Ucuz bir kol saati görünümü mükemmel,
Altın kaplamalı şey akamlar beynelmilel…
Ata’m var en başında o meşhur siluetten,
O da altın kaplama ekranı metallerden…
Fakat çalışmaz hâlde yelkovanı dökülmüş,
Ana aksamlar naylon kordonu da sökülmüş…
Satıcı açıkladı hocam al on kâğıttır,
Kullanmak için değil manzarası lazımdır…
Dedim, bu fırsat kaçmaz saat taklit de olsa
İçinde Ata’mız var şahsımıza bakınsa…
Oradan ayrılınca ince hesaplar yaptım,
Yelkovan takılmalı kalanı ayarlarım…
Bir saatçiye girdim yelkovanı tak, dedim,
Adam söktü ve kırdı neyse bir şey demedim…
Düğmeyi de düşürdü hiç aramadı bile,
Biz, aradık ve bulduk duygusal düşünceyle…
Bari yapıştır, dedik; dedi, yapıştırılmaz,
Aldığın yere götür bu hiç işe yaramaz…
Ver tekrar satsın, dedi ya da at çöp içine,
Bu ne küstah davranış yakışmaz niyetine…
Bir de aşağıladı apaçık rezil etti,
Dedim yapıştırsaydın sorun düzelecekti…
Bir dövmediği kaldı dedim, saatim vardır,
İşte kolda takılı, yetmişe alınmıştır…
Sen yelkovanı taksan bu bize yetecekti,
Adam dışarı çıktı, yüreğim incinmişti…
Neyse iki gün sonra başka bir yere girdik,
Muhterem bir şahıs var saatimizi verdik…
Beş dakika sürmedi ayarladı ve verdi,
Ne iş yaparsın, dedi şahsımla sohbet etti…
Pili de yapıştırdı saati kurma, dedi,
Dokuz sıfır beş yaptı para da istemedi…
(2011)
Mehmet Tevfik TemiztürkKayıt Tarihi : 1.10.2015 01:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!