Hayatın seni benden çekip alışkanlıklarımın arasından sökmesini bekledim uzun zaman; ama anladım ki hayat, hazmedemediğini kolayca atacak bir mide değilmiş. Seninle ilgili her şey, içimde taş gibi otururken, ne zaman unutmayı dilime alsam, ismin boğazıma düğümleniyor, gecelerimin karanlığına senin siluetin ilişiveriyor. Sanki beni unutmaktan alıkoyan görünmez bir el, her defasında hatırlamanın en keskin yerinden tutup tekrar sana doğrultuyor.
Ben seni içimde gömmek istedim, ama kalbin toprağı yokmuş meğer; gömdüğünü bile büyüten, sakladığını bile çoğaltan tuhaf bir derinlikmiş. Zamanın geçtikçe unutturacağını sandım, oysa zaman unutmuyor; sadece acıya tahammülü öğretiyor insana. Ve ben, acıyı öğrendikçe seni daha derine çekmişim, farkında bile olmadan.
Kendime sorduğum her soruda, sensizliğin cevapsızlığında boğulurken anladım: Sen bende silindikçe değil, ben seni silmeye çalıştıkça çoğalıyorsun. Yaklaştıkça uzaklaşan değil, uzaklaştıkça kalbimin orta yerine çivilenensin. Ne kadar yürürsem yürüyeyim, seni içimden bir adım bile eksiltemediğim gerçeği, en ağır serzenişim oldu bu hayata.
Ben kendi ellerimle yakmışım bu yangını; sen gidince sönsün sandığım ateşi, ben yıllarca içimde taşıyarak diri tutmuşum. Şimdi geriye dönüp baktığımda anlıyorum: Seni kaybetmenin değil, seni bırakamamanın acısıymış beni asıl tüketen. Çünkü ben senden değil, senden kalan boşluktan yorulmuşum; gidişinin değil, dönmeyeceğinin kesinliğinden kırılmışım.
Ve bütün bunların ağırlığında, hayatın senden kurtarır ümidiyle bekleyip durduğum o günlerde, öğrendiğim tek şey şu oldu: İnsan, kalbinde taşıdığına yenilir; ben de sana yenildim ama yine de sevmekten vazgeçemedim.
Fani AteşKayıt Tarihi : 28.11.2025 13:51:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!