Masanın üzerinde duran haplara baktı. Gözleri, küçücük ilâç kutusuna kilitlenmişti. Bir avuç içse babasına kavuşacağını biliyordu. Apansız gidişiyle dünyası kararmış, meydanı annesinin acımasız otoritesine bırakmıştı. Kendini bildi bileli annesiyle anlaşamazlardı. Babası her zaman yanında olur, ona arka çıkardı. Özgürlüğün olmadığı bir evde yaşamanın zorluklarıyla karşı karşıyaydı. Tutunacak bir dalı, gidecek yeri de yoktu. Kararını verdi. Elini masaya doğru uzattı ve aynı anda annesinin öfkeyle gürleyen sesini duydu. Telaşla hapları ortadan kaldırmaya çalışırken her biri suç delillerini açıklarcasına etrafa saçılmıştı. Annesi avazı çıktığı kadar bağırıyor, kapıyı yumrukluyordu.
_Aç şu kapıyı kör olası Fadime aç!
_Tamam, bir dakika açıyorum. Dedi genç kız, sinirlenerek. Yine neden kızmıştı acaba? Fadime diye seslendiğine göre ters giden bir şeyler vardı demek ki. Annesinin kasıtlı söylediğini çok iyi biliyordu. Herkesin, kendisine Fatoş demesini isterdi.
_Dolmaları yakmışsın, ben sana yemeğe bak demedim mi?
O sırada dağılan haplara bakarak:
_Bunlar da ne? Dedi genç kadın. Sesi biraz yumuşamıştı. Şaşkınlık içindeydi.
_Başım ağrıyor da.
Ve rüzgâr aşktan yana esiyordu.
SEVGİLİ SUNA HANIM HAKLI DERECEYE GİREN ÖYKÜNÜZ HOŞ VE ANLAMLI...
TEBRİKLER!
SEVGİLERİMLE.
GÖKMEN YILMAZ ERDEM
harikaydı,kutluyorum Suna Hanımefendi...
kaleminiz rüzgar gücüyle esmiş...)
kimbilir daha neler okuyacağız sizden..)..saygı ve sevgilerimle
HANDE
tebrikler Suna hanım ..:) Bu güzel öykü dereceyi hak etmiş.. Kaleminizin gücü daha nice başarılar getirecek size eminim..:)
sevgiler..:)
baştan sona okudum ve samimiyetimle;çok beğendim..üstelik sıradan bir son yazmamanız daha da güçlü kılmış eserinizi...saygılar...
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta