Zeynep Tek Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkınd ...

  • Eski Dost
    Eski Dost

    01.02.2015 - 01:09

    ¯`v´¯)
    `·.¸.·´
    ¸.·´¸.·¨) ¸.·¨)
    (¸.·´ (¸.·´ (¸.·¨¯`♥ Doğum Gününüz Kutlu Olsun. :)

  • Ahmet Günal
    Ahmet Günal

    01.02.2014 - 17:28

    ღ ❤ Mutlu ❤ Huzurlu ❤ Bir❤ Yıl ❤ Olsun❤ ღ
    ღ ❤ ╚ ═ ═ ═ ═ ═ ═ ═ ═ ೋ ღ ❤ ღ ೋ ═ ═ ═ ═ ═ ═ ═ ═ ❤ ღ
    Güne iyi başla,
    Üzgün olma,
    Nefret etme,
    Aşkı yaşa,
    Yaşamı sev,
    Dünü unut,
    Işığını yansıt,
    Hayırlı Cumalar
    Ne olursa olsun gülmeyi unutma... diyerek güzel bir gün ve yeni yaşın sana sağlıklı mutlu vede sevdiklerinle birlikte neşe içinde olması dileğimle 

  • NİCE MUTLU YILLAR DİLERİM :)

    Doğum Gününüzü Candan Kutlarım mutlu olmanı kalben dilerim yeni yaşında mutlulukların en güzelini siz yaşarsınız, dilerim yüzün hep güler, neşeni hiç yitirmezsin. Sevgi dolu kalman ve mutlu olman dileğiyle. Sevdiklerinizle Nice Güzel Mutlu Yıllara Saygı ve Sevgilerimle.

  • İbrahim Yılmaz
    İbrahim Yılmaz

    01.02.2013 - 16:32

    Sevgili antoloji arkadaşım;

    Doğum gününüzü en içten dileklerimle kutlar, yaşam boyu başarı ve mutluluklar dilerim.

    Hayat sevgi kadar güzel aşk gibi güçlü olsun..

    Doğum gününüzün anısına ** RÜYA ** gibi şiirimin şarkısını aşağıdaki linkten dinlemek ister misiniz?

    http://www.ibrahimyilmaz-siirleri.com/bestelenen-1.html


    ** RÜYA GİBİ **

    Rüya gibi uçup bitti
    O güzelim mutlu anlar
    Bir hayaldi geçip gitti
    O sevecen tatlı yıllar.

    Mazideki o yıllara
    Şöyle dönüp bir baksana
    Sarhoş eden duygu gibi
    Alır bizi kollarına.

    Solmaz denen güzellikler
    Hep yalanmış yalan meğer
    Hayat denen tüm gerçekler
    Bir anlık rüyaymış meğer.

    Nerde şimdi nerde kaldı
    Yalan olan çocukluğum
    Bir yıldızdı kaydı gitti
    Aşka kanan o gençliğim.

    Kutlu olsun doğum günün
    Mutlu olsun melek yüzün
    Aşkla gülsün bütün ömrün
    Sevip sarsın petek gönlün.

    İbrahim Yılmaz


    Güfte: İbrahim Yılmaz
    Beste:Ersin Kayışlı - Mustafa Açıkgöz
    Okuyan: Mustafa Açıkgöz

    Not:bu şarkının yasal telif hakları mevcuttur.

    Bestekar saygıdeğer Ersin Kayışlı hocama ve şarkıyı okuyan saygıdeğer Mustafa Açıkgöz kardeşime sonsuz teşekkürlerimi sunarım...

    Ayrıca ANTOLOJİ sayfamdaki şiirlerimi okuyup yorum yaparsanız çok mutlu olurum.


    Tekrar nice mutlu yıllar diler. Akçaydan selam ve sevgilerimi iletiyorum.

    İbrahim Yılmaz

  • Eski Dost
    Eski Dost

    01.02.2013 - 15:23

    Merhaba :)
    Doğum gününüzü en içten dileklerimle kutlar,sevdiklerinizle birlikte nice sağlıklı ve huzurlu uzun ömürler dilerim..

  • Muzaffer Kalaba
    Muzaffer Kalaba

    06.09.2012 - 01:29

    Değerli dost.
    BARIŞA DAVET grubunun kurucusu olarak,
    Gurubumuza davet ediyorum.
    Katılımınız bize onur verecektir.
    Şimdiden şükranlarımı sunuyorum.
    Görüşme dileğiyle,
    Sevgi ve saygılar sunuyorum........

    NOT:
    http://gruplar.Antoloji.Com/barisa-davet yazarak bu gruba daha hızlı ulaşabilirsiniz...

  • Zeynep Tek
    Zeynep Tek

    30.04.2012 - 20:24

    Yoruldum.....
    Bütün kapılarımı kapatmaya hazırlanıyorum gönlümün.
    Kimliğimi hediye edip bu şehre,her bir adımımda anıları sürükleyip ardımdan ve rotamı da ekleyip nabzıma gidiyorum...
    Mutlu günlerin gelmesini bekleyen çehremdeki çizgileri siliyorum...Ceplerimi dolduruyorum yedekteki acılarla.Tavana asıyorum hayallerimi. Ansızın içime düştüğün günden beri ayakları burkuldu ömrümün..Ve ben her gün bir daha ölmek için uyanır oldum uykumdan.. Sen kendin için kal Yâr ben senin için giderim. Bu defa sürgünlere giden yüreğime bedenimi de ekledim.........

  • Zeynep Tek
    Zeynep Tek

    06.04.2012 - 23:27

    Eline ocağına düştüm,çok muhtacım muhtaç.
    Yazdığım yeter,çektirme bu kadar acılı çile.
    Bekletme gel sev de,geçmeden bunca zaman.
    Sesine,kelamına,yüzüne,selamına muhtacım.

    Muhtacım ben,yüzüne gözüne senin sevgine.
    Muhtacım ben,ilhamına,kelamına ve gözüne.
    Muhtacım ben,sevgine,hasretine ve özlemine.
    Muhtacım ben,incecik sıcacık saygına sevgine.

  • Eski Dost
    Eski Dost

    30.08.2011 - 21:14

    Mavi bir düştü yaşadıklarım...
    Sevdan iliklerime kadar işlemişken ayrılığın soğuk nefesiydi hep beni karşılayan.Oysa mavi güllerde kendimi bulmuştum,mavi bir güldü içimi ısıtan,okyanusları ve gökyüzünü kıskandıracak kadar güzeldi mavilerin.Düşün kü sensiz hayat karanlıklara gebe karanlıklara sancılı,karanlık kuyulara yakın..Mavi bir güldü içimi ısıtan,iki damla yaş olup buz gibi aktığından beri içime,Mavilere ölüyüm ben....

    Bayramınız kutlu olsun.... :))

  • Eski Dost
    Eski Dost

    18.08.2011 - 21:36

    kaybedilecek masal kalmadı içimde
    acısını çekmediğim sevda
    yada kaybolmadığım şehir...
    bir kulun taşıyabileceği herşeyi taşıdım galiba.
    omuzlarımın genişliği sırtlandıklarımdan
    yada hızlı koşuşum peşimde ki sırtlanlardan
    aramadığım kalmadı yada kaybetmediğim.
    işin aslı yanmayan ateşim
    yemediğim yemeğim içmediğim su kalmadı galiba.
    galiba baştan almak için birhayli geç kalmışlık
    belki de başlangıçları tüketmek
    hatta başlangıç olmadan yaşamak beni yoran.
    ne zaman başladı bilmiyorum
    sadece üzerim de taşıdıklarımın ağrısı
    akşam uzandığımda yatağı sırtıma batıran; biliyorum
    kaybedilecek masal kalmadı içimde
    tüm kahramanlarım bitti
    yada zulada ne kadar takatim varsa.
    hayatı olanın umudu
    UMUDU OLANIN.....

    k.koçyiğit

  • Zeynep Tek
    Zeynep Tek

    09.07.2011 - 22:42

    Biraz değiştim,
    Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar…
    Değiştim,
    Unutamadığım sözlerinin arasında sıkışıyorum,
    Bir yanım kendimi kolluyor bir yanım seni
    ...Ben benimle savaşıyorum,
    Seninle değil!
    Sonucu kılıcı kuşananından belli olan bir savaşın
    Ne kazanabileni ne de kaybedeniyim,
    Sorun değil!

    - Elbet alışırım,
    Biraz alıştım,
    Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
    Alıştım,
    Varlığını istemediğim tüm eksik yanlarıma,
    Ve çokluğunu da yokluğunu da istemediğim bu iki arada bir derede duyguya alışıyorum,
    Bir yanım bırak diyor bir yanım –ma,
    Kesin değil!

