Durdu gözlerime mıhlanmış zaman,
Durdu ateş, ardı arkası yok günümün.
Bağrında kaç geceyi sayıklayan,
Bir rüya unutuldu göklerde,
Bir rüya gibiydi her ân.
Çiğnedim göğsümu kaç vartada,
Kaç ölüm aldı canımı,
Ben doğarken karşında.
Sana karşı durup bir dağ gibi,
Saramadım mahzun ellerini.
Canım, tek yangınım,
Ufuklarda eriyen,
Sayfa sayfa dalgınlığım.
Birbirimize bıraktığımız,
Bir hatıra gibi kalacak,
Yalnızlığımız.
Son defa dökülüyor saçların,
Son defa kokluyorum mısraları.
Gök gürültüleri her demin burçlarını,
Bir bir kuşatıyor çöller gibi.
Birtanem, ilk hayalim,
Ne bir bayram sabahı masamız şen,
Ne yağmurda açan bir çiçeğimiz,
Ne ben olacağım artık,
Ne ümidimiz.
Neyse ki dalgalar şen bir çocuk gibi,
Neyse ki dolunay gökyüzünün,
Merhametle çarpan yüreği.
Neyse ki umut terk etmedi,
Uçurumun teninde, bir beni.
Yıldızlar hâlâ sevinç yüklü salıncak,
Hâlâ hasretini fısıldayacak,
Ne günler yaşanır neyse ki.
Sana, bana, bize dair,
Bir soluk uzunluğunda,
Bir ömür kısalığında,
Ne kaldıysa geriye,
Bir yokluk mânâsının,
Boğazı düğümleyen cemresinde,
Taşıdığım son yumru olacak,
Sahipsiz mahzenimde.
Sen, yalnızca sen,
Ne ötesi olacak ne gayrısı.
Ne feveran ikliminde bir sedâ,
Ne tutsak baharlarda,
Aynalara hasret gidip
Sahillerin dar boğazlı yalnızlığında,
Yaşayacak böyle bir ânı,
Kimsesiz bir veda.
Kayıt Tarihi : 9.1.2022 04:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!