Nasılda alışmışlar, pervanesinin hışmına balıklar,
Ne tuhaf, hiç çarpmıyor denizanalarına vapurlar.
Her zaman ki gibi turuncular, can yelekleri,
Ama gökyüzü değil mavişimiz bugün, orman rengi.
Nede fena kokarmış ufuktaki bacaların tütsüsü,
Yine de hissettirmezmiş bize, mavişimizin hoşgörüsü.
Bilemezsin ki ben şimdi neredeyim?
En çok sevdiklerimizin yanında,
Bizim şarkımızın içerisindeyim,
Fonda ise martı sesleri kulaklarımda…
Ama yetmiyor işte yetmiyor yinede
Üzerime sinmiş yalnızlığın kokusunu söküp götürmeye…
Her zaman ki köşesindeyim vapurumuzun,
Yine 18:30 Bostanlı seferini yapıyoruz.
Yaklaşırken güneş mavişimize, aheste,
Yine meyilli sol yanımı ateşe vermeye.
Sağ yanım…
Rüzgâr yaslıyor bugün başını omzuma…
Çay bırakmadı ak bıyıklı çaycı dede,
Martılar isteksiz attığım her parça simide,
Seni soruyor dalgalardaki güneşin çocukları…
Dağılmıyor; nefesini söküyor ciğerlerimden vapurumuzun dumanı.
Bak, şarkımızın en çok sevdiğin nakaratındayım şimdi
Ama vermiyor, sıcaklığınla sözlerken hissettiğimiz neşeyi…
Hepsi küsmüş bana sanki
En güzellerimiz kabul etmiyorlar sensiz beni!
Denizdeki çöp kadar değerim olsaydı şimdi,
Balıklarla denizanaları anlarlardı beni belki…
Baksana, mavişimiz bile yeşile yakın köpürüyor dalgaları…
Ne kadar zormuş, seni seviyorum diye haykırmak varken,
Ellerin ellerimdeyken, SENİN YÜZÜDEN VAZGEÇMEK SENDEN! ..
23.05.2008 (13:15)
İlhan SağKayıt Tarihi : 2.6.2008 16:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hayallerde yaşayan aşkları, Doğru zamana bir otutturabilsek... Ya da tesadüfi bir denk geliş beliriverse keşke... Ne de güzel olurdu değil mi?
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!