Bir varmış bir yokmuş diye başlar masallar
Devamında ise hep varlıklar hiç olmaz yokluklar
Güzeller güzeli prensesler ve krallar
Tüm hikayelerde en güzel saraylar
Her bir yan dolu hazineler
Güzel prensesler başta biraz göz yaşı dökerler
Ama ne hikmetse onların göz yaşları inciye dönüşürler
Hele en dayanılmazı kurbağlar prens oluverirler
Bu ne şanstır bütün iyilik perileri onları buluverirler
Sanki yeterince şanslı değiller
Cam bir ayakkabı bulunur tüm ülkeye haber salınır
İnanırsan bu ayakkabı küllere bulanmış bir kıza oluverir
Kurbağlar öpünce prens oluverirler
Haydi başlar kırk gün kırk gece düğünler
Masalar donatılır envai çeşit yiyecekler
Sazcılar,dansçılar,canbazlar,palyaçolar
O kadar muhteşem olmalı ki herşey
Davet edilir tüm komşu ülkeler
Sanki yetmez gibi onca servet
Sandıklar dolu mücevher getirirler
Onlar erer muradına biz çıkarız kerevetine der anlatanlar
İnanmayın sakın,çünkü yalan söylerler
Bir yere çıktığımız gittiğimiz yoktur
Herkes olduğu yerde sayar
Ağladınız yırtındınız belki günler geceler
Gözyaşlarınız oldumu pıtır pıtır dökülen inciler?
Ağzımızı tatlandırsın diye aldığımız bal kabağı
Dört atlı arabamı oluyor?
Hakkını yemiyelim fakir evlerinde fareler gerçekten at gibiler
Mahallenin delisini peri zannedenler
Sihirli değnek yerine kafalarına sopa yerler
Karaborsaya düşmüş beyaz atlar
Olsada Veli Efendi de altılıya koşarlar
Senelerdir kül temizler kadınlar
Tek umutları belki sopa atmaz sarhoş kocalar
Sırtından sopayı,karnından sıpayı eksik etmezler
Etrafı dolu boy boy sümüklü veletler
Kapıya dayananlar ya suyu,ya elektiriği kesecekler
Kim gönderiyor sizi diye sorun hele
Cevabı kesin yıllar yılı bize masal anlatanlar
Onlar saraylarda yaşarlar
Öpsende değişmez onlar çirkin kurbağlar
Kayıt Tarihi : 11.11.2006 23:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)