- H. Ergülen'e ve dedeme-
Üzülürdüm dedemin adında belirlemesine
üzüntüsünün. Ve şarabın üzgün haline
Üzülürmüş ipi kopan tesbih de
..
-I-
Önce sevinç uyutmadı beni
Sonra üzüntü nöbet tuttu bütün gece.
İkisi de gidince başımdan
Uyudum, ama ah, her Mayıs gecesi
Bir kasım sabahı getirdi ardından.
..
Duruşun bir ayrılık resmi çiziyor
Akşamın incelen sularına
Susuşun yıkıyor beni en zayıf yerimden
Bilmez miyim içindeki kederi
..
Çarşılarda birşey
Biz pek aramazdık çocuklar olmasaydı
Kasaplarda manavlarda bazı yorgun kadınlar
Hep de tenha saatleri seçerler
Sonra yavaş bir sesle
Çocuk için hasta kaç gündür yemiyor
..
Hemen nefret et benden nefret etmek istersen
Tam şimdi dikilirken dünya benim karşıma;
Beni ezmek isteyen talihe destek ol sen.
Ben yere yıkıldıktan sonra artık hiç vurma.
Ah yapma son bulunca üzüntüsü gönlümün;
Üstesinden gelmiştim bıçak vurma yarama
Fırtınalı geceyi izleyen yağmurlu gün
..
Tatlı sevgi, gücünü tazele de iştahın
Körlendi demesinler bıçak çekmeden önce;
Öyle ya, bugün doyup yatışsa bile yarın
Bulur eski gücünü yeniden bilenince.
Sen de öyle ol, sevgi: bugün aç gözlerini
Tıkabasa doyur da sımsıkı kapat,. ama
İyice görmek için, yarın aç gözlerini:
..
Gaddar olduğun gibi akıllı ol; hor görme,
Zorlayıp da taşırma dili bağlı sabrımı:
Yoksa, belki düşürür üzüntü dilime,
Sen acımadığından, hep sancılandığımı.
Derdim ki - sana akıl vermek gelse elimden
Beni sevmesen bile, seviyorum de bari,
Nasıl ki hırçın hasta, ecelle boğuşurken
..
Bir kadın başı duvarda
Uzanmış süzüyor beni,
Ve gülünç kuşlar dallarda
Kırpıyor kirpiklerini.
Eriyen parmaklarımda
Mumyalanıyor aydınlık
..
Sen ey, o uykulu savaşçı, kumlar üstünde,
Yorgun bir su ısıtıyor güneş saçlarında
Ve bir günlük yakarak düşman yanağında,
Karıştırıyor bir aşk içkisini gözyaşıyla.
Duruk sessizliği ak yalımın, üzüntü içinde
Dedirtti, ey benim ürkek öpüşlerim, sana:
..
Gözlerin iki yıldız damlası
Çalar akşamla kapımı
Bir yağmur başlar içimde yeşil
Döker üzüntü yapraklarını
Her gece bir başka mevsimle gelirsin
Dudaklarında alev alev yaz
..
Geçen yazdan önceki yaz: 'O Yaz': Hem haziran, hem tren, hem bahçe, hem gül (anne) , hem usta (baba) , hem Eskişehir. Her şey, şair Seyhan Erözçelik'in günün, gecenin muhtelif saatlerinde telefondan dinlettiği muhtelif şarkılardan birindeki gibidir. Şarkı demek az gelir, şiir demek de öyle, gençlikse yaşamak için iyi bir mevsim olsa da, anlamak için nice sonbaharları, kışları bekleyecektir.
'O Yaz'lar çünkü gençken anlaşılmaz, hafiften gazel dökmeye başladığımız güz ve kış yaşlarını bekler, yitip gideni anlamanın da bir lezzeti vardır. Teselli diyelim bu kederin lezzetine. Seyhan'ın dinlettiği hepimizin yitirdiğidir, 'O Yaz'ları kim yitirirse yitirsin, Zerrin Özer'in sesiyle, kaybettiklerimizin hiç olmazsa bir parçası geri gelecektir, onun adına da ister keder diyelim, ister yazsama (yurtsamadan mülhem) , sanki gençliğimizin, ideallerimizin, duygularımızın o 'büyük ve muzaffer mağlubiyeti'ne yakılmış bir ağıt gibi, ne tuhaf, bizi hüzünlendirmek yerine sevindirecektir.
