sevmek; senle iken yere daha sağlam basabilmekse eğer, sevmek; yokluğunda seninleymiş gibi hissetmekse eğer, sevmek; hayallerine senide sokabilmekse eğer, SENİ SEVİYORUM
* * * * *
sevmek; yatağa uzandığında, seni düşlemekse eğer sevmek; sen üşüdüğünde gölgemle seni ısıtmaksa eğer, sevmek; sevdiğini çıklık çığlığa söylemekse eğer, SENİ SEVİYORUM
* * * * *
sevmek; el ele tutuştuğunda kalbinde bişeylerin kopmasıysa eğer, sevmek; gözgöze geldiğin de hiç kıpırdamadan bakabilmekse eğer, sevmek; kalbini kalbinde hissetmekse eğer, SENİ SEVİYORUM CANIMSIN
Unuturum Unutmak zor değil Unutmak acı Unutmak zor değil Unutmak yazık Unutulmaz kimse yok bende Bir sana kıyamadım Gücüm yetmedi seni yok saymaya Kollarımı açtığım kadar unuttuğumsun Açamadığım kadar özlediğim; Benim unuttuğum kadarını sen özler misin
'Öyle pırıltılı, Şatafatlısından değil.. İnsan kokanından, Çocuk gülmeleriyle dolu, Sevgililerin kalp çarpıntılarında, ... Ve mavi bir göğün altında; Güzel insanlarla kol kola, Halaylar çekerken isterim yaşamayı.! Yaşamak; bir masalın şarkısı olmalı.
Biz 7 yaşında, yağmurun altında soğuktan titreyerek 'Birinci vazifem Türk istiklalini Türk Cumhuriyetini ilelebet Muhafaza ve Müdafa etmektir ' derken şaka yapmıyorduk....
Seni Allahıma emanet ediyorum ve kendime saklıyorum. Usulca gidiyorum ürktüğümden değil, sessizliğinden… Pişmanlığını sonra anlatırsın şimdi, kendime gelmem gerek! Söyleyeceklerim varken susuyorum… Senden bana kalan dünleri okşuyorum avuç içimde, yarınlarına dua ekliyorum. Umudun aynan olsun en güzel rüyam… Görmeden benimsediğim, dokunmadan hissettiğim bugünümsün. Geçmişim değilsin, geleceğim olur musun? Bilmiyorum… En temiz yanımı sana bırakıyorum, ona layıkıyla bakmanı ümit ediyorum… Gülümsüyorum seni kağıda anlatırken gizli kanamalara aldırmıyorum. İstanbul sayıyorum seni, kana kana içiyor, izliyorum. Payıma kalbin düşmüş madem seve seve öpüyorum hayali resmini… Yalanlarda benimsin, gerçeklerin canı cehenneme diyorum! Usulca alnına buse konduruyorum. Mesefeler dedikleri gibi b.k yesin… Uçurumlar kimin umrunda? Aklıma gelişini seveyim. Sanki elin hep elimde, dayanıyorum. İç çekişlerim mi? Umrum dışı… Biraz kayboluyorum… Yolunda gitmiyor bu aralar hiçlik… Sen mutlu ol yeter, kulağım fısıltında… Yollarındaki hayallerde kalbim… Yorgunluk mu? Azcık var olsun be sevdiğim… Seninle güne başlamak yorucu ama sıkıcı değil… Acında bal! Hasta olma oralarda iliklerime işliyor, hasta oluyorum… Hayatına elbet biri girecek bakışım solgun olsada yüreğim elimde atsada huzurlu ol… Seni Allahıma emanet ediyorum çünkü; insan Allaha emanet ettiğini görmeden ölmezmiş… Beni sevme ihtimalin en özeliydi hayatın şimdi, kendimi idam ediyorum sen bende kal…
Aç mideleri doyurma mücedelesiyle başlardı gece; Önce büyük bir hazla karnımızı doyurur, arkasından sıcak sade bir kahve, hüzün ve acıyla karıştırıp içerdik her gece... Sokak lambalarının bile uyuduğu dar vakitlerde; karanlıkların sofrasında. Sokak ışıklarının gölgesini sayar o gölgelerden mesafeleri kısaltırdık! Sonra birbirimizin *ruhunu okşayıp* bizli geleceği sorgulardık. Başka gölgelerden kopup gölgelerimizi birbirine katacakdık. Herşeyden soyunup sonsuz maviliğe uçacaktık... İşte yolun sonundayız Thelma ve Luıs gibi... 'HER BİTİŞ BİR BAŞLANGIÇTIR'
Mutluluk, Hayata gözlerimizi açtığımızda Bize bakan iki çift gözdedir. Aynanın karşısında süslenirken Tutturduğumuz türküde, Gizli gizli yapılan telefon görüşmelerindedir. Mutluluk, Saksıya çiçeği diken elde, Çalışırken alnımızdan dökülen terde, İş dönüşü evimize getirebildiğimiz Bir parça ekmektedir. Mutluluk, Yatar yatmaz uykuya daldığımız yatakta, Bizi ısıtan yorganda, Kana kana içtiğimiz bir bardak sudadır. Denize karşı yaktığımız bir tek sigarada, Annesinin aldığı oyuncakla oynayan çocuktadır. Mutluluk, Başımızı dayayıp ağladığımız omuzda, Elini tutabildiğimiz dostta, Defterin arasına bırakılan küçücük bir nottadır. Mutluluk, Hızla çarpan yürekte, Gizlice tutulan elde, Sevgi dolu sözdedir. Mutluluk, Uyanmak istemediğimiz rüyada, Başarıyla atlatılan sınavda, Kimilerine göre, Her şeyi satın alan paradadır. Mutluluk, Aslında her şeydedir. Aldığımız her nefeste, Sevip sevildiğimiz yerdedir. Bütün suç, Yerini bilip de onu aramayan 'bizlerde'dir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde, 26 Ağustos'ta başlayıp 30 Ağustos 1922'de zaferle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Savaşı ile vatan topraklarımız düşman işgalinden kurtarılmış, milletimiz hürriyet ve bağımsızlık içinde yaşama onuruna kavuşmuştur. Birlik ve beraberlik anlayışı içerisinde; Kendisini tarih sahnesinden silmek isteyenlere, 30 Ağustos Zaferi ile tüm mazlum halklara da örnek teşkil edecek biçimde unutulmayacak bir ders vermiş olan milletimiz, hiçbir şekilde bağımsızlık ve hürriyetinden ödün vermeyeceğini, sonsuza kadar var olacağını tüm dünyaya kabul ettirmiştir. Bu toprakları kanlarıyla sulayan vatan evlatlarına layık olmanın inancı ve gayreti ile milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı en içten dileklerimle kutluyor, canlarıyla bu toprakları vatan yapan aziz şehitlerimizi bir kez daha saygı ve minnetle anıyorum.
DİNMEYECEK SANILAN FIRTINALARI sevdim... yaşamın her döneminde, SAVAŞMAM GEREKTİĞİNİ ÖĞRETTİĞİ için... BAŞARISIZLIKLARI sevdim... BAŞARIYA GİDEN YOLU gösterdikleri için...
GECELERİ SEVDİM... tüm günümü nasıl geçirdiğimi DEĞERLENDİRME OLANAĞI verdiği için... İnsanların SORUNLARINI DİNLEMEYİ sevdim... yaşamın gerçeklerini görüp, daha olgun insan olacağımı bildiğim için...
Duyulan eksiklikleri sevdim...HER ŞEYE SAHİP OLMANIN, insanı ne kadar MUTSUZ ETTİĞİNİ BİLDİĞİM için... Sabahın erken saatlerinde çalan ÇALAR SAATİMİN SESİNİ sevdim... bana bugün de YAŞAMA OLANAĞI verildiğini gördüğüm için...
BUZLU YOLLARDA YÜRÜMEYİ sevdim...yaşamda da atılan YANLIŞ BİR ADIMIN insana ne denli ACI VERECEĞİNİ anımsattığı için... UZAKLIKLARI SEVDİM... özlemlerin DUYGULARI PEKİŞTİRDİĞİNİ bildiğim için...
Yaşamın renklerini sevdim... yaşanılan tüm duyguları tablolara döktüğü için... Bir şeylere inanmanın mutluluğunu sevdim...kendimi iyi duyumsadığımda, yanımda olacak insanların varlığını bildiğim için...
Her ne olursa olsun bir şeyin BİTTİĞİ İÇİN ÜZÜLMEK yerine YAŞANDIĞI İÇİN SEVİNMEYİ sevdim... üzüntülere liman olursak, mutluluğun başka yerlere demir atacağını bildiğim için...
SEVMEKTEN VE SEVİLMEKTEN KORKMAYAN insanları sevdim... sevme ve sevilmenin yapaylıktan değil, DOĞALLIKTAN geldiğini bildikleri için...
ARKADAŞLARIMLA GEÇİRDİĞİM ZAMANLARI sevdim... içten bir SOHBETİN tüm AĞRILARA İYİ GELDİĞİNİ bildiğim için...
Ve SEVDİKLERİMİN ELLERİNİ TUTMAYI sevdim... Avucumun içine bıraktığım YÜREĞİME DOKUNDUKLARI İÇİN.......
Şimdi sen ölüyorsun Suriye'li çoçuk. Senden on sene önce öldü Iraklı çoçuk. Senden kırk sene önce Vietnam'da Nepalm ile yandı bir çoçuk. Senden altmış altı sene önce Hiroşima'da şeker yiyemeden öldü bir çoçuk. Senden doksan sene önce öldü Anadolu'da beşikte bir çoçuk Keşke ama keşke parayı hiç bulmasaydı Lidyalı çoçuk.
Hani ince bir hüzün duyarsın kimi zaman, Şarkılar daha bir dokunaklidir. Ve sanırsınki hiç kimse yok elinden tutan. Oysa her sözün ardında ümitler gizlidir, Bulutların ardındaki güneşler gibi, yağmur sonrası çıkan gökkuşağı gibi. Ve unutma sevgi gibi, dostluk gibi aşk gibi, Eğer birgün yalnızlıklar duyarsan İnceden yaşlar süzülürse yanağına Ve unutulduğunu sanıp bir sızı başlarsa yüreğinde O zaman gökyüzüne bak. Bulutların ardındaki güneşe, Çalıların ardındaki çiçeğe. Bırak pencerelerinden yağmur dolsun içeriye. Ve aç avuçlarını Sana Uğur Böceğimi gönderiyorum.
aydınlık neyin oluyor senin gökyüzü akraban filan mı beni bulur bulmaz gözlerin şimşek çakıyorum yalan mı yüzünde yalazını gezdirdiğin saçlarından tutuşmuş orman mı akla ziyan bir şey elektriğin
ayışığı mavisi dudaklarından mı o ışık zenginliği mi giyindiğin uzay tozları mı yıldızlardan mı elime dokunduğu an elin güneşler açıyorum sahi ondan mı aydınlık neyin oluyor senin
Hep kavgalar oldu hayatımda Ama ben barışı sevdım Sevginın çürüdüğü toprakta Ben sevmeyi sevdım Soran olmadı neyi sevdıgımı Oysa oysa ben ne çok şeyı sevdım Ben çocukları Ben serçeleri Ben turkülerı sevdım Ben dünyayı Ben sevdayı Ben ınsanı sevdım Ben yağmuru Ben mehtabı Bı de bıde senı sevdım!
Bir göz açıp kapanışı kadar kısa hayat. İnsana sunulan hayat, yaşadığı anlar değil, soluğunun kesildiği anlardır. Yılın üç yüz altmış beşinde kaç kez kesildiğini kişi bilir.Kaç güneş doğacak üstüne, kaç güneş batacak üstünde. Savurduğumuz kaç gün, kaç saat, kaç ay, kaç sene var. Bize sunulan bedeni cömertçe tüketmek, yoketmek uğraşmak. Kaç nefesin bilinmezinde, kurutmak göğüs kafesinin içini. Anı yaşayın ' demişler. Anıları değil.Çok yaşamak değil, Yıl kulelerine bir taş eklemek değil hayat. Yıl kulelerine taşı sakince, dikkatlice sabırla, dengeli eklemek, sarsmadan. Saçlara düşen ak, aynada yaşanmış anlar yada tükenmiş anlar olarak görürüz. Kaç kişi demiştir ki, dünya ', hayat seni ne güzel yaşadım. Sefa'm oldu aldığım nefesim. Sınırlıdır bu cümle. Hayat sofrasında dizilmiştir ağzın tuzu, acısı, biberi. Yenilmiş yutulmuş hayatın sonunda bir bardak su içilmiştir mutlaka. Önce hayat sofrasında, acılarla, tuzlularla başlarız. Sonrasında tatlı gelir. Tatlı çok azdır. Bu kadar acılı yemeğin karşısında iki lokma tatlı. O kadar acının karşısında bir acı kadartatlı alınamaz bedene. Hayat sofrası bu. Sonrasında ağırlaşma ve derin bir uyku. Adına bunun ölüm diyorlar. Kahpe dünya denilirken, dünyanın kahpe olmadığı, kahpece tükettiğimiz bir hayat vardır. Bir o kadar kısa. Aldığın nefesin hakkını vererek yaşa. Anı yaşa, her dakikasını, her saniyesini, gün senin...Bir kez daha düşün. Sen hayatını anlat, ben hayatımı anlatayım, sen derdini anlat ben derdimi anlatayım, gözlerimize bakalım, gözlerimizin ardındakini görürsek eğer, susalım, bir daha hiç konuşmayalım.
Ben senin kırk derece hasretle yandığın gecelerini sevdim. Göğsünde kanayan güllerini. Güneşin suyunu içerken titremelerini. İnsan soyundan gelen inceliklerini. Bir aşkın kıyısındaki tenha hallerini, gerektiğinde belalı hallerini. Ben senin, her yıl sana bir can armağan ettiğim doğum günlerini sevdim.
***
Ben senin yüreğinin beyazını sevdim. Ruhunun alazını. Sohbetlerini, yeşil ışık yaktığın iç geçitlerini. Suskunluğunu, inadını, bencilliğini. Hayatımın hikayesi olmanı. Ütülü bakışlarını, korkularının ardında saklanışlarını. Ben senin suçlu olduğun halde, benim yüreğimde bir celsede aklanışlarını sevdim.
***
Ben senin bıraktığın izlerini sevdim Bir bakışta çözülen gizlerini. Gözlerindeki suskun denizlerini. Pencere önündeki çiçeklere hasret ekmeni. İçini şarkılara dökmeni. Ben senin benden ayrıyken bana birikmeni sevdim.
***
Ben senin dağıldığımda beni toplamanı sevdim. Yokluğumu yol kenarlarından toplamanı. Uzaktayken hırslanmanı, yanımdayken uslanmanı. Doğmamış çocuğum olmanı. Varoş serserilerine benzeyen yanını. Ben senin en inatçı zamanlarında bir öpüşlük canını sevdim.
***
Ben senin, hayatın bizi çaresiz bırakan hallerine yüz vermeni sevdim. Umutlarım tavan yaparken bile beni yere sermeni. Gözünü, kaşını, ustalığını, acemi telaşını. Kızışını, yanaklarının kızarışını. Ölümü göze alışını. Her türlü şartta, sihrinin kaybolmayışını. Hınzırlığını, her mevsim göç hazırlığını. Ben senin benim için kaderle pazarlığını sevdim.
***
Ben senin yanarken üşümeni. Ben senin, en kızgın anında bile beni annem kadar düşünmeni sevdim
Ey Sevda! Seninle Oynuyorlar Bu Sevgisiz İnsanlar!
Bakışlarını uzat bana seninle bakayım dünyaya... Seninle anlamlaştırayım hayatı seninle anlam kazansın ibadetlerim... Bakışlarını uzat bana ışığınla aydınlansın kör bakan gözler.. ...
09.09.2013 - 14:26
9 EYLÜL İZMİR'İN KURTULUŞUNU YÜREKTEN KUTLUYORUMM..
NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE ..
T.C ZEYNEP YAVUZ..
08.09.2013 - 21:23
sevmek; bakmak değil görmekse eğer,
sevmek; yanındayken başını
omuzuna koyabilmekse eğer,
sevmek; yanındayken yalnızlığı unutmaksa eğer,
SENİ SEVİYORUM....
* * * * *
sevmek; senle iken yere daha sağlam
basabilmekse eğer,
sevmek; yokluğunda seninleymiş gibi
hissetmekse eğer,
sevmek; hayallerine senide sokabilmekse eğer,
SENİ SEVİYORUM
* * * * *
sevmek; yatağa uzandığında, seni düşlemekse eğer
sevmek; sen üşüdüğünde gölgemle
seni ısıtmaksa eğer,
sevmek; sevdiğini çıklık çığlığa söylemekse eğer,
SENİ SEVİYORUM
* * * * *
sevmek; el ele tutuştuğunda kalbinde bişeylerin
kopmasıysa eğer,
sevmek; gözgöze geldiğin de hiç kıpırdamadan
bakabilmekse eğer,
sevmek; kalbini kalbinde hissetmekse eğer,
SENİ SEVİYORUM CANIMSIN
08.09.2013 - 18:45
Benim Unuttuğum Kadarını Sen Özler Misin?
Unuturum
Unutmak zor değil
Unutmak acı
Unutmak zor değil
Unutmak yazık
Unutulmaz kimse yok bende
Bir sana kıyamadım
Gücüm yetmedi seni yok saymaya
Kollarımı açtığım kadar unuttuğumsun
Açamadığım kadar özlediğim;
Benim unuttuğum kadarını sen özler misin
08.09.2013 - 13:16
Israrına kandım diyemezsin, çok geç.
