TÜRKİYE adına nice olmazları olur yaparak vazgeçilmezin en önde gelen lideri Mustafa KEMAL ATATÜRK için yazmak? ? ? Buna imkân var mı ATA'M, seni yeterince anlatmak…Buna imlân var mı? Önce anlamak gerek seni..Önce sesini ilkelerini duyabilmek, gözlerindeki kıvılcımı, içindeki vatan ateşini, ulus güneşini aşkıyla görebilmek gerekiyor…Ta öğrencilik yıllarındayken” Yabancı Basında” ATATÜRK’ÜN ÖLÜMÜ ardından onun hakkında yazılanları okumak benim henüz 11 yaşındayken küçücük yüreğimin çırpınışını, gözlerimden ellerime dökülen ılık yaşları tarif etmem imkânsız sizlere…Atatürk için yazılan övgü yazılarını, Türkiye için büyük kaybımızdan notları, üzüntü mesajlarını sıralamam imkânsız. Türkiye için yaptıklarını gıptayla belgelerle övgülerle ve de gururla söz eden dış basını anımsamadığım zaman dilimleri yok gibidir…Ve onların ATATÜRK’ÜN ne ULU BİR ÖNDER olduğunu bizden çok daha iyi anladıklarını düşündüren zaman makarasında gerçekten üzülmemek elde değildir...Bugünlerimizi borçlu olduğumuz en değerli varlığımız ATA’MIZ SANA KALBİMİZİN KARESİYLE BAĞLANIP YOLUNDAN İZİNDEN GİTMEK BİLE YETMEZ BİZE VERDİKLERİN İÇİN…
Kıbrıs’ın dağ köyünden Lefkoşe’ye gelip orta birinci sınıfa kayıt yaptırmışıtm…Yurda dönerken yolda bulduğum eski bir kitaptan okuduklarımı ah sizlere bir anlatabilsem…Sevgi selini aktarabilsem…ATA’MIZ hakkında yazılan o muhteşem basın notlarını sizlere beynimden görüntüleyebilsem..Birleştikleri nokta…”Böyle bir lider dünyaya bir daha gelmez gelemez”! ! !
O günlere ait içimdeki ATATÜRK alevini bir sihir gibi her doğan, yetişen Türk çocuğunun beyin kıvrımlarına girmeyi ve usumdaki o kutsal ATATÜRK aşkını yerleştirmeyi öyle çok istemişimdir ki…Ey ulu ATATÜRK DAİMA İZİNDEN GİTMEYİ BİR BORÇ BİLMİŞİM VE DE NEFESİMİN SONLANMASINA KADAR DA İÇİMDE SOLUK SOLUK YAŞAYACAK HERBİR KIVILCIMIN…HER BİR İLKEN..TÜRK ULUSU SENİN ARDINDAN SENİ ANLAYARAK GİDECEKTİR ATA’M BUNU ARZU EDER HER VATANDAŞ…
SAYGILARIMLA TÜM ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE YÜREKLERİNE..SAYGILAR
..
Üzüntü değil bu bende ki
Kırgınlık degil
Aşk degil bu bende ki
Sevgi degil sevda degil
..
gel dost elinden ayri dusmeyelim gonul,
istenmeyen yerde durma, aci cekme artik ey gonul,
uzuntu birikiyor artiyor gunler gectikce ne olacak halin ey gonul,
yaralar gittikce derinlesiyor, aglamak bile zorlasiyor artik ne yapacagiz ey gonul, soguk ecel terleri dokmeye basliyorum zormus hayat cok zormus ey gonul, eyyy
..
İstanbul üzüntü şehri...
Herkes güldüğünü sansada bilmez ki;
Her gülüşlerinde yaşamlarından bir şeyleri koparıyor...
..
Rüzgârlar ilham verir şairlere
Tesellidir üzüntü ve kederlere
Hüzün çöker sessizce gecelere
Manalar gizlenir hep hecelere
25.11.2013
..
KIZIL DÜŞLERE YOLCULUK (HİKAYE)
Hayata atılan ilk ve büyük adımlar tüm insanlarda olduğu gibi tüm varlığı ve yeniliğiyle onun da kalbine kazılmış, belleğine yazılmıştı. Çocukluğunda düşlerini kurduğu uzaklardaki kızıl bir tepeye bir yolculuğu vardı ki onu hatırlamaması mümkün değildi. Nereye giderse gitsin bir adım uzakta, yürüme mesafesindeydi kırmızımsı düşler, kırmızı hayal kırıklıkları, güneşin doğuşuyla hayatlar saçan kızıllığın aksine bir kâbusa dönüşerek yok oluşlar saçan kızıllar. Özgürlüğe giden, binbir çiçekli bahçelere açılan ve gönül bahçelerini süsleyen düşlere dönüşen bir kapı ebediyen kapanmış, kızıllığın büyüsü kara bir büyüye dönüşmüştü. Artık bu kızıllıkta yaşayan aydınlıklar şehri içinde tüyleri diken diken eden ürpertici uğultularla binbir çığlık içinde derin bir üzüntü, garip bir korku eşliğinde ölüm kol geziyor, tüm hayat korkunç canavarların dişleri arasında parçalanıyor yok olup gidiyordu.
.....
..
105.
İsviçre'li psikolog Kübler-Ross üzüntü ile ilgili muazzam şemasında keder dediğimiz şeyin beş evreden geçtiğini söyler. İnkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabul. Bu hiyerarşiyi bütün ömrümüze yayabiliriz aslında. Çok sevdiğimiz birinin ölümünü ya da ondan ayrılma sürecimizi düşünün örneğin. Bu durumla karşılaştığımızda ilk yaptığımız şey hayır demektir. Hayır, olamaz, bu benim başıma gelemez, bir yanlışlık olmalı, sakin ol her şey yoluna girecek.. Bu acıklı inkar evresinin hemen ardından öfke evresine geçeriz. O'na ya da kendimize acımasızca saldırmaya başlarız. Olağanüstü enerjik bir evredeyizdir. Lanet olsun, canı cehenneme, canım cehenneme, herkesin canı cehenneme, defolsun gitsin, iyi oldu vs.. Sonra öfke yatışır ve pazarlık evresine geçilir. Olacakları ertelemeye ya da en azından sonuçlarını hafifletmeye çalışırız pazarlık evresinde. Öfkenin yerini kaybetme gerçeğiyle karşı karşıya kalmanın burukluğu alır. Hatalarımızı düzeltmek için umutsuzca çabalar, öfke evresinde ağzımızdan çıkan kötü sözler için özürler diler, tutamayacağımız sözleri arka arkaya sıralar ve bir çıkış yolu bulmaya çalışırız. Elbete nafile bir çabadır bu. Hiçbir sonuç vermez ve biz korkunç bir değersizlik hissiyle depresyon evresine geçmiş oluruz. Yapabileceğim hiçbir şey yok deriz, hiçbir şeye gücüm yetmiyor, elinden hiçbir şey gelmeyen zavallının tekiyim ben ve başıma gelen her şeyi hakediyorum. Bu evre en tehlikeli evre olmakla birlikte (ki uzunluğu durumun vehametine göre diğer üç evreden çok daha fazla olabilir) aslında ışığın görülmesi açısından iyileşme öncesi evre olarak da nitelendirilebilir. Eğer bir şekilde ölmemeyi başarırsak kabul evresine geçeriz. Öfke evresindeki sahte kabullenişin yerini gerçek bir tevekkül ve kabul alır bu evrede. Olanları kabullenmeye başlayıp kendimize akacak başka mecralar aramaya başlarız. Tabi bu sıralama herkes için genellenemez. Evrelerin sıraları kişiye ve duruma göre değişebilir. Ama bu beş evre, her telafisi olmayan kayıpla birlikte yaşadığımız ve ölene kadar da yaşamaya devam edeceğimiz manik-depresif ruh hallerimizin en net sığınaklarıdır..
..
Bir karış toprağın boş kalmışlığı
Tarifsiz üzüntü hüzündür bana
Bir yere bir tane fidanı dikmek
İbadet hazzıdır huzurdur bana
1987
..
{İ}stemiyorum üzüntü mutluluk olsun
{T}ek dileğim sevgiler yüreklere dolsun
{İ}syan edilmesin artık hepsi son bulsun
{R}ahat yaşam istiyorum zalimler sussun
{A}yrılıklar azalsın sevenler kavuşsun
{Z}ehirlemesın hiç bir insan birbirini
..
Gören işiten rabbindir. Mutsuz musun? İncindin mi? Kendini iyi hissetmiyor musun? Rabbinden iste lakin melekleri aracılıyla dile, bilirim ki rabbime aracıdır onlar... Tüm kusursuzlukları görmezden gel, affet, sev sevil ve meleklerden rabbine aracı olmalarını iste... Sonsuzluğa kaçma, sonsuzluk insanın kalbindedir. Çünkü kalbinde rahman ve rahim olan Allah vardır. Bazen daralıyor nefes alamıyor olabilirsin! O sen değilsin! Sana bir nefes kadar yakın olan rabbindir. Ve şimdi hisset ve meleklerden feyiz al iste... Rabbini yalnız bırakma. İste... Dile... Kötüye dair yaşadıklarını unut... Geleceğini tayin et, mutluluk bir nefes kadar yakın... Bilirim ki yaşadıkların kaderin senin, lakin kederin olamaz. Keder yok, üzüntü yok, mutlu olmak için sebep çok... Kalbine, ruhuna, nur denilen rahmani yerleştir. Değişime hazır ol.
Hadi! Yeni güne BİSMİLLAH...
Sessiz Bekleyiş
..
Hissediyorum ulan galiba güzel şeyler olacak bugün
Kovsam bile mutluluğum, neşem hep peşinden koşacak
Biletini kestim bugün bir tek ibne üzüntü sınırsız üzgün
Aşkı sorarsan, hissediyorum, bugün hep yanı başımda olacak...
S.Güler-5.11.2016
..
Üzüntü, keder gelip geçer
Sevgi kendine güller biçer
Seven sevgili aşkın seçer
Aşk bahçesinde gül açarken
15.05.2010
..
ACI VE AYRILIK
Ayrılmanın verdiği o acıyı ilk kez tatmıştı sıska vücudunda. Nasıl bir etkisi olduğunu bilseydi eğer ona göre hazırlardı kendini kim bilir belki binlerce kere bu vaziyette neler olacağını kurgulardı kafasında…binlerce kurgulanmış ayrılık yaşardı…ayrılık nasıl iyi bir biçimde karşılana bilirse ancak o kadar iyi karşılayabilirdi…hasret oldu,ayrılık oldu…sonunda ne olacağını bilmediğin ve hep mutluluğun ümitlerin olduğu bir rüyadan başını kaldırıp bakıyorsun sonunda ve mutluluğun içindeki mutsuzlukları,kavgaları,tartışmaları görüp bunu mu hayal etmiştim diyorsun…ve sonunda kararlar alıyorsun ilişkilerine dair…tüm yükü taşımaya gücün olmadığı için daha da içine kapanıyorsun…bir çıkış yolu bulmak amacıyla yanlış ilişkilere adım atıyorsun her adımında geri dönmek için daha çok adım atman gerekeceğini düşünmeden…tek istediğin kurtulmak oluyor bu düşüncelerden ve ruh halinden…bazen bir ilişkinin içinde kendini mutlu hissediyorsun ama sonrasında bunun kendini zorlaman sonucunda olduğunu anlıyorsun ve başlıyorsun geri dönmeye…ve işte o an görüyorsun ne kadar uzaklaştığını kendi benliğinden…geçici hevesler, çevresel baskılar nedeniyle nasılda uzaklaştığını kendinden…bazen dönüş kısmı olmuyor ve aynaya baktığında hiç olmak istemediğin bir insanın yüzüne büründüğünü görüyorsun…aynaya bakmaktan nefret etmeye başlıyorsun…eski aşkları özlüyorsun ve eski seni tabi ki…eski aşklar…yaşanmış,harcanmış,kimi zaman özlenmiş, kimi zaman yaşanıldığına nefret edilmiş eski aşklar…bizi biz olmaktan çıkarıp başka onlarca-yüzlerce vücuda dönüştüren eski aşklar…kimi zaman aklımıza gelip bizi efkarlandıran eski aşklar…hala nasıl tepki vereceğini bulamadığı için olduğu masada öylece oturuyordu…yüzünde hiçbir ifade yoktu-üzüntü,nefret,sevgi vb- birileri aynı anda farklı düşünceler içindeydi…acaba neden bu kadar geç kaldı? gerçi her zaman yaptığı bir şey yine hazırlanamamıştır? Offf ya burada da fiyatlar neden diğer kafelerden pahalı? Şu karşıdaki çocuk ne kadarda güzel bakıyor. Aaa bu tarafa bakıyor acaba bana mı bakıyor yoksa şaşımı? Şu mesai bitse de sinemaya gitsem. Dışarısı soğuk mu acaba evden çıkarken üstüme kalın bir şeyde almadım…daha binlerce düşünce denizi içinde o hiçbir şey düşünmüyordu ve bu denizde batmayı tercih ediyordu. Hayat sadece sevmekten ibaret değildi tabi ama sevdiğinde bir insan başka bir insanı ve karşılık bulduğunda yer yüzünde her şey daha da katlanılabilir bir hal alıyordu…herkes en az bir kez yaşamıştır sevgilisine seslendiği gibi başka birine seslenme durumunu. Diliniz bile onu ezberlemiştir…annenize aşkım,sevgilim demişsinizdir yada bir arkadaşınıza…peki o varken değerini bildiğinizi ve toleranslı olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Her zaman sevginizde önceki sevginiz o kadar anlayışla karşılanmamıştır…düşünün bir kere insan her daim gelişir eski zaman dilimlerinde anlaşamadığınız yüreklerden birisi beklide sizin için en uygundur. Onun size uymadığını düşündüğünüzde kim bilir beklide gelişmesi gereken sizsinizdir…hayatta hiçbir şeyin mükemmel olmadığını ve olmayacağını bilip eksiklikleri ile hayatı yaşamayı kabullenmeliyiz. Önemli olan birlikte gelişim göstermek ve ne olursa olsun birlikteliğinize sahip çıkmaktır…
..
Üzüntü keder ve gam
İçinde bir adam
İşleri yapan, çileyi çeken
Her işi yapıp işkence gören
Bu adam,
Benim babam.
..
Tarih yazsın ikimizi, aşk kokan satırlara
Uzun uzun yazsa bile, yeter mi bizi anlatmaya
Geçmesin güzel günler, bitmesin aşk ve sevgiler
Çekilmesin geriye mutluluk,gelmesin üzüntü keder
En içten duygularınla, sonsuza denk yeter.
..
hayatımda öğrendiklerimden bir taneside mutluyken gülerken herkes güler eğleniir kalabalıktır herşey ne zaman acılar gelip bizi bulur işte oan ağlarkende acı çekerde tıpkı ölürken olduğu gibi yanlızıztır,bilirsin içten içe dert çektiğinde kimin nasıl değişip değişmediğini çünkü sadece sevinçlerde destektirler hüzünlerinde acılarında hastalıklarında asla ama seninle değillerdir, bir an bile düşünülmez çünkü tüm insan oğlu kendini bu dünyadaki hoş boş eğlencelerin içinde görmek ister,ve geriye kalanda ne yaparsan yap elinde kalan ruhunda kalan benliğini saran derin acıdır,sözde morel olsun diye sölenen kelimelerin yada örneklerin sizin nasıl morelinizi sıfırladığını anlamazlar kendilerinde hak olarak gördüklerini size çok görürler sanki bu hayatta hiç bişeye hakkımız yok gibi,bazı zamanlar sadece oturup ağlarsınız bazı soruları kendinize sorarsınız neden ben gibi neden öle değilde böle ve milyonlarca detayları sıralarsınız kafanızın içinde sonra yüzünüzde size ait olmayan içinizden gelmeyen bir tebessüm olmak zorundaymış gibi zorundalık olan bir tebessüm yerleştiririz, kafamızın içinde düşünceler her geçen gün büyümeye devam ederken tüm insanoğlu zaman hiç geçmiyor diye sızlanırken zamanın sizin ve aileniz için çok hızlı geçtiğini fark edersiniz ve artık hayatınız size ait değildir ellerinizden çoktan alınmıştır olsun dersiniz sukut edersiniz kendinizi hayellerim olsun diye hayellerin içine atarsınız sonra ufacık birşey aslında hayelinizin olmadığını bunların kabus gibi çökmesine sebeb kılar, sonra size düşündüğünüz bütün anlayışlı halinizin size derin bir bir üzüntü acı olarak döndüğünü anlarsınız derin