Vakumu terazinin bir yanına koyarken
lavabo fırçası gibi zaman aşınması oluyor sanki,
havaya fırlıyor aniden terazinin o diğer yanı
ve yükseltmeye gene sen ağıra gelen yanı çalışırken,
kabarcık kuramı genişlemeye başlıyor;
orda, büyük patlamayı sezebiliyor musun?
Tüm bunlar zarfında teraziyi ellerinle
kollamaya çalışıyorsun. Atom bölünüyor
büyüyerek birleşmekten, atoma doğru parçacıktan;
her şeyin birbirine kenetlendiği rus bebekliğinde
sonsuza kadar uzanıyor görünen bu dizge:
Evime geldim, tutmayın; az da alın içeriye.
Bir ışık vardır,vardı, her yer genişledi.
Bu kadar da normaldi. Bembeyaz bir yüzeyde,
yüzeyin üzerine satranç tahtasını görebilmek,
bu satrancın üzerindeki kare dönenceleri
daha bir net seçebilmek. Kimdi o ordaki?
Normal olan normalse anormali geviş getirmek.
Hayatın içinde durup düşünmek de ne zor olabiliyor.
Kolayken zor, buharı suyun da zor olabiliyor.
Kayalıklar kayalık değil dozer adeta.
Şakayla karışık yemek tıkınabilmek? ...
Dolaşırken bir gazete almayı deneyeceğim,
bakalım orda durup gazete alabilecek miyim.
Kayıt Tarihi : 9.12.2007 00:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
bir ışık vardı...hep de var olur..olmak zorunda..çünkü fizik kanunları kadar geçerli olan tarih karelerinden hiç silinmeyecek ve silinemeyecek ışık..Ankara'da ,Rasat Tepe'den yayılan..
Hayatın içinde durup düşünmek de ne zor olabiliyor.
Gerçekten çok haklısın sevgili Akın...
Hayatın içinde durabilmek..ve...hayatın içinde durup da düşünebilmek...
Kutluyorum sevgili Akın...
Seni anladığımı umuyorum..
sevgilerle.
sevgiler mutluazınlık
TÜM YORUMLAR (4)