    - Henüz tanıştım,
    Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
    Tanıdığımı sandığım bana daha da yakınım artık,
    Duvarlara anlatırken öğrendiklerim kendi hakkımda,
    Ve aynalara ağlarken gördüklerim kendi tarafımda…
    Bir yanım memnun oldum diyor, bir yanım tanıyamadım daha,
    Samimi değil!

    - Bir hayli kırıldım,
    Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
    Canıma batan her halin felç gibi indi bedenime,
    Gözlerimden tut da ciğerime kadar kırgınım!
    Aslında ne sana, ne olanlara…
    Kendime kırgınım…
    Maziye hiç değil, an’a kırgınım.
    Anlatamadığım, anlayamadığım masalların bana yaptıklarına,
    Dinlediğim şarkılarda bana seni anlatan şarkıcılara,
    Beni anlamadığın kelimelerin bana her şeyi anlatıyor gibi geliyor oluşlarına…
    Bir hayli kırgınım…
    Beni ben kırdım oysa,
    İyi değil!

    - Galiba yoruldum,
    Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
    Kendime kalbimi kanıtlamaktan,
    Ve kanıtladığıma kendimi inandırmaktan,
    Ve dahası kocaman bir sahada tek başına koşmaktan yoruldum...

  • Zeynep Tek
    Zeynep Tek

    16.06.2011 - 00:58

    Sende BenimLe HoşçakaL
    Bu şehir taşıyamaz bizi!
    Bu yağmur ıslatamaz!
    Senin gözlerini benim gözlerime kaç kez idam ettiğini,
    Benim sana kaç kez ölüp, ölüp dirildiğimi hiçbir kitap yazmaz!
    ...Eller yukarı! Bu bir emirdir sevgilim..
    Gözyaşlarım kolye gibi boynuma dolanırken, gidemezsin!

    Özledim anlamıyor musun?
    Kahretsin özledim!
    Sen benim kendimden dilediğim tek özrümdün!
    Sen benim gözümdün!


    Gitme!
    Ne kadar neşter varsa buyursun değsin yüreğime!
    Git demeden gitme dediğimi anla işte!
    Bana bir sen kal!
    Sende,benimle hoşçakal..

  • Zeynep Tek
    Zeynep Tek

    17.05.2011 - 15:45

    Söyle Sevgili? ? ?

    Ayrılalı bir kaç saat oldu ama
    Bir kaç gün olmuş gibi özledim seni…

    Ah be sevdiğim
    Daha saatlere dayanamazken
    Günlere nasıl dayanırım ben
    Varlığınla ömrüme neşe katmışken
    Yokluğuna nasıl alışırım ben söyler misin?

    Gel gel artık
    Gel de seni seviyorum de
    Gel de seni özledim de
    Gel de seni görmek çok güzelmiş de…

    Severken sevilirken ayrılık çok zor
    Gönlümüze düşmüş ateşten bir kor…

    Ah be sevdiğim
    Böyle yanıp kavrulurken
    Yokluğunun acısına nasıl dayanırım
    Gözden uzak olan gönülden de uzak olurmuş derler ya
    Koca bir yalan! Bu sevdayı kalbimden nasıl silerim ben..


    Gel de seni seviyorum de
    Gel de seni özledim de
    Gel de seni görmek çok güzelmiş de
    Gel artık sevgili gel...

    Göz görmesede, hiç çıkmazsın gönlümden
    Söyle nasıl unuturum seni ben? ..

    Emine Şafak 1

  • Zeynep Tek
    Zeynep Tek

    21.04.2011 - 20:11

    Eşim Olma Karım Ol
    Eşim olma, karım ol! Bakma daha ilkel durduğuna sen, ruhu vardır kelimelerin. “Karı-koca” “eş”ten daha çok şey anlatır. Hatta belki bize unutulmuş bir şeyi söyler.
    Sahi, biliyor musun? Neden erkeğe “koca”, kadına da “onun karı” demiş eskiler?
    Eşim değil, karım ol! Kedilerin eşi olur, terliklerin de… İnsanın eşi olmaz. Bir ömür eşlik ediyor diye mi sevgiliye eş denir? Eşlik etmek yeter mi? Fazlasını beklemez mi insan yârinden? Kelimeleri yitirmeseydik anlardık belki, evlenecek erkeğe eskilerin neden ”koca” dediklerini. Çünkü “koca” bilge demektir, yüce demektir. Koca demek, dağ demektir. Ve ne kadar yüce olursa olsun, üstünde kar olmayan dağ eksiktir. Dağların yücesine kar yağar diye kadına da “kocanın karı” demişler. Bakma şimdi evlenenlerin “karı-koca” ilan edildiğine. “Koca ve onun karı” olmalıdır aslında. Yani yüce bir dağ olmalı adam. Kar gibi pak ve masum olmalı kadın. Örtmeli ve bir ömür, süsü olmalı dağın. Çünkü üşür tepesinde kar olmayan dağ, ne kadar yüce olursa olsun, yarım görünür…
    Eşim olma, karım ol! Bana benzemeye çalışma sakın. Bana benden lazım değil bir tane daha. Ama unutma ki sensiz yarımım. Her zaman söylemem, ama sen anla.
    Eşim olma, karım ol! Beni tamamla…

  • Zeynep Tek
    Zeynep Tek

    27.03.2011 - 00:57

    Son Defa..
    Bu senden son gidişim,
    Ardımda bırakıp sana dair ne varsa..


    Yüzüne karşı söyleyemediğim o sözlerim
    Dilimde yarım / yarım..
    Her damla gözyaşım inerken
    o hadsiz hızıyla aşağıya..
    Gözlerimden yüreğime akıttığım,
    Bu son yıkanışım gözyaşlarımla! ..
    Sevdiğimi haykırarak bu kez,
    Bu kez kalbimden söküp atarcasına seni..
    Kanatırcasına yokluğunu çekip alıp içimden..
    Son defa................


    Dedim ya;
    Bu senden son gidişim..
    Bu kendime son gelişim..

  • Zeynep Tek
    Zeynep Tek

    25.03.2011 - 20:50

    Düşlerim vardı
    Sana dair.
    Ve
    Senin o karşılık gözetmeyen sevgine...

    Hislerim vardı geleceğe dair
    Hep korktuğum, kaçtığım geçmişime...
    Hiç bu kadar sevmemiştim uzun zamandır kimseyi
    Ve hiç bu kadar cesur değildim yürekten,
    Kimse için savaşmamıştım bu kadar
    Ve kimse için göz yaşı akıtmamıştım gönülden...

    Oysa şimdi
    Bilinmez bir yere ve belirsizliğe gidiyorum,
    Ardımda seni
    Sevgisinden bile emin olamadığım seni bırakarak...

    Düşüncelerim yağmurlu, esaretten yorgun
    Ve
    Her zaman dertleştiğim dalgalar daha hırçın vuruyorlar sahile...
    Öfkeli yüreğim
    Heyecandan kabarıyor giderek,
    Sonra sırdaşım dalgalar durgunlaşıyor,
    Bakıyorum
    Ve
    Gözlerim dalıyor uçsuz bucaksız denize;
    Bir cevap arıyorum
    biz neydik?
    veya
    ne yaşadık diye...

    Sorularım vardı senin söylediklerine dair
    Ve belki de farketmeden yaptıklarına...
    Kızgınlığım vardı bu kayıtsızlığına,
    Cesaretsizliğine,
    Boşvermişliğine...

    Cevapsız kalıyordu yüreğimde hepsi
    Ama tek bir şeyin yanıtı vardı kalbimde
    Vazgeçemediğim sen
    Ve
    Sana dair olan anlamsız sevgi...

    Seni bilinmezliğe zorlayamazdım,
    Seni yok edemezdim isteklerimle...
    Ben giderken uzaklara ve bilinmezliğe
    Şimdi seni geçmişimde bırakıyorum.
    Kızgınlığını,
    kırgınlığını
    ve
    sevgini bile bilemeden
    Seni kıskanarak,
    Seni özleyerek,
    Seni hep isteyerek....

    Ama bildiğim tek bir şey var:
    Kalbim uzaklarda atacak
    Senin olduğun yerde
    Ve belki de senden habersiz

  • Zeynep Tek
    Zeynep Tek

    19.02.2011 - 20:25

    Aşk bize yasaktı....ellerimiz avuçlarımız arasında ısınamasada, gözlerimiz gözlerimizin içinde kaybolamasada, dudaklarımız ürkek ve titrek buseler alamasada...Dizinde uzanıp mehtap seyredilemesede ve omuzlarına yaslanıp ağlarken kokunla sakinleşilemesede.Hani yokken bile var olmak denir ya; işte sen O sun benim için..........................

  • Zeynep Tek
    Zeynep Tek

    09.02.2011 - 11:00

    HOŞÇA KAL DEMEK İSTİYORUM GİDERKEN


    “Hoşça kal” demek istiyorum giderken.
    “Hoşça kal”da kocaman bir umut vardır çünkü.
    “Sen hoş kal, ben geleceğim”dir aslında ardına gizlenen.
    “Şöyle bir tur atıp geleceğimdir.
    Bir kayboluş değildir “Hoşça kal”,
    Aksine beş dakika sonra geleceğimdir ya da beş saat sonra.
    Gelirken de tüm umutları çuvalla getirmektir.
    Hayatın gülücüklerine ufak bir hüzün eklemektir,
    Dudağın yarısına tebessümü saklayarak.
    Nefes almanın biraz güçleştiğini hissetmek ama hiç durmayacağını bilmektir.
    “Hoşça kal” ağlamaktır koparcasına, sarılmaktır karşındakine.
    Çünkü bilinir ki geriye kesin dönüş vardır bir gün.
    Aşk bitmemiştir yüreklerde, daha sıcacıktır.
    O sıcaklık köz olsa da hiç bitmeyecektir.
    Zira “Hoşça kal” denmiştir giderken.
    Gözler birbirinden hiç ayrılmayacaktır, kalple işbirliği yaparcasına.
    Kalp, adını her duyuşta fırlayacaktır yerinden.
    Çünkü “Hoşça kal” denmiştir giderken.
    Dünyanın bir ucunda bile olunsa o hep seninledir,
    Nefesi hep boynunda, umudu hep seninledir.
    Bazen bir köşe başında beklemektir,
    Onun oradan sana koşacağını bilmektir.
    Ağlarken güldürür.
    Severken daha da sevdirir.
    “Hoşça kal” kısa bir mola, küçük bir nazdır.
    Ancak ne olursa olsun, sonu hep mutluluktur.



    Elveda demek istemiyorum giderken.
    Hüzün dolu ayrılıkları kemikleştiren bir kelimedir çünkü.
    Sevdaları yürekten kopartıp atan ve yerinde yaralar bırakandır.
    Çiçekleri soldurup, güneşi bile karartandır.
    Tüm yaşanmışlıkları ortadan kaldırıp,
    Hatıraların koynunda yıllandıran bir kelimedir, “Elveda”.
    Bakışların bakışlara kenetlendiği günlerin,
    Saatlerin hatta saniyelerin bittiğidir.
    Sevgi sözcüklerinin tükendiğidir, konuşamamaktır.
    Özlemlerin himayesine girip ve hiç çıkmamaktır “Elveda”.
    Kalbin yerinden çıkacakmış gibi atmasının sonudur.
    Seni yalnızlığınla baş başa bırakıp,
    Dokunuşların hissini kaybetmesidir, uyuşmaktır “Elveda”.
    Dünyanın sonudur, yaşarken ölmektir, anlamsızlıktır.
    Tatlının acı, tuzlunun tuzsuz, suyun ise zehir olmasıdır.
    Fotoğraflara son kez bakıp
    hepsini göz kırpmadan yakabilmektir.
    Bazen kalbin izin vermese de “Ah” etmektir “Elveda”.
    Bazense verdiğin ömre bir yenisini eklemek için
    RABBİNE dua etmektir.
    Başını geriye çevirmek ve beyaz mendil sallamaktır,
    gözlerde iki damla yaş ile birlikte.
    Ya da ardına bakmamak ve gözlerinden damlaması gereken yaşları içine akıtıp hızla uzaklaşmaktır.
    Bir an kendinle olan mücadeleni kaybedip yine ona koşmaktır,
    Ancak uzakta kalmak ve
    sadece seyretmektir, görebilmektir onu.


    Beraber yaşadığın günleri büyük bir iştahla saymak yerine, artık tarihleri unutmaktır.
    Hiç neşe barındırmaz içinde “Elveda”.
    Sıcaklıktan uzaktır, sevgi katilidir, sinsidir.
    Bir onur mücadelesidir, kıyasıya.
    Kısacası, umudun bitmesi ve ömrün kalan kısmını uzatma olarak görmektir “Elveda”.

    Bu yüzden, sırf bu yüzden
    “Elveda” demek istemiyorum
    sevgini yüreğimde taşıdığım için
    Sadece “Hoşça kal” demek istiyorum..

