Uzanmak gölgesine, soluk ve dalgın,
güneşten kızgın bir bostan duvarının,
dinlemek böğürtlen dikenlerinin arasından
tarlakuşlarının şakımasını, hışırtısı yılanların.
Toprağın çatlağında, burçakotlarında ya da
izlemek kırmızı karınca dizilerini,
Yollarımız burada ayrılıyor,
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
Devamını Oku
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
siz onuru bayrak serefi sancak etmisler demeseniz de
bugun/de gun geçtikçe farkindayiz bir bir duvar arayanlarin
kronik ustelik bulasici birer hastaliktan paylarini aldiklarini
dogaldir dunyaya insanligin penceresinden bakanlarin
GORMESI
..........efendim
balçikla sivayamadiklari OL gunesin dogrudan dogusuna
doga anayi gordugumuz gibi dogal goruyoruz saldirilarini
gune dogrudan dogUp gelen gunesin dostlari ay ve yildizlar
onurlu yollarinda dost-yoldas olsun dunya emekçi halklarina
..........efendim
uruyenLERE degil yol insanlik yolundaN
yuruyene bakar dedik gunesin çocuklari
kopek havlamalarina tarih oncesinden
alisiklar ki bilir onurlu dunya halklari
..........efendim
meziyet meslek oldugunu biliriz urumenin kopeklerde
ars azmanda geçerlidir soz oz sozumuz gunbugun/de
..........efendim
soylenin Lutfen ne var kime batan nedir kimilerine vede
duvar aramalari neyedir niçin kimler içindir yeryuzunde
hastaliklarini bilirim emek hak-onur ozgurluk dusmanlarinin
tedavi yollarini da bilirim ki isim yapti reçetelerim erheryerde
Ahmet Refik Gundogdu
olasi baska bir dileginiz duà/iniz var miydi bay/im
bakiniz dogrudan dogan gunese dost yildiz/im AY/im
yorulmaya gerek de yok postaneye gidip telgraf çekmeye
msn'nizden basit bir mail atmaniz yeterlidir dur bakayim
bekle anadolu olunca gelirim
su duvar
bu duvar o duvara benzemez
cam kiriklari da ne ki engelleyemez
nede severim
su duvar boyunca yurumeyi
cam kiriklari olsun
varsin igde dikenleri olsun
viz gelip tirist giderden baskaya degmez
yolcuyu yolundan etmeye uzanip golgesindeN uzanmaya
anadoluda bir agacin altinda kimselerin gucu yetmez
..........efendim
siz siirler-oykuler ile
halk hikàyeleri yazin
durun
..........diyorum
dili bilgisi ile varip gelir
virgul noktalarini bendeniz
..........korum
esitlik ilkesi geregi
okuyup anlayanina kalsin bu arada yorum
size
safaginda dogacak demistim ya gunes
..........tan kizardi varya
isçi isine çiftçi çift/ine
çantasini alip okul yolunu giden de varya
yol gorundu insanligin onuru bayrak serefi sancak
bilip edip edinip ettigi yolunda
..o sen onlar siz biz ile bana..
hosçakalin demek duser bu arada
siz eyyy insanlik yakin olanlara sana
bir elmayi soymaya vaktim var zannedersin
gulum
gozlerinden optum
yaktigim nagmeler esliginde bilki bulbulum
...senin
..........
Ahmet Refik Gundogdu
bekle anadolu olunca gelirim
..................su duvar
bu duvar o duvara benzemez
cam kiriklari da ne ki engelleyemez
nede severim
su duvar boyunca yurumeyi
cam kiriklari olsun
varsin igde dikenleri olsun
viz gelip tirist giderden baskaya degmez
yolcuyu yolundan etmeye uzanip golgesindeN uzanmaya
anadoluda bir agacin altinda kimselerin gucu yetmez
..........efendim
güzel anlamlı ve akıcı bir şiir okudum.
yazarı kutlanır...........
bu güzel şiire eşlik etsin diye efendim...bir bölüm kırıntı düşüyorum...
'yüzükoyun yatmayı seviyorum toprağa
üstümde gökkubbe, bakışların
üstümde güneş, kuşlar
yağışa gebe bulutlar
üstümde rüzgarların desem de
dinmiş fırtınaların...
altımda kum taneleri
çakıllar, otlar, deniz
bir de sen!
altımda karıncalara benzer hayatım
yazın topla, kışı bekle!
ya yağmazsa kar
ya gelmezse yar, cırcırböceğim!
kim verecek kuşlara yemi
ne yani
kapanacak mı avuçlarım?'
T.Atay
İşte batılı ile doğulunun olaylara bakış açısı farkı!
