29 Ekim 1923...
Türk milletinin yok olma noktasından dönüp, tarih boyunca hep yaptığı gibi yine büyük destanlar yazarak, tarihte hep var olmaya devam edeceğini bütün dünyaya haykırdığı gün...
Milletin egemenliği elinde tuttuğu yönetim biçimi, kuruluşunu bayram olarak kutladığımız yönetim şeklimiz CUMHURİYET...
.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk milletine en büyük en değerli hediyesi...
Tam anlamıyla uygulandığında en iyi sistemlerin başında gelen Cumhuriyet,Ülkemizde yozlaşma boyutlarında sendelemeler yaşayan yönetim sistemi olmuş durumda olduğu için,ben bu CUMHURİYET Bayramımız da çok mutsuzum...
Bu Bayram sevincim buruk,bu bayram yüreğim yaralı...
Ne Cumhuriyetin adına yaraşır bir şekilde kutlayacak yüreğim, ne de layığıyla haykırabileceğim bir Cumhuriyetimiz var diyebiliyorum...Ülkemiz bir kaosa sürüklenmek üzere...
Şu anda Devletimiz Amerikan emperyalizminin her türlü baskısı ve etkisi altında... Ekonomimiz tamamen onların eline geçmiş durumda...
Türkiye düzeyinde hiçbir şekilde üretim yok... Mustafa Kemal’in devlet eliyle sanayileşmesi yıllar önce karşı devrimle sona erdirilmiş,Türkiye’de üretimin alt yapısı katledilmiş ve sonuç olarak ilerleme yok edilmiştir...
Bunun yansıra emperyalizm artık ülkemizde hükümetleri belirlemekte, onların aldıkları kararları da planlarına göre düzenlemektedir...
En canlı örnekle, Türkiye Devleti Kuzey Irak’a operasyon düzenlemek için bile Amerika’dan icazet almaya çalışmaktadır... Bağımsızlık temelinde kurulan, anti emperyalist özlü Cumhuriyetimizle bu günkü durumu ne derece benzeştirebiliriz?
Amerika’nın Türkiye’de şirketleri, üsleri, memurları ne yazık ki Türkiye’yi kontrol etmektedir. Bu durumu bile bile bu düzeni nasıl savunuruz?
Bununla birlikte, AB yasaları adı altında Cumhuriyetin emperyalizmle göbekten bağlandığını ve kimliksizleştirildiğini söylemem de yanlış olmayacaktır...
Cumhuriyetimizin en büyük düşmanı dincilik, emperyalizmin de desteğiyle artık Türkiye’yi yönetmektedir... Başbakanlık onlarındır, Çankaya onlarındır... Ve bu Amerikan Emperyalizminin Türkiye’ye biçtiği ılımlı İslam Devleti’nin pratiğe geçmiş halidir... Bunun yanı sıra, Türk halkı taban olarak gericileşiyor ve dini hassasiyetler toplumda artıyor... Zorunlu veya isteyerek Türk Ulusu artık, “Vatanı kurtarmanın değil, cenneti yakalamanın” hesabını yapmaktadır... İçinde bulunduğumuz bu insan profili AKP’yi yüzde 47 oy ile iktidara getirmemiş midir zaten? Bu gerçeği görmeden nasıl mücadele veririz, nasıl başarılı oluruz?
Geriye dönüp 12 Eylül darbesine baktığımızda da buradaki amaç aslında Ülkede oluşan kaosun engellenmesi olarak gösterilse de şeriatçı düzenin oluşturulması yönünde atılmış başarılı bir adımdır...
1997 yılına gelindiğinde ise Tansu Çİllerin desteği ile iktidara taşınan islamcı oluşum ve ardından bu oluşumu pasifise etmek amacıyla yapılan 28 şubat süreci...
