Ne kanat çırparsın olduğun yerde
Uçmayı öğreten sen değilmiydin?
Başım girecekken, olmadık derde
Kaçmayı öğreten, sen değilmiydin?
Yürek parçalıyor, mahsun bakışın
İçime işliyor, ağıt yakışın
..
Şu dünyanın derdi çoktur çekilmez,
Her olur olmaza takma kafanı! ..
Çok şeyden geçilir,candan geçilmez,
Her olur olmaza takma kafanı! ..
Kimi hak yolunda sürer atını,
Kimisi sömürür,kurar tahtını,
..
**** Güzeldir Bayramlar ****
DARGIN KÜSLER BARIŞIYOR,
HASRET, KALAN KAVUŞUYOR,
ÇOCUK, ÇOLUK, SEVİNİYOR,
NE GÜZELDİR ŞU BAYRAMLAR.
..
Her an görmekte ve bilmektesin..
Suçu, günahı işlerken kızarmıyorsa yüzüm bu farkındalıkla, üzülür..
Utanırım..
Bunun vermiş olduğu üzüntü yeter dersen...
Üzüntünün vermiş olduğu utanç yeter dersen, ne diyebilirim..
Rahman Sen'sin.. Rahim de Sen'sin..
Sonsuz merhametinlesin.. Rabbim'sin.
..
Kalp durdu askın içinde,
Ağladım seninle ayrılığa her gece,
Düzeni kuran sen sefil,
Bu kadar yeter bana üzüntü
Yalvarmaya başla sana keder gözüktü.
Sevdan uğruna gözlerimi kapadım
Kırmadın zinciri ağla ki dermanın gitti.
..
Sağlık ocağında bir çocuk gördüm,
Görünce yüzünü deliye döndüm.
Dikkatle bakmadan içeri girdi,
O zaman kalbimi bir sızı deldi.
Doktor da soruyor, bu ne hastası,
..
Kalbim kapalı başkasına,
Birgün açmış görürsün,
Omuzlar eller üstünde,
Beni göçmüş görürsün.
Takılsam, çıkamasam saçlarının ağından,
Sıcak bir gözyaşı olup aksam,
..
Güneşin aydınlığı yüzüne vursun
Üzüntü sıkıntı senden uzak dursun
Lale, gül, orkide avuçlarına dolsun
Ümmeti olduğumuz şefaatçin olsun
Meleklerle beraber cennette olursun
Sen benim herşeyimsin
..
Tahammül sınırlarımı zorluyorsun
Dayanma gücümden fazlasını yüklüyorsun
Sürekli bana acı veriyorsun
Yeter artık sabır taşımı zorluyorsun
Mutluluk yerine üzüntü veriyorsun
Sevgi yerine ızdırap çektiriyorsun
..
14 yilim Avusturya da gecti bu süre zarfi icinde cok mücadele etmem gerekdi ekmegini calisip kazanmak zorunda olan tüm vatandaslarimiz gibi. O zamanlarda kurs aktiviteleri bir ayricalikdi almancayi evde kitaplardan ögrenmeye calisdim. 3 yil gecince bir is buldum ve calisma hayatinin icinde buluverdim kendimi. Kitaplardan ögrendigim bilgileri pratige dökme sansina sahip oldum. Birileri takdir etti, birileri elestirdi ya almancadaki gramer hatalarimi ya da bu kadar erken Avusturyalilarla kaynasmis olmami...
Takmadim cogu zaman kimseyi ben bendim, amaclarim vardi ve ulastim yada ulastigimi sandim. Bugün icimdeki ikilemlerimin günü. Tesadüfen elime gecen bir gazete de söyle yaziyordu: Avrupa capinda en fazla yabanci düsmanliginin yaygin oldugu ülke Avusturya idi. Ancak bu Almanyadaki gibi acik yapilmadigindan bircok kesimde adi gizli düsmanlik olarak belirlenmisdi. Cok enteresan Schwechat yolu üzerinden havaalanina ulasmaya calisiyoruz bir kis günü yolun hemen solunda bir anit görüyorum, kocaman bir tas üzerine yazilmis olan kelimeler yillar gecmesine ragmen beynime kazilmis. Polis kayitlarina göre suc isleme oranlarinda yabancilar cok büyük bir farkla öndeler. O zamanlar garip geliyor ancak zamanla farkediyorsunuz denilmek isteneni.
Sürekli yabancilik kompleksinden uzak insan olarak yasamanin tadini cikartmaya calisdim Avusturya da. Ama sanirim beceremiyorum böylesi günlerde. Türk cocuklarinin, Avusturyali cocuklari kendi kültürleriyle etkilediklrinden ötürü ayri bir sinifa konulup konulmamasi gerektigi hakkinda anaokulunda yapilan toplanti aklima geldikce, eskiden bulundugum ortamdaki Avusturyalilarin nasilda yillarca selamlarimizi karsiliksiz biraktiklarini düsündükce yada 4 ayri isyerinde calismama ragmen sadece Italyanlarla uyum icinde calistigim aklima geldikce ister istemez her iki topluma da elestiri oklarimi yöneltiyorum beynimde.
Ise baslamamin üzerinden 4 ay gecmesine ragmen, hersey yolunda gidiyor diye kendi kendime dikte etmeye calistigim pozitif düsüncelerim son zamanlarda beni yalanlar oldular. Birkac hafta önce calistigim magazanin sahibi magazaya geliyor ve benimle konusmak istedigini söylüyor. Saygiyla ve merakla dinlemeye basliyorum birazda etkisinden kurtulamadigim hastaligimdan ötürü ilaclarla
ayakda durmaya calisiyorum. Sessiz sedasiz... Birden elestiri oklari beynimi birer birer delmeye basliyorlar. Önce benden söze giriyor “ Esimle sizin hakkinizda bir karara vardik, bize göre siz bu denli güleryüzlü olmanizin altinda baska seyler tasiyorsunuz” Bunlari derken yüzüme bakmiyor. Bense herhalde kovulmanin esigindeyim diye düsünürken tepki göstermeden sözlerine devam ediyor. “ Bizler yanimizda calisan insanlarin herseyiyle ilgileniriz, özel hayatlarinizda ola her türlü sorun isnize de yansiyacagindan sizin özel sorunlariniz elbetteki bizi de bir yerden sonra ilgilendirir”. Ve ekliyor “ simdi bana anlatmak istediginiz bir sorununuz varsa dinlerim”... “ Herkesin vardir biryerlerde sorunu ancak ben ise gelirken sorunlarimi bu kapinin disinda birakmayi yeglerim diyorum”. Peki diyor konuyu baska yönden ele alacagim. “ Farkli bir kültürde yetismis biri olarak Avusturyalilari nasil degerlendiriyorsun? Mesela mini etek giymis bir bayan gördügünde, yada birazda olsa cinsellik kullanilarak asilmis plakatlari görünce ne düsünüyorsunuz? Sizce normalmi?
Halime bakiyorum görünüm olarak gayet modern bir bayanim acaba bu tarz sorular yöneltilmeyi hakedecek ne yaptim diye soruyorum kendi kendime. Sonra adama “ Asla! öyle düsünseydim zaten Sonra bu tip bir konusmayi yapmayi gerektirecek bir hatam olup olmadigini soruyorum oda buna karsilik “ Ben sadece konusuyorum sizinle neden art nyiet ariyorsunuz her söylenende? ” Peki.. Diyor “ kendinzii bu insan mozagigi icerisinde kacinci sinifda görüyorsunuz? Avusturyalilarla denkmi? Yoksa ikinci sinif oldugunuzu buraya uyum saglayamadiginizimi? Aileniz size hic gelenekler ve göreneklerle ilgili baski yapmadimi? ” Verecegim cevaplari iyi secmek zorunda oldugumun farkindaydim. “ Haklisiniz.. Dedim. Her iki toplum arasinda elbette farklar var buda oldukca dogal.Ömrümün yarisi Türkiyede gecti, yarisida burada, annem 5 vakit namazini kilar, babamsa bayramdan bayrama camiye gider. Abim bir ögretim görevlisi, kizkardesim üniversitede psikolojik danismanlik son sinif ögrencisi ve bende Halkla Iliskiler okudum. Anlayacaginiz ailemizin ufuklari oldukca genis, sizin sandiginiz gibi olsaydi hicbirimiz üniversiteye gitme sansina sahip olamazdik” dedim..
..
Beni ben yapan içimdeki benlik,
Bir çıkmaz meçhule dönmüş garipçe...
Dönüşü olmayan bir yoldayım...
Kendimi sana vermişim ölürcesine...
Biter mi sandın bu aşkı?
Gider mi sandın bu delikanlı?
..
Ayrılığın sebebi yaknızlığımda
Gidişinin adı hasretimde
Sevincimin sebebi yalnızlığımda
Sanma bedenim sensiz kalacak
Guneş ufuktan erken doğar
Hasret gönülden göze akar
..
Yine geldi 14 Şubat,
Yine sen yoksun,
Bu sevgililer gününde yine yalnızım,
Seni düşündükçe şimşekler çakıyor beynimde,
Fırtınalar kopuyor bedenimde,
Yüreğim paramparça.
..
Sadece ölmek ve ölmemek için mi ilahi denge?
Bir çark bu kurulmuş, ihtiyacı yok enerjiye.
Dönüyor durmadan başımızı döndüre, döndüre.
Bozmak mümkün değil, bir ilahi denge işte.
Köhne bir hayat, har tarafı çatırdayan.
Bir damın direkleri gibi, ortasından toprak sızan.
..
Gün Üzerimdeyken Al ay ol YaG
Üzüm tanelerine düşüyor şimdi üzüntÜ
Lakin bunu bilipte gel demeye varmıyor diL
Aşk adına söyleniyorsun bunu bil çığlık çığlığA
Yıldızlar toplandı şimdi; al GÜL ve AY
toplandıkları yerden onları alıp
ayın önüne sersem şimdi ne varsa
..
binlerce gece konup konup
göçtü
hiç bilmediği sahillere
binlerce ay battı
yüreğine
kanadı acısız
ağrısız
..
eskici geldi eskici
ben bir eskiciyim
eski yeni farketmez
bütün kederlerinizi verin bana
yerine mutluluk vereyim
mandal misali
gönül ipinize mandallayın mutlulukları
..
Gel otur vefasız şevle karşıma
Genç yaşımda neler açtın başıma
Yalvarma ey zalim bakmam boşuna
Ellerin koynunda gez ahu gözlüm
El ele tutuşup yolda giderken
..
Hani gamdan, kederden uzakta kalacaktık?
Hani üzüntü, keder bizi mutsuz etmezdi?
Biz yalnız bizim için sevinçli olacaktık.
Bizi bizden ayırmaz, başkasına gitmezdi.
Hani hayat acısı gelirken gülecektik?
Hani tüm kötülükleri inada seçecektik?
..
Suskun ayak sesleri
Bağıran yıldızlar
Çarşıdan geçerken aşk diye bağırdılar
Borçlular sevdaya
Sahtekarlar yağmuru
Yerler ıpıslak aşk
..