Ülkenin nitelikli insanlarını koruyarak ülkeyi savunmak, ülkeyi düzenli bilgiler dahilinde ve haricinde vatan varlığı ve bütünlüğüne öncelikli kararlar ve kararlılıkla yönetmek, ülke halkını bilgilendirmeyi de özenle ve süreklilikle sağlamak, propaganda sırtarması ile tartışma çirkefliğine vardırma arasında bir farkı anlamaya başlatacak niteliklerdir. Kaldı ki, her ülke halkıyla, değişen doğa ve dünya ülkelerinin sorunlarından doğacak durumlara hazırlıklı ve hazırlanma yeteneğine güven olmalıydı. Yurttaşlık bilincine ödev ve görevini unutmadan yaşayan ve unutturmayan halkıyla bir ülke, dayanışmaya sağlıklı, dayanmaya sağduyulu bir güçtür. Türk tarihi bu vicdan güzelliğidir!
Yüce Türk Milleti vatandaşlık bilincine görevini de, ödevini de ne unutmayı, ne unutturulmasını sevmiyor! Benim adımdır Yüce Türk Milleti, hizmette yücelik bilinmeli! Bu inanç yıkılmaz! Bu yaşam ebediliktir. Ne mutlu Türküm diyene!
Türkiye’m, dağınık hükümet örgütlenmesi ile yönetilecekse, hükümeti olmasın demeyi tercih eder ve halkın, meclisi daha iyi denetleyecek, vatandaşlığını donanacağına gücünün ve yeteneğinin olacağına güveni ve güvenliği ile: hem korurum inançla, hem bu güveni sağlarım o sağduyulu emeklerindeki özene diyecek heyecanı coşkudur. Bu vatan ve vatanın asil Türk Milleti her sorunu kendi üstlenecek yetenek ve cüret sahibidir, evrensel sorumluluklarıyla! Bir hükümet halkı makaraya alamaz!
Terör, açlığı protesto eden bir örgüt sanılıyor. İnsanlara ayrışık muameleyi protesto eden bir örgüt sanılıyor. Yazık. Bu yüzden, yani bu vahşet kusanları canlarında, yıllarında yaşadılar, yaşayacaklarını bilmeden diyemiyorum, demeyeceğim de üstelik. Bilgi yoksulluğu ile vurdum duymazlığın hakim olduğu edepsizlik nasıl da ortak çelişkenler olmuşlar el ele ve dağlarda ve isteklerde üstelik…
Oraya kitap taşıyın, oraya sohbet gidin, onlar sofra kurar o yoksulluklarında bile ve her zaman… Sınıfsız hiç okul var mı? Sorusunu götürmüşler oraya ve düşünüyorlar yalnızlık odalarında, ama onların adına her oraya gidenler: Sınıf farkı diye zengin-fakir, işçi-işsiz, çiftçi-topraksız terimlerini amaç güdenler keyfiyetini yılışmışlar onlara, neden yalnız bırakıldılar? Köylüm, çiftçim profesör değil, öylesi bir amaç da ihtiyacı değil. Tohumunu alacak-satabilecek bir seyahat kazancıyla da birlikte, bilgiçlik kakalayanlara karşı koruma ve korunma, sağlığını zahmetsizce, çocuğunu güvenle geleceğe hazırlamaya yeterlilik, onların yetenekleri olmalıydı… Oysa şimdi şeytanı da kıskandıracak öğretiler öğrendiler… Yalan, yakınma, saldırganlık, sinme ve sindirme… Yazık. Ve yeter artık! Onlarla sohbet etmeye onların yaşam çevresine, onların evine gidin. Onlar, daha hâlâ insanlığı imrendirecek misafirperverler…
‘Vatan ve Türk’ düşünmektir. Düşünmek, yaşama sorumluluk bilmektir. Yaşam, yeryüzünde canlı ve cansız varlıkların tümüdür. ‘Türkün doğuşudur düşünmek’ deyimiyle insan özüne duyarlılıktır Türklük. İnsan, yeryüzünde insanlığı ırk taşıyandır. İnsanlığı uygarlığa taşımak bu yüceliktir. Allah’a şirk koşmaya densizlik güden vakit ve nakit hırsızlamak, şeytan marifetidir. İnsanın insanlığı, bu şeytan marifetlerinden yeryüzünü korumasıdır. İnsan bu yüzden, canlı ve cansız varlıkların yaşamını korumaya üstlendiği insanlık hizmetini, şeytanı kontrol altında tutacak sorumlulukta üstlenmiştir.
Sevinç KavukKayıt Tarihi : 9.10.2008 19:08:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Sevinç Kavuk](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/10/09/vatan-ve-turk-minik-bir-hikaye-16.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!