Gözleri siyaha bürünmüş geceleri haykırır.
Kırlaşmış saçlarında yılların yorgunluğu
Ama yüreği acemi aşkların telaşında...
Elleri boşlukta
Bir sevgiliyi sarmanın özleminde.
Yaşadığı her bir gün
Unuttuğum şarkıdan bir nağmeydi sesin
Yokluğunun yalnızlığıydı yaşadığım
Kendi karanlığında kaybolurken gece
Ay ışığına düşen gölgen gibi belli belirsiz
Sandıktan çıkan naftalin kokulu giysiler misaliydi
Artık anılar.
Akşamlar akşamlar
Hasret yüklü akşamlar
Bir sevda türküsü çağırır
Bir mutluluk şarkısı söylerdik
Kentin suskun akşamlarında.
Yüreklerimiz
Ateş sıcaklığındaydı güneşi tutan ellerin
Bir tayın yelesi gibi özgürce salınıyordu
Rüzgarda savrulan saçların
Tomurcuk bir güldü gülüşün
Yıldız yıldız gözlerinde
Kimselere benzemeyen bakışların...
Bilmem kaç gün olmuştu birbirimizi görmeyeli
Ve sen,
Simsiyah gözbebeklerinin aydınlattığı
bakışlarındaki ışıltıyı unuttuğumu sanmıştın değilmi?
Gülümsediğinde yüzüne yerleşen o en güzel ifadeyi,
Gözünün kenarına bir güzellik nişanesi olarak kondurulmuş
Ellerini tutmak yasak güzelim
Gözlerinle sevişmek yasak
Aşk yasak bana güzelim
Aşk yasak...
Şarkılarda türkülerde sevmek sevilmek serbest
Bir yudum şarap, bir kadeh rakı eşliğinde
Gece mehtabı saklarken koynunda
Yakamozlarla dans ediyor deniz
Yıldızlar sanki göz kırpıyor yeryüzüne
Limandan hüzün yüklü bir gemi kalkıyor
Sessiz sedasız.
Yolcuları;
Bu sabah uyandığında,
yıldızlar çoktan dönmüş olacaklar evlerine
ay ise, çoktan uyumuş...
Hüzünler bir kez daha ölecekler
doğan güneşin gölgesinde.
Düşlerinde misafir olduğun evler
Ortalık aydınlandı,
geceler sabaha erdi.
Yeni günün işleri bekler durur bizleri.
Güneşe gülümsemeli önce
Ardından beyaz önlükleri çıkarmalı dolaptan.
Her sabah olduğu gibi,
Vakitsiz ayrılıklara gebeydi zaman.
Poyraza karşı kanat çırpan martı yorgunluğundaydı
Yürekler...
Gün batımı sessizliği sonrasında
Güneşe tuzaklar kurmuştu gece...
Radyoda dertli şarkılar çalınıyordu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!