  • Zeynep Tek
    Zeynep Tek

    19.01.2011 - 10:34

    Bırak...sorma!
    Hanesi boş kalsın ismine yüklediğim anlamın
    Aşk de, nefret de ne dersen de..
    Ben bile bilemezken bendeki vazgeçilmezliğinin sebebini
    Bırak sözcüklerin kafası karışmasın...
    Bir kelimeye
    Bir dizeye
    Bir şiire sığamayacak kadar ağrılı harflerim...
    Yürekte sevmek çok zor
    Dışarı çıkmak istedikçe içimdeki tutsak aşk
    Susturdum çığlıklarını
    Çırpındı
    Yüreğimin duvarlarına yumruklar attı
    Yırttı
    Kanattı
    İçim birkez daha acıdı
    Sen acı/ma..!
    Son gözyaşımı da yuttum
    şimdi ağrılarım dinmek bilmiyor
    Aşk kaybından gideceğim...
    Açın ışıkları geceler
    Sigaramın dumanından kalemim ne yazdığını görmüyor...!
    Yüreğimdeki mahkum aşk... Dur/ma kaç!
    Nasıl olsa bulurum seni gidişinin ardındaki damla damla kan izlerinden!

  • Zeynep Tek
    Zeynep Tek

    10.01.2011 - 11:29

    Eskiden kalem ustaları mürekkebin olgunlaşması için ilginç bir yola başvururlarmış. İyi bir mürekkebin binlerce kez çalkalanması gerekirmiş, ama bunu yapacak ne sabır ne de ayıracak bir zaman varmış. Yani meşakkatli bir işmiş anlayacağınız.

    Kalem ustaları da bu güç işten kolay bir şekilde kurtulmak için testilere doldurdukları mürekkepleri uzun bir yola çıkacak olan kervandaki develerin boynuna asarlarmış. Böylece deve kervanı gidip tekrar dönene kadar mürekkep binlerce kez çalkalanıp en iyi düzeyine gelirmiş.

    Bizlerde hayat karşısında aynen bu develerin boynuna asılı mürekkep dolu testiler gibi çalkalanıp duruyoruz.

    Her saniye ruhumuzun olgunlaşması için çalışıyor.

    Yaşamın farkında olanlar, kendini eğitenler, eğlenmesini bilenler, küçük şeyleri takıntı yapmayanlar bu hayattan zevk alırken tam tersini yapanlar kendileriyle boğuşup duruyorlar.

    Su gibi akamayanın, rüzgar gibi esemeyenin, toprak gibi çiçek açamayanın, insanı sevemeyenin, kırdığı gönlü düzelteyemenin, yoksula el uzatamayanın, emeğe saygı duyamayanın geçirdiği saatler ölü saatlerdir.

    Yaşamı anlamadan, zevk almadan yaşamak, sadece nefes almak ne acı..

    'Günün birinde bir hattat, Mısır’ a gidecek bir deve kervanına devenin boynuna asılması için bir testi vermiş, bu testiye göz kulak olması için yanına yeni girmiş toy, aynı zamanda zeki ve becerikli bir delikanlıyı görevlendirmiş.

    Ona demiş ki,' Bu testi senin her şeyin onu iyi koru. Döndüğünde testi ile birlikte seni görmek istiyorum.' Delikanlı da 'Usta! 'diye seslenmiş, 'Testinin içinde mürekkep olmadığını iyi biliyorum. Bu testiyi önemli kılan nedir? ' diye sormuş. Usta da,' Döndüğünde görürsün' diye yanıt vermiş.

    Neyse yolculuk başlamış, öğrenmeye meraklı genç, yol boyunca gördüğü ilginç ve farklı şeyleri not etmiş, duygularını yazıya aktarmış.

    Merak bir girdi mi ruha insanı sürekli meşgul eder, rahatsız eder. Gencin de gözü her fırsatta hocasının emanet ettiği testideymiş. Bundan sıyrılmak için geçtiği yerleri daha dikkatli gözler olmuş, yörenin insanlarıyla haşır neşir olmuş, dillerini alışkanlıklarını kapmış, becerilerini öğrenmiş.

    Nasıl mürekkep dolu küp her sarsıntı da mükemmelleşiyorsa gençte bu yolculuğun her saniyesinde, geçirdiği her badirede, her gözlediği ve öğrendiği şeyde daha olgunlaşıyor, kendine geliyormuş.

    Dünyaya başka bakıyormuş artık. Yolculuğa başladığı kişi değilmiş artık.

    Gel zaman git zaman kervan geri dönmüş.

    Genç de çok merak ettiği testiyle birlikte ustasının yanına gelmiş. Usta derisi esmerleşen gencin gözlerinde güneş gibi parlayan ışığı görünce yolculuğun amacına ulaştığını anlamış, bundan mutlu olmuş.