bir sorgu içinde buluruz kendimizi hayatta birilerini anlamak iyi niyetli olmak iyi düşünmenin yetmediğini anlarsınız derin kırıklar derin yaralara sevk eder bizi kafamızı kaldırıp etrafa baktığımızda etraf hep sıradan mutlu insanlar dolu gibi geliyordur sanki bütün hüzünleri acıları siz yaşıyor gibi hisseder ve yaşarsınız,kazandıkalrınıza bakarsınız kaybettikleriniz daha çoktur bir kez daha farkına vardığınız bir gerçek varsa sizi aileniz dışında kimseler sarıp sarmayalamaz yaranıza merhem olmaz kendinizi gözü kapalı emanet edersiniz sırtınızı dayarsınız çünkü dayandığınız ailenizse sizi asla uçurumdan aşağıya atmaz boşlukta hissedmezsiniz,sonra kendinizle ilgilenirken bi anda sevdiğiniz insanlardan birine bişiy olur helde bu koca çınarınızsa gölgesi yettiği tek kişidir adam gibi adamdır çünkü babadır elinizden bişeyler gelmiyordur bir süre sonra eski günlerinizi özlersiniz oturup çınarınızla konuştuğunuz o güzel günlerii malesef geriye dönemediğimizi anlarız öle bir kavram olsaydı beş yıl öncesindeki zaman diliminde olmayı yeğlerdim daha deli daha umutlu daha daha daha daha ben zamanlarımda öle bişeyin imkansızlığını bilirken çınarınızla birlikte tükendiğinizi yitip giderken görürsünüz kendinizi,ve anlarsınızki aileniz olmadan sizinde olmanız pek bir şey ifade etmemektedir mutlu olsun diye yüzü gülsün diye uğraşırsınız bütün herşey kesit kesittir ve artık elinden en sevdiği oyuncağı alınmış bir çocuk gibisinizdir hiç bir şey içinizdeki kederi kaldırmaya yetmez gözyaşları bile bazı zaman içinize akar içimizde artık koskocaman bir nehir olmuştur,kendinizi içine daha çok kapatırsınız kendinize teselli olamamışken başka insanları teselli edebilme potansiyeline sahip oluruz,ve şimdi küçük bir çocuk gibi rüzgara karşı durup acımadaki demeyii isterdikk sadece istemekle kaldık ne rüzgara karşı durabildik nede acımamadıki diyebildik,bir çok şeyi görmezden duymazdan geldik çünkü yorulduk çünkü kırıldık çünkü çünkü çünkü,içimizden bir dilek tuttuk kimselere sölemedik dileklerimiz bile içimizde kalmıştı oysa ve ümit diye bişiy var dedikki ümidimize hergün güneş doğsun gökyüzünde yıldızlar parlasın insanlar çok daha mutlu olsun her gün yeni bir doğuyorsa bizde bu yeni günü görelim gece olunca sabahı sabah olunca geceyi düşünmeyelim küçük bir çocuk misali istopp deyip topu havaya attım yere düşermi acaba yada tekrar istop deyip tutabilirmiyim kimbilir istoppp...
..
Hayatının acıları göçeden kuşların kanatlarında olsun göç etsin bedeninden
Üzüntü ve kederin bir rüya olsun uyandığından silinsin gönlünden
Leyla ile mecnun sevgisi gibi sevgin olsun silme beni kalbinden
Yarınlarımız bu günlerimizden güzel olsun küstürmesin bizi birbirimizden
Aşkımız bir masal olsun düşmesin sevenlerin dilinden
..
Geçmişini unutan insanın,
Geleceği olmaz.
Olsa bile acı,keder,üzüntü,hüzün
Çünkü her zaman geçmişten kalma bir şeyler
Vardır kalbinde.
Ve onlarla yaşamak zorundadır.
..
Ne kadar mutluyduk,
Torunumu, salıncakta sallarken.
Ah miniğim, serçem.
Taki,
Sen, salıncağın halkasına takılıp,
Kırılıp çıktığın ana kadar.
Yanlış tedavi sonucu,
..
Ne yapsamda olmuyor,
Çok az mutluluk çok az huzur,
Hep üzüntü hep keder.
Yaşıyor mu ölüyor muyum
Kim ile nerede, nasıl,
Ben neyi arıyorum...
..