Bir anda inandım diyemezsin, çok geç!
Kor nerde ki? Bir baksana küller soğumuş...
Ateş gibi yandım diyemezsin, çok geç!
Ümit Yaşar Oğuzcan
08.09.2013 - 11:49
'Öyle pırıltılı,
Şatafatlısından değil..
İnsan kokanından,
Çocuk gülmeleriyle dolu,
Sevgililerin kalp çarpıntılarında,
... Ve mavi bir göğün altında;
Güzel insanlarla kol kola,
Halaylar çekerken isterim yaşamayı.!
Yaşamak; bir masalın şarkısı olmalı.
07.09.2013 - 11:26
AH BENİM SEVDASINDA BENCİL, YÜREĞİNDE SAĞLAM SEVDİĞİM.AKLIMA GELİŞİNİ SEVEYİM NE GÜZEL DE DARMA DUMAN EDİYORSUN BENİ.... NAZIM HİKMET
06.09.2013 - 18:17
Biz 7 yaşında, yağmurun altında soğuktan titreyerek 'Birinci vazifem Türk istiklalini Türk Cumhuriyetini ilelebet Muhafaza ve Müdafa etmektir ' derken şaka yapmıyorduk....
06.09.2013 - 14:33
Biz 7 yaşında, yağmurun altında soğuktan titreyerek 'Varlığım TÜRK varlığına armağan olsun' derken şaka yapmıyorduk
04.09.2013 - 13:31
EMANET...
Seni Allahıma emanet ediyorum ve kendime saklıyorum.
Usulca gidiyorum ürktüğümden değil, sessizliğinden…
Pişmanlığını sonra anlatırsın şimdi, kendime gelmem gerek!
Söyleyeceklerim varken susuyorum… Senden bana kalan dünleri okşuyorum avuç içimde, yarınlarına dua ekliyorum.
Umudun aynan olsun en güzel rüyam…
Görmeden benimsediğim, dokunmadan hissettiğim bugünümsün.
Geçmişim değilsin, geleceğim olur musun? Bilmiyorum…
En temiz yanımı sana bırakıyorum, ona layıkıyla bakmanı ümit ediyorum…
Gülümsüyorum seni kağıda anlatırken gizli kanamalara aldırmıyorum.
İstanbul sayıyorum seni, kana kana içiyor, izliyorum.
Payıma kalbin düşmüş madem seve seve öpüyorum hayali resmini…
Yalanlarda benimsin, gerçeklerin canı cehenneme diyorum!
Usulca alnına buse konduruyorum.
Mesefeler dedikleri gibi b.k yesin…
Uçurumlar kimin umrunda? Aklıma gelişini seveyim.
Sanki elin hep elimde, dayanıyorum.
İç çekişlerim mi? Umrum dışı…
Biraz kayboluyorum…
Yolunda gitmiyor bu aralar hiçlik…
Sen mutlu ol yeter, kulağım fısıltında…
Yollarındaki hayallerde kalbim…
Yorgunluk mu? Azcık var olsun be sevdiğim…
Seninle güne başlamak yorucu ama sıkıcı değil…
Acında bal!
Hasta olma oralarda iliklerime işliyor, hasta oluyorum…
Hayatına elbet biri girecek bakışım solgun olsada yüreğim elimde atsada huzurlu ol…
Seni Allahıma emanet ediyorum çünkü; insan Allaha emanet ettiğini görmeden ölmezmiş…
Beni sevme ihtimalin en özeliydi hayatın şimdi, kendimi idam ediyorum sen bende kal…
03.09.2013 - 20:25
Aç mideleri doyurma mücedelesiyle başlardı gece; Önce büyük bir hazla karnımızı doyurur, arkasından sıcak sade bir kahve, hüzün ve acıyla karıştırıp içerdik her gece... Sokak lambalarının bile uyuduğu dar vakitlerde; karanlıkların sofrasında. Sokak ışıklarının gölgesini sayar o gölgelerden mesafeleri kısaltırdık! Sonra birbirimizin *ruhunu okşayıp* bizli geleceği sorgulardık. Başka gölgelerden kopup gölgelerimizi birbirine katacakdık. Herşeyden soyunup sonsuz maviliğe uçacaktık... İşte yolun sonundayız Thelma ve Luıs gibi... 'HER BİTİŞ BİR BAŞLANGIÇTIR'
03.09.2013 - 13:24
Mutluluk
Mutluluk,
Hayata gözlerimizi açtığımızda
Bize bakan iki çift gözdedir.