Batılı; İlhamını cinden periden aldığı için her şeye dürbünün tersinden bakarcasına şaz bir mana yüklemeye çalışır.Dolayısyla, acısıyla tatlısıyla, menfisiyle ve müspetiyle bir imtihan olan şu hayatın gerçeklerini kendisi için bir evham ve korku vesilesi yapar bunu sari bir illet gibi başkalarına da sirayet ettirmeye çalışır. Bu hayatı hem kendine hem de etrafına yaşanmaz bir azaba tahvil eder!
Ama bir doğulu (Müslüman mütefekkir) ise; Hayatın manasını ve mahiyetini bizzat o hayatı bize imtihan vesilesi kılan zat-ı Hayy-ı Kayyumdan öğrendiği için; 'GÜZEL GÖREN GÜZEL DÜŞÜNÜR, GÜZEL DÜŞÜNEN HAYATINDAN LEZZET ALIR.' vecizesini kendine düstur ittihaz eder! Zira o mübarek peygamberi (sav)nin;' BİR SAAT TEFEKKÜR, BİR SENELİK NAFİLE İBADETTEN HAYIRLIDIR' Hadisini bilir ve en çekilmez sıkıntılar karşısında; 'NARIN DA HOŞ NURUN DA HOŞ..' deyiverir.
Rabbim bizleri batının akl-ı selimi ve kalb-i selimi ifsat edip batıracak batıl düsturlarından muhafaza etsin! Aminnnn.
çeviren yazana teşekkür dinlendiriyor dinlerken doğayı şiir. iyi bir gözlemci. çekip almış ince ayrıntıları karmaşadan
...çevirmen arkadaşımın emeğini kutlarım.
...çeviriler elbette eser sahibinin anlatmak istediğini tam manasıyla anlatması mümkün değildir.
...işte bu nedenle olsa gerek bu çeviride de beklenen durum hasıl olmamış.
...ama yinede anlatılmak istenenin kokusu burnumuza ve gönlümüze yürümedi dersek yalan olur.
...evet kırları, kırlarda yaşamı, kırlarda gezintiyi, ovada-bayırda dolaşmayı anlatmış. dolaşırken tabiatın sesleri, renkleri yudumlanmış.
...emeği geçenlere teşekkürler.
...böyle bir durumda işte ilk aklıma gelendizeler;
Hani bahar gelince meleşir kınalı kuzu
Her biri çoban olur dağa düşer oğlanı-kızı
Giyinmiş bayramlığı kırlar cümbüşe hazır
Rengarenk çiçekler açarken çekirge çalar sazı
Osman NURANİ-05/08/2012
Onur BİLGE
Sakin, sessiz bir günün sabahıydı. Mart, toprağa sihirli değneğiyle dokunmaya, uyuyan bitkileri uyandırmaya başlamıştı. Ağaçların kuru kollarından parmak uçlarına kadar su yürümüş, yapraklar yeşil yeşil bakmaya, çiçekler rengârenk gülümsemeye durmuştu. Bir bahar şarkısı daha başlamıştı.
Hava, su ve toprak; sırasıyla ısınmış, bir bahar daha başlamıştı. Sadece sabah ve akşam görülebilen güneş, gücünü göstermeye başlamış, her yeri hâkimiyeti altına almaya çalışıyordu. Ulaşabildiği yerlerin gözyaşlarını kurutuyor, elinin değdiği yanakları, sıcacık avuçlarıyla okşuyor, okşuyordu… Bir sevda mevsimi daha başlıyordu.
Şubat arkasını dönüp gitmiş, mart yağmurlarını alıp gelmişti. Serpmişti damla damla bahçelere bağlara… Dağları taşları, ağaçları dalları yıkayıp yıkayıp kurutmuştu. Unutmuştu Bursa Ovası karı kışı, kasırgayı borayı, o dondurucu soğuğunu, donu, ayazı… Toprak çim tutmuştu. Bir sevda masalı daha başlıyordu.
Yakındı çiğdem çiçek, renk cümbüşü. Yakındı tül kanatların sessiz orkestrası eşliğinde dans gösterisi.
Yakındı hareketlenmesi tüm yaratılanların… Suların şırıltısı, kuşların cıvıltısı, tıpırtısı böceklerin… Bebeklerin gülüşü, saçların dağılıp bükülüşü… Dudaklarından sızan damlanın parıltısı, gözlerinin içinin sevinçli pırıltısı…
Herhangi bir yazımdan alıntıdır. Ne şiirdir ne de öyle bir iddiası vardır.
ŞİİR nedir? Ne değildir?
Ne kadardır? Nereye kadardır?
Kolay sanılarak karalanıveren mi yoksa Şiiristan'a aralanıveren mi?
Yan gelip yatan mı şair, nabız nabız atan mı?
Çevirilerin çoğu neden tatsız? Başkalarına ait oldukları için önensenmediklerin mi?
Onları umursamazlar...
Oysa kendi şiirlerini ne de güzel yazarlar...
ŞİİR GİBİ ŞİİRLERE...
Onur BİLGE
Bu şiir ile ilgili 13 tane yorum bulunmakta