Derrick Jensen verimli bir yazar, konuşmacı ve eylemcidir. Listening to the Land, A Language Older Than Words, The Culture of Make Believe, Strangely Like War kitaplarının yazarıdır: The Global Assault on Forests, ve Welcome to the Machine: Science, Surveillance, and the Culture of Control diğerlerinin arasındadır.
NC: Yazıların sayesinde neyi başarmayı umuyorsun?
DJ: Uygarlığı yok etmeyi istiyorum. Her yıl önceki yıldan daha fazla vahşi som balığının olduğu bir dünyada yaşamakla ilgileniyorum. Her yıl önceki yıldan daha fazla göçebe ötücü kuşun olduğu bir dünya; annelerin sütünde daha az dioksin ve ateş geciktirici olan bir dünya; yok edilmemiş bir dünya; krill (balinaların yiyecek kaynağı olan bir çeşit karides) popülasyonlarının çökmediği bir dünya; okyanuslarda ölü bölgelerin olmadığı bir dünya: sistematik olarak parçalara ayrılmayan bir dünya. Öldürülmeyen bir dünyada yaşamak istiyorum, ve orayı elde etmek için ne gerekiyorsa yapacağım. Geçmiş 6000 yılda, uygarlığın gezegeni öldürmekte olduğu gerçekten çok açık. Ben gezegenin tarafındayım.
NC: Umut ile ilgili çok şey söylüyorsun. Çaresizlikte güç olduğunu düşünüyor musun?
DJ: Çeşitli nedenler için umudun gerçekten zararlı olduğunu düşünüyorum. Yanlış umutlar bizleri yaşanılmaz durumlara bağlar, ve bizleri gerçek ihtimallere körleştirir. Güzel bir şekilde sorduğumuz için Weyerhaeuser’in ormansızlaştırmayı durduracağını gerçekten düşünen kimse var mı? Eğer bir demokrat Beyaz Saray’a geçmiş olsaydı, her şeyin tamam olacağını gerçekten düşünen kimse var mı? Hayvan deneyleri yapanların bizler elimizde pankart ile dışarıda durduğumuz için hayvanlara işkence etmeyi bırakacağını düşünen kimse var mı?
Bu orada pankart ile dikilmemeliyiz anlamına gelmez. Kastedilen şey, böyle yaptığımız için duracaklarına gerçekten inanıyor muyuz? Ve eğer buna inanmıyorsan, bu ne anlama gelir ki? Geçenlerde tamamladığım kitap geçekten bu soruyu merkezinde topluyor. Kültürün sürdürülebilir yaşam tarzını sağlamak için gönüllü dönüşüme uğrayacağını düşünüyor musun? Eğer düşünmüyorsan, stratejilerimiz ve taktiklerimiz için ne anlama gelir? Bilmiyoruz. Bilmediğimiz neden, bu soruyu sormuyoruz. Bu soruyu sormadığımız neden, umudumuz olan şeyi yapar gibi görünüyoruz.
Nazilerin yaptığı en akıllı şeylerden biri mantıklılığı üye olarak kabul etmek ve umudu üye olarak kabul etmemek. Bunu yapış biçimleri yolun her adımında Yahudilerin mantığında olduğu gibi direnmemeye olan çıkardır.
Kimlik kartı mı tercih edersin yoksa direnmek ve muhtemelen öldürülmek mi? Azınlık mahallesine mi gitmek istersin yoksa direnmek ve muhtemelen öldürülmek mi? Sığır vagonuna mı binmek istersin yoksa direnmek ve muhtemelen öldürülmek mi? Duş mu almak istersin yoksa direnmek ve muhtemelen öldürülmek mi?
Yolun her adımı, onların mantığında direnmemekteki çıkardır. Fakat size gerçekten ilginç bir şey söyleyeceğim: Varşova Gettosuna katılmış Yahudiler, “harekete hazır olan” kişilerden daha yüksek hayatta kalma oranlarına sahipti. Sonraki on yılın üzerinde bunu aklımızda tutmamız gerekiyor.
NC: Uygarlık nasıl yıkılabilir?
