Susadım.
Bir avuç su ver bana.
Çığlıkları yeri göğü inleten bu canıma.
Uslanmaz, kederli,
Bu talihsiz yangına,
Bir tas su dök hadi!
Ben özlem denen kentin,
İsimsiz bir sokağında,
Yapayalnız yaşıyorum.
Kapılar kapalı
Alabildiğine kasvetli ve karanlık.
Kar adam boyu, gök kurşuni.
Yürüdükçe yürüyorum, üşüyorum.
Sonra bir köşeye büzülüp,
Karanlığa, geceye karışıyorum.
Birden beliriveriyorsun yanımda.
Sahte olsa da gülüyorsun.
Yani aklıma karışıyorsun.
Yani sen bir gece vakti,
Hiç bilmediğim bir kuytulukta,
Ummadığım bir saatte,
Gözlerini salıveriyorsun rüyama.
..........................................
Seni görünce yanımda ısınıyorum.
Ama kıpırdayamıyorum,
Soluğum kesiliyor.
Üzerime hiç bilmediğim,
Ve tarif edemediğim,
Acılar birikiyor, ağırlaşıyor bedenim.
Birileri sanki kulağıma,
Seninle başlayan bir ezgi fısıldıyor.
Kalbim kanlar içinde.
Yaramdan oluk oluk hasret boşalıyor.
.............................................
Ve hiç bilmediğim bir nedenle,
Uyanıyorum ağlayarak.
Sonsuzluğum, meskenim.
Umut limanım, yelkenim.
Saçlarımı okşayan ellerin kayboluyor.
Uzuyor gözlerin ırak şehirler kadar.
Sesin susuyor, gidiyorsun.
Seni kaybetmenin acısıyla,
Yollara düşüyorum yeniden;
Yarım yamalak.
O günden beri girmez oldun rüyalarıma.
Bilmiyorum sebebini.
Umarım ölmeden önce bir kez görebilirim,
O güzel gözlerini.
“göklerin ve yerin,
dilimi döndürebileceğim kadar,
sayabildiğim ve sayamadığım her şeyin,
yaratıcısı ve sahibi.
bu acıyı bana veren kadar yaşat beni.”
Kayıt Tarihi : 9.8.2005 17:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!