20 yıl önce Mersin’de resmi dairenin birinde bazı işlerim vardı. Hiç unutmuyorum, bir kaç memura derdimizi anlattıktan sonra, bize müdüre gitmemiz gerektiği söylenildi. Müdürün makamına girdiğimizde beyefendi gazete okuyordu. Biz içeri girdiğimizde müdür efendi, hiç istifini bozmadı. Ağa, bizi dinlemeden, yüzümüze bile bakmadan: “o iş bugün olmaz yarın gelin! ” diye bizi baştan savdı.
Yukarıda müdür zihniyetinde vatandaşa yardımcı olmayan veya işini zorlaştıran halen yüzlerce, binlerce belki de on binlerce memur bulunmaktadır. Bu memur bey veya hanım efendiler arasında işgal altında tuttukları makamın bırakın hakkını vermek, istismar edenleri bile bulunmaktadır. Rüşvetten veya çetelerle işbirliğinden dolayı görevinden uzaklaştırılmış memurların bulunması, makamın istismar edilmesine verilebilecek en güzel misaldir.
“Bu gün git, yarın gel! ” anlayışı veya gereksiz yere zorluklar çıkarmanın değişik nedenleri olabilir. Bunlardan biride memurların kendilerini milletin efendisi, vatandaşları ise ikinci veya üçüncü sınıf insan olarak görmelerinden kaynaklandığını düşünüyorum. Halbuki memur, vatandaşa yardımcı olmak için işe alınmış ve bunun için maaş almaktadır. Memurların kendilerini toplumun efendisi gibi görmeleri ve bu yönde davranmaları ülkemize, sosyal, ekonomik ve etnik gibi çok yönlü zararlar vermektedir. Bu konu akademisyenler tarafından araştırılsa, belki de ortaya korkunç bir tablo çıkacaktır.
Kürt açılımına karşı değilim ama hükümet bunun yerine vatandaş açılımı yapmalıydı diye düşünüyorum. Zaten, Türkiye’deki Kürt sorunundan belli seviyeye kadar kendisini milletin efendisi ve vatandaşı ikinci veya üçüncü sınıf insan gören ve bu anlayışla hareket eden memur müsveddelerinden kaynaklanmaktadır. Vatandaş açılımı yani daha şeffaf ve lüzumsuz bürokrasilerden temizlenmiş devlet anlayışı sayesinde yani devlete bakan yönüyle Kürt sorunu da kalmayacaktır. Bölücülükte ısrar edenler elbette bulunacaktır ama bunlar hoş görülmeyip hak ettikleri ceza mutlaka verilecektir.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta