Evet bazen acıyorum kendime. Yaslanıp yürüdüğüm doğrularımla, yanlış omuzlara baş koymuşum meğer.Ben verdikçe isteyen, ve hep “fedakarlık gerek” diye sineye çektiğim insanlarla kesişti yollarım. Hani yüreğimde taşıdıklarım ağır gelmedi de bana, yorulduğumda umutlarımı tazeleyecek bir yüreği karşımda bulamadığımda tükendim. Evet bazen acıyorum kendime, ruhumdaki bu kanayan yaraları dindiremiyorum, ve aynaya bakınca, yüzümdeki “DEĞDİ Mİ? ' diyen o acı tebessümü bir türlü içime sindiremiyorum..
Veda ettim beni üzenlere,karşılıklı otururken huzursuzluk verenlere,akıl verip akıl almayanlara,iğneleyip yaralayanlara! Veda ettim asiliklerime,huysuzluklarıma,k ısa dönem ve uzun dönem küsmelerime! Veda ettim içimi tırnaklayan alt üst eden,düzenimi bozan hatalarıma,Gözlerimi acıtan yüreğimi sıkıp sıkıp bırakan pişmanlıklarıma...Kırgınlıklar ımı, üzüntülerimi,umutlarımı ve payıma düşen sessiz harflerimi doldurdum heybeme GİDİYORUM...Hoşçakalın ve orda kalın..
Sana Hasret Sana Vurgun Gönlümüz Neredesin Mavi Gözlüm Nerde Nerde Nerdesin Dost Bu Gemi Bu Karadeniz Sarı Saçlım Mavi Gözlüm Nerde Nerde Nerdesin Dost
Ararım? zini Dolmabahçeden Bir Daha Dönmezmi Bu Yola Giden İçimde Sen,Gözümde Sensarı Saçlım Mavi Gözlüm Nerde Nerde Nerdesin Dost
Kurban Olam Yürüdüğün Yollara Kara Peçe Yak? ? mıyor Kullara Uyan Bak Bizim Hallara Sarı Saçlım Mavi Gözlüm Nerde Nerde Nerdesin Dost
Bulutlar Terinden, Dağlar Kokundan Sarhoştur Sevdiğim Mahsuni Bundan Bir Daha Gel, Gel Samsundan Sarı Saçlım Mavi Gözlüm Nerde Nerde Nerdesin Dost
Ne çok şey anlatır gözyaşları…Bazen söylenemeyen sözlerin sesi, bazen bir pişmanlığın diyeti,bazen de bir sevda nefesi…Sessizliğin çığlıklarıdır aslında gözyaşları…Anlatılamayanı anlatmak ister karşısındakine…Eğer anlayabilirse… İnsanoğlu bi garip…Sevinir ağlar, üzülür ağlar, hasret çeker ağlar, kavuşur yine ağlar. Kelimeler kifayetsiz kaldığında, gözyaşları görev başındadır. Aslında ağlayabilmek büyük bir nimet…Ve ağlamak taş kalpli olmadığımızı gösteriyor. Hala insan olduğumuzu, hissettiğimizi, DUYGUSUZ olmadığımızı… Ama bazen gözpınarlarından aşağı süzülemez gözyaşları…Onlar dışa akıp ziyan etmezler kendilerini…Çünkü çok daha önemli bir görevleri vardır. İçteki bir yangını söndürmek isterler. Göz kapaklarınızın alev alev yandığı, boğazınıza bir şeylerin düğümlendiği, burnunuzun direğinini sızladığı oldu mu hiç? Dikkat ettiniz mi o anlarda gözyaşlarınızın istikameti neresi? En zor olanı bu belki de… Ağlamak zayıflık mı? Neden ağlamamız gereken anlarda; yumruklarımızı, tırnaklarımız avuçlarımızı kanatıncaya kadar sıkar, boğazımızdaki düğümleri yutkunarak gidermeye çalışırız? Neden kaçırırız buğulanan gözlerimizi başkalarından? Bakın ağlıyorum işte! Utanmıyorum kimseden…O kadar içime akıttım ki gözyaşlarımı! …Artık zapdedemiyorum içimdeki çağlayanı…. Ağlıyorum dostlarımın vefasızlığı için Ağlıyorum Yaradana vefasızlığım için Ağlıyorum özlediklerim için Ağlıyorum özleyip de kavuşamadıklarım için Ağlıyorum içimi acıtan kalp kırıklıklarım için Ağlıyorum istemeden de olsa kalbini kırdıklarım için Ağlıyorum unutulmaması gerekenleri unuttuğum için Ağlıyorum Rabbime hayırlı kul olamadığım için Ağlıyorum yaklaştıkça uzaklaştıklarıma Ağlıyorum tanıdıkça çirkinleşenlere Ağlıyorum kıymetini bilemediklerime Ağlıyorum sevsem de yüz bulamadıklarıma Ağlıyorum ziyan olan yıllarıma Ağlıyorum bir ömür ağlayamadıklarıma
Bekleyişlerimin içime hapsettiğim özlemlerim vardı. Nicedir kimseyle paylaşamadığım hüzünlerim, soramadığım sorularım... Hatırladığımda yüreğimde yaratacağı korkunç sızıyı duymaktan korktuğum için beynimin bir köşesine fırlatıp attığım bir daha hiç dokunmadığım anılarım vardı. Şimdi özgür bıraktım özlemi... Şimdi hüzün de sevinç de doyasıya yaşanıyor bende... Sorular cevabını buluyor, anılar canlanıyor; çünkü sen geldin...
Susmak ne çok akıllandırmış beni... Ne çok biriktirmişim kelimelerimi... Bir bir dökülürken dilimden sevda sözcükleri senin o tedirgin duruşun bile durduramıyor beni... 'Seni soluyan bir rüzgara kapılmış gidiyorum', yüreğimi bir yelken gibi açtım, seninle dolduruyorum. Seninle olmanın, seninle yaşamanın ve zamanı sadece seninle paylaşmanın eşsiz hazzını duyumsuyorum, ne iyi ettin de geldin...
Bir büyüysen bozulma! .. Bir hayali yaşıyorsak kaybolma! .. Hep biz çözecek değiliz ya gerçeğin düğümlerini, bırak kendi halinde kalsın... Ruhuna talibim ben, asıl gerçek bu... Kaçışlardan bıkmış, hep yarım kalmış ruhum da bir tek seninle doyuma ulaşacak, kendini bulacak... Dedim ya, sen geldin...
Bugün 'böylesini hiç yaşamamıştım! ' diyeceğiniz bir aşkın başlangıcı olsun, Bugün korktuklarınız sizden korksun, bugün sizden ayrılanlar geri gelsin, bugün 'iyi ki bu günü yaşamış' olun, bugün 'hayatınızın anlamını' bulun, bugün özlediğiniz her şey ayağınıza gelsin, bugün öyle güzel geçsin ki hiç bitmesin...
Sevinçlerin, keyiflerin, güzellik ve mutlulukların çok olacağı bir gün olsun bugün. Sıradan olmasın. Gece başımızı yastığa koyduğumuzda 'ne muhteşem bir gündü' diyelim. Kazandığımız bir gün olsun bugün... bütün kayıplardan uzak...
gelincik çiçeklerini sevdim dokunduklarında hemen solan, koparıldığında boynunu büken... ama en çok da özgür oldukları için sevdim onları.. rüzgarlara karışıp, dünyaya dağıldıkları için.. Ve insana benzedikleri için sevdim dünü var, bugünü var Ama yarını? ? ? Japonlar, gelincik için şöyle der; ’Gelincik insan ömrü gibidir. Dünü vardır. Yaşamıştır. Bugünü vardır. Yaşıyordur. Ama yarını belli değildir’. Anda, O'nda ve sevgiyle kalın...
Herşey gönlünüzce ve dilediğinizce olsun.....
Seni sen olduğun için seven ne kadar çok insan var bir bilsen…
Şu an bu yazıyı okuyan güzel insan…
Önce kendi değerini bil… Önce kendini sev… Sev ki sevebilesin evreni… Unutma ki sen eşsizsin… Doğrularınla, yanlışlarınla bir sen daha yok bu dünyada… Mutlu olmayı hak ettiğini bilirsen mutlu edebilirsin çevrendekileri de… sen gülümsersen gülümser karşındaki de… umut edersen eğer umut vaat edersin d...iğerleri için de… Bak yarın da doğacak güneş… Yarın da yıldızlar başını yukarı kaldırmak kadar yakınında… “her şey güzel olacak” de ve önce sen inan buna… Güzel şeylerin hayalini kurmaktan vazgeçme hiç… Bakarsın bir gün gerçek olur herkesin hayalleri… bakarsın en sevdiğin masalın içinde bulursun kendini hiç ummadığın bir anda… Yeter ki iste… “Neden olmasın” de ve kocaman gülümse… Özümse kendini, kabullen… Seni sen olduğun için seven ne kadar çok insan var bir bilsen…
Elini uzatınca dokunamadığın Hissedebildiğin Yerine hiç bir şeyi koyamadığın İçini kıpır kıpıt eden Yokluğunda özlem Varlığında Kana kana içilen eşsiz pınar
Hayatın bütün renklerini İçinde barındıran Güzel kokular saçan gül bahçesi.
Gözden akan iki damla yaş Varoluş Hayata tutunmak Yürekte filizlenen aşkın sesi
Bir annenin yavrusuna sarılması Kelebeğin uçuşu Sevgi merhamet Sevgi emek Sevgi yürek Sevgi inceliktir
Paylaşıldıkça çoğalan Çözülmesini istemediğimiz kördüğüm Maddeden,manaya geçiş Her şeye rağmen Yıkılmadan ayakta Dimdik durabilmektir
Hayat bu, illa ki yanlışları olacak. Yanlış aşkları, yanlış arkadaşlıkları, yanlış adımları ve yanlış yanlış bir sürü yanlış serüvenleri. Hatasız olmayacak elbet yaşam. Hata üstüne hata yapacaksın. Hatta aynı hatayı defalarca yapacaksın. Ta ki hata olana, inancını tamamen yitirene kadar. Zaman zaman acıyacak canın, acılar uzun sürecek, hatta sanki hiç geçmeyecekmiş gibi gelecek sana. Sonlandırmak isteyeceksin hayatı sinir krizleri üst üste gelince. Kimse anlayamayacak, parmak ısırıp izleyecek en canın dediğin bile seni. Üzülecek, vahim halinle üzeceksin herkesi ama gözün görmeyecek hiçbir şeyi. Çareler arayacaksın bir parça huzura salıvermek için ruhunu. Kapı kapı, beden beden, ruh ruh dolaşacaksın saçma sapan yollarda. Yorulacak, durulacak, düşüneceksin. Ama olmayacak yine en başa döneceksin… Çıkış yolu bulmak isteyecek, aydınlığa koşacaksın. Fakat aydınlık bildiğin yola doğru ilerlerken daha da karanlığa yol alacaksın, haberin yok! .. Her şey bitti diyeceksin. Yeter! .. Yoruldum! .. “Sabır” denen kelimenin sözlük anlamını işleyeceksin kafana, sonra ruhuna. Olmayacak, en yoğun tekrarların sonunda, en hazin hafıza kaybını yaşayacaksın. Yapamayacaksın… Kafanı vurup duvarlara beynini resetlemeyi dileyeceksin ama aksine hatırlamak istemediklerini harfi harfine hatırlayacaksın. Lobların bile oyun oynayacak, ihanet edecek sana. Kabusun olacak zaman zaman. Gitmek isteyecek ama gidemeyeceksin, kendinden bile kaçamayacaksın yani. Nereye? .. İnancını yitirecek, daha önce dile getirilmemiş isyanlar edeceksin. Sonra kendinden daha bir nefret edip utanç üstüne utanç duyacaksın. Ve bunun azabı ile tövbeler ederken uyuya kalacaksın yatağının bir köşesinde. Herkesten nefret edeceksin. Bakışlarında kin olacak, nefret olacak. Aynadaki aksine küseceksin, süre koymadan veda edeceksin kendine. Sevgi kavramı sadece kavram kalacak belleğinde; kalbin artık yok çünkü. İçini, ruhunu ısıtacak bir şeyler arayacaksın eskisi gibi olmak için. Eskilerde medet umacaksın ama eğer derman olacak olsaydı “eski” olur muydu adı? Bunu anlayacaksın sonunda. Bir kapı aralanır gibi olduğunda ve sen tam gireceğim derken, daha önce görmediğin bir şiddetle kapanacak kapılar yüzüne. Her kapandığında daha da çok hissedeceksin rüzgarının sertliğini, tokat gibi inecek yüzüne. Ayakta durmaya çalıştıkça hep düşeceksin. Yanlış dallarda medet umarken o dalların aslında sana uzamadığını göreceksin. Bu hep böyle gidecek. Çok da uzun sürecek. Ara ara umut ışıkları yansa da bu hep böyle geçecek… Ama… Sen yine de umudunu yitirme. Herkes yanlış ya da herkes doğru olamaz. Her doğruyu da onlar bilemez. Yaşamıyorsan, yaşayamıyorsan mutlaka bir nedeni vardır. “ O” her şeyin en doğrusunu, en iyisini bilir… Belki daha büyük kaoslardan döndün sen, belki daha büyük kayıpları öteledin de haberin yok. Bunlar ağır geliyor sana. En çok yanında olmasını istediklerin, en çok sıcaklığını hissetmek istediklerin aslında yanında olsalardı, belki de en dipsiz kuyulara iteceklerdi seni. Bilemezsin… Yaşananlar, yaşandığı anda çok acı gelir ve geçtiklerinde o kadar da acıtmaz seni. Sadece direnmeyi bil. Elbet zayıflıkların olacak, elbet isyanlar, elbet kırgınlıkların, elbet kırdıkların olacak ama bil ki o en çekilmez zamanlarda yanında olanlardır “can” diyebileceklerin. “O” her şeyi bilir, görmen için sana zor sınavlar verir ve “O” yine bilir ki, senin dayanabileceğin kadardır yaşadıkların. Uzun sürmüş olabilir. Anla ki hala biraz daha yol var gitmen gereken, sadece yürü… Aydınlık uzak gibi görünebilir, fakat aydınlığı göremeyişin, gözlerinin belki de karanlığa alışmasıyla ilgilidir. Birden ışığa eriştiğinde sen bile inanamazsın yaşadıklarına. Hazırlıklı ol ve sadece yürü. Her şey bittiğinde, geriye dönüp bakma bile. Silmeyi, üstüne çizgi çekmeyi dene. Yenile ruhunu, hazırla en gizli, en süresiz sevinçlere kendini. Yol senin yolun, dikeni ile, gülü ile, sadece her adımda inancını yitirme. “O” her şeyin en iyisini bilir…
Hayat, sende ne çok yoruldum, ne çok yıprattım kendimi. İçi boş kelimelerin tatlı diline kandım, sevdim, sevdikçe ne hoyrat kullandırttım ruhumu… Bir hissi anlatabilmenin, kendimi ifade edebilmenin derdine daldım da, bu kez ne çok yandım… Oysa ne söylersen söyle karşındaki anlayabildiği kadar sendi ve aslında hiç kimse “ben” değildi. Söyle öyleyse benden başka kim eksildi? Bütün olmayı, “ben”den “sen”den “biz” olmayı ne çok isterdim, iki kişilik bir yalnızlık mümkündür der senden dilerdim. Ah hayat! Neden ben hep çocuksu hayallere daldım? Yazmaya yorgunum yeni bir sevdayı. Sil hepsini bir seferde, sil de bana sevdasız bir alan yarat! Yoruldum incinmekten, dile getirmeye binlerce cümle kurarken içinden kelimeler seçtirmekten… Sussam, suskun bir dünya kursam, yüreğimden baksam da kendimi bir bakışta anlatsam. Bir susmak bin konuşmakla bir olsa, bir Can benimle bir olsa, “biz” olsak, iki kişilik bir yalnızlık kursak. Gönlüme batan dikenler yüzümde açan güllere fazla geldi. Ne gül isterim ne de diken artık, kapıma bir demet papatya bırak …
..sanırım çok hata yaptım bugüne kadar,,hayattan ders aldığım çok sınavım oldu:zaman bulamadıklarım vazgeçtiklerim..ama kazandıkla rımda oldu her ne kadar çok kaybetsemde...ahımı alanlarda oldu faturasını ödüyor,,iyiki yaptım dediklerimde var günahıyla sevabıyla,,keşkelerimde...sonra hayat yeni sayfalar açıyor yeni yerler yeni zamanlar yeni insanlar,,eskilerde var hafızamda,,çoğu geri döndürmek istediğim..başlangıçlarımla,,hafızamdan silmek istediklerim,,silemediğim sözlerde var,,,bazen saklı kalması nı doğru bildiklerim var..yeri ve zamanı olduğunu bildiğim..içimde tuttuğum çok şey vardı işte bazen anlatmak,,istersinde,,ya anlamazlarsa korkusuyla,,,ama hayat devam ediyor her şeyiyiyle,,,geçecek olan geçiyor..gelecek olan da gelir..gelenler güzel olsun :)))))))))))
Tüketmek için bunca acele ettiğiniz, takvim yapraklarına… Onca hızla çevirdiğiniz akreplere yelkovanlara… İçine gönüllü daldığınız o insafsız rutin çarkına şöyle bir uzaktan baktığınızda ne hissediyorsunuz? “Ne kadarı benim hayatım” diye soruyor musunuz? Ne kadarını başkaları yaşamış benim yerime…. Ya da ben başkalarının? .. “Aynadakinin ne kadarı ben’im, ne kadarı oynadıklarım? Sevgiyi koydum kum saatinin dolu dizgin akıp giden kumlarının her bir zerresine…. Çünkü bir tek sevgi var elimizde; bunca yıldan damıtılıp gelen.. Yine bir tek o kalacak, yaşanacak yıllarından geriye… Bir tek sevgi olacak bunca telaştan artakalan ötesi yalan…
Ellerimi her açtığımda yine ŞÜKREDİYORUM sahip olduklarıma ve uzak kaldıklarıma... Vardır her ŞERRİN bir HAYRI ve SEBEBİ...YAŞANMASI GEREKENLERİN yazılmıştır VAKT-İ ZAMANI.....Ben elimden geleni yapıyorum, geriye kalan TAKDİR-İ İLAHİ.................
İnsanları Ne Kadar Düşünürsen Düşün, Onların Seni O Kadar Düşünmediklerini Öğrendim. Her Ne Kadar O'nu Çok Düşünsen ve Gitmesini İstemesen de, Yine Gidebileceğini Öğrendim. Dilin Karşındaki Gözlere Söyleyemediğini, Parmakların Kolaylıkla Yazabileceğini Öğrendim. En Fazla Önemsediğim Kişilerin Benden Hep Uzaklaştıklarını Öğrendim. İyi İnsa...n Olmanın Hep İyi Sonuçlar Getirmeyeceğini Öğrendim.. Kalbin Ne Kadar Kırılmış Olursa Olsun, Dünya'nın Senin Acılarından Dolayı Durmayacağını Öğrendim. Ve Kalbimi Asıl Acıtanın Yine Kendim Olduğunu Öğrendim...
İŞTE BEN BUYUM Hata da yaparım doğru da…Severim de sevilirim de, üzerim de üzülürüm de…! ! ! İşte ben buyum…! Bu yüzden mutluyum… Kendimi, hatalarımı, duygularımı, gelmişimi, geçmişimi seviorum…! Hatalarımdan gocunmuyorum, doğruları öğreniyorum, geçmişi siliyorum sadece ama sadece bu güne bakıyorum ve de geleceğe… Tecrübe ediniyorum, hatalarımdan ders alıyorum, hayatı tanıyorum, güvenmeyi öğreniyorum…Hatalar insanlar içindir, insan hata yapmadan doğruyu bulamaz… Geçmiş (!) : adı üstünde geçmiş…! Beni bugünümle, kalbimle vede kalbiyle değerlendirecek insanlara şans veriyorum… Arkamdan konuşanlar(…) : klişe ama sizin için ancak konuşulacak konu olurum…! Beni yargılayanlar(…) : devam edin… Edin ki; kendi hatalarınızı örtün, bakalım ne yanlışımı bulabileceksiniz…? Silinmeyi hak edenler(!) : Merak... etmeyin silinmediniz…! Yeriniz kalbimde hep hazır, bana birer ders birer tecrübe olarak en güzel yerde silinmemek üzere kazındınız… Benle uğraşanlar(…) : siz de aynen devam…! Ne kadar önemli, ne kadar değerli olduğumu bi kere daha hissettiriyosunuz bana ve de nekadar doğru olduğumu… Sonuç mu? ? ? Sonuç(! ! !) : Bu hayat benim! ! ! Gelene de, gidene de eyvallahım var, gelmişe de geçmişe de saygım... Kimsenin hayatı beni igilendirmez, benimki de kimseyi…Bunun için Yaşanılan herşeye...Yaşatan herkese Tesekkür Ederim
GÜVENDİĞİNİZ DAĞLARA KARLAR YAĞDIĞINDA EN GÜZEL ÇARE, DAĞ İLE KARI BAŞBAŞA BIRAKMAKTIR. GÜN GELİP KARLAR ERİDİĞİNDE; DAĞ YOLUNUZU GÖZLEYİNCE EN GÜZEL CEVAP, BAŞKA BİR DAĞDAN SELAM YOLLAMAKTIR. HZ.MEVLANA.
ANNE BENİ SİL BAŞTAN DOĞURSANA! ! ! ! ! ..... Büyüdüm anne.. Anlattığın masallar kadar masum değilmiş hiç kimse.. Masallarla uyurdum ya, Ayakta uyuyorum artık yalanlarla.. Adın kadar hiçbir kelime kutsal değil.. Cennet ayaklarının altında değil, Cennet sensin annem, Bunun nesi garip! Ağlayınca giden geri gelmiyormuş anne.. Ağlayınca kimse istediğini yapmıyormuş.. Sen yanlış öğretmişsin bana.. Sol yanı.........mı çiğneyerek giden İNSANI, Ağlayarak bekliyorum hala.. Öğrendim! İnsanın bir tek cam kırıklarıyla kanamazmış teni.. Hayal kırıklıkları her gün kanatabilirmiş yüreğini.. Ezberledim merak etme anne! Üç öğün yemek yemekle büyümezmiş her zaman insan.. Üç öğün gözyaşı içmeliymiş kimi zaman.. Aşktan ağzım yandı anne..Canım yandı..Sol'um yandı.. Nefesim tıkandı.. BÜYÜK GELDİ BU HAYAT BANA
'Her yalan unutuluyor zamanla,Her yara kabuk bağlıyor...Gidenler arkalarında kırık kalpler bırakıyor belki, Ama zamanla o yangınlar da sönüyor...Gün geliyor sadece SEN kalıyorsun,Ve ne giden geriye geliyor, Ne de döktügün gözyasları onlara değiyor...O yüzden eğer bu hayatta illa...kıymet bilmek gerekiyorsa,Sadece kendi.... kıymetini bil...Bosver; her rüya güneşle sona eriyor! ! '
Sevmek inanmaktır. Sevmek yaşamaktır. Sevdiğini kendisi gibi, kendisinden de çok duyumsamaktır. Sevmek sevdiği olmaktır. Sevmekte ikilikler kalkar, bir olmalara gidilir. İki ten, iki kalp, iki gönül yoktur sevgide. Tek bir kalp olunur, tek bir yürek olunur. Sevmek paylaşmaktır. Sevdiğiyle sevdiğini paylaşmaktır. Sevdiğiyle kalbini bölüşmektir sevmek. Ki tek kalp olunsun.
Sevgide son yoktur. Sevgiler hiçbir zaman son bulmazlar. Biten sevgiler yoktur, bitmiş gibi görünen sevgiler vardır. Vazgeçiş de yoktur sevgide. Yaşandıkça yaşatılır sevilen. Ama kimi zaman sevgili için kimi zamansa sevginin bir gereği olarak saklanır bu aşklar. Vazgeçiş yoktur, vazgeçmiş gibi görünmek vardır o yüzden. Sevmekte istemek yoktur. Sevgilinin olduğu yerde son bulur istekler. Bir şey varsa istediğin bu senin için değil, sevgili için istediğindir. Ondan O'nun adına istersin.
O'nu daha sonsuz sevebilmek için istersin. Sevme özgürlüğünü istersin, kabul edilmesini istersin. İstersin ama bir gün gelir bu istekler de son bulur. Kendinden istersin artık. Sevgiliyi daha çok sevmek istersin kendinden. Sonsuz kılmak istersin. Bu yolda sevgili olur mu, olmaz mı bunu sevgilinin isteği belirler. Sevmek sevgiliyi istememeyi öğrenmektir. Sevmek sevgiliyi sevgili olmadan sevmektir.
Sevmek; sevmeyi istemektir. Sevmek, beklememektir. Beklentilerin son bulduğu bir duraktır o. Öyle ki tüm gerçekler, tüm dünya silinir gider. Ne O'ndan anlaşılmayı beklersin, ne onu anlamayı. Ne onun gelmesini beklersin, ne onun Leyla, Mecnun olmasını. Beklediğin bir şey yoktur sevmeyi becermek dışında. Sevmek, gücenmemektir. Sevmek sevgililerin hiçbir sözüne üzülmemeyi öğrenmek demektir. Sevgilinin ölüm hançerine bile hayır dememektir sevmek. Onun vuruşuna, onun tokadına alınmamaktır, sevgiliden gelen her hareketi ve her sözü kabullenmektir. İhanetlere, hainliklere bile üzülmemektir. Sevgiliden gelen öl emrine bile ölürüm diyebilmektir. Kendi elleriyle kalbini bir bıçak ucuna koymaktır sevmek.
Sevmek ölmektir. Sevmek, ölmesini bilmektir. Sevgili için yaşamaktır. Onun eli, kolu, gözü, kalbi olmaktır. Ama artık onun bir şeyi olunmadığı bir zaman ölmesini bilmektir! Sevmek, vermektir. Sevmek sevdiği için almasını bilmektir. Almamaya yemin ederek vermektir. Ama almalarda kurtaracaksa sevgiliyi almasını bilmektir sevmek! Sevmek, tükenmektir. Sevmekten ölürken tekrar varolmaktır o sevgiden. Sevmek sevgilinin gel deyişine hayır demektir. Sevgilinin aşkıyla boğuşurken, yüzerken o aşk denizinde sevgilinin uzanan eline hayır demektir. Sevgilinin bakan gözüne bakmamaktır sevmek. Ağlayan gözlere şefkat ve tebessümle yanıt verebilmektir.
Sevmek, sevgili olmaktır. Sevgilinin yüzündeki gülücük olmaktır. Onu yaşama döndürecek bir damla su olmaktır. Sevmek sevgilinin limanı olmaktır. Sevmek sevdiğinin canı olmaktır. Onun ölümü isteyebileceği canı olmaktır. Sevmek yangın olmaktır. Yanmaktır, kor olmaktır. Dağ olmaktır, evren olmaktır. Her şey olmaktır, hiç olmaktır. Alev olup girmektir gönüllere. Sevmek yürümektir gönüllerde. Sevmek güvenmektir. Sevmek onaylanmaktır. Sevmek sevgiliye bir nefes gibi, bir ses gibi yakın olmaktır. Sevmek çok ötelerde olsa bile yaşamak ve yakın olmaktır sevgiliye. Yakınlılıktır, doğallıktır, özdenliktir sevmek. Yalansızlık, içtenlilik, ölümsüzlülüktür sevmek. İlk insanın, Havva'nın Adem'in saflığını ve temizliğini, çocuk masumluğunu taşımaktır sevmek. Gözyaşı olmaktır, yağan yağmur olmaktır. Bir sonbahar mevsiminin sarı yaprağı gibi yalnız olmaktır sevmek. Sevgilisizken sevgiliyi sevmektir. Sevmek üşümektir. Sevgilinin yokluğuna üşümektir. Sevgiliyle her şeyi göze almaktır sevmek.
Ey Sevda! Seninle Oynuyorlar Bu Sevgisiz İnsanlar!
Bakışlarını uzat bana seninle bakayım dünyaya... Seninle anlamlaştırayım hayatı seninle anlam kazansın ibadetlerim... Bakışlarını uzat bana ışığınla aydınlansın kör bakan gözler.. ...
12.04.2013 - 21:11
Evet bazen acıyorum kendime. Yaslanıp yürüdüğüm doğrularımla, yanlış omuzlara baş koymuşum meğer.Ben verdikçe isteyen, ve hep “fedakarlık gerek” diye sineye çektiğim insanlarla kesişti yollarım. Hani yüreğimde taşıdıklarım ağır gelmedi de bana, yorulduğumda umutlarımı tazeleyecek bir yüreği karşımda bulamadığımda tükendim. Evet bazen acıyorum kendime, ruhumdaki bu kanayan yaraları dindiremiyorum, ve aynaya bakınca, yüzümdeki “DEĞDİ Mİ? ' diyen o acı tebessümü bir türlü içime sindiremiyorum..
11.04.2013 - 20:57
Veda ettim beni üzenlere,karşılıklı otururken huzursuzluk verenlere,akıl verip akıl almayanlara,iğneleyip yaralayanlara! Veda ettim asiliklerime,huysuzluklarıma,k ısa dönem ve uzun dönem küsmelerime! Veda ettim içimi tırnaklayan alt üst eden,düzenimi bozan hatalarıma,Gözlerimi acıtan yüreğimi sıkıp sıkıp bırakan pişmanlıklarıma...Kırgınlıklar ımı, üzüntülerimi,umutlarımı ve payıma düşen sessiz harflerimi doldurdum heybeme GİDİYORUM...Hoşçakalın ve orda kalın..
11.04.2013 - 16:32
Sarı Saçlım Mavi Gözlüm......
Sana Hasret Sana Vurgun Gönlümüz
Neredesin Mavi Gözlüm
Nerde Nerde Nerdesin Dost
Bu Gemi Bu Karadeniz
Sarı Saçlım Mavi Gözlüm
Nerde Nerde Nerdesin Dost
Ararım? zini Dolmabahçeden
Bir Daha Dönmezmi Bu Yola Giden
İçimde Sen,Gözümde Sensarı Saçlım Mavi Gözlüm
Nerde Nerde Nerdesin Dost
Kurban Olam Yürüdüğün Yollara
Kara Peçe Yak? ? mıyor Kullara
Uyan Bak Bizim Hallara
Sarı Saçlım Mavi Gözlüm
Nerde Nerde Nerdesin Dost
Bulutlar Terinden, Dağlar Kokundan
Sarhoştur Sevdiğim Mahsuni Bundan
Bir Daha Gel, Gel Samsundan
Sarı Saçlım Mavi Gözlüm
Nerde Nerde Nerdesin Dost
Aşık Mahzuni Şerif
29.03.2013 - 23:07
Ne çok şey anlatır gözyaşları…
Ne çok şey anlatır gözyaşları…Bazen söylenemeyen sözlerin sesi, bazen bir pişmanlığın diyeti,bazen de bir sevda nefesi…Sessizliğin çığlıklarıdır aslında gözyaşları…Anlatılamayanı anlatmak ister karşısındakine…Eğer anlayabilirse…
İnsanoğlu bi garip…Sevinir ağlar, üzülür ağlar, hasret çeker ağlar, kavuşur yine ağlar. Kelimeler kifayetsiz kaldığında, gözyaşları görev başındadır. Aslında ağlayabilmek büyük bir nimet…Ve ağlamak taş kalpli olmadığımızı gösteriyor. Hala insan olduğumuzu, hissettiğimizi, DUYGUSUZ olmadığımızı…
Ama bazen gözpınarlarından aşağı süzülemez gözyaşları…Onlar dışa akıp ziyan etmezler kendilerini…Çünkü çok daha önemli bir görevleri vardır. İçteki bir yangını söndürmek isterler. Göz kapaklarınızın alev alev yandığı, boğazınıza bir şeylerin düğümlendiği, burnunuzun direğinini sızladığı oldu mu hiç? Dikkat ettiniz mi o anlarda gözyaşlarınızın istikameti neresi? En zor olanı bu belki de…
Ağlamak zayıflık mı? Neden ağlamamız gereken anlarda; yumruklarımızı, tırnaklarımız avuçlarımızı kanatıncaya kadar sıkar, boğazımızdaki düğümleri yutkunarak gidermeye çalışırız? Neden kaçırırız buğulanan gözlerimizi başkalarından?
Bakın ağlıyorum işte! Utanmıyorum kimseden…O kadar içime akıttım ki gözyaşlarımı! …Artık zapdedemiyorum içimdeki çağlayanı….
Ağlıyorum dostlarımın vefasızlığı için
Ağlıyorum Yaradana vefasızlığım için
Ağlıyorum özlediklerim için
Ağlıyorum özleyip de kavuşamadıklarım için
Ağlıyorum içimi acıtan kalp kırıklıklarım için
Ağlıyorum istemeden de olsa kalbini kırdıklarım için
Ağlıyorum unutulmaması gerekenleri unuttuğum için
Ağlıyorum Rabbime hayırlı kul olamadığım için
Ağlıyorum yaklaştıkça uzaklaştıklarıma
Ağlıyorum tanıdıkça çirkinleşenlere
Ağlıyorum kıymetini bilemediklerime
Ağlıyorum sevsem de yüz bulamadıklarıma
Ağlıyorum ziyan olan yıllarıma
Ağlıyorum bir ömür ağlayamadıklarıma
28.03.2013 - 22:08
Bana Susacak kadar Ben, Konuşacak kadar Sen Lazımsın Diyorum..Sen olmuyorsun, Ben Sus Kalıyorum.! ! ! ! !
28.03.2013 - 21:02
Bekleyişlerimin içime hapsettiğim özlemlerim vardı. Nicedir kimseyle paylaşamadığım hüzünlerim, soramadığım sorularım... Hatırladığımda yüreğimde yaratacağı korkunç sızıyı duymaktan korktuğum için beynimin bir köşesine fırlatıp attığım bir daha hiç dokunmadığım anılarım vardı. Şimdi özgür bıraktım özlemi... Şimdi hüzün de sevinç de doyasıya yaşanıyor bende... Sorular cevabını buluyor, anılar canlanıyor; çünkü sen geldin...
Susmak ne çok akıllandırmış beni... Ne çok biriktirmişim kelimelerimi... Bir bir dökülürken dilimden sevda sözcükleri senin o tedirgin duruşun bile durduramıyor beni... 'Seni soluyan bir rüzgara kapılmış gidiyorum', yüreğimi bir yelken gibi açtım, seninle dolduruyorum. Seninle olmanın, seninle yaşamanın ve zamanı sadece seninle paylaşmanın eşsiz hazzını duyumsuyorum, ne iyi ettin de geldin...
Bir büyüysen bozulma! .. Bir hayali yaşıyorsak kaybolma! .. Hep biz çözecek değiliz ya gerçeğin düğümlerini, bırak kendi halinde kalsın... Ruhuna talibim ben, asıl gerçek bu... Kaçışlardan bıkmış, hep yarım kalmış ruhum da bir tek seninle doyuma ulaşacak, kendini bulacak... Dedim ya, sen geldin...
HOŞGELDİN HOŞGELDİN HOŞGELDİN...:=))
27.03.2013 - 20:41
Düş'tüm, dedim elinin tersinde.
Hayır dedi, kesince.
Düş olsan, fark etmezdim seni!
Sevgim sana güç veriyor mu, diye sordum.
Başını çevirdi, yüzünde kalmamış takatle.
Hayır dedi, inatla!
Öyle olsa, yıkılmazdım her 'Seni Seviyorum' deyişinde!
Özledin mi beni, dedim.
Sustu!
Nefesini en derinden ald...ı ve,
Özlenmez m...i, dedi!
Git dedim!
Git!
Sen kalınca genişliyor bu dünya ve kayboluyorum uçsuz bucaksızlığında!
Hayır, dedi, sertçe!
Gidersem, kahraman olurum!
Kalırsam, senin!
Küserim, dedim, kırılgan çocukluğum sitemimde.
Hayır, dedi gülerek..
Küsmek, susmayı göze almaktır.
Ama sen korkarsın kendi sessizliğinden ve susamazsın!
Gel, dedim, o zaman!
sesim fısıltı gürültüsünde.
Gel..
Durdu!
Hayır, dedi,
GELİRSEM BİTER AŞK! ! !
19.03.2013 - 19:57
Bugün 'böylesini hiç yaşamamıştım! ' diyeceğiniz bir aşkın başlangıcı olsun, Bugün korktuklarınız sizden korksun, bugün sizden ayrılanlar geri gelsin, bugün 'iyi ki bu günü yaşamış' olun, bugün 'hayatınızın anlamını' bulun, bugün özlediğiniz her şey ayağınıza gelsin, bugün öyle güzel geçsin ki hiç bitmesin...
Sevinçlerin, keyiflerin, güzellik ve mutlulukların çok olacağı bir gün olsun bugün.
Sıradan olmasın.
Gece başımızı yastığa koyduğumuzda
'ne muhteşem bir gündü' diyelim.
Kazandığımız bir gün olsun bugün...
bütün kayıplardan uzak...
gelincik çiçeklerini sevdim
dokunduklarında hemen solan,
koparıldığında boynunu büken...
ama en çok da özgür oldukları için sevdim onları..
rüzgarlara karışıp, dünyaya dağıldıkları için..
Ve insana benzedikleri için sevdim
dünü var, bugünü var
Ama yarını? ? ?
Japonlar, gelincik için şöyle der; ’Gelincik insan ömrü gibidir. Dünü vardır. Yaşamıştır. Bugünü vardır. Yaşıyordur. Ama yarını belli değildir’.
Anda, O'nda ve sevgiyle kalın...
Herşey gönlünüzce ve dilediğinizce olsun.....
Seni sen olduğun için seven ne kadar çok insan var bir bilsen…
Şu an bu yazıyı okuyan güzel insan…
Önce kendi değerini bil… Önce kendini sev… Sev ki sevebilesin evreni… Unutma ki sen eşsizsin… Doğrularınla, yanlışlarınla bir sen daha yok bu dünyada… Mutlu olmayı hak ettiğini bilirsen mutlu edebilirsin çevrendekileri de… sen gülümsersen gülümser karşındaki de… umut edersen eğer umut vaat edersin d...iğerleri için de… Bak yarın da doğacak güneş… Yarın da yıldızlar başını yukarı kaldırmak kadar yakınında… “her şey güzel olacak” de ve önce sen inan buna… Güzel şeylerin hayalini kurmaktan vazgeçme hiç… Bakarsın bir gün gerçek olur herkesin hayalleri… bakarsın en sevdiğin masalın içinde bulursun kendini hiç ummadığın bir anda… Yeter ki iste… “Neden olmasın” de ve kocaman gülümse… Özümse kendini, kabullen… Seni sen olduğun için seven ne kadar çok insan var bir bilsen…
14.03.2013 - 18:54
SEVGİ.........
Elini uzatınca dokunamadığın
Hissedebildiğin
Yerine hiç bir şeyi koyamadığın
İçini kıpır kıpıt eden
Yokluğunda özlem
Varlığında
Kana kana içilen eşsiz pınar
Hayatın bütün renklerini
İçinde barındıran
Güzel kokular saçan gül bahçesi.
Gözden akan iki damla yaş
Varoluş
Hayata tutunmak
Yürekte filizlenen aşkın sesi
Bir annenin yavrusuna sarılması
Kelebeğin uçuşu
Sevgi merhamet
Sevgi emek
Sevgi yürek
Sevgi inceliktir
Paylaşıldıkça çoğalan
Çözülmesini istemediğimiz kördüğüm
Maddeden,manaya geçiş
Her şeye rağmen
Yıkılmadan ayakta
Dimdik durabilmektir
08.03.2013 - 13:45
Hayat bu, illa ki yanlışları olacak. Yanlış aşkları, yanlış arkadaşlıkları, yanlış adımları ve yanlış yanlış bir sürü yanlış serüvenleri. Hatasız olmayacak elbet yaşam. Hata üstüne hata yapacaksın. Hatta aynı hatayı defalarca yapacaksın. Ta ki hata olana, inancını tamamen yitirene kadar.
Zaman zaman acıyacak canın, acılar uzun sürecek, hatta sanki hiç geçmeyecekmiş gibi gelecek sana. Sonlandırmak isteyeceksin hayatı sinir krizleri üst üste gelince. Kimse anlayamayacak, parmak ısırıp izleyecek en canın dediğin bile seni. Üzülecek, vahim halinle üzeceksin herkesi ama gözün görmeyecek hiçbir şeyi. Çareler arayacaksın bir parça huzura salıvermek için ruhunu. Kapı kapı, beden beden, ruh ruh dolaşacaksın saçma sapan yollarda. Yorulacak, durulacak, düşüneceksin.
Ama olmayacak yine en başa döneceksin…
Çıkış yolu bulmak isteyecek, aydınlığa koşacaksın. Fakat aydınlık bildiğin yola doğru ilerlerken daha da karanlığa yol alacaksın, haberin yok! .. Her şey bitti diyeceksin. Yeter! .. Yoruldum! ..
“Sabır” denen kelimenin sözlük anlamını işleyeceksin kafana, sonra ruhuna. Olmayacak, en yoğun tekrarların sonunda, en hazin hafıza kaybını yaşayacaksın. Yapamayacaksın…
Kafanı vurup duvarlara beynini resetlemeyi dileyeceksin ama aksine hatırlamak istemediklerini harfi harfine hatırlayacaksın. Lobların bile oyun oynayacak, ihanet edecek sana. Kabusun olacak zaman zaman. Gitmek isteyecek ama gidemeyeceksin, kendinden bile kaçamayacaksın yani.
Nereye? ..
İnancını yitirecek, daha önce dile getirilmemiş isyanlar edeceksin. Sonra kendinden daha bir nefret edip utanç üstüne utanç duyacaksın. Ve bunun azabı ile tövbeler ederken uyuya kalacaksın yatağının bir köşesinde.
Herkesten nefret edeceksin. Bakışlarında kin olacak, nefret olacak. Aynadaki aksine küseceksin, süre koymadan veda edeceksin kendine. Sevgi kavramı sadece kavram kalacak belleğinde; kalbin artık yok çünkü. İçini, ruhunu ısıtacak bir şeyler arayacaksın eskisi gibi olmak için. Eskilerde medet umacaksın ama eğer derman olacak olsaydı “eski” olur muydu adı? Bunu anlayacaksın sonunda.
Bir kapı aralanır gibi olduğunda ve sen tam gireceğim derken, daha önce görmediğin bir şiddetle kapanacak kapılar yüzüne. Her kapandığında daha da çok hissedeceksin rüzgarının sertliğini, tokat gibi inecek yüzüne. Ayakta durmaya çalıştıkça hep düşeceksin. Yanlış dallarda medet umarken o dalların aslında sana uzamadığını göreceksin.
Bu hep böyle gidecek. Çok da uzun sürecek. Ara ara umut ışıkları yansa da bu hep böyle geçecek…
Ama…
Sen yine de umudunu yitirme. Herkes yanlış ya da herkes doğru olamaz. Her doğruyu da onlar bilemez. Yaşamıyorsan, yaşayamıyorsan mutlaka bir nedeni vardır. “
O” her şeyin en doğrusunu, en iyisini bilir…
Belki daha büyük kaoslardan döndün sen, belki daha büyük kayıpları öteledin de haberin yok. Bunlar ağır geliyor sana. En çok yanında olmasını istediklerin, en çok sıcaklığını hissetmek istediklerin aslında yanında olsalardı, belki de en dipsiz kuyulara iteceklerdi seni. Bilemezsin…
Yaşananlar, yaşandığı anda çok acı gelir ve geçtiklerinde o kadar da acıtmaz seni. Sadece direnmeyi bil. Elbet zayıflıkların olacak, elbet isyanlar, elbet kırgınlıkların, elbet kırdıkların olacak ama bil ki o en çekilmez zamanlarda yanında olanlardır “can” diyebileceklerin.
“O” her şeyi bilir, görmen için sana zor sınavlar verir ve “O” yine bilir ki, senin dayanabileceğin kadardır yaşadıkların. Uzun sürmüş olabilir. Anla ki hala biraz daha yol var gitmen gereken, sadece yürü…
Aydınlık uzak gibi görünebilir, fakat aydınlığı göremeyişin, gözlerinin belki de karanlığa alışmasıyla ilgilidir. Birden ışığa eriştiğinde sen bile inanamazsın yaşadıklarına. Hazırlıklı ol ve sadece yürü.
Her şey bittiğinde, geriye dönüp bakma bile. Silmeyi, üstüne çizgi çekmeyi dene. Yenile ruhunu, hazırla en gizli, en süresiz sevinçlere kendini. Yol senin yolun, dikeni ile, gülü ile, sadece her adımda inancını yitirme. “O” her şeyin en iyisini bilir…
03.03.2013 - 17:44
Hayat, sende ne çok yoruldum, ne çok yıprattım kendimi. İçi boş kelimelerin tatlı diline kandım, sevdim, sevdikçe ne hoyrat kullandırttım ruhumu… Bir hissi anlatabilmenin, kendimi ifade edebilmenin derdine daldım da, bu kez ne çok yandım…
Oysa ne söylersen söyle karşındaki anlayabildiği kadar sendi ve aslında hiç kimse “ben” değildi. Söyle öyleyse benden başka kim eksildi?
Bütün olmayı, “ben”den “sen”den “biz” olmayı ne çok isterdim, iki kişilik bir yalnızlık mümkündür der senden dilerdim. Ah hayat! Neden ben hep çocuksu hayallere daldım? Yazmaya yorgunum yeni bir sevdayı. Sil hepsini bir seferde, sil de bana sevdasız bir alan yarat! Yoruldum incinmekten, dile getirmeye binlerce cümle kurarken içinden kelimeler seçtirmekten…
Sussam, suskun bir dünya kursam, yüreğimden baksam da kendimi bir bakışta anlatsam. Bir susmak bin konuşmakla bir olsa, bir Can benimle bir olsa, “biz” olsak, iki kişilik bir yalnızlık kursak.
Gönlüme batan dikenler yüzümde açan güllere fazla geldi. Ne gül isterim ne de diken artık, kapıma bir demet papatya bırak …
03.03.2013 - 11:21
..sanırım çok hata yaptım bugüne kadar,,hayattan ders aldığım çok sınavım oldu:zaman bulamadıklarım vazgeçtiklerim..ama kazandıkla
rımda oldu her ne kadar çok kaybetsemde...ahımı alanlarda oldu faturasını ödüyor,,iyiki yaptım dediklerimde var günahıyla sevabıyla,,keşkelerimde...sonra hayat yeni sayfalar açıyor yeni yerler yeni zamanlar yeni insanlar,,eskilerde var hafızamda,,çoğu geri döndürmek istediğim..başlangıçlarımla,,hafızamdan silmek istediklerim,,silemediğim sözlerde var,,,bazen saklı kalması nı doğru bildiklerim var..yeri ve zamanı olduğunu bildiğim..içimde tuttuğum çok şey vardı işte bazen anlatmak,,istersinde,,ya anlamazlarsa korkusuyla,,,ama hayat devam ediyor her şeyiyiyle,,,geçecek olan geçiyor..gelecek olan da gelir..gelenler güzel olsun :)))))))))))
23.02.2013 - 18:34
Tüketmek için bunca acele ettiğiniz, takvim yapraklarına…
Onca hızla çevirdiğiniz akreplere yelkovanlara…
İçine gönüllü daldığınız o insafsız rutin çarkına şöyle bir uzaktan baktığınızda ne hissediyorsunuz?
“Ne kadarı benim hayatım” diye soruyor musunuz?
Ne kadarını başkaları yaşamış benim yerime…. Ya da ben başkalarının? ..
“Aynadakinin ne kadarı ben’im, ne kadarı oynadıklarım?
Sevgiyi koydum kum saatinin dolu dizgin akıp giden kumlarının her bir zerresine….
Çünkü bir tek sevgi var elimizde; bunca yıldan damıtılıp gelen..
Yine bir tek o kalacak, yaşanacak yıllarından geriye…
Bir tek sevgi olacak bunca telaştan artakalan ötesi yalan…
17.02.2013 - 20:18
yüreğin yüreğimi sürüklemişken,
seni o'ndan ötürü sevmeyi öğrenmişken...
bu kalbi verenden,
ve senin sevgini içime serenden senli cennet isterim...
15.02.2013 - 14:56
Keşke kendini bırakıp gidebilse insan. Ama olmuyor...
Can YüceL..
15.02.2013 - 13:24
SEN BENİM KİMSEMDİN. ARTIK KİMSEM YOK...
13.02.2013 - 23:27
Ellerimi her açtığımda yine ŞÜKREDİYORUM sahip olduklarıma ve uzak kaldıklarıma...
Vardır her ŞERRİN bir HAYRI ve SEBEBİ...YAŞANMASI GEREKENLERİN yazılmıştır VAKT-İ ZAMANI.....Ben elimden geleni yapıyorum, geriye kalan TAKDİR-İ İLAHİ.................
13.02.2013 - 22:23
İnsanları Ne Kadar Düşünürsen Düşün, Onların Seni O Kadar Düşünmediklerini Öğrendim.
Her Ne Kadar O'nu Çok Düşünsen ve Gitmesini İstemesen de, Yine Gidebileceğini Öğrendim.
Dilin Karşındaki Gözlere Söyleyemediğini, Parmakların Kolaylıkla Yazabileceğini Öğrendim.
En Fazla Önemsediğim Kişilerin Benden Hep Uzaklaştıklarını Öğrendim.
İyi İnsa...n Olmanın Hep İyi Sonuçlar Getirmeyeceğini Öğrendim..
Kalbin Ne Kadar Kırılmış Olursa Olsun, Dünya'nın Senin Acılarından Dolayı Durmayacağını Öğrendim.
Ve Kalbimi Asıl Acıtanın Yine Kendim Olduğunu Öğrendim...
13.02.2013 - 14:08
İŞTE BEN BUYUM Hata da yaparım doğru da…Severim de sevilirim de, üzerim de üzülürüm de…! ! ! İşte ben buyum…! Bu yüzden mutluyum… Kendimi, hatalarımı, duygularımı, gelmişimi, geçmişimi seviorum…! Hatalarımdan gocunmuyorum, doğruları öğreniyorum, geçmişi siliyorum sadece ama sadece bu güne bakıyorum ve de geleceğe… Tecrübe ediniyorum, hatalarımdan ders alıyorum, hayatı tanıyorum, güvenmeyi öğreniyorum…Hatalar insanlar içindir, insan hata yapmadan doğruyu bulamaz… Geçmiş (!) : adı üstünde geçmiş…! Beni bugünümle, kalbimle vede kalbiyle değerlendirecek insanlara şans veriyorum… Arkamdan konuşanlar(…) : klişe ama sizin için ancak konuşulacak konu olurum…! Beni yargılayanlar(…) : devam edin… Edin ki; kendi hatalarınızı örtün, bakalım ne yanlışımı bulabileceksiniz…? Silinmeyi hak edenler(!) : Merak... etmeyin silinmediniz…! Yeriniz kalbimde hep hazır, bana birer ders birer tecrübe olarak en güzel yerde silinmemek üzere kazındınız… Benle uğraşanlar(…) : siz de aynen devam…! Ne kadar önemli, ne kadar değerli olduğumu bi kere daha hissettiriyosunuz bana ve de nekadar doğru olduğumu… Sonuç mu? ? ? Sonuç(! ! !) : Bu hayat benim! ! ! Gelene de, gidene de eyvallahım var, gelmişe de geçmişe de saygım... Kimsenin hayatı beni igilendirmez, benimki de kimseyi…Bunun için Yaşanılan herşeye...Yaşatan herkese Tesekkür Ederim
10.02.2013 - 19:01
GÜVENDİĞİNİZ DAĞLARA KARLAR YAĞDIĞINDA EN GÜZEL ÇARE, DAĞ İLE KARI BAŞBAŞA BIRAKMAKTIR. GÜN GELİP KARLAR ERİDİĞİNDE; DAĞ YOLUNUZU GÖZLEYİNCE EN GÜZEL CEVAP, BAŞKA BİR DAĞDAN SELAM YOLLAMAKTIR. HZ.MEVLANA.
