“Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gizliliklerini bilir. Allah yaptıklarınızı görendir.” Sûre-î Hucurât, 18’inci Ayet
çocuk uzat saçını o simsiyah dalından
bir devri faziletin hazzı yükselir ancak
babil’in o büyülü asmalarından kalan
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Hasan05Hasan Buldu denen, altmışından sonra müşrikliğe soyunan ayyaş bunak! Yine kafayı çekip, çekip bütün şeytanlarını başına toplayıp, aynanın karşısına geçmişsin ve Müslümanlar için içinde biriktirdiğin kinleri kanlı kusmuklar şeklinde buraya boca etmişsin! Senin kustuğun bütün iğrenç ve gayri edebi ifedelerini sana yanen iade ediyor ve kininde geber diyorum! Senin gibi altmışından sonra azıp gavur olanları teneşir de paklamaz papaz bozuntusu! Sen bu sayfa da ve site de kaç yıldır dine, diyanete, islama, imana, kur'an'a ve müslümanlara kuduz itler gibi saldırıyordun ama kafirliğini gizleyip kendini devrimci müslüman(!) çağdaş (!) dindar diye lanse ediyordun! En sonunda dilinin altındaki baklayı çıkardın ve melunluğun faş oldu! Kırk yıllık yani olmazmış kani! Sen zaten dimitri imişsin de burada ajanlık ve kafa karıştırmak için kasten müslüman ayaklarıyla millete tezgah kuruyormuşsun! İğrenç yüzün ortaya çıktı diye kuduz itler gibi ürmeye başladın!
Yuh senin fikir dediğin ve Allah'ın asla affetmeyeceği müşriklik felsefene ve gayr-i müslimlik propogandalarına! Ulan burası Müslüman mahallesi papaz bozuntusu bunak! Burada salyangoz satılır mı? Birde yavuz hırsız rollerine soyunup ev sahibini bastırmaya yelteniyorsun! Bu dersleri binbir surattan mı aldın imansız?
Allah (cc) sizin topunuzun layığını versin de ibret-i alem olun e'mi?
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
C.S.T
ben bu tür şiirleri seviyorum.:)
Berzah İki âlemin arası. Kabir. Dünya ile âhiret arası.
Perde.
Sıkıntılı yer.
İki yer arasındaki geçit.
Mani'a, engel, (Bak: Sırat köprüsü). Ölen insanların ruhları kıyamete kadar berzah âleminde bulunurlar. Berzah büyük ve mânevi bir âlemdir. Dindar olup cennetlik olanlar, berzah âleminde sevdikleri kimselerle ve iyi insanlarla görüşürler ve çok zevkli yaşarlar. Kıyamet kopunca Allah bütün ruhları haşir meydanında cesetleri ile diriltip toplayacaktır.
Fesleğen=güzel kokulu bir süs bitkisi
fesleğen sağımında zikre sarılır berzah
Yok yok ben bu bir satırından bile mantıklı bir mana çıkaramadım.Cocuk saçını ister uzatsın isterse asker tıraşı olsun keyfi bilir neme lazım.Bu çağda çocuklara bir şey demeğe gelmiyor ki,bire karşı on cevap alıyorsun:(
'Dünya; kötülük yapanlar değil, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir.' Albert Einstein
ayrıca dikkatimizi çeken nefis bir müzik kalitesi var şiirin...beslenmiş bir yürek ve ışığı var şairin...çok beğendim...çok
şiire ait tasvir sahneleri muazzam kamera edilmiş…saçını uzat...ister secde anlamında…ister köprü…ister yol…ister inanış…ister acizlik…ister terk etme…şiir zaten çok yönlü belgesel bir hafıza ile yoluna ait porteler ve manzaralar serpmekte…bu sebeple…şiir şairin ellerine güzel alışmış ve uzatılmış saçlar tutmakta ellerini bu sebeple…sevgili Onur…
'Yeryüzünde hareket eden hiç bir varlık yoktur ki perçemlerinden, yani alınlarından tutularak yönlendirilmesin!' şeklinde bahsedilir, Kur'an'da... Hatta bir ayette, yaklaşık anlamıyla: 'Biz onları perçemlerinden, yalancı perçemlerinden yakalayarak ateşe atacağız!' buyrulmaktadır.
Perçem, yani alna düşen o bir tutam saç değildir burada tarif edilen yer. Alındır. Alındaki secde yeridir. Beynin ön lobudur, ötesi ki burada, vücudun elektriği üretilmektedir. Bazıları, ruhun burada yoğunlaştığından bahseder. Rabıta da iki kaş arasına bakılarak yapılır.
