renkli misketler koşturuyor önümsıralarcası; kaldırımlar, parklar, vitrinler, cam kadehi külahlar
sokaklar boyu ışıklı trenlerim kaldırım taşı vagonlarım, demirden betondan vücudum
bir kepenk beynim …..
kimi sönmek üzere kiminin bir sıkımlık canı, biri bağırıyor biri taşacak, delik açmış kabından
yürüyorum, gülüyorum, görüyorum olmadık sohbetler olmadık nağmeler;
önceden bildiğim bir şiir fakat yepyeni, bir masal büyümede
esnaf yok halk almış gitmiş kendini; kasa fişleri, çöpler, oyuncaklar, binbirçeşit karnaval havası
mekan uçtan uca gezegenin ihtiyaçlarını karşılar gibi !! neler var öyle yok yok
kızabilir mi hiç nesneler; dükkan önü aracı eğletmiyorlarlarrrrr………….
sohbeti sonrasına bırakıp duraklar; oyuncaklar, giysiler, ayakkabılar, bebekler, uzaktan kumandalı
arabalar, eğleniyorlar hani bizsiz, bilinçtenliğincesiz …..…..!!
vitrine oynuyorum, olmayan şeyler alıyorum; vitrinin ışıklarına gömüyorum
arkamda önümdeler her yanımda, alışıyorum bütünlüklü bir alışveriş başlıyor
sanki en sevdiğim yerdeyim yarım çember yekpare cam dükkanım.
Faturası, kadevesi kime kesiyorlar..
bazı şeyler fena bazıları indirimde
bir kadın oturmada bir kafede caddenin tüm ışıkları sigarasında küllüğünde kadın camın içinde
milyonlarca göz çarpıyor, milyon kamera, milyon kayıt, yansımalarrrrrr…………
soluksuz bir beygir gibi asfalt hiç durmuyor cümbüş, renklerin içinde kimse görmüyorlarrrrrr……….
anda gidiyor geri geliyorum bir deney hızında ışığıyım bir bakışında; çok yaşlanıyorum yersiz genç
uzanıp uzanıp ceplerime dolduruyorum içim dışıma çıkıyor renk veriyorum
paltomdan, ayakkabımdan akıyor sokak, bulvar boyu içiyorum içiyorum ……
tekrar tekrar saçlarımı tarıyorlarrrrrr……
bir yürüyorum bir içiyorum...
kafamın içi ayaklarımda; yürüyorum… yürüyorummmm………..
olduğum yerden bir dere aldı beni, ışık boylu boyunca ben karşısında paraleliz şimdi
farlar, sarılı kırmızılar boyu taksiler, allı morlu pavyonlu publı, clublı, yanarlı, aynalı, jiletli translar
en güzel orospular; çiçekleri, yaprakları, aynaları, gözleri, kaşları ve en güzel elleri bu insanın.
unutup unutup bir şeyi tekrar tekrar aklıma geliyor gerisin çok geri, bir şeyler eksiltip geri hatırıma
alıyorum çok pahasına, dükkanın önündeyim
eğletmiyorlarr..
geri vermek istesem almıyorlarrrrrrrrrrrrrr………..
içiyor içiyorum şarkıları, yalayıp yuttum hafızamı, öyküsüz bir diyarın dudağımdaki şarabı
bir şiire girememek başlayamamak gibiyim elime bakıyorum yerinde üstelik öbürü de.. bir poşet sanırsın uzay mekiği; havalandı durdu düşecek, çivilendi kaldı ; yakıtsız
rüzgar aldı götürdü her şeyi rüzgar geri getirdi her şeyi ne kara trenim ne poşetim var artık
rögarda sıkıştı gözüm alttan alta çalışıyor şehir bir fare bir kurbağa, gazete, gözlük, peçete….
yansıyanları yakalıyorum eşyanın tabiatı fışkırıyor beynime, vitrinler dolusu, tozlu kimi hiç
kimi şimdileyin… bir antika hüzünsüz, ceplerim taşımıyor, bir sigara yüküm azalıyor…
kimi içim, dışım kimi sencileyin kimi sizcileyin
uzanıp uzanıp; kana kana içiyorum, boy veriyor hemen sokak lambası; sarılıyoruz
asırlık bir nesne bir obje herkes ne böyle, nerede; düşündüklerime uzanıyorum.
apansız bir ağaç, dönsem uçurumda kale bu karartı ne çıkaramıyorum kilometrelerce saç desem yeri
midir bilmiyorlarrrrr ….…
vitrinler boy veriyor gece galebe çalıp dalga geçiyor, dünyanın ortasında bir direk ileyim
her şeyi anlatıyor döküyor eteklerini çok çekmiş kıştan bir mum gibiyim kıçım açıkta ama ışıttım diyor
niceleri, nicesini….. sineklerrrrrr……… bir bank ışıl ışıl, yanıyorlar...
dilime dolanıyor tüm nesneler; geniş bir koro tek monolog, camekanlar bir alev topu halinde, aynalar
tabelalar korkuyorum yerinde durmuyor dükkanlar; ayaklandılar tüm kelimeler tüm eşyalar
söylenecekler öyle birikmiş lerrrrrrr………..
