Bu sabah Vardar’ı sakin gördüm. Kendini dinler gibiydi. İçinden neler geçtiğini bilmiyordum ama sakindi. Belki de ben ilk bakışta öyle algıladım. Hatta biraz ilgisizdi de denilebilir. Derinliğe bakar gibiydi. Oysa ona ihtiyacım vardı.
Zaman zaman uğrar dinlerdim. Bazen söyleşirdik de... Engin bir tecrübesi vardı; asırların hic değişmeyen tanığıydı; görmüş geçirmiş biriydi. Ak pürçekli bir ana yüreği taşırdı. Tek derdi, çocuklarıydı. Ah çocukları! ... Bütün hayatı onlardan ibaretti, onlar içindi. Doğurur, besler, büyütür ve yaşatırdı. Ama her doğan insan ya Habil ya Kabil kanı taşımaz mıydı sanki? İşte onlar da zaman zaman birbirlerini yerler, Vardar ana ak pürçeklerini gözyaşlarına perde eder, için için ağlardı. Ne acılar görmüş, ne sevgililer yitirmişti. Ve çocuklarından niceleri kanatlanıp uzaklara göçmüştü.
Göçenlere hala yanar ana yüreği.
...
Özlemlerim dayanılmaz dereceye ulaştığında Vardar’a koşarım, dertleşmek, ferahlamak için. Yine böyle zamanlarımdan birindeyim. Koşarcasına yürüyüp yanına vardım, selam verdim. Ses yok... İyice yaklaştım, seslendim. Ayaklarımı suyun içine soktum. Beni duymuyordu sanki. Eğildim suya baktım, dinledim. İniltiler geliyordu sanki.
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
vardar ovası vardar ovası
kazanamadım sıla parası
Vardar, Vardar olalı bu kadar yalnız kalmamıştı.
Vardar'la dost olan şaire teşekkürler.
Hüdai (Vardar'ı bırakıp gidenlerden)
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta