Gözlerinden akan yaştır
AŞK
Çektiğin özlem,üzüntü,sevgidir
AŞK
Sevdiğine bakıp konuşamamaktır
AŞK
..
YENİ HAYAT
Yeni bir hayat istiyorum...
İçinde üzüntü, keder olmasın
Yeni bir hayat istiyorum
Güneş gibi hayatıma doğsun
..
Her şeye üzüntü, her şeye keder,
Bilirde yazılmış, böylece kader,
Gün gelir dünyadan, çekilir gider,
Niçin ağlar bilmem, bu gün derbeder,
Seversin bir hüzün, söversin matem,
Döversin büyük dert, kovarsın sitem,
..
Gönül nedir bilirmisin gül hanım
Ömüre törpüdür ruha eziyet
Nazeninsiz hayat olmuyor canım
Üzüntü gönüle olsada diyet
Lazım değil deyip atsan olmuyor
Gönül dipsiz kuyu doymak bilmiyor
..
Hastahanede geçen iki günün sonunda, tekrar büfeme dönmüştüm.Annesini hiç görmemiştim.Taburcu olacağı gün artık bana gerek kalmadığını,eve kendilerinin gidebileceğini söyleyip,benim hastaneden ayrılabileceğimi söylemişti.İtiraz ettimsede,annesinin yanlış anlamasından çekindiğini söyleyince diyecek lafım kalmamıştı.Öyle ya bekar kız, tereddüt ediyor olabilirdi.
İlerleyen günlerde arkadaşlığımız daha samimi olmaya başlamıştı.Artık akşamlarıda büfeye uğruyor,günde en az bir saatini benim büfede geçiriyordu.Ona çok alışmıştım.Öyleki bir aksilik olsada bir gün göremesem özlüyor,merak ediyordum.Oda aynı benim gibi hissediyordu sanırım,çünki bir gün gelemese yada gecikse telefon açıp sebebini söylüyordu.Adını koyamasakta sevgili olma yolunda ilerliyorduk.En azından ben öyle sanıyordum.
Altı ay kadar sürdü arkadaşlığımız,ve artık istasyondaki daimi çalışanların hepsi bizi sevgili sanıyorlardı.Güvenlik personeli,temizlik işçileri,bilet gişeşindeki kız,hepsi ama hepsi,Nefes köşeden göründüğü zaman bana müjde verir gibi hareketler yapıyorlar,yakınımda olanlar geliyor abi seninki diye haber bile veriyorlardı.
Sonra birgün Nefes gelmedi istasyona.Daha öncede gelmediği olmuştu ama o gün telefonda etmedi.Akşamüstü ben aradım ulaşamadım.Ertesi gün,ve daha ertesi gün içimi kemiren bir merak,endişe,üzüntü,ve özlemle bekledim gelmesini.Ama gelmedi,evini tam bilmiyordum,bir kaç sefer sorduysamda açık adres vermemiş'' ya şurda Çaldıran'da oturuyoruz'' demişti.
Üçüncü günün akşamında da gelmeyince,ertesi sabah soluğu Çaldıran mahallesinde almıştım,sokaklarda gördüğüm teyzelere soruyordum,tanıyan çıkmıyordu.Çocuklara tarif ediyordum görmediklerini söylüyorlardı.Sanki hiç o mahallede oturmamış gibi bir izlenime kapılmıştım,Hava alanında çalışan,annesi kalp hastası bir genç kızı,helede o kadar güzel bir genç kızı kimsenin tanımamasına imkan yoktu.
.Marketlere,eczacıya,herkese,sormuştum katiyyen tanımıyorlardı.
Tek yol havaalanına gitmek diye düşünüp,hava alanına gittiğimdeyse tam bir hayal kırıklığıyla karşılaşmıştım.Oturduğum yer diye başka mahalle söylemesini annesinden,çevreden çekinebileceğine yormuştum.Ama altı aydır her sabah işe gidiyorum diye trene binip gittiği hava alanında da hiç kimse kendisi tanımayınca şok omuştum.Güvenliğe,polise,temizlikçilere,hatta özel şirketler bile sormuştum,ama hiç kimse hakkında en ufak bir şey bilmiyordu.
..