inanamıyorum bir ordu yüzümde kaşımda ensem boynum her yer tüm cadde tüm şehri yakıp geçecek
ışık büyüyor kesiksiz, mavi ekran veriyor alev topu yıldızlar dolusu musluk musluk caddeler, otomobil
farları, bilumumlu cümleler ve bir lav nehri gibi yürüdü sanki gece ikmalde ; gece şaha kalkıp kalkıp
inmede kimse görmüyor bir ben ahmak bir dükkan dolusu yıldızlarrrrrr……… mekansızlarrrr……………
bir kadın içini çekti kafede, kahve buz kesti, fanus kırıldı birdenbire akış durakladı ışıklar takibi anladı
bir duygu değişimi, tabiatı değişti, parçacıklar başkalaştı, kırılma bir fren gibi duygu yüklü ışıklar ve çarpışma
kuş sürüsü karınca sürüsü oldular, selasız çekildiler.
bir hırsız çaldığını yerine koydu bir aşık cüzdanındaki sevgilisine baktı bir bebek yürümeye başladı
bir anne asker yavrusuna, biri faturasını yatırdı, bir veznede bir şeyler bir şeylere geçti
hesap halka havale, değişmede zati çarşı, pazar hep karışıktı.
asılı durdu ledler, neonlar; görkemli hiç bitmeyenli film gibi tabelalar, tabela değil bu sanki. elimde
açık adresleri yönetmeni arıyorum, senaristi , oyuncular … peki ya izleri? silinip gitmişler, tabansız
yerçekimsiz. lazer fotoğraf çiziyor, ampül dizili ayna, geçmişten bugüne yeni bir film oynuyor
bir afiş üzülüyorum, kalbimin orta yeri sessiz sinema… bir trafo hırlıyor.
bir ışıklı çam… bir mendil elinde bir çocuk… bütün bir ışık yılının anlamı evveli sonrası bir çocuk mendil fadesiz….
İki sevgili ikinci katta yemek yiyor yeni yıla bir dakika…. kar durmuyor…kar durmuyor …
rakı eskimiş tebrik kartı oluyor…. hiç bitmiyor simleri, indikçe sararıyor indikçe asit, deprem oluyor
indikçe siliniyor harita, kar durmuyor … kar durmuyor… gök delinmedi belki ama
ben böyle kar böyle yoğun böyle içli görmedim bir beyazı,,,,
tüm şehir kepenk kapatır gibi oldu hayatı durduramadım bir çare değilim hayat akıyor
kimse öldü diye durmadı ve dükkanın önünde boşa durmamalı anladım yine pis ahiyi…çelebiyi…..
birden yağmur tüm yitirilenlerin canına… ve bir diyalektik öyle mübarek; altı üstü yine akıyor bir şehir
bir yerden bir yere koşuyor şehir, oyuncak ordusu tüm her şeyimsiler bir ülke beğenisi yani
alıp yürüyor vitrin lakin sonu yakın o en büyük ihtiyaç sahip ve bilcümlelerin…………
........
insandı demelerin değillllllllllllllllllerrrrrrrrr………………… *
tekrar gece tekrar sabah tekrar akmada hayat yerden göğe, gökten ışığa hiçbir engel tanımamada bir ışık ki
bizimle doğup, büyüdüğümüz, yüzdüğümüz ve yine suretinde buluşuyor gülün argı. gözlerinsiz.
* her yer ateş böceği şimdi yine ; neonlar, ledler birbirini yiyor, kovalıyor yine camlar, sokaklar
şarkılar birbirine giriyor bir çiçek içini çekiyor burnunu siliyor, yaprak tutunmada. akıyor kadehler,
yağmur gibi şehre . vitrinler patlayacak aşırı maldan_mülkten, yalnızlıktan, kadehler dans pistinde;
gösteri gibi titrek kimi çok kıvrak çok güçlü hareket içinde gibi her şey akıl alır almaz da hani… her şey
birbirini içip birbirini yemede köşeye çekilsem diyorkene …… tekrar karanlık almış yürümüş
cam kırıkları kadehler vitrinler un ufak yükselmede; galaksiler beliriyor evren gibi önümde;
inanamıyorum, atmosferi kaplıyorlar hepsi farklı bir rotada farklı bir nota sonsuz gibi. bu nasıl bir
denge milyonlarca ayrı bir zaman yaratılıyor önümde şimdi ben kimim peki tanrı nerede !! nasıl bir
güç korkuyorum … geri gidiyor ayaklarım sırtımı dönüyorum, tedirgin. aklıma geliyor yukarıda
söylediğim, gördüklerim ölülerim, muazzam bir enerji. birden elektrikler sönüyor kendi kendimleyim
jeneratör sesleri, vitrinler böyle de güzeller lakin biliyorum tüm evren atmosferinde idi şimdi
gözlerimin gerçek olmaması yalan. içindeyiz bir zamanın, beklemede şimdi…
Kayıt Tarihi : 3.5.2024 15:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!