Zaman perdelerini yırtıp atarcasına en içten,
Mekanın ardını düşlercesine münezzeh,
En karanlık geceyi yakarcasına gönülden
Yanan yüreklerin feryatlarıyla en dipten...
Tarihin nasırlı ellerinden güllerle kopan,
Merhametin kederli yüzünden masumane katre,
Kusva' nın gözlerinde cihana ışık tutan,
Sevgiliye vaveyla...
Cebrail' in kanatlarında dünyayı saran,
Taif' in çakıllı dağlarına, yaldızlı rahmet yazan;
Nur' un sakini olup meskenlere sığmayan,
Resule vaveyla...
Zülfikar' ın şavkında Âli' mcesine durmadan,
Düldül' ün yelesinde şahit olup yılmadan,
Bilâl' in sesinde ezanlarcasına susmadan,
Issız diyarlarda Ebuzer' ce vaveyla...
Mikail' in gölgesinde bir damla çiğ tanesi,
Bırakmadı bir an için ümmetin tek ferdini.
Malazgirt sahrasında Alparslan' ın tekbir sesi,
Susalı çok oldu
Vaveyla, ey sevgili...
Medine akşamlarını yasa boğarcasına hüzün,
Hubeyb' den uzanalı çok oldu Kudüs' e bir dal üzüm.
Zeytin yaprakları düşüyor Gargat ağacı önlerine,
Şam, Kahire, Uygur, Endülüs...
İstanbul, vaveyla...
Süleyman mühründe altı kollu Davut yıldızı,
İbrahim Nebi' ye alevlerden cennet sarnıcı,
Musa ismiyle Tur' da Ahmed yankısı,
İsa Nebi' nin müjdesinde,
Vaveyla...
Dalında filizlenen her gülün yaprağında,
O güller kadar masum, yetim bakışlar ardında;
Mekke' de zulüm, Anadolu, Trakya ve Saraybosna...
Bathâ' da ilk şehitler,
Yasir' ce vaveylâ...
Kayıt Tarihi : 6.1.2024 21:24:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!