/HER ÖLÜM BİR DİRİLİŞ KAPISIDIR/
Ü
Ölüm bize ne yakın bize ne yakın ölüm ölümsüzlüğlüğü tattık bize ne yapsın ölüm
Diyordu şair yıllar önce yazdığı bir şiirinde.yıllar önce biz de bir ölüm yazısına girmiştik bu şiirle.Nerden bilecektik şairi de bu dizelerle uğurlayacağımızı…
Erdem Beyazıt göçmüştü.Huzuru rahmana kavuşmuştu.Daha niceleriyle beraber. Cahit Zarifoğlu Alaaddin Özdenören, Akif İnan, Cemil Meriç.Üstad Necip Fazıl’ın ardından birer birer sökün eden diriliş erleri.İslam akıncıları… ümmeti muhammaedin söz ve kelam erleri birer birer ahret yolculuğuna çıkıyorlar.Fethi Gemuhlupoğlu’nu da unutmamak gerek burada.
..
Sizin zerre kadar
Acımanız yok mu?
Tadı acı
Duruma gelmek.
Şaşkınlığından bir kestane
Yığınına çarptı.
Canı acıyordu.
..
Ruh, özgür gezer gece, gündüz
Bedeni taşıyamaz, her gittiği yere
Ne çok anı bırakır, insan geriye
Yad etmeye, zaman yetmez
Gençlikte, hayaller kurulur
Orta yaşta, durulur
..
Kardeşçe yaşamayı öğrenemedik şu koca dünyada
Kardeşçe sevemedik birlik olamadık
Kardeşiz dedik kardeş gibi olamadık
Kardeşliğimiz bilemedik
Şu üç günlük dünyaya niçin paylaşmıyoruz
Birlik varken mutluluk varken neden bu kavga neden bu üzüntü
Kardeşçe yaşamak varken neyi paylaşmıyoruz kime kalacak şu dünya
..
Sevinçle üzüntü gör hangi yaşta
Hayatta terfimiz bak bu yaz Y.A.Ş.ta
Benim amellerim büsbütün yaşta
Bırakma Allah'ım ayazda,yaşta
Aile hayatın tertemiz kuran
Düstur olsun sana dünyada Kur'an
..
Tatlıdır,bal küpü gibidir avuntu
Göz göre göre zaaf ve üzüntü
Bir elmaydı ömür bizde onun kurdu
Saat gibiydi kader nefsim onu kurdu
Bu dileğin ne dünyası var ne yurdu
Nefes alışlarıyla yar gönlünden savurdu
..
Bir nigâh etti cânân, bin nâz ile gönlüme
Bir devâ sandı gönlüm, ne varsa tüm derdine
Bilmem nasıl kanmışım, yıllarca hep cevrine
Bir devâ sandı gönlüm, ne varsa tüm derdine
Cevr: 1-Cefa, eziyet, sıkıntı, üzüntü,
Deva: İlaç, çâre, tedbir.derman
..
Doğum günün kutlu olsun yüzün gülsün
Mutlu ol neşe muhabbet seninle olsun
Kahır keder üzüntü senden uzak dursun
Kalbin kırılmasın sevgi ile dolsun dursun
Yaşam boyunca karşına iyi insanlar çıksın
..
"nefes aldım dedin uzun zaman sonra"
ne üzüntü verici
oysa insan
düğün dernek ederek
kendisi sokuyor
yağlı urgana boynunu
..
‘Ölmek için güzel bir gün‘ dedi ihtiyar…Sanki ölümle randevusu vardı.Sonra usulca oturduğu kanepeden kalkarak pencereye doğru yürümeye başladı. Elinde tuttuğu kırmızı şarap şişesini usulca havaya kaldırarak kırık bir tebessümle ‘elveda hayat, bu benim tercihim değildi..ki öyle olsaydı bile..Sanırım o vakit bu vakitti’ dedi…dışarıda yağan yağmura aldırmadan pencereyi açtı..yüzüne vuran yağmur tanelerini yudumlarcasına içine çekti…Toprağın kokusu ve yağmur tanelerinin yere düşerken çıkardığı o ahenkli ses, kararlı bir ordunun ayak sesleri gibiydi..Pencereyi öylece açık bırakarak kapıya doğru yavaş adımlarla yürümeye başladı...Kırmızı şarap, şişeden ufak ufak yere süzülürken, ihtiyar şarap şişesindeki son yudumu da kafasına dikip boş şişeyi usulca yere bıraktı.. kapı eşiğine kadar geldiğinde arkasını dönerek yıllarını geçirdiği evine puslu bir bakış daha attı..derin bir iç çekerek tekrar kapıya yöneldi… o kararlı orduyu selamlarcasına kapı eşiğinde birkaç dakika öylece durduktan sonra bahçede ki görkemli çınar ağacına kadar yürüdü..sanki her şey onun için daha önceden hazırlanmıştı…Bir merasim gibiydi çınar ağacının önü..Kafasını kaldırıp daha önceden hazırladığı ilmiğe doğru mağrur bir bakış attı..İlmiğin altında ki sandalyeye çıkarken biraz zorlansa da bir iki denemeden sonra nihayet başarmıştı…Önünde duran ilmiği boynuna geçirip, açık olan pencereden evinin derinliklerine hüzünlü bir bakış bıraktıktan sonra, sehpasından bıraktı kendini boşluğa… hayatı selamlarcasına ve ölümü kucaklarcasına hiç titretmeden bedenini, teslim etti ruhunu yaşlı adam…
Evet…işte hayatın dramatik sonu..
Aslında beklenen o kadar bolluğa rağmen çok az şeylerle huzur bulan bedenlerimiz büyük bir depremin artçılarında kendini kaybederek yenilgilere kucak açıyor…Hayatı başkaları için yaşamak fedakarlık ödülü ile taçlandırılsa da sadece böyle yaşamak, hayalkırıklıklarının ve yıkımların da habercisi oluyor....İnsan ‘ne derlerin’ acı acı kıvranmaların ve kıvırmaların çemberinde boğulup gidiyor..Çok sevmek, çok bağlanmak, savunmasız bir bedeni ve benliği de beraberinde getiriyor..İnsan kendi ölümünden ne üzüntü duyabilir, nasıl bir yıkım yaşar ki..ölmek, ölen için olması gereken bir şeydir..o an ve ya başka bir an..bununla ilgili bir tarih veya plan da olmaz..o yüzden ölüm öleni bağlasa da asıl sorun kalanın üzerinde büyür…Leckter; Acı çeken her ruhun kendine ait bir bellek sarayı olmalı' diyor..evet aynen öyle..Montein de aynı yaklaşımla şöyle diyor; ..İnsanın kaçıp yalnız kalabileceği sadece kendine ait bir yeri olmalı....Zaman zaman gitmeli, kendisiyle başbaşa kalmalı ve yalnızken de kendine yetebilmeyi öğrenmeli...Çünkü bir gün herşeyini kaybettiğinde bu onun için bir felaket olmamalı...
17 Eylül 2008-09-17
..
Sabır: acı, zorluk, haksızlık ve başa aniden gelen üzücü olaylara dayanma gücüdür. Bir üzücü olaya telaş ve feryat etmeden yaklaşmak ve sıkıntının sonuna kadar tahammül göstermek bir insanlık bilincidir.
İnsanın bu dünyada her an her şeyle karşılaşması muhtemeldir. İsyan ederek olaylara yaklaşmamız zararımızı daha da artıracaktır. Huzur ve esenlik için işte burada ortaya sabır çıkmaktadır. Kötüye karşı direnmek nefsini yönetmek insanın kendi öz görevi olmalıdır. Sabrın sırrı benliği olgunlaştırır. Yaşam sürprizlerle doludur, kimi mutluluğunu kaybedip hüsrana uğrar, karşı taraf istemese de onun hasret ve özlemiyle yanar, tutuşur, işte bu anda sabır ateşiyle yürekte pişer çekilen acılar ve ıstıraplar. Ayrılıklar yaşayabilirsin, bunu kendine elem ve çile yapıp hasreti, özlemi kucaklarsın. Sigara ya da içki ile paylaşırsın belki de, hiç birisi ilaç değildir bunlara, çözüm hiç değildir. Olayları sorgulamalı insan, nedenleri, niçinleri bilmeli, kendi payına düşeni ders almalı ve sabretmeli. Korku ve endişe üzerine yuva kurulmaz, ulaşılmaz isteklerin hasretini çekenler önce öz eleştirinizi yapınız. Yaşamın gerçeğinden hareket ediniz. Hiçbir insan ebedi değildir bu dünyada, hiçbir güzellikte hepsi gelip geçicidir, işte burada erdemli olmak çıkar ortaya, kemale ermek, nefsini terbiye etmek, gerçeklerden uzaklaştığınızda hayal âlemindeki yollar sizi üzecek yollardır. Amacını öğren, gözlerinin istediğini değil, gücünün yeteceğini kucakla, ağır taşlar kaldırırsan altında kalabilirsin. Düşün ve duygudaşlık yap, onun yerine kendini koymayı dene, bir işe veya insana ruhunla ve yüreğinle bak, pozitif bak, ondaki değerleri iyi tanı, yoksa sonucunda kendini teselli edemezsin, sabır hiç edemezsin. Ulaşmak istediğin hedefi tanı, bu sevgili olur, iş olur aş olur, aşk olur, sevda olur fark etmez. Bir adım sapmadan