'O Yaz': Çığlık çığlığa bir fısıltıdır.
Geçen yazdan önceki yaz 'O Yaz'dı: Bahçenin içinde şiir vardı. Son Yaz'la 'geçen çocuk' Zafer Ekin Karabay'la treni beklemiştik, haziran bahçesinde. Ben İstanbul'a dönecektim, o şiire. 2-3 saat konuştuk, en çok şiirden, en çok sinemadan ve hayattan, yani geçmişimiz ve geleceğimizden, siyasetten. Şiir, sinema, siyaset, Eskişehir, Ankara.
..
Ah! artık benim de benzim sari,
Damar kanımı dolaştırmıyor.
Hiçbir kıyıya ulaştırmıyor,
Beni Sehrazad'in masalları.
Anlamıyorum dilinden artık
Geceyi saran güzelliğinin;
..
Biliyorum bu vakitte bana
Ne söylemek istediğini-
Söyleme! Gör kararan zeminini
Küçük gölün ve telaşını dümdüz bulutların
İhtişamlı ve kapkara-
Söyleme! Bu gece kötü bir gece
..
Takılıp kalmış bir noktada
Gölgesini içine düşürerek;
Leke sabrın gücüyle büyür
Tek başına
Uzanır güneşe dek,
Arınır kirinden;
..
Hüzün kelimesi bir ahlâk terimi olarak insanın maddi veya manevi kayıp ve eksikliklerinden duyduğu üzüntüyü, kederi ifade ediyor.
Kuran’da iki ayette hüzün, üç ayette aynı anlamı taşıyan hazen, otuz yedi ayette de aynı kökten fiiller geçmektedir.
Birçok ayette müminlerin ahirette üzüntü duymayacakları bildirilmekte; Hz. Peygamber Aleyhisselâm ve müminlerin başlarına gelen musibet ve sıkıntılar sebebiyle veya maruz kaldıkları baskı ve zulümlerden dolayı üzülmemeleri öğütlenmektedir.
Hadislerde ise ölüm gibi acı veren olaylar karşısında üzülmenin normal olduğu, Kur'an'ın hüzünlü bir ortamda indiği, insanları üzüntüye sevk eden sıkıntıların günahlara kefaret olacağı, Allah'ın musibetler dolayısıyla yaş döken gözleri, hüzünlenen kalpleri azaba uğratmayacağı İfade olunmuştur.
..
Sözlükte 'keder, üzüntü' anlamına gelen hüzün, bir ahlâk terimi olarak, insanın maddi veya manevi kayıp ve eksikliklerinden duyduğu üzüntü ve kederi ifade etmekte kullanılmaktadır.
Sufiler ise hüznü daha çok ahiret kaygısı veya hayırlı bir işi başaramamaktan duyulan üzüntü için kullanır ve ona olumlu bir anlam yüklerler.
Hüzne olumlu anlam yüklemek aslında insanı hayat karşısında güçlü kılar ve zorluklara karşı direncini arttırmasına yardımcı olur.
O kadar ki hatta belki mutluluk vesilesi bile olabilir.
..
Sevindiğinde sevinirim..................... sevinç de sevinir............................... sevinçin sevinmesine sevinirim.............................. sevinmeme sevinirken sevinç........................................................ Üzüldüğünde üzülürüm........... kahrolurken üzüntü.......................... Üzüntünün üzüntüsüne üzülürüm....................................... üzüntüme......... üzülürken............. üzüntü.....................................
..
Üzülürüm üzüntünün üzüntüsüne............................................üzüntüme üzülürken üzüntü...............................................................dil dillenirken............. pare pare.................................. sevinirim sevinirken sevinç................... sevinç de sevinir.......................dil dillenirken pare pare.......................sevinsin diller üzülürken üzüntü......... dili pare............ pare pare.....
..
ÜZÜNTÜ
Meyve veren çiçekler açmazsa
Kuşlar gökte süzülüp uçmazsa
Güneş, lamba ışıklar saçmazsa
Çocuk koşup oyun oynamazsa
Ağlatır ah üzüntü, üzüntü!
..
BU ÜZÜNTÜ BU SIKINTI NİYE…
Dün hilali gördüm gökyüzünde,
Sanki bir üzüntü vardı yüzünde.
O eski güzellik, ümit yoktu gözünde.
Bu üzüntü, bu sıkıntı acep niye…
..