08.02.2013 - 18:46
ANNE BENİ SİL BAŞTAN DOĞURSANA! ! ! ! ! .....
Büyüdüm anne..
Anlattığın masallar kadar masum değilmiş hiç kimse..
Masallarla uyurdum ya, Ayakta uyuyorum artık yalanlarla..
Adın kadar hiçbir kelime kutsal değil..
Cennet ayaklarının altında değil, Cennet sensin annem, Bunun nesi garip!
Ağlayınca giden geri gelmiyormuş anne..
Ağlayınca kimse istediğini yapmıyormuş..
Sen yanlış öğretmişsin bana..
Sol yanı.........mı çiğneyerek giden İNSANI, Ağlayarak bekliyorum hala..
Öğrendim! İnsanın bir tek cam kırıklarıyla kanamazmış teni..
Hayal kırıklıkları her gün kanatabilirmiş yüreğini..
Ezberledim merak etme anne!
Üç öğün yemek yemekle büyümezmiş her zaman insan..
Üç öğün gözyaşı içmeliymiş kimi zaman..
Aşktan ağzım yandı anne..Canım yandı..Sol'um yandı.. Nefesim tıkandı..
BÜYÜK GELDİ BU HAYAT BANA
06.02.2013 - 13:56
Ey İnsan Kaf dağı kadar Yüksekte olsanda, Kefene Sığacak Kadar Küçüksün. Unutma herşeyin bir hesabı var üzdüğün kadar üzülürsün.
.ŞEMS_İ TEBRİZİ
04.02.2013 - 21:05
'Her yalan unutuluyor zamanla,Her yara kabuk bağlıyor...Gidenler arkalarında kırık kalpler bırakıyor belki, Ama zamanla o yangınlar da sönüyor...Gün geliyor sadece SEN kalıyorsun,Ve ne giden geriye geliyor, Ne de döktügün gözyasları onlara değiyor...O yüzden eğer bu hayatta illa...kıymet bilmek gerekiyorsa,Sadece kendi.... kıymetini bil...Bosver; her rüya güneşle sona eriyor! ! '
04.02.2013 - 13:41
Sevmek Nedir?
Sevmek inanmaktır. Sevmek yaşamaktır. Sevdiğini kendisi gibi, kendisinden de çok duyumsamaktır. Sevmek sevdiği olmaktır. Sevmekte ikilikler kalkar, bir olmalara gidilir. İki ten, iki kalp, iki gönül yoktur sevgide. Tek bir kalp olunur, tek bir yürek olunur. Sevmek paylaşmaktır. Sevdiğiyle sevdiğini paylaşmaktır. Sevdiğiyle kalbini bölüşmektir sevmek. Ki tek kalp olunsun.
Sevgide son yoktur. Sevgiler hiçbir zaman son bulmazlar. Biten sevgiler yoktur, bitmiş gibi görünen sevgiler vardır. Vazgeçiş de yoktur sevgide. Yaşandıkça yaşatılır sevilen. Ama kimi zaman sevgili için kimi zamansa sevginin bir gereği olarak saklanır bu aşklar. Vazgeçiş yoktur, vazgeçmiş gibi görünmek vardır o yüzden. Sevmekte istemek yoktur. Sevgilinin olduğu yerde son bulur istekler. Bir şey varsa istediğin bu senin için değil, sevgili için istediğindir. Ondan O'nun adına istersin.
O'nu daha sonsuz sevebilmek için istersin. Sevme özgürlüğünü istersin, kabul edilmesini istersin. İstersin ama bir gün gelir bu istekler de son bulur. Kendinden istersin artık. Sevgiliyi daha çok sevmek istersin kendinden. Sonsuz kılmak istersin. Bu yolda sevgili olur mu, olmaz mı bunu sevgilinin isteği belirler. Sevmek sevgiliyi istememeyi öğrenmektir. Sevmek sevgiliyi sevgili olmadan sevmektir.
Sevmek; sevmeyi istemektir. Sevmek, beklememektir. Beklentilerin son bulduğu bir duraktır o. Öyle ki tüm gerçekler, tüm dünya silinir gider. Ne O'ndan anlaşılmayı beklersin, ne onu anlamayı. Ne onun gelmesini beklersin, ne onun Leyla, Mecnun olmasını. Beklediğin bir şey yoktur sevmeyi becermek dışında. Sevmek, gücenmemektir. Sevmek sevgililerin hiçbir sözüne üzülmemeyi öğrenmek demektir. Sevgilinin ölüm hançerine bile hayır dememektir sevmek. Onun vuruşuna, onun tokadına alınmamaktır, sevgiliden gelen her hareketi ve her sözü kabullenmektir. İhanetlere, hainliklere bile üzülmemektir. Sevgiliden gelen öl emrine bile ölürüm diyebilmektir. Kendi elleriyle kalbini bir bıçak ucuna koymaktır sevmek.
Sevmek ölmektir. Sevmek, ölmesini bilmektir. Sevgili için yaşamaktır. Onun eli, kolu, gözü, kalbi olmaktır. Ama artık onun bir şeyi olunmadığı bir zaman ölmesini bilmektir! Sevmek, vermektir. Sevmek sevdiği için almasını bilmektir. Almamaya yemin ederek vermektir. Ama almalarda kurtaracaksa sevgiliyi almasını bilmektir sevmek! Sevmek, tükenmektir. Sevmekten ölürken tekrar varolmaktır o sevgiden. Sevmek sevgilinin gel deyişine hayır demektir. Sevgilinin aşkıyla boğuşurken, yüzerken o aşk denizinde sevgilinin uzanan eline hayır demektir. Sevgilinin bakan gözüne bakmamaktır sevmek. Ağlayan gözlere şefkat ve tebessümle yanıt verebilmektir.
Sevmek, sevgili olmaktır. Sevgilinin yüzündeki gülücük olmaktır. Onu yaşama döndürecek bir damla su olmaktır. Sevmek sevgilinin limanı olmaktır. Sevmek sevdiğinin canı olmaktır. Onun ölümü isteyebileceği canı olmaktır. Sevmek yangın olmaktır. Yanmaktır, kor olmaktır. Dağ olmaktır, evren olmaktır. Her şey olmaktır, hiç olmaktır. Alev olup girmektir gönüllere. Sevmek yürümektir gönüllerde. Sevmek güvenmektir. Sevmek onaylanmaktır. Sevmek sevgiliye bir nefes gibi, bir ses gibi yakın olmaktır. Sevmek çok ötelerde olsa bile yaşamak ve yakın olmaktır sevgiliye. Yakınlılıktır, doğallıktır, özdenliktir sevmek. Yalansızlık, içtenlilik, ölümsüzlülüktür sevmek. İlk insanın, Havva'nın Adem'in saflığını ve temizliğini, çocuk masumluğunu taşımaktır sevmek. Gözyaşı olmaktır, yağan yağmur olmaktır. Bir sonbahar mevsiminin sarı yaprağı gibi yalnız olmaktır sevmek. Sevgilisizken sevgiliyi sevmektir. Sevmek üşümektir. Sevgilinin yokluğuna üşümektir. Sevgiliyle her şeyi göze almaktır sevmek.
Toplam 201 mesaj bulundu