Güldün, küskün dağları yeşerme tuttu temiz
Fark etmeden aynı heceyi yansıttık bilerek gözlerimize
Kalıpsız can sıkıntıları gezinirken geçimsiz
Eli belinde turlarken dönülmezleri
Sıyrık belli etti kendini
Kanımda dahi
Dümdüz fırınlarda pişerdi deli gömlekleri
Giyinmek dünyada fani
Kursakları eşit geçerlerdi tümseklerinden
Teri kendine zimmetli bu dünyalıklar
Bu baygın ahali
Gül ki kendine gelsin kanat
Uçmak en çetrefili
Çelim katar yürüdüğüm kadar ayaklarıma
Yolların bu suskunluğu yorulmak mıdır?
Düzgün konuşsam, hikâyeler bir iki dokunsa bana
İçimde yepyeni bir heves belirir
Dili dışarıda
Bu sessiz dünyanın içinde gördüğüm son alaca
Sendin bir melek gibi kanatlarından taşan
Ses etmedim görsün diye beni ayartan şeytan
Bin misli ile cevap verirdim oysa
Beni usul, beni tez
Erken bir vakte yaz beni, sen öyle
Çıkıp gitmeden börtü böcek uykularından
Dağılmadan eşikten atlar gibi
Tanelere saç beni
Ne ki, ben buyum halimin vakti
En eski kusurun bir örneği bendedir
Sevimsiz durur rengi sesimin
Gürültü göklerden gelir
Hakiki
Bitti
Her gece avuçlarımdan attığım o bozgun çöl
Yurduma yorgan yaptığım âlemler ya da
Dün gibi çizdiğim zaman cetveli
Veda
Yalın toplantılar öncesi sessiz karanfiller dağıtan
Uslu çocuklar gibi atılan adımlar
Yollar buluştursun bizi.
Kayıt Tarihi : 14.8.2008 01:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!