Uçsuz bucaksız
Ve karanlık ve soysuz
Soluk benzinin aydınlığı gözlerin
Haddinden fazla uzakta
Boşaltmıştır önce bu kenti ustalıkla
Ardından varılan her kenti
Geceden tut sonraki geceye zulüm zulüm parıldamakta.
Veremli bu kadarını barındırır
Geceden kalmadır sızı
Kıvrana kıvrana duvara bir hece kazınır
Yapma ışıkların işi bitende üstüne yıpratıcı bir aydınlık çöker
Son seansından işkencenin
Sağ çıkmışsa bu istemsizcedir.
Nemden çatlamış duvar kahramanını yutar
Kirece yapışmış al bir hece
Son iniltilerini sıraya dizmekte.
Ürkütücü inim inim bir rüzgar geçmekte
Eşikte delikanlı bir sevdanın iki büklüm
Duvarı tırmalayan çaresizliğini
Usul usul süzmekte.
Dört duvarı karanlığa gömen zalim bir pencere
Söküğünü dikiyor umutsuzluğun
Şafağı göstermeyecek bir ciddiyetle.
Delikanlı sevdadan kalma bedenin
Başucunda elden ele dolaşan sıcak bir hançer
Bağrında vefakar ruhu çırpınmakta.
Hançerden daha sıcak al bir hece
Gözlerini son diktiği yerde
Büyük bir saygıyla inlemekte:
"Gel"
Kayıt Tarihi : 18.10.2017 03:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bazen bağıramaz, çağıramaz, haykıramazsın. Susar, susar, susar, yutarsın. Bundan âlâ hikayem yoktur.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!