Ülkeme benzer gözlerin Bazen ahulu Bazen buğulu Deler geçer yüreğimi Kirpiklerin ağulu
Ülkeme benzer gözlerin Bakışın Bir direnişin manifestosu Kapama gözlerini Kaybederim sevdamı Ben sensiz şaşarım Şaşırırım yolu
Ülkeme benzer gözlerin Denizlerince bilge Toprağınca üretken Dağlarınca uslu
Nehrince çılgın Güneşince sıcak Baharınca coşkulu
Kaşların Kafkas kartalı Fırat’tır coşar deli dolu Yeşilinde Dicle akar Dağlar dayanmaz bakışına Çeliği büker Bir işmarınla Bin yiğit baştan çıkar
Ülkeme benzer gözlerin Gâh düşlü Gâhı telaşlı Sevgi dolu Güzünce yaşlı Çiçeğe durmuş papatya gibi gülüşlü Umut dolu gözlerin maviye çalar Ondördünde ay gibi bakar Anadolu gibi asil ağırbaşlı
Ülkeme benzer gözlerin Bazen eser bir deli rüzgar Türküye durur Yemyeşil bir selvi bir çınar Kimi zaman kine Dirence kesmiş yüreğin Belli ki için için kanar Belli ki kendini Kökünü kökenini Belli ki geçmişini Yitmişini arar
Ülkeme benzer gözlerin Kavgan sınıfsal Acın cinsel Her yanda kin Örselenmiş sevdan Harami Hoyrat ellerde Dişlenmiş memelerin Kan kokar
Bilirim Bu sahte Bu eğreti Bu düzmece Bu bet bu beter Bu lanet düzeni O bakışların utancı yakar
Bilirim Cinselliğin Sınıfsallığın Köleliğin zincirini Yine sevdan kırar Bir umudum sende Bu dokuz kapılı zulmün kalesini Yıkarsa Bu gözlerin hıncı yıkar
Sen ki asi Sen ki asil Sen ki güzel narin, Sen tertip sen düzen Sen güllerce kibar Sen ki nazlı nazenin Sen cilve işve cazibe Ve sen ki dilber
Kolay değil Durman duyarsız kalman öylesine Kolay değil Asiye, anne Soyulana Sövülene yar olmak kolay değil Ezilene sözcü Direnene dövülene gözcü olmak da öyle
Havva Anamız ki Bedelinin cennet Bedelinin sürgün İblis Ve nefisle kavga Olduğunu bile bile İsyan etmişken Gelmezken ipe sapana sen Örgütlemişken Adem Baba'yı yasağa yulara
Korkağa, yalakaya Yalağa yalamığa helalli olmak Hırsıza haine hanım olmak Hele ki sülüğe sümsüğe nikahlı olmak Ölümden de beter
Ülkeme benzer gözlerin, Sen ki
Gördes’li Makbule Sultanahmet’te Halide, Nakiye Erzurum’ da Nene Hatun İzmir de Asker Saime
Amasyalı Adil kızı Zeynep Tarsuslu Kara Fatma Osmaniy’de Kılavuz Hatice, Tayyar rahmiye, Erzincanlı Osman kızı Emine Binbaşı Ayşe Kadın
Bimem ki hangi sayfaya sığar Her dağa Bir karış toprağa Batarsa güneş seninle doğar Ögürlüğe,azatlığa Her güzlliğe Mührünü vurmuş adın
Sen yar Sen ana Sen ki Kadeş’e mürünü vuran kadın Tavana
Üretken Kibele Sen özgür kadın amazon Sen ki İsa’ya Musa’ya Mustafa Kemale Yani sen Güneşe Güzele Gülüşe gebe
Troyalı Helen’den Aslı’ya Şirine Şu çile çeken annene; Sevdasını taşır nice aşkların Güvercin gibi barışın Bir salkım üzüm gibi kardeşliğin Hasrettir sevgiye Çalışmaya ve bilgiye
Yaprak gibi bölüşmeye Bahara durmuş toprak gibi üretmeye O olmayası O kahrolası İlk aletin keşfinden bu güne Kalmışsın Gücün merhametine Susamışsın hürriyetine
Bilmez misin Bu zehri Bu kahrı Bu çamur çepel nehri Bu cünüp, bu cenabet şehri Yıkayıp yursa Göz yaşların yıkar