Aynanın karşısında süslenirken
Tutturduğumuz türküde,
Gizli gizli yapılan telefon görüşmelerindedir.
Mutluluk,
Saksıya çiçeği diken elde,
Çalışırken alnımızdan dökülen terde,
İş dönüşü evimize getirebildiğimiz
Bir parça ekmektedir.
Mutluluk,
Yatar yatmaz uykuya daldığımız yatakta,
Bizi ısıtan yorganda,
Kana kana içtiğimiz bir bardak sudadır.
Denize karşı yaktığımız bir tek sigarada,
Annesinin aldığı oyuncakla oynayan çocuktadır.
Mutluluk,
Başımızı dayayıp ağladığımız omuzda,
Elini tutabildiğimiz dostta,
Defterin arasına bırakılan küçücük bir nottadır.
Mutluluk,
Hızla çarpan yürekte,
Gizlice tutulan elde,
Sevgi dolu sözdedir.
Mutluluk,
Uyanmak istemediğimiz rüyada,
Başarıyla atlatılan sınavda,
Kimilerine göre,
Her şeyi satın alan paradadır.
Mutluluk,
Aslında her şeydedir.
Aldığımız her nefeste,
Sevip sevildiğimiz yerdedir.
Bütün suç,
Yerini bilip de onu aramayan 'bizlerde'dir.
30.08.2013 - 09:01
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde, 26 Ağustos'ta başlayıp 30 Ağustos 1922'de zaferle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Savaşı ile vatan topraklarımız düşman işgalinden kurtarılmış, milletimiz hürriyet ve bağımsızlık içinde yaşama onuruna kavuşmuştur. Birlik ve beraberlik anlayışı içerisinde; Kendisini tarih sahnesinden silmek isteyenlere, 30 Ağustos Zaferi ile tüm mazlum halklara da örnek teşkil edecek biçimde unutulmayacak bir ders vermiş olan milletimiz, hiçbir şekilde bağımsızlık ve hürriyetinden ödün vermeyeceğini, sonsuza kadar var olacağını tüm dünyaya kabul ettirmiştir. Bu toprakları kanlarıyla sulayan vatan evlatlarına layık olmanın inancı ve gayreti ile milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı en içten dileklerimle kutluyor, canlarıyla bu toprakları vatan yapan aziz şehitlerimizi bir kez daha saygı ve minnetle anıyorum.
27.08.2013 - 14:58
öyle çok “SEVDİĞİM ” var ki...
ÇOCUKLARIN GÖZLERİNİ sevdim... içimde HUZURU, MUTLULUĞU yaşattığı için...ÇOK SEVDİM...
DİNMEYECEK SANILAN FIRTINALARI sevdim... yaşamın her döneminde, SAVAŞMAM GEREKTİĞİNİ ÖĞRETTİĞİ için...
BAŞARISIZLIKLARI sevdim... BAŞARIYA GİDEN YOLU gösterdikleri için...
GECELERİ SEVDİM... tüm günümü nasıl geçirdiğimi DEĞERLENDİRME OLANAĞI verdiği için...
İnsanların SORUNLARINI DİNLEMEYİ sevdim... yaşamın gerçeklerini görüp, daha olgun insan olacağımı bildiğim için...
Duyulan eksiklikleri sevdim...HER ŞEYE SAHİP OLMANIN, insanı ne kadar MUTSUZ ETTİĞİNİ BİLDİĞİM için...
Sabahın erken saatlerinde çalan ÇALAR SAATİMİN SESİNİ sevdim... bana bugün de YAŞAMA OLANAĞI verildiğini gördüğüm için...
BUZLU YOLLARDA YÜRÜMEYİ sevdim...yaşamda da atılan YANLIŞ BİR ADIMIN insana ne denli ACI VERECEĞİNİ anımsattığı için...
UZAKLIKLARI SEVDİM... özlemlerin DUYGULARI PEKİŞTİRDİĞİNİ bildiğim için...
Yaşamın renklerini sevdim... yaşanılan tüm duyguları tablolara döktüğü için...
Bir şeylere inanmanın mutluluğunu sevdim...kendimi iyi duyumsadığımda, yanımda olacak insanların varlığını bildiğim için...