    Genç hattat, testiye büyük bir açlıkla bakarak ustasına, “Döndüğümde görürsün.” demiştin. Usta, masaya testiyi usulca koymuş ve geç hattatın gözleri önünde açmış. Testiden mis gibi bir gül kokusu gelmiş. Testiden çıkan şey gül yaprakları ve suymuş.

    Geç hattat ustasının ne yapmak istediğini anlamış ve gülümsemiş.”

    Bir yıl daha bitiyor.

    Hayat yolculuğumuza bir yıl eksik olarak devam ediyoruz.

    Geriye dönüp baktığımızda bizde çıkan koku gül kokusu mu insanları mutlu eden, yoksa bir hiç mi? ...

    Çıktığımız her basamakta öğreneceğimiz çok şey var, gönüllerini kazanacağımız bir çok insan..

  • Zeynep Tek
    Zeynep Tek

    03.01.2011 - 16:17

    Yine mi dönüyorum hüzünlü saatlere?

    Oysa geceye beş kala çağırışlarını duymuştum. Belki sensindir diye bir umut kapladı içimi...

    Nafile, sana uzanan bütün yollar kapalı...Öğrendim..Evet geç de olsa öğrendim bunu, çok geç olsa da...

    Uzaklardan bir ses olmak istedi bir dostum, uzaklardan bir el...Üşüme diye...
    Olamadı, olamazdı, yokluğun her şeyden daha soğuktu.
    Yokluğun soğuk, yokluğun buz gibi...

    Hani öyle üşürsün ki, artık hiç bir şey hissetmez uzuvların, uyuşur kalır da manasız bir donukluğun çizgileri oluşur, ardından bir kabuk içindeki parçalanmayı döker, ezip de geçer tüm bedenini, acısı en derinden gelir de yakar her yerini...
    İşte ben de öyle üşüdüm gece yarısını beş geçe...
    Manasız buluyorum sanki artık her şeyi.

    Sevgi deseler sadece bir iç çekebilirim, sonra gülüp geçerim gibi geliyor.

    Aşkı sorsalar, aynı dili mi konuşuyoruz diye anlamsızca bakabilirim gözlerine...
    Anlatın derim durmayın, bırakın tüm şiirleri, şarkıları, masalları...
    Dokunabilir miyim aşka, dokunabilir miyim ellerimle diye sorarım, geçer mi üşümesi yüreğimin, geçer mi üşümesi içimin...
    Aşk dediğiniz şey gelince ansızın, anlar mı beni aşkla gelen, beni ben olduğum için mi, kendi var ettiği için mi ister...Varolanlara, benden kalanlara hoş geldin mi der, yoksa bir iki zaman sonra herkes gibi o da mı çekip gider?

    Bakışlarım dondu sanki, yüreğim donunca...Nasıl da manasız bakıyorum etrafa.
    Görmesin istiyorum hiç kimse gözlerimi, görmesin hiç kimse hüzün tanelerimi...
    Susuyorum artık derin derin. Nasıl da konuşmak istiyorum oysa. Saatlerce susmadan konuşmak istiyorum. Tüm biriktirdiklerimi en başından başlayıp sonuna kadar anlatmak istiyorum. Anlatmak yetmez biliyorum, anlaşılmak da istiyorum...

    Bir el istiyorum başımda...

    Saçlarıma dokunsun istiyorum, tüm bedenimden söküp alsın yalnızlığımı tılsımıyla...Bir el istiyorum dokunsun saçlarıma yumuşacık ve alsın tüm donuklukları usulca.

    Bir göz istiyorum gözlerimde...

    Anlamsız bakan gözlerimin içini görsün, hala arkalarda kalmış ışık huzmelerinin içine dalsın, çıkarsın tüm umutlarımı eski sandığın içinden, açsın da ışığı ile umut olsun yollarıma, yolum olsun yordamım olsun istiyorum...

    Bir omuz istiyorum...

    Başımı yaslayıp uzun uzun ağlayabileceğim. Yıllardır biriktirdiğim hüzün tanelerini tek tek dökebileceğim bir omuz...
    Ona yaslanınca her şeyi unutmak istiyorum, sıcacık olmak...İçimi huzur kaplasın, hiç konuşmadan saatlerde orada kalmak, hiç konuşmadan anlaşılabilmek istiyorum...

    Biliyorum ne de çok şey istiyorum...