Başağa durmuş buğday benizli Karanfil gibi esmer Gül gibi pembe Çiğdem gibi beyaz tenli Bir nice güzelin Özlemini taşır Hakkın adaletin Aşkın sevginin Eğersiz amasızının Hesapsız kitapsızının En basit bir canlı kadar özgür olmanın
Ülkeme benzer gözlerin Gözlerinde görürüm Haini laini Riyayı yalanı Gözerinle gülerim Sevdanın Sevişin Sevincin Sevginin En safını En yalınını En özelini
Gözlerinde yaşarım Devrimin Değişimin Eytişimin en hasını En güzelini
Can demişim sana Canan demişim Yar demiş yanmışım Yaren etmişim Adını anmışım Ayağım taşa takılsa
Gülüşünü gül Ninnini türküme dil Saçını sazıma tel Yüreğini sevdama yol etmişim
Bilirim Kanını Cananını Sevdanı Her şeyini Her yanını verdin Ölümüne sevdin bilirim
Sen ki asi Sen ki asil Sen ki güzel narin, Sen erenler evliyalar Nice yiğitler anası Sen vefa, Sen cefa Sen Meryem Sen Havva Kanını can etmişsin Kara sevdalısına En acılısına yavrunun En belalısına yârin
Gelmişim kapına Son umudum yeşilinde Gök mavisinde Gözlerinin Zeytin karasında
Üçlerin Kırkların yedilerin Yüzü suyu hürmetine
Göklerin Denizlerin Toprağın ve yıldızların Havada uçan Dalda açanların Yerde bitenlerin sevdasına Düşenlerin Düşünenlerin Hakkına hatırasına Tut da elini Al götür sevdanı yarınlara Sen veririsin bilirim Aşkın da acının da en güzelini
Çocukların Çiçeklerin Kuşların böceklerin hatırına Ne olur Allah aşkına Ülkene sevdana ve özgürlüğüne Kapama gözlerini
Mahmut NAZİK 13.04.2009 Mersin
KALDIM GERİYE
El bir kere doğar, Ben bin kere doğdum Her çiçeğin açışında.
Her canlı ölümün sözleşmesi, Senediyle doğar elinde. Ama el bir kere ölür, Ben bin kere öldüm; Kaç kere kovdum kapımdan, Anlaşmazlığa düştüm Azrail’le. Bin kere vuruldum, İbrahimi ateşlere verildim Bin kere dirildim yine
Bir yarla yetinmedi yüreğim Kaç kere baştan çıkardı Sevgi sunarken, Hazzı, özgürlüğü yola gelmezliği. Bin yaranın acısını duydum can evimde. Kaldım geriye.
Kaç gece gerdeğe girdim ay ışığıyla, Üçten dokuza Bin kere boşadım inançlarımı. Çiğdem çiğdem Kaç bahar toprağın gülüşünü yaşadım. Kaç son bahar umutlarım döküldü, Ağladım, ağladım, ağladım.. Kaldım geriye
Kaç nisan Sevdanın soluşunu yaşadım ben. Kaç kere insanlığın ölüşünü Çiçeklerle güldüm, Yapraklarla döküldüm.
Yüreğimde göllenmiş acılarımın Bendi yıkıldı kaç kere Kabuk bağlamış ihanetleri kanattı riyanı eli Sevdanı basmışım tuz yerine Gömüp de acımı yedi kat yüreğin dibine Kaldım geriye
Ne güzeller gördüm, Gülüşü ay gibi. Zarif, narin, uysal Sevgisi sevgi Kirpiğini ok edip Kaç kere takılı kaldım kaşının yayına,
Kaç kere öldüm; Kaç kere gömüldüm Gözünün katran karasına Aşkı aramakla geçti ömrüm Doğumla ölüm arasında Kaç kere vurdular sevdamı can evinden Kaldım geriye
Ne yiğitler gördüm Kini kin, Öfkesi öfke, Ustura gibi, Boşalmış yay gibi. İnancı kör etmiş gözlerini. Dal gibi yıkıldılar önümde Ben, kaldım geriye Ağırlığını taşırım Erimiş kurşun gibi yüreğimde.
Doğa hergün kendini yeniden yaratırken kişinin kendini nasıl tanıtabileceğini düşünüyorum.bu bir yönüyle kendini sabitleme, değişimi inkar etmedir.Ancak duyumsadığım ve gördüğümü sandığım şeyler olduğunu söyleyebilirim t ...