Temelde islamcı oluşumlara dur demek olan bu süreç (ya da bize öyle yutturulan) , 5 yıl sonra islamcı bir partinin iktidara gelmesini engellememiş ve bugün tartıştığımız nokta ise Abdullah Gül denen şahsın cumhurbaşkanı,RTE nın başbakanlığında ve Amerika emperyalizminin yeni projesi olan 'ılımlı islam'ın ne kadar parçası olacağımız noktasıdır...
Hangi Cumhuriyet sürekli darbelerle anılıp medeniyet yolunda ilerlemeyi başarmıştır? Hangi darbe Cumhuriyet'e hizmet edip onun yerleşmesini sağlamıştır? Hangi Cumhuriyet varlığını,devamlılığını darbelere bağlayabilir?
Hangi Cumhuriyet köşkte sıkmabaşlılar otursun diye kurulmuştur...Atamız bunun için mi bunlar için mi uğraştı Cumhuriyeti kurdu? ... Yazıklar olsun...
İçi boşlatılmış bir Cumhuriyet kavramına uyan Cumhuriyet değildi Atanın istediği..
Bugün yaşananlar ve en büyük sorunumuz Atatürk'ü anlayamamaktır...Asım Aslan (Sömürülen Atatürk ve Atatürkçülük) adlı kitabında Atatürkçüleri üçe ayırır...
''Onu Tanrılaştıranlar,arkasından durmadan ağıt yakanlar ve onu anlamaya çalışanlar''
Eğer Atatürk'ü anlayan üç beş kişi meclise girse her şey çok daha farklı olurdu...
Bugün hangimiz Atatürk'ü anlayabiliyoruz....Etrafınıza bir bakın,hatta meclise bakın...Kime sorarsanız sorun herkez Atatürkçü'dür...Atatürk'ü utanmadan usanmadan siyasi malzeme yapıyorlar...Ama birisi bile onu bize anlatamaz...Aslında bu ilköğretimden beri süre gelen birşeydir...Bize Atatürk'ü sadece Vatanı kurtaran büyük adam olarak öğrettiler...Anlamamızı hiç bir zaman istemediler...
Atatürk,bugünleri emanet ettiği gençlerin üniversite kapılarına girmek için çürüdüklerini gençlik ateşlerinin öss ile söndürüldüğünü,öss sistemini tartışan ve bununla ilgili bildiri dağıtanlara Vatan hainleri diye saldıranları görse ne yapardı acaba? ...
Cumhuriyet bayramı hazırlıkları yapılırken Ülkemizin ortasına düşen ateşe rağmen,ama heşeye rağmen ayakta olduğumuzu ve dünyaya Türkiye'nin ne kadar güçlü bir Ülke olduğunu bir kez daha göstereceğimize inanmak istiyorum..
Yazıma Sevgili Atamızın şu sözleriyle son vermek istiyorum...
Cumhuriyet, düşüncesi hür, anlayışı hür, vicdanı hür nesiller ister...
Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizindir...
Cumhuriyeti biz kurduk, onu devam ettirecek sizlersiniz...
Cumhuriyet düşüncede, bilgide, sağlıkta güçlü ve yüksek karakterli koruyucular ister...
Cumhuriyet, demokratik idarenin tam ve mükemmel bir ifadesidir...
Bu rejim, halkın gelişimini ve yükselişini sağlayan, onlardan esirlik, soysuzluk, dalkavukluk hislerini uzaklaştıran bir yoldur...
Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur...
Cumhuriyet, fikir serbestliği taraftarıdır....
Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre hürmet ederiz...
Cumhuriyet fazilettir...
29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız Tüm Ulusumuza,Ülkemize,Milletimize,Mehmetçiklerimize Kutlu Olsun.Ne Mutlu Türküm Diyene...
Sevgili Atam...Seni ders kitaplarından çıkardılar ama yüreğimizden çıkarmaya güçleri yetmeyecektir...Lamia CANAY..