DJ: Dünya özgürlük mahkumları için destekte bulunmaktayım ve E.L.F.ve A.L.F. eylemlerini tamamen desteklemekteyim. Söylendiği gibi, alt yapıyı harekete geçirebileceklerini dilediğim eleştiriye sahibim. Bence, yapmamız gereken dar boğazları aramaya başlamak. Örneğin, kendi kendine hareket eden bir adam neredeyse İkinci Dünya Savaşını durduruyordu. (Bunun hakkında konuşmadan önce, şunu söylemem gerekir ki, George Bush’a suikast yapılması hakkında konuşmuyorum.)
George Elser, Hitler’i öldürmeye karar vermiş bir adamdı. İkinci Dünya Savaşındaki Alman direnişi hakkında konuşan herhangi bir kişi savaşın durdurulması için Hitler’in öldürülmesinin çok önemli olduğu konusunda nettir.
1939 sonlarıydı. Savaş yeni başlamıştı ve sona erdirilebilirdi. Esler bir bomba imal edebilir, Hitler’in konuşma yapacağı yere onu yerleştirebilir ve zamanlayıcıyı başlatabilirdi. Hitler, konuşmasını normal sürede yapmanın yerine, yarım saat erken bitirdi. Konuşmasını her zaman yaptığı gibi 9:30da bitirmenin yerine, 9:00da bitirdi. 9:10da binanın dışındaydı ve bomba 9:20de patladı. On dakika İkinci Dünya Savaşını durdurabilecekti.
Bunu George Bush’a uygulamıyorum dediğim belirli nedenler, Bush’un Hitler’in kullandığı güce sahip olmamasıdır. Eğer Bush çubuk kraker yerken boğulursa, Cheney yönetimi üstlenecektir. Çünkü özel durum suikastı, Hitler ile yapabileceği kadar iyi iş yapamayacaktır. Fakat benim anlatmak istediğim şey, Esler durumunun yükselen gücün bir örneği olduğudur. Bir sokak köşesinde dikilmenin yerine kitap yazdığımda, sesimi daha gür hissettiriyorum.
Bireyler hayvanları özgürleştirdikleriyle yapmayı denedikleri şeyin zaman bu belirli hayvanları kurtarmak olduğunu düşünüyorum. Bir barajın icabına bakmak da aynısı olacaktır. Başlıca neden nehrin uzanışını özgürleştirmek olacaktır. Fakat bence, örneğin, biri SUV yaktığında, bu çok fazla ses getirmeyecektir. Çok fazla geri dönüşü olmadığı için büyük bir risktir. Kesinlikle bu eylemleri yapmak için şok edici cesarete sahip insanlar hakkında negatif herhangi bir şey söylemiyorum, fakat birkaç SUV yaktığınızdan dolayı 20 yılınız patlayacaksa, yapmayı tercih edeceğim başka şeyler vardır.
Bu aslında benim E.L.F. ve A.L.F. ile ilgili en büyük eleştirimdir, ve hatta bir eleştiri değildir, çünkü onları, yaptıkları şeyi yapmaya devam ederken görmek isterim. Ek olarak, bununla birlikte, altyapıyı hareket ettiren diğerlerini de görmek isterim. Bilgisayar korsanlığının umut verici şeylere sahip olduğu izlenimini bırakan şeyler söyleyen bilgisayar korsanları ile konuşmaktayım.
NC: Pozitif bakış açısını nasıl sürdürüyorsun ve kendini nasıl motive olarak tutuyor ve nasıl kavgaya odaklıyorsun?
Bu fikirden olduğu görünüyor ki, eğer durumun nasıl kötü olduğunu anlarsan, her zaman perişan olmak zorundasın. Fakat gerçek şu ki, ben hem gerçekten mutluyum hem de gerçekten üzgün. Öfkeyle doluyum, nefretle doluyum, ve sevgi ile doluyum. Umutsuzlukla savaşan tüm bu enerjiyi insanlar sarf ediyorlar. Pekala, umutsuzluk vahim bir duruma karşı uygun bir cevaptır. Bu “negatif duyguları” hissetmemeye çalışmak muazzam miktarda enerjinizi alır. Keder yalnızca kederdir, ve acı yalnızca acıdır. Zarar veren acı ve keder değil sadece ona karşı koymaktır. Yeni kitabımdan alıntı yapacağım çünkü bu konuya orada değiniyorum:
Eylemlerimizin çoğu korkunç derecede etkisiz. Eğer durum bu değilse, bizler dünyanın sökülüşüne tanıklık edenler olmayacağız. Henüz aynı eski sembolik eylemleri yapmayı sürdürüyoruz ve bu veya şu anlatımı büyük bir zafer yapmaya çağrıyı sürdürüyoruz.
