Ve şimdi sana Veda hutbemi sunuyorum Şövalyem. Gecelerin en karanlığıydı gidişin. Bilseydim sana son kez sarıldığımı hiç bırakır mıydım? Ellerimin arasından kaydı parmakların. Belki daha sıkı tutmalıydım seni . Son bakışım olduğunu bilsem o bal rengi gözlerine; bir kez bile kırpmazdım. Bir saniye daha fazla görmek için.
Şikayetçi değilim gitmenden Şövalyem. Git ! Git ve kurtar kendini benden. Gidişin kafamda en ince bir piyano notası çaldırdı defalarca. Sormuyorum neden gittin diye. Git ve uç gökyüzünün maviliğine. Bilme en gizli ağlayışlarımı. Duyma en sessiz çığlıklarımı. Zaten giderken de duymamıştın "gitme" diye yalvarışlarıımı. Belki de kabullenmeliyim artık. Fakat şunu bilmeni isterim Şövalyem; son gidişinden sonra bir daha güneş açmadı bahçeme. Isınmadı tek kapılı evim. En kuru odunlar yakmadı sobayı oysa son gidişin cehennem yangınıydı yüreğime. Değer miydi zihnimin her bir yetisini kaybetmeye, bilmiyorum. Tek bildiğim son gidişin bende kasırgalar yarattı. Ve ben orada kaç kez savruldum, saymadım...
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta