Yeryüzünde böylesi örnek yaşanmamıştır. Milletin maaşıyla geçiniyor, Yahudiliği devlet yerleşiyor şiddetin densizliğince. Bir embriyo başından gövdesine doğru gelişiyor. Bu başım Asya, gövdem Vatan, önce beden sağlığımı korurum!
Avrupa, ABD, İngiltere hep orada olacak, Yahudi-Vatikan-Arap hep aynı Tarikat yemiyle şeytan üçgeni olacak ve hep çok yakınında olacak daha da. İnsaf et, uyan da şu hükümeti geri çekilmeye zorla, onların edepsizliği kadar gerekirse densizce… yani şiddetle demeden önce:
Ne hükümet dinler, ne ordu ‘incinir eteği’nin altına girer, egemenlik milletindir gömleğini giyer de, vatan kalbine hançer sokturmaz bu millet ve bu Türk varlığım. Büyük balık küçük balığı yutarak yaşar ve yaşatır doğayı. Büyük devletler küçük devletleri sömürür bu gerçekten, evet. Türkiye Asya’dır! Türkiye Türk varlığı yüceliğidir! Nesi küçük peki? Yeryüzünde azalan doğanın her varlığıyla, artan insan çokluğuyla küçülmek yerine, insanlığın yüceliğini uygulamak sorumluluktur daha…
Terör örgütü üzerinden mesajlaşan birileri var. Sor işte, hem hiç kekelemeden! Örneğin Karakol hakkında: o tepeleri boşaltırlarsa, işte o zaman teröre yol açılmış olacak. İşte o zaman işgal ilan edilecek, bayrak devireceğiz yüreğimizin kucağına! Yer bile bırakmayan olabilecekler Türk bayrağını koyabilecek! Evet, Türk bayrağını al ve sen de ayakta kal!
Varsın bir siyaset adamı bulamamış olalım, o eski siyasetçiler iflas etmişlerdir, bu bir gerçek evet. Tanrı aşkına millet meclise de geçer, ordu üstlenir geçici olarak, hatta daha nice çareler olacaktır veya’larda. Ama şu hükümetin, bırakın istifasını istemek, kapatılması bile az gelir…
Hem insanlığın bu kadar zengin huzuru ve refahıyla, birey ve bütünlüğü ile insanlıktan kimler ve niye canı sıkılıyor da, Yahudiliği kılıklanarak, Şeytanlığı dillenip, hırsızlığı heyecan oluyorlar? Hem de Cumhuriyetin hukuk ve makamlarında… Hem de hız alıyor hırsızlama o densizliğinde… hem de bu hırsızlamayı vatan işgali sözdeliğine ilan coşuyorlar…
Terör hırsızlıyor! Henüz öldüremediğini, daha öldürmeye diye sıralıyor kolayca da: Öldüren zaten ölüdür! Zaten kendi kendilerini öldürecekler sonra diye ya öldürmesini bekle, ya ölmeyi seçme, ya ölümlerini erteleme! Bu üç seçenekten hangisi tercih edilebilir demekteki bu tarz bir siyasi soru mudur? Bir toplum, bir bilim dalı, bir hukuk sorusu mudur? Seçenek mi düşündürür, seçeneğe temel alınmış konudaki neden mi düşünülür? Bir öncellik nedir? Toplum bilim, ilahiyat bilim, düşünürler, yazarlar, gazeteciler, halk ve bireyler de bu konuya düşüncesini söyleyecek…
Hırsızlamak için her zaman öldürmüyor, hırsızlanan her zaman öldürülmüyor. Ama hırsız zaman zaman öldürüyor, hırsızlanan zaman zaman öldürülüyor. Bu iki seçenek içinde hangisi daha iyidir diye sorulur mu hiç? Densizlik neye deniliyor? Hukuk, bu konuyu da adaletin hayrına çalışacak.
Yahudi felsefeci Freud hiç çalışmamış mı bu konuyu? İlginçtir! O sanki büyüklerle uğraşmamış, ben de düşündüm işte niye acaba diye: Acaba, çocuk seksüelliği ile çocuk hormonu maddesi büyüyünce mi denildi, yoksa o hormonla büyüyen çocuk mu denildi, yani o hormon maddesi büyüyünce hangi maddeliği kazanıyormuş diye bir çalışmaya, oh olsun, iştahlanamayacak. Tıp, bu konuyu sağlığın hayrına hep çalışacak.
Sevinç KavukKayıt Tarihi : 9.10.2008 19:06:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Sevinç Kavuk](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/10/09/vatan-ve-turk-minik-bir-hikaye-15.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!