Şimdi beni yanlış anlamayın, sembolik zaferler çok önemli olabilen büyük moral destekleri sağlayabilir. Fakat Sembolik zaferlerimiz, örgütlenmemiz ve manevi desteklerimizin kendi kendilerine somut farklılıklar yaptıklarını varsaydığımızda ölümcül ve acınası bir hata yapmış oluruz. Yeryüzüne neler olduğunu, ki bu en önemli sorundur asla unutmamalıyız.
Uzun yıllar eylemlere katılmış eylemcilerin hayatında bir zaman vardır ki nadir olarak yaşanan sembolik zaferler artık yetmez olur. Bu eylemcilerin bir çoğunun cesaretinin kırıldığı, demoralize olduğu anlar olur. Bir çok mücadele ümidini yitirir. Bu umutsuzluğa karşı savaşmak bence bir hata. Kullandıkları taktiklerle istediklerini elde edemediklerini anlayarak bu kederin çoğu kez kabul edilmemiş ve somutlaşmış olduğunu düşünüyorum ve isteklerini başarmak ve hedeflerine ulaşmak için kullandıkları taktikler yüz yüze kaldıkları krizlerle yüzleşmek için yetersizdir.
Bu eylemciler mahvolur ve hüsrana uğrarlar çünkü gerçekte sürdürülebilir olmayan bir sistemin içinde sürdürülebilirlik elde etmeyi deniyorlar. Hiçbir zaman kazanamayacaklar. Pek tabii cesaretleri kırılır. Fakat bu duyguları gerçekten dinlemenin yerine, sık sık birkaç hafta birden bire çıkıp gidiyorlar ve sonra aynı eski kare tahta çivileri aynı eski yuvarlak deliklerin içersine sokmayı denemeye geri dalıyorlar. Sonuç: daha fazla mahvoluş, daha fazla hayal kırıklığı, daha fazla cesaretsizlik, ve som balıkları ölmeye devam ediyor.
Mahvoluş, hayal kırıklığı, ve cesaretsizlik hislerini dinleseydik ne olacaktı? Bu duygular bize ne söyleyeceklerdi? Onların bizlere yaptığımız şeyin işe yaramadığını ve bu yüzden başka bir şeyler denememiz gerektiğini diyebilir olması mümkün mü? Belki bize metaforları değiştirmemizi söylüyorlar. Belki toplama kampındaki sabun parçalarını korumaya çalışmayı bırakmalıyız ve tüm kampı mahvetmeye çalışmalıyız.
Şair BerzanKayıt Tarihi : 16.6.2008 15:43:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Şair Berzan](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/06/16/uygarligi-al-asagi-etmek-derrick-jensen-ile-roportaj.jpg)
Önemli Not :
İşbu yazının kaynağı ''www.hayvanozgurlugu.com'' isimli sitenin forum sayfalarındadır.
Söz konusu yazının altında yazarlarını ve kaynaklarını belirtmiş olmama rağmen ya sistem, ya da sayfa editörleri tarafından belirttiğim kaynaklar silinmiştir... / Suçlunun(!) hangisi olduğu konusunda en ufak bir fikrim yok.../ Bu boktan durumun neden olduğundan ve de nereden kaynaklandığından da...
Velhasıl-ı kelâm, durup dururken adımızı hırsıza çıkaracak olması ihtimalinden dahi korktuğum bu durumu ''Yetkili Şair'' olmadığım için düzeltme şansımın da olmamasından dolayı (maalesef) bu yorum kutusu altından yapıyorum...
Yapıyorum; çünki yanlış anlaşılmalara mahal vermemesi adına bu uyarıyı yapmak durumundaydım... //
İzanınıza...
Dostlukla...
Dip Not : Söz konusu yazılara ve tüm kaynaklara yukarıda verdiğim linkten ulaşılabilir.../
B E R Z A N
*
TÜM YORUMLAR (1)