Lamia CanayKayıt Tarihi : 29.10.2008 00:32:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bugün artık çok iyi biliniyorku Türkiye'de irtica artık ''laik Cumhuriyet'' için bir tehdit ve tehlike olma boyutunu aşmış, yaşayan bir gerçek olmuştur... İrtica Türkiye'yi tümüyle teslim almıştır... İrtica Türkiye'de iktidar olmuştur... İrtica bugün kapkaranlık gölgesiyle Türkiye'nin üzerine oturmuş bulunmaktadır... Yine irtica bugün, umduğu uğursuz sonu görmek isteyen bir akbaba gibi Türkiye'nin başında bekleyip durmaktadır... Can çekişen Türkiye'ye daha büyük bir iştahla saldıracağı zamanın özlemiyle kıvranmaktadır... Bugün şeriatçıların gençlerin beyinlerini yıkayabilmek için kullandıkları şeylerden birisi de kurtuluş savaşının mimarının Vahdettin olduğudur.Hatta Atatürk ü Samsuna şahsi atlarını satarak o yollamıştır gibi iğrenç şeyler söylerler.Abartarak emperyalistlere 3 yıl yanlız başına direnmiştir derler. Ve maalesef bilimsel temelli, emperyalist oyunları bozan, akılcı, çağdaş ve uygarlık yolunda emin adımlarla yol alan bir Türkiye'nin önüne bugün kendi içimizde bizi vuracak bir adam pazarlanmak istenmektedir. Fethullah Gülen denen bu adamı önümüze kendi emellerine hizmet edebilecek hale getirip piyasaya sürecek olan ABD bir sırtlan gibi oluşacak zemini sabırla beklemektedir. Ama Ülkemizin 85 yılda geldiği bu nokta, onun gelecekte nereye götürülebileceğinin de açık bir göstergesidir... Türk ulusu, varlığına yönelen ve artık tehdit boyutunu aşarak yaşam aşamasına geçen irticanın yok edilmesi için gerekli adımları atmalıdır... Bunun örneğini herbirimizin birer Mustafa Kemal gibi bilgili, donanımlı, inanarak ve yürekli bir duruş sergileyerek mücadele edeceğinden hiç kuşkumuz yok...
Ülkeme benzer gözlerin
Bazen ahulu
Bazen buğulu
Deler geçer yüreğimi
Kirpiklerin ağulu
Ülkeme benzer gözlerin
Bir direnişin manifestosu bakışın
Kapama gözlerini
Kaybederim sevdamı
Şaşırırım yolumu
Ülkeme benzer gözlerin
Denizlerince bilge
Dağlarınca uslu
Toprağınca üretken
Nehrince çılgın
Güneşince sıcak
Baharınca coşkulu
Kaşların Kafkas kartalı
Fırat’tır coşar deli dolu
Yeşilinde Dicle akar
Dağlar dayanmaz bakışına
Çeliği büker
Bir işmarınla
Bin yiğit baştan çıkar
Ülkeme benzer gözlerin
Gâh düşlü
Gâhı telaşlı
Güzünce yaşlı
Bazen bahar gülüşlü
Umut dolu gözlerin maviye çalar
Sevgi dolu
Ondördünde ay gibi bakar
Anadolu gibi asil ağırbaşlı
Ülkeme benzer gözlerin
Kavgan sınıfsal
Acın cinsel
Her yanda kin
Örselenmiş sevdan
Dişlenmiş memelerin kan kokar
Ülkeme benzer gözlerin
Bazen eser bir deli rüzgar
Türküye durur
Yemyeşil bir selvi bir çınar
Kimi zaman kine
Dirence kesmiş yüreğin
Belli ki için için kanar
Belli ki kendini
Kökünü kökenini
Belli ki geçmişini
Yitmişini arar
Bilirim
Bu sahte