Her ne olursa olsun bir şeyin BİTTİĞİ İÇİN ÜZÜLMEK yerine YAŞANDIĞI İÇİN SEVİNMEYİ sevdim... üzüntülere liman olursak, mutluluğun başka yerlere demir atacağını bildiğim için...
SEVMEKTEN VE SEVİLMEKTEN KORKMAYAN insanları sevdim... sevme ve sevilmenin yapaylıktan değil, DOĞALLIKTAN geldiğini bildikleri için...
ARKADAŞLARIMLA GEÇİRDİĞİM ZAMANLARI sevdim... içten bir SOHBETİN tüm AĞRILARA İYİ GELDİĞİNİ bildiğim için...
Ve SEVDİKLERİMİN ELLERİNİ TUTMAYI sevdim...
Avucumun içine bıraktığım YÜREĞİME DOKUNDUKLARI İÇİN.......
26.08.2013 - 14:13
Şimdi sen ölüyorsun Suriye'li çoçuk.
Senden on sene önce öldü Iraklı çoçuk.
Senden kırk sene önce Vietnam'da Nepalm ile yandı bir çoçuk.
Senden altmış altı sene önce Hiroşima'da şeker yiyemeden öldü bir çoçuk.
Senden doksan sene önce öldü Anadolu'da beşikte bir çoçuk
Keşke ama keşke parayı hiç bulmasaydı Lidyalı çoçuk.
Ve sen
Keşke biraz daha yaşasaydın SELANİK'li çocuk.
25.08.2013 - 16:20
GÖZLERİNDE MİSAFİRİM.. SANA SEFALAR GETİRDİM..AŞK'LA BAK'Kİ, HOŞ BULAYIM..
15.08.2013 - 12:00
Hani ince bir hüzün duyarsın kimi zaman,
Şarkılar daha bir dokunaklidir.
Ve sanırsınki hiç kimse yok elinden tutan.
Oysa her sözün ardında ümitler gizlidir,
Bulutların ardındaki güneşler gibi, yağmur sonrası çıkan gökkuşağı gibi.
Ve unutma sevgi gibi, dostluk gibi aşk gibi,
Eğer birgün yalnızlıklar duyarsan
İnceden yaşlar süzülürse yanağına
Ve unutulduğunu sanıp bir sızı başlarsa yüreğinde
O zaman gökyüzüne bak.
Bulutların ardındaki güneşe,
Çalıların ardındaki çiçeğe.
Bırak pencerelerinden yağmur dolsun içeriye.
Ve aç avuçlarını
Sana Uğur Böceğimi gönderiyorum.
08.08.2013 - 16:31
BİR MEMLEKET İSTERİM
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikayet ölümden olsun. Yazar: CAHİT SITKI TARANCI
06.08.2013 - 10:50
AŞK SIKICA SARILMAK VE ÖZLEMEKSE EĞER HERŞEYE DEĞER :)
04.08.2013 - 12:00
Birgün;
Aklımın bileceği
Yüreğimin seveceği
Dilimin döneceği bir yerde
Olur musun?
03.08.2013 - 17:41
aydınlık neyin oluyor senin
gökyüzü akraban filan mı
beni bulur bulmaz gözlerin
şimşek çakıyorum yalan mı
yüzünde yalazını gezdirdiğin
saçlarından tutuşmuş orman mı
akla ziyan bir şey elektriğin
ayışığı mavisi dudaklarından mı
o ışık zenginliği mi giyindiğin
uzay tozları mı yıldızlardan mı
elime dokunduğu an elin
güneşler açıyorum sahi ondan mı
aydınlık neyin oluyor senin
29.07.2013 - 14:53
Hep kavgalar oldu hayatımda
Ama ben barışı sevdım
Sevginın çürüdüğü toprakta
Ben sevmeyi sevdım
Soran olmadı neyi sevdıgımı
Oysa oysa ben ne çok şeyı sevdım
Ben çocukları
Ben serçeleri
Ben turkülerı sevdım
Ben dünyayı
Ben sevdayı
Ben ınsanı sevdım
Ben yağmuru
Ben mehtabı
Bı de bıde senı sevdım!
