaleyküm ile
girer, eski kahve kapısından...
adil düzenin üniversitedeki sembol adıdır,
vergi matrağı yüksek sanayi şirketinde
üst düzey yöneticilik yapar,
MÜSİAD’da da yönetim kurulu üyesidir.
Mühendislik fakültesinin marka öğrencisidir...
not ortalamasında lider bayrağını
kaptırmamanın kıvancını riyakarlıkla yaşar...
Kürşat, liseli yıllarını ülkü ocağında günü
gününe denk olmayan, bir açık bir demli
çayları içerek geçirmiştir.
eczacılık fakültesinde fikri azınlık olmanın
derin travmasıyla eczacılar birliğinde yönetici olmuştur...
Cerrahpaşa’nın sevilen eczacısı,
eczacılar birliğinin basına sık demeç veren
ismidir, Kürşat...
Nesli diye seslendiğimiz devlet ideolojisinin
resmî memuru, Neslihan Hanım...
sosyal bilgiler öğretmenliğinden,
MEB’de müsteşar yardımcılığına uzanan,
uzun bir kariyer öyküsünün kahramanı...
kemalist ilke ve inkılapların daimi savunucusudur...
masada okey oturumu başlamıştır,
tartışmalar içilen çay, kuş burnu
ve seri, çift açılan okey elleri ile yapılır...
TBMM’deki iç tüzük şartları aranmaz,
süre sayaç ile değil gelecek acil telefonun
ehemmiyetine binaen belirlenir...
Fevzi, klasiği olan Lozan tartışmasıyla
fitili ateşler...
Rıza Nur’un hatıratım isimli eserini refere ederek
Atatürk ile kaçak, İnönü ile açıktan dövüşür...
cumanın kılınıp kılınamayacağı, faiz düzeni,
eğitimdeki batı müfredatına olan serzenişleri
dinmiştir...
mücadelesini verdiği dava muktedirdir...
özeleştiri minderinde dövüşmemeyi tercih eder,
hedefinde Rafet ve Neslihan vardır...
Neslihan Hanım devlet terbiyesi başlığında
kelimelerini seçer, memur olmanın kısıtlı imkanıyla konuşur...
Erbakan’ın şeyhleri Başbakanlık konutunda ağırlaması,
mitingde atılan sloganlar, suud sermayesi
üzerinden ağır eleştiriler getirmiştir...
Fevzi per yapamayışının ve işlek taş
atmanın şokunu yaşarken, Erbakan eleştirilerini
cevapsız bırakacaktır...
çayda taze değildir zaten...
Erbakanı savunmak, Ecevitçi Rafet’e kalmıştır...
Kıbrıs Barış Harekatının başarısında Erbakan’a
hakkı teslim etmiş, milli duruşu üzerinden övgüler dizmiştir...
Ecevit’in, Türkeş’e söylediği,
Biz milliyetçiliği duvarlara değil
Akdeniz’in mavi sularına yazdık.
sözü ile eczacı Kürşat’a taşmıştır...
Kürşat, ezberlediği dokuz ışık ve
okuduğu Gökalp kitaplarından Rafet’e
cevaplar verir...
zaten, yaşanın ellilere dayanmış olmasının verdiği olgunluk
ile kavga çıkarmayı bırakmıştır, Kürşat...
Rafet, şefim seslenişiyle Cemal ağadan
masayı çaylamasını ister...
çaylar gelmiştir,
iş konuşamamışlardır hala...
Demirel, Özal ve Menderes sahipsiz kalmıştır,
Sağın popüler isimleri,
uzunca yönetememiş
ideolojik takıntılı isimleri
kadar tartışılmamıştır...
Rafet, Anadolu solunu...
Kürşat, dokuz ışığını...
Fevzi, ağır sanayi hamlesini...
Nesli, Mustafa Kemal’in fikriyatını...
hepsi kulağa hoş geliyordu...
eski, demode olmamışlardı,
bütün çözümsüzlüklerine rağmen...
Cemal ağa dosyaları teslim etmişti...
4 kırmızı dosya...
altı aylık takvimin yazılı olduğu
dosyalar, ideoloji üstü
ve hatta milli vazifeydi...
Rafet, Nesli, Fevzi ve Kürşat
takip edecekleri isim ve kurumları sessizce okuyorlardı...
yapılacak açıklamalar, kurulacak ilişki ağları...
ispoyanaj ve kontroispoyanajdı yapılan...
milli istihbarat teşkilatı dosyaları
okuma sonrası,
geri alınmıştı...
kahvehanede toplanmaları, eski arkadaş olmaları,
kahvehane kültürünün siyasal tecrübesi...
her şey basit bir makyajdı,
alınacak bir bilginin,
tutulacak bir devlet sırrının karşısında neyi ifade edebilirdi ki
günlük siyaset?
Kayıt Tarihi : 28.7.2020 15:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
ideolojileri birbirinden farklı dört eski arkadaşın belli zamanlarda bir kahvede okey oynayıp birbirlerine laf sokma yarışına girmelerinin, sürpriz sonla biten hikayesi..
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!