İlk defa üşüyorum bir haziran gecesinde.
gözlerim,
kadife gibi serilmiş bir göğün,
ahenkle saçılmış yıldızlarına bakmakta.
ve ardından, tüm ihtişamıyla ruhumu aydınlatan dolunayına.
Gönlüme düştüğün gün, ilk defa bu kadar çok vuruldum. Bir çift ela gözler yakarken yüreğimi
ben ilk defa bu kadar çok üşüdüm. Oturup seni kendime anlatsam, oturur ağlarım..
Ben senden gitmeye mecburum.
Yüreğimi dağlayan gözlerine,
buram buram esen gülüşlerine rağmen,
ben seni unutmaya mecburum. bunların hepsi olurken, senden habersiz seni düşünürken sırf sen gelmeyesin diye aklıma,
o acı acı esen rüzgara karşı yürümeye mecburum.
İstesem de istemesem de,
yokluğunu,
o senin kahreden yokluğunu,
aciz kalbime inandırmaya,
ve seni çaresizce uğurlamaya mecburum.
Ama olur da gelirsen düşüme,
işte o zaman,
seni beklerim artık, sonbaharı beklediğim gibi..
Altın misali ayak ucuma düşen yapraklar,
Pamuk pamuk olmuş bulutlar,
ve düşümde ki o eşsiz kadim manzaran..
Aklımda sen, düşümde sen..
Ah işte o zaman yalnızca sana mecbur olurum.
Sana.
Sadece sana. bir tek sana.
İlk defa üşüyorum bir haziran gecesinde.
gözlerim,
kadife gibi serilmiş bir göğün,
ahenkle saçılmış yıldızlarına bakmakta.
ve ardından, tüm ihtişamıyla aydınlatan dolunayına.
İlk defa bu kadar çok vuruldum.
İlk defa bu kadar çok üşüdüm. Bir çift ela gözlerdi beni öldüren. Bu ne kadar ağır bir enkaz?
Toplasalar ellerinde kalır,
acırlar bana, oturur ağlarlar.
Hatta düşman olurlar sana.
Kayıt Tarihi : 27.9.2023 19:18:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!