28.07.2013 - 21:18
Bir göz açıp kapanışı kadar kısa hayat. İnsana sunulan hayat, yaşadığı anlar değil, soluğunun kesildiği anlardır. Yılın üç yüz altmış beşinde kaç kez kesildiğini kişi bilir.Kaç güneş doğacak üstüne, kaç güneş batacak üstünde. Savurduğumuz kaç gün, kaç saat, kaç ay, kaç sene var. Bize sunulan bedeni cömertçe tüketmek, yoketmek uğraşmak. Kaç nefesin bilinmezinde, kurutmak göğüs kafesinin içini. Anı yaşayın ' demişler. Anıları değil.Çok yaşamak değil, Yıl kulelerine bir taş eklemek değil hayat. Yıl kulelerine taşı sakince, dikkatlice sabırla, dengeli eklemek, sarsmadan. Saçlara düşen ak, aynada yaşanmış anlar yada tükenmiş anlar olarak görürüz. Kaç kişi demiştir ki, dünya ', hayat seni ne güzel yaşadım. Sefa'm oldu aldığım nefesim. Sınırlıdır bu cümle. Hayat sofrasında dizilmiştir ağzın tuzu, acısı, biberi. Yenilmiş yutulmuş hayatın sonunda bir bardak su içilmiştir mutlaka. Önce hayat sofrasında, acılarla, tuzlularla başlarız. Sonrasında tatlı gelir. Tatlı çok azdır. Bu kadar acılı yemeğin karşısında iki lokma tatlı. O kadar acının karşısında bir acı kadartatlı alınamaz bedene. Hayat sofrası bu. Sonrasında ağırlaşma ve derin bir uyku. Adına bunun ölüm diyorlar. Kahpe dünya denilirken, dünyanın kahpe olmadığı, kahpece tükettiğimiz bir hayat vardır. Bir o kadar kısa. Aldığın nefesin hakkını vererek yaşa. Anı yaşa, her dakikasını, her saniyesini, gün senin...Bir kez daha düşün. Sen hayatını anlat, ben hayatımı anlatayım, sen derdini anlat ben derdimi anlatayım, gözlerimize bakalım, gözlerimizin ardındakini görürsek eğer, susalım, bir daha hiç konuşmayalım.
27.07.2013 - 12:22
susma
avazın çıktığı kadar söyle türkünü
güneşi uyandıralım
çözülsün buzları ihtiyar zamanın
seyretme
zar zor ektiğin tohumun çürümesini
dokun
ki...meyveleri zehire durmasın
badesiz kadeh gibi düşmesin ellerinden gönlüm
saatler
sensizliğe
bensizliğe
bizsizliğe
vurmasın
15.07.2013 - 21:26
Ben senin kırk derece hasretle yandığın gecelerini sevdim.
Göğsünde kanayan güllerini.
Güneşin suyunu içerken titremelerini.
İnsan soyundan gelen inceliklerini.
Bir aşkın kıyısındaki tenha hallerini, gerektiğinde belalı hallerini.
Ben senin, her yıl sana bir can armağan ettiğim doğum günlerini sevdim.
***
Ben senin yüreğinin beyazını sevdim.
Ruhunun alazını.
Sohbetlerini, yeşil ışık yaktığın iç geçitlerini.
Suskunluğunu, inadını, bencilliğini.
Hayatımın hikayesi olmanı.
Ütülü bakışlarını, korkularının ardında saklanışlarını.
Ben senin suçlu olduğun halde, benim yüreğimde bir celsede aklanışlarını sevdim.
***
Ben senin bıraktığın izlerini sevdim Bir bakışta çözülen gizlerini.
Gözlerindeki suskun denizlerini.
Pencere önündeki çiçeklere hasret ekmeni.
İçini şarkılara dökmeni.
Ben senin benden ayrıyken bana birikmeni sevdim.
***
Ben senin dağıldığımda beni toplamanı sevdim.
Yokluğumu yol kenarlarından toplamanı.
Uzaktayken hırslanmanı, yanımdayken uslanmanı.
Doğmamış çocuğum olmanı.
Varoş serserilerine benzeyen yanını.
Ben senin en inatçı zamanlarında bir öpüşlük canını sevdim.
***
Ben senin, hayatın bizi çaresiz bırakan hallerine yüz vermeni sevdim.
Umutlarım tavan yaparken bile beni yere sermeni.
Gözünü, kaşını, ustalığını, acemi telaşını.
Kızışını, yanaklarının kızarışını.
Ölümü göze alışını.
Her türlü şartta, sihrinin kaybolmayışını.
Hınzırlığını, her mevsim göç hazırlığını.
Ben senin benim için kaderle pazarlığını sevdim.
***
Ben senin yanarken üşümeni.
Ben senin, en kızgın anında bile beni annem kadar düşünmeni sevdim
Toplam 201 mesaj bulundu