şimdi...
şu anda sen uyandığında
ve merhaba dediğinde bu yabancı güne
gün seni karşılar mı dersin
çıkarıp çıplaklığını bir yana
elbiselerini giyersin yalançı yalançı...
ama giydiğin her şey;
iç çamaşırların,kazağın
ve kaderini bağladığın
ve adına ne dediğini bile bilmediğim o şey alır götürür seni benden...
ve ben bilirim ki
sen giderken esaretinide yanında götürürsün
oysa sen özgürlüğü ne çok severdin
ne çok severdin çıplak girmeyi denize
ve özgürlüğü savururdun gökyüzünden çocuklara
bilye şekerleri taşırdın bulutlardan
kardan pamuk şekerleri yapardın
yıldızları zaptederdin
vururdun
feda ederdin canını, bir çocuk gülüşüne
ve kaldırırken sol yumruğunu havada savururdun
ateş böceği konardı ucuna
içinden mavi bir yelkenli giderdi
kara,asi DENİZ'e...
evet şuan sabah çayını bile yudumlamadan çıkıp gittiğinde bu kentten
bu sokaklardan
benim gölgemide alıp gidersin
takılıp kalır
siner kalır vucudunun bir yerinde
oralı bile olmazsın...
sokalara tükürürüm ben...
sen ezersin hiçliği mi
ve sıcak gidersin bu sokaklardan
gidişin çok sıcaktır
gidişin kadercidir...
insan kaderini mi yaşamalı dersin...ha...ne dersin...
susma...sustukça yüreğim ölecek gözlerinde...
şimdi burada kar düşüyor saçlarıma
bir tek kar tanesi ziyan olmasın
yere düşmesin diye
koşuyorum bir oyana bir buyana
saçlarıma
alnıma
yüzüme
ordan koynuma dolduruyorum
topal bir it koşuyor benle bunu bilesin...
sen dokunuyorsun bana...
senin gidişin dokunuyor bana
dokunma diyorum
koynuma kar doldurdum üşürsün diyorum
üşüyorsun...
senin böyle umarsızca gitmelerin dokunuyor bana...
şimdi sen iş yerindesin
günaydın diyorsun arkadaşlarına
ya da selam aleyküm...falan filan
onlar sana gülümsüyor...sen onlara
bir çay içmelisin diyorum yerime
oralı olmuyorsun
kahve söylüyorsun kendine
bari orta şekerli olsun diyorum
hayır...şekersiz istiyorsun
bir cigara çıkarıyorsun
sen seversin kahveyle sigara içmeyi
son sigaran küfrediyorsun içinden...
işte o an bir gül açıyor yanağında
bir gül düşüyor yanı başına
duraksıyorsun
pencerene gidiyorsun
kar yağıyor pencerene
çizikler uluşuyor uzak-uzak
uzak uzak nehirler oluşuyor pencerende
yüzünü yıkıyorsun kar suyu ile
bir elinde sigara
bir elinde gül
kar yağıyor
ve dudağın anlamsızca eyri büyrü oluyor...
cigara ve gül diyorsun
ağlıyorsun
canım diyorsun...
ağlıyorsun..
tek tek solup solup uçuyor pencerenden elindeki gül
cigaranın dumanı kara karışıyor
dumanında kalıyor yüreğin...
canım diyorsun
üşüyorsun
üşüyorsun
üşüyorsun...
tekrar gömülüyorsun koltuğuna
uzak uzak türküler duyuyorsun
ve yalançı yalançı ağlıyorsun...
sen ağlıyorsun kar düşüyor bu kente
sen ağlıyorsun ateş böcekleri dönüyor bu kente
sen ağlıyorsun ben küfrediyorum bu kente...
şimdi artık içime doldurduğum
bu sizin oralı karlar ısıtıyor beni
üzülmüyorum bile
çılgınca ıslanmayı düşlüyorum
çılgınca sevişmeleri
ve artık yorulan bu bedenim kaldırmıyor hiç bir şeyi
eyri büyrü oluyor dudağım...
bende bırakıyorum kendimi
öylece
sessizce
karın altına
bilmiyorum...bilemiyorum...
yinede dokunuyor gidişin...
oysa
sen
bana
henüz ağlamadın bile...
Kayıt Tarihi : 8.12.2007 19:33:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (4)