Kısaca anlatmak gerekirse; Allah, nefsinden üflediğini alnından idare eder. Bence şair, bu konuyu anlatmaya çalışmış. Allah ile kul arasındaki bağlantıyı...
İletişimin en yakın olduğu zamana dikkat çekmiş. secde anına, namaza... Kul demek, köle demektir. Kulluk, ibadet etmek...
Allah'ın ipine sımsıkı tutunun ki o da sizi tutsun! İşte o zaman o şaşaalı zamanlara dönmemiz mümkün olur, demek istemiş makro boyutta. Mikro boyutta da Allah'ın, yarattığına: 'Kulum!..' demesi ve onu nurlandırarak yüceltmesi...
Ben şiirin genelini böyle anladım. Ya sizler?
SAÇINI UZATMAK...
Bunu ben, saç uzatmak anlamında algılamadım. SECDE olarak algıladım. Saçın, secdeye uzatılması... Yani alnın... o anda miraç etmesi kulun... Saçın, göğe uzanması...
Saç uzatmak, kestirmek ya da kökünden kazıtmak neyi değiştirir ki!? Bir de bu açıdan bakar mısınız şiire...
Neden hemen şair suçlanır, eleştiriliverir, yeterince düşünmeden? Neden beyin zorlanmaz, anlayabilmek için? Kolayımıza mı gider, çıplak anlamıyla algılayıvermek? Egomuza yenik mi düşüveririz, saldırıya geçerek anında?
Bir daha düşünelim, derim. Ne dersiniz?
Mutluluklar...
Onur BİLGE
zaman zaman şiirden ayrı düşünmenin mümkün olmadığını anlarsınız…yanınızdan geçip gidenler bir kibrit boyu yol almadan duyacaktır şiirlerin sesini…peki şiir ne vakit kendi ışığına ait bir iz bıraktı …ne zaman yazdıklarınızın şiir olduğuna inandınız da…ona ait bilgileri teşhir ederken…sakınmadınız…
…şiir zaten teşhirin veya veya…can acıtası yer olaylarının kuş bakışı anlatımımı olmalıydı…yoksa size geldiği haliyle öylece sessizliğine mi gömülmeliydi…yoksa teşhir red mi edilmeliydi…fazlaca mahsurlu muydu sizin için…
…bugün ve yarın hatta daha öncesi ve sonrası…muamma bir sis perdesine sarılıp yumuşatılamayan yüreklerin farklı edebiyat anlayışı mı olmalıydı en şiir…
…yoksa yoksa…ilham aslında sadece nefsimizin…can sıkıntısı bir eylemi miydi…
…ne kadar soru var ise elbette bir o kadar cevabımız vardır…her dilden…her yaşamdan…her boyuttan…
oysa şiir beklenmediği halde elinize aniden hiç kaygı duymadan konan masum bir kuştan başka neydi ki…konuşmadan anlaşabilmek neden olmasın ki şiir…
…veya neden gaflet…neden öç…neden vicdan…neden sır…neden gelecek…niye geçmiş…niye af…niye intikam…niye savaş…
…o nedenle inanırım…şiire ait hiçbir iz düşmemeli sesinden ve suretinden öte…neyle gelip…nasıl var olduğuyla…sevgilerimle…LaraAçanba
Hakan İlhan Kurt şiirini en a 6 yıldır okuyorum..şiir arkadaşıyız..şiirlerini beğenirim..
sayfadaki şiiri de oldukça olgun bir şiir..hece şiirinde hem heceyi durağı ayağı yakalayıp hem manayı ve temayı bozmadan böyle sesli yazabilmek oldukça zordur..
dün gecedeki yerde duruyorum şiir bomba gibi Hakan kardeş..
parazitler yüzünden şiirini konuşamadık..
bir de şiirle de çok alakalandırmadığım,sadece çıkış noktasını senin bildiğin sen de kalsaydı gibisinden düşündüğüm bir ayeti şiirinin başına koymasaydın..dostça bunu düşündüm ilk okuduğumda..
yol haritasını veriyorum gibi olmuş,hoş durmamış..
şiirlerimiz bizim ayetlerimizse,bırakalım her cenuptan her renkten insan okuyucular doya doya okusunlar,içe içe kansınlar..kim ne aramışsa onu bulsun içlerinde ..
başarılarınızın devamlılığını diliyorum kardeşim.
Bu şiir ile ilgili 71 tane yorum bulunmakta