08.12.2009 - 19:19
ÜLKEME BENZER GÖZLERİN
Ülkeme benzer gözlerin
Bazen ahulu
Bazen buğulu
Deler geçer yüreğimi
Kirpiklerin ağulu
Ülkeme benzer gözlerin
Bakışın
Bir direnişin manifestosu
Kapama gözlerini
Kaybederim sevdamı
Ben sensiz şaşarım
Şaşırırım yolu
Ülkeme benzer gözlerin
Denizlerince bilge
Toprağınca üretken
Dağlarınca uslu
Nehrince çılgın
Güneşince sıcak
Baharınca coşkulu
Kaşların Kafkas kartalı
Fırat’tır coşar deli dolu
Yeşilinde Dicle akar
Dağlar dayanmaz bakışına
Çeliği büker
Bir işmarınla
Bin yiğit baştan çıkar
Ülkeme benzer gözlerin
Gâh düşlü
Gâhı telaşlı
Sevgi dolu
Güzünce yaşlı
Çiçeğe durmuş papatya gibi gülüşlü
Umut dolu gözlerin maviye çalar
Ondördünde ay gibi bakar
Anadolu gibi asil ağırbaşlı
Ülkeme benzer gözlerin
Bazen eser bir deli rüzgar
Türküye durur
Yemyeşil bir selvi bir çınar
Kimi zaman kine
Dirence kesmiş yüreğin
Belli ki için için kanar
Belli ki kendini
Kökünü kökenini
Belli ki geçmişini
Yitmişini arar
Ülkeme benzer gözlerin
Kavgan sınıfsal
Acın cinsel
Her yanda kin
Örselenmiş sevdan
Harami
Hoyrat ellerde
Dişlenmiş memelerin
Kan kokar
Bilirim
Bu sahte
Bu eğreti
Bu düzmece
Bu bet bu beter
Bu lanet düzeni
O bakışların utancı yakar
Bilirim
Cinselliğin
Sınıfsallığın
Köleliğin zincirini
Yine sevdan kırar
Bir umudum sende
Bu dokuz kapılı zulmün kalesini
Yıkarsa
Bu gözlerin hıncı yıkar
Sen ki asi
Sen ki asil
Sen ki güzel narin,
Sen tertip sen düzen
Sen güllerce kibar
Sen ki nazlı nazenin
Sen cilve işve cazibe
Ve sen ki dilber
Kolay değil
Durman duyarsız kalman öylesine
Kolay değil
Asiye, anne
Soyulana Sövülene
yar olmak kolay değil
Ezilene sözcü
Direnene dövülene gözcü olmak da öyle
Havva Anamız ki
Bedelinin cennet
Bedelinin sürgün
İblis
Ve nefisle kavga
Olduğunu bile bile
İsyan etmişken
Gelmezken ipe sapana sen
Örgütlemişken Adem Baba'yı yasağa yulara
Korkağa, yalakaya
Yalağa yalamığa helalli olmak
Hırsıza haine hanım olmak
Hele ki sülüğe sümsüğe nikahlı olmak
Ölümden de beter
Ülkeme benzer gözlerin,
Sen ki
Gördes’li Makbule
Sultanahmet’te Halide, Nakiye
Erzurum’ da Nene Hatun
İzmir de Asker Saime
Amasyalı Adil kızı Zeynep
Tarsuslu Kara Fatma
Osmaniy’de Kılavuz Hatice, Tayyar rahmiye,
Erzincanlı Osman kızı Emine
Binbaşı Ayşe Kadın
Bimem ki hangi sayfaya sığar
Her dağa
Bir karış toprağa
Batarsa güneş seninle doğar
Ögürlüğe,azatlığa
Her güzlliğe
Mührünü vurmuş adın
Sen yar
Sen ana
Sen ki
Kadeş’e mürünü vuran kadın Tavana
Üretken Kibele
Sen özgür kadın amazon
Sen ki
İsa’ya
Musa’ya
Mustafa Kemale
Yani sen
Güneşe
Güzele
Gülüşe gebe
Troyalı Helen’den
Aslı’ya Şirine
Şu çile çeken annene;
Sevdasını taşır nice aşkların
Güvercin gibi barışın
Bir salkım üzüm gibi kardeşliğin
Hasrettir sevgiye
Çalışmaya ve bilgiye
