Zaman
Nasıl olsa
Dün olduğu gibi
Bugün de
Çabuk geçer
Yarınları düşünün...
Kelepçeli umutlarım
Gökyüzünün içinde
Umutlu parıltıları siliyor...
Sonralı ve sonrasız
Bir iskelet gibi
Henüz aydınlanmadı ortalık
Beraberliğine dostluğun...
Hep köşeli doğdu güneş
Kusurların üstüne.
Yazılar değiştirmedi
Katılığını
DÜNÜN KALINTILARI
ÜZERİNDE
Yere kapanan bir taş
Dilenci ağustos böcekleri
Havayı kirleten
Kafadan bacaklılar mı
Daha önemli,
Yoksa
Soğanların gözleri
Yaşartmaları mı?
Sarılsınlar
Zamanın ince tellerine,
Tanısınlar derinliklerini
Yaşamanın...
Ulaşsınlar
Şiirsel görüntülere.
Bir kedimiz vardı
Öyle sadık mı sadık…
Fareler cirit atarken
Bir mangalın altında
Bizimki uyuklardı...
Timsahların oynaştığı yerlerde
Tavus kuşları da yaşar...
Gelincikler serpilir
Yollara...
Güneş düşlerimizde
Doğar...
Özlemlerin yazıldı gözlerime
Biçimler eriyor düşlerimde
Resimlerinde bir başka,
Duygularımda bir başkasın Istanbul…
Dokunmaz denizlerine ayrı yaşamak
Çöpçü kardeş,
Sokaklara düşen
Umutları süpürme...
Bilirsin,
Gözyaşlarıyla kirlenmez
Caddeler...
« Dur… » diyen yok
Batan özgürlüklerin
Ucundan tutarak…
İnsan yutan
Sığınaklarda…
......gün gelip te martı kanadına binince yutulan insanlar
sığınaklar çığlık çığlığa ağlayacak,
yüreğiniz sağolsun
Dolunay Enver
UZEYİR ABİ YÜREĞİNE SAĞLIK ÇOK GÜZEL ŞİİRLERİN
SAYGILARIMLA ENGİN NAMLI