Geceye fener yakmışken ay
Simsiyah bir sonsuzluktu yalnızlık ve sessizliğin pürü melali
Hayır üzülmeyiceğim her ne kadar yalancı ışıklara kandıysam da tesellisiyle
Yalçın yamaçlara çarpan yankıların şüphe çekici derin kıyısından
Yağmur getiren bulutlar gibi gökyüzünü tül inceliği çığlıklarla kaplayan
Yükselen bir kuş kanadında yerden aldığını semaya taşırken dünya
Ne tarafından sızlarsa
Her nefes aralığında bir dönüp püsün yasın
Kendi gürültüsüyle boğum düğüm çarpışan evrensiz gezegen sankisi
Ve plastik kelebekler kol döl ve kovuğundan tırtıl bile değilken söğüt
Genetik kırması kopyalara klonlanmış insan mezarı yığınına bakışarak
Kör düğümlerde uzaklaşan yara kesiklerinde
Yenice giydiği urbalarını gelecek bahara toprak ederken güz
Geze döne yaprak yaprak sararmış solmuş ağır bir sancının
Altı üstü oyulmadık yeri kalmamış geceyi sabaha matkaplayacak şekil
Hiçliği hizaya sokma derdi
Parlaklığını yitiren yıldızlar kadar kaygı keder endişe ve belirsizlikler büyütüp
Olsun varsın,
Dünya hayatı yokluğundan ne çıkar giderse gitsinlere ilgisiz kayıtsız
Tükenip boğulduğu kızıl renginde yaz yorgunu yer gök
Harıl harıl boşalan trafik lambalarıyla cadde sokak kudurup kaynayan
Tarlasız bağsız damperli zehir çarşıları yutkunan zemberekten
Koyduğu yerde durmayan ve kurulduğu zamana yitik
Titredikçe dumanı tüten,
Konuştukça yalan yanlış öğütüp üreten
Külüstür römorklar, kirli kayışlar, ekinsiz döver biçerler
Ofisler çarklar tezgahlar hokkabazlar ve falcıları
Sabahın ilk ışıklarından evvel dünyayı hizaya getirip götürecek duraklardan
Yolcuları dertleri ve yükleri geceden hazır
Hüznün sazından yaranın sızısından
Suskunluğun ve sessizliğin kayıp kaçağına
Serseri bir jeton düşüşü gibi çııın çıın çın..
Çınlayarak etrafa dağılan her yere yapışmış sinmiş harabeler kıyısında
Ve kerhana mahallesine karanlığını göstermeyen gece lambalığı edercesine
Ve şahit olduğu yalnızlığa
Ve hayatı kararmış mosmor kuşkulara
Suçu eceli günahı sabıkası çürüğü çöpü artığı ve ayıbı kendi boynuna
Çarpık bozuk ağırlığıyla molozuyla cinnet canavar kıyametiyle
Yaptığı cehennemin dibini kendiliğinden imar iskan yıkılıp yuvarlanıyor
Vığıl vığıl beton kalıplı bolokkarın,
Ve yapıştığı yerinden çözülüp kopan uçurumlara.
Akıntılara
Saplantılara
Vakkumlu ve fiyakalı ölümlere karışık bitişik,
Kimliksiz künyesiz asansör dünya ekseninde
Tıklım tıklım insan fanuslu teneşir
Ağustos /22
Agustos / 22
Seyfi KaracaKayıt Tarihi : 3.8.2022 12:36:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!