Bu eğreti
Bu düzmece
Bu bet bu beter
Bu lanet düzeni
O bakışların utancı yakar
Cinselliğin
Sınıfsallığın
Köleliğin zincirini
Yine sevdan kırar
Bir umudum sende
Bu dokuz kapılı zulmün kalesini
Yıkarsa
Bu gözlerin hıncı yıkar
Havva Anamız ki
Bedelinin cennet
Bedelinin sürgün
İblis
Ve nefisle mücadele
Olduğunu bile bile
İsyan etmişken
Gelmezken ipe sapana sen
Örgütleşken Adem Baba'yı yasağa yulara
Kolay değil
Durman duyarsız kalman öylesine
Kolay değil
Asiye anne
Soyulana Sövülene yar olmak kolay değil
Ezilene sözcü
Direnene dövülene gözcü olmak da öyle
Sen ki asi
Sen ki asil
Sen ki güzel narin,
Sen tertip sen düzen
Sen ki nazlı nazenin
Sen cilve işve cazibe
Ve sen ki dilber
Korkağa, yalakaya
Yalağa yalamığa helalli olmak
Hele hırsıza haine hanım olmak
Hele ki sülüğe sümsüğe nikahlı olmak
Ölümden de beter
Ülkeme benzer gözlerin
Troyalı Helen’den
Aslı’ya Şirine
Şu çile çeken annene
Sevdasını taşır nice aşkların
Güvercin gibi barışın
Bir salkım üzüm gibi kardeşliğin
Hasrettir sevgiye
Çalışmaya ve bilgiye
Yaprak gibi bölüşmeye
Toprak gibi üretmeye
Susamışın bayrak gibi özgürlüğe
O kahrolası
O olmayası
İlk aletin keşfinden bu güne
Bilmez misin
Bu zehri
Bu kahrı
Bu çamur çepel nehri
Bu cünüp, bu cenabet şehri
Yıkayıp yursa
Göz yaşların yıkar
Başağa durmuş buğday benizli
Karanfil gibi esmer
Gül gibi pembe
Çiğdem gibi beyaz tenli
Bir nice güzelin
Özlemini taşır
Hakkın adaletin
Aşkın sevginin
Eğersiz amasızının
Hesapsız kitapsızının
En basit bir canlı kadar özgür olmanın
Ülkeme benzer gözlerin
Gözlerinde görürüm
Haini laini
Riyayı yalanı
Gözerinle gülerim
Sevdanın
Sevişin
Sevincin
Sevginin
En safını
En yalınını
En özelini
Gözlerinde yaşarım
Devrimin
Değişimin
Eytişimin en hasını
En güzelini
Can demişim sana
Canan demişim
Yar demiş yanmışım
Yaren etmişim
Gülüşünü gül
Ninnini türküme dil
Saçını sazıma tel
Yüreğini sevdama yol etmişim
Bilirim
Kanını
Cananını
Sevdanı
Her şeyini
Her yanını verdin
Ölümüne sevdin bilirim
Sen ki asi
Sen ki asil
Sen ki güzel narin,
Sen erenler evliyalar
Nice yiğitler anası
Sen vefa,
Sen cefa
Kanını can etmişsin
Kara sevdalısına
En belalısına yârin
Gelmişim kapına
Son umudum yeşilinde
Gök mavisinde
Gözlerinin
Zeytin karasında
Üçlerin
Kırkların yedilerin
Yüzü suyu hürmetine
Göklerin
Denizlerin
Toprağın ve yıldızların
Havada uçanların
Dalda açanların
Yerde bitenlerin sevdasına
Düşenlerin
Düşünenlerin
Yitip gidenlerin
Hakkına hatırasına
Tut da elini
Al götür sevdanı yarınlara
Sen veririsin bilirim
Aşkın da acının da en güzelini
Çocukların
Çiçeklerin
Kuşların böceklerin hatırına
Ne olur
Allah aşkına
Ülkene sevdana ve özgürlüğüne
Kapama gözlerini
Mahmut NAZİK 13.04.2009 Mersin
memnun
oldum,
sağolun
var olun.
Selamlıyorum
sizi....
TÜM YORUMLAR (14)