Fenerler yakardık birbirimize
birbirimiz bu şehirde yokken,
kelebekler toplanırdı etrafına bir kaç saat,
hayatları yirmi dört saatken
Son üç kuruşumu gasp ettiler
Güvenlik caddesinde
Hemde meclisin dibinde
sağda da askeriye
başkanlar AB'de
polis, itfaye
hayatının yelesine sarılırken sıkıca
savrulur coşkum bahar misali toprağa
tabiatın doğası sanılır bütün bu güzellik
oysaki aşktır ve yüreği ekilmiştir sana
Vücudun vücuda değmesi kadar kolay
aslında hümanizm
Yalnızca hissetmekte çatallanıyor fikirler
aslolan aşk olduğuna göre
bırak çatal kaşığı
salt düşün çamur olduğunu
Sanki inadına azıyor sevgim
Sanki inadına yağmur sağnak
Sanki inadına yapraklar sarı sonbaharda
Sınav zamanı bende
Kar yağıyor Ankara'nın türbanına
kar...
Bütün memleketi
bir çengelli iğne ile bağlamışlar
Öğrenci
işçi
Dar ve uzun bacakları olan masanın
eksilen kısmına denk geldi benim hikayem
oturduğum iskemlede kollarımı biraz öte koysam hareketsizim
yana salsam hep üstüme devrilecek diye irkilirim
Masanın üstünde ne var diye sorsan;
baharatlı hayallerim...
karmaşaya düştüğünde
çoktan seçmeli isim arar kendine
Zavallı ne yapsın?
Çok olunca hangisini kullansın?
Gönül
yürek
Yalnızım pazar
sevgilim yok
alkol çok
kesik atıyorum sağ sola
ama aşk yok
göz kapaklarım bir milyon
Her şeyi yazdım bu ana kadar
Kalemin hoyrat hareketleriydi
Dipte bir kıpırtı ile dalgalanan
bir şehri alabildiğine yok edebilecek
bir volkan şimdi
Hani bir buzul bir de sıcak devir yaşıyor ya
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!