Karanfil kokulu bir bahar akşamı
Yıldızlı gökyüzünün aydınlığında
Sarmaş dolaş bedenlerimiz
Şaşkın yüreklerimizle
İki acemi aşıktık
Göksu parkında...
Ay uyandı
Artık aydınlık geceler.
Yüreklere su serpildi
Sevdalarsa dört nala
Yetiş, yetişebilirsen...
Sevgisizlik bir kuyu misali
Öyle derin, öyle dipsiz.
Bilmem daha kaç ayrılık akşamı yaşayacağız
Böyle sağır, böyle dilsiz.
Eskiden baharlar,
Kır çiçeklerinin masumiyetiyle karşılardı bizi.
O yıllarda özgürlüğü
Yalnızca uçurtmaların hakkı bellerdik.
Çocukluğumuzun el değmemiş duygu dağarcığında
Büyülü bir rüyada gibiydik adeta.
Karanlık gecelerde yapılan kılavuzsuz yolculuklarda
Ucu sabahlara dayanan yalnızlıklarda
Tek pusulam vardı dağarcığımda...
Gökyüzündeki kutup yıldızı misali,
Yer yüzündeki işaretim, yol gösterenim olan
SÖZLERİNİN ve GÖZLERİNİN izindeydim
Gökyüzünün maviler giyindiği
Üç beş bulutla taçlandırılmış
Huzurlu bir günün ardından
Ay'la gözgöze geldiğimiz
Yıldız kanatlı gecede
Buğulu bakışlar eşliğinde
İhtiraslı bir aşkın ateşi gibi yakıyordu güneş.
Deniz ve gökyüzü aynı renkti.
Sandallarda kürek çeken balıkçılar
Coşkulu gözlerle yaşıyorlardı günü.
Telaşlı martılar, ak tüylerini ekiyorlardı
Bir vapurun kuyruğuna asılı
Gönüller hafif çakırkeyf,
Bakışlar sırılsıklam sarhoş bu gece.
Yüreklere sıçramış çamurları
Siler süpürürcesine
Sular seller gibi akmakta
Gözyaşları...
Gözlerinin ışığıyla aydınlanan gecelerde
Sen şarkılar söylüyordun
Sesinde dünyanın en güzel nağmeleri vardı...
Saçlarının kokusunda bir sihir
Gönüllere ferahlık katan.
Ellerinin sıcaklığıydı sanki
Aşka bir zar attım,
Gele gele hep yek geldi.
Ayrılıklarda ise şans benden yana
DÜŞEŞ...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!