hedefine yürü eksileri ve artıları iyi tart, ışığı sen ver karşıdakinde arama, yolunu hiç şaşırma, birini seveceksen başka gönüllere uçma arı misali bal toplama, yolunu şaşırıp elindekinden de olabilirsin. Değer ver insana, test et yola çıkacağın insanı, kalbine bir ortak arıyorsan yudum yudum özümse, içtenliği kat sevgine, ışığı ol, güneşi ol sevgilinin, acelecilik insanı üzüntü ve pişmanlığa götürür, her insanın bir değeri vardır bu değeri ölç ve değerinden fazla değer verme, yoksa yanarsın. Kişiyi anla ve tanı ne istediğini bil, kendinin de ne istediği çok önemli, örtüşmeli yaşananlar, tuzaklar vardır yaşam boyu, sinsi tuzaklar, tanıyamazsın insanı, gizler huylarını ve öz amacını, tedbirli ol, sabırlı ol, ama mutlaka bir gelecek umudun olsun. İnsanları nankör eden hırslardan uzak dur. Bir gün bu taşıdığın bütün güzelliklerin ve gençliğin ağır ağır tükendiğinde anlayacaksın ki, tüm yaşamının sabır olduğunu. Öfke ve zarardan uzak bir gün yaşamanız dileği ile, yaşamınız boyunca karşınıza uyum sağlayacağınız ve mutlu olacağınız insanların çıkması temennilerimle, hayatı dolu dolu yaşayın.
Yavuz Bayram Çalışkan (Şiirhan)
27 Ocak 2010 Çarşamba İstanbul
..
ALİ BAŞ IN VEFAATI- TEŞEKKÜR EDERİM DOSTLARIM
01 Haziran 2011 Çarşamba günü hiç beklemediğimiz bir zamandadeğerli dostum, ağabeyim, büyük ozan Sezini (Ali BAŞ) 51 yaşında Hakka yürümüştür. Hepimiz büyük üzüntü içerisindeyiz. Sözün bittiği ve vuslatın gerçekleştiği bir gündü. Mevlam Mekanını cennet etsin.
Bu büyük acılı günümüzde il içinden ve il dışından yanımıza gelerek üzüntümüzü paylaşan değerli dostlarımıza, Ayrıca Telefonla üzüntülerini belirten ve dostluklarını gösteren çok değerli gönül dostlarımıza, Gerek rahatsızlığı süresince ve gerekse vuslata erdiği günde tüm zaman dilimi içerisinde yanımızda olan, dostluklarını ıspatlayan, birliğin ve beraberliğin sağlandığı, dostlukların ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteren Kayserili tüm şair, yazar, gazeteci ve sanat insanlarına,
Ayrıca cenazeye gösterdikleri ilgiden dolayı Kayseri Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri sayın Mustafa Yalçın Bey’e teşekkürlerimi belirtirim. Edebiyat dünyasının başı sağ olsun.
Süleyman KARACABEY
Kayseri Yazarlar-Şairler ve Sanatçılar Der. Bşk.
Çıngı Dergisi Sahibi
..
Hayatta sıkıntı çekmemek için,
Yapılan her işte olmalı denge.
Üzüntü çekeriz bilmem ki niçin?
İnsan her konuda bulmalı denge.
Bazen ölçü deriz, haddini bilmek,
Yerinde ağlayıp, yerinde gülmek,
..
Sevinç ve üzüntü…
İkisi de içimde.
İkisini de yaşıyorum.
Sevincimi;
Sıla kokusu veriyor bana,
Ana,baba,kardeş,dost…
Yoldaşlar kokusu…
..
bilmediğim bir yaşam içinde bilmediğim bir adam
bilmediğim onca soru var hayatta bilmediğim onca cevap
bilinmez kederler var aslında bilinmez tonlarca gözyaşı
bilinmedik bir ben var gerçekte ama bilmediğim,yaşamadığım
bilmediğim bir kalpte bilmediğim bir üzüntü
tatmadığım yüzler görmediğim sesler var beynimde
aslında bilmediğim binlerce insan
..