    Bunların sadece puslu bir hayal olduğunu da biliyorum.
    Seni bende var edişimi, aslında sadece bende olduğunu, aslında sadece bir hayal olduğunu çok iyi biliyorum.
    Ama yine de seni çok özlüyorum, yine de çok üşüyorum ve yine de seni istiyorum...

    Ben hüzünlerime geri dönüyorum...

  • Zeynep Tek
    Zeynep Tek

    29.12.2010 - 13:12

    ben gitmeyi bilmem

    sevdiğimi asla terketmem
    ben bilirim düşünmeyi
    ben bilirim ağlamayı
    ve iyi bilirim
    ona şiirler yazmayı
    binerim dert kervanına
    katarım gönlümü kuş katarlarına
    iyi bilirim yanmayı
    heryerde onu aramayı
    ben gitmeyi bilmem
    sevdiğim için canımı veririm
    adam gibi severim
    ben yalan bilmem
    yalan söylemem
    hergün dua ederim
    gelmesi için beklerim
    hiç dilimden düşürmem adını
    hep hep düşünürüm

    ben gitmeyi bilmem
    gideni unutmayıda
    unut diyen dilleride dinlemem
    ben gidemem
    ben unutamam

  • Zeynep Tek
    Zeynep Tek

    09.12.2010 - 10:18

    SEN HASRETİM, SEN GİZLİ SEVDAM


    Unutmak kolay mı unutabilirmiyim seni?
    Gözümde sakladığım gözyaşımsın;
    Yüreğimde gizlediğim ince sızım.
    Dünyada kavuşamayacağım hasretimsin.
    Kopkoyu boşlukları sarmaladığım kara sevdam.....



    Saklamak kolay mı sana olan hasretimi,
    Gözyaşlarımı içime akıtırken, gülümsemeyi;
    Yüreğim kor gibi yanarken, güzelliklerden söz etmeyi;
    Başarmak kolay mı sanırsın kolay mı canım?
    Düğüm düğüm düğümlenirken hasretin boğazımda.


    Sen sevdiceğim, gözbebeğim hissediyormusun bu özlemi?
    Sana kavuşmak söz konusu olsa, neleri feda edebileceğimi;
    Sımsıkı sarıyorum içime sokarcasına,sen diye boşlukları;
    O dokunmaya kıyamadığım yanaklarını, öpücüklere boğarken;
    Sen aşkım, sen hasretim, sen gizli sevdam, sen saramadığım bebeğim! ! ! ! !



    Sabret diyorlar, unut diyorlar, kendine gel diyorlar! ! ! !
    Bilmiyorlar ki; acımın büyüklüğünü, yüreğimin ateşini;
    Çıkarsam bu yüreği, çıkarıp gömsem yanıbaşına;
    İşte o zaman belki sukun bulur bu acı, bu ızdırap! !
    Dünyadaki tüm dertleri silerim; aç kollarını ben geldim bebeğim! ! ! !

    ADEM BİLİCİ

  • Zeynep Tek
    Zeynep Tek

    11.11.2010 - 10:48

    DUR! .....GİTME! ....
    Gidiyorsun karaları bağlayıp gitmek istiyorsun..

    Gönlünce, heyecanla.

    Uzak durmak istiyorsun,

    mavi semaların körerdiği bu şehirden.

    Hayalin acı verdiği yangın dolu bu alemden kaçıyorsun!



    Geride bıraktığın yangın dolu dakıkaları düşünmeden.



    Hadi git...



    Bir asırlık çınarın Yapraklarını kurutmaya acımadan,

    Hadi giy özenle büyüttüğüm sevgi çiçeklerini kurutarak



    Güneşin acı çektiği,

    kızıl sonsuzlukta gözyaşlarıma şemsiye tutarak, git...



    Dur..!

    gitme ne olursun...



    Güneşe bakışımı beraberinde götürüyorsun...

    Gitme,



    Denizi koklayasım, yakamozla dans edişim,sende kaldı.

    Dur gitme,



    Ellerimle yaptığım yıldızlarım senin ufuklarına kaçıyor,

    gitme..



    seni son öptüğüm yağmurlu geceler yok oluyor dünyamdan,

    gitme dur...!



    Hayal dünyamda araladığım mavi gizem,gözlerinde kaldı..

    dur..!



    Sayfalarımla seviştiğim mürekkebim tükendi,Gitme..



    Yalvarırım dur..

    Son nefesim sende kaldı! ! ! !

Toplam 52 mesaj bulundu