Yaprak gibi bölüşmeye
Bahara durmuş toprak gibi üretmeye
O olmayası
O kahrolası
İlk aletin keşfinden bu güne
Kalmışsın
Gücün merhametine
Susamışsın hürriyetine
Bilmez misin
Bu zehri
Bu kahrı
Bu çamur çepel nehri
Bu cünüp, bu cenabet şehri
Yıkayıp yursa
Göz yaşların yıkar
Başağa durmuş buğday benizli
Karanfil gibi esmer
Gül gibi pembe
Çiğdem gibi beyaz tenli
Bir nice güzelin
Özlemini taşır
Hakkın adaletin
Aşkın sevginin
Eğersiz amasızının
Hesapsız kitapsızının
En basit bir canlı kadar özgür olmanın
Ülkeme benzer gözlerin
Gözlerinde görürüm
Haini laini
Riyayı yalanı
Gözerinle gülerim
Sevdanın
Sevişin
Sevincin
Sevginin
En safını
En yalınını
En özelini
Gözlerinde yaşarım
Devrimin
Değişimin
Eytişimin en hasını
En güzelini
Can demişim sana
Canan demişim
Yar demiş yanmışım
Yaren etmişim
Adını anmışım
Ayağım taşa takılsa
Gülüşünü gül
Ninnini türküme dil
Saçını sazıma tel
Yüreğini sevdama yol etmişim
Bilirim
Kanını
Cananını
Sevdanı
Her şeyini
Her yanını verdin
Ölümüne sevdin bilirim
Sen ki asi
Sen ki asil
Sen ki güzel narin,
Sen erenler evliyalar
Nice yiğitler anası
Sen vefa,
Sen cefa
Sen Meryem
Sen Havva
Kanını can etmişsin
Kara sevdalısına
En acılısına yavrunun
En belalısına yârin
Gelmişim kapına
Son umudum yeşilinde
Gök mavisinde
Gözlerinin
Zeytin karasında
Üçlerin
Kırkların yedilerin
Yüzü suyu hürmetine
Göklerin
Denizlerin
Toprağın ve yıldızların
Havada uçan
Dalda açanların
Yerde bitenlerin sevdasına
Düşenlerin
Düşünenlerin
Hakkına hatırasına
Tut da elini
Al götür sevdanı yarınlara
Sen veririsin bilirim
Aşkın da acının da en güzelini
Çocukların
Çiçeklerin
Kuşların böceklerin hatırına
Ne olur
Allah aşkına
Ülkene sevdana ve özgürlüğüne
Kapama gözlerini
Mahmut NAZİK 13.04.2009 Mersin
KALDIM GERİYE
El bir kere doğar,
Ben bin kere doğdum
Her çiçeğin açışında.
Her canlı ölümün sözleşmesi,
Senediyle doğar elinde.
Ama el bir kere ölür,
Ben bin kere öldüm;
Kaç kere kovdum kapımdan,
Anlaşmazlığa düştüm Azrail’le.
Bin kere vuruldum,
İbrahimi ateşlere verildim
Bin kere dirildim yine
Bir yarla yetinmedi yüreğim
Kaç kere baştan çıkardı
Sevgi sunarken,
Hazzı, özgürlüğü yola gelmezliği.
Bin yaranın acısını duydum can evimde.
Kaldım geriye.
Kaç gece gerdeğe girdim ay ışığıyla,
Üçten dokuza
Bin kere boşadım inançlarımı.
Çiğdem çiğdem
Kaç bahar toprağın gülüşünü yaşadım.
Kaç son bahar umutlarım döküldü,
Ağladım, ağladım, ağladım..
Kaldım geriye
Kaç nisan
Sevdanın soluşunu yaşadım ben.
Kaç kere insanlığın ölüşünü
Çiçeklerle güldüm,
Yapraklarla döküldüm.
Gülen çiçekler soldu,
Ağlayan yapraklar döküldü,
Kaldım geriye.
Yüreğimde göllenmiş acılarımın
Bendi yıkıldı kaç kere
Kabuk bağlamış ihanetleri kanattı riyanı eli
Sevdanı basmışım tuz yerine
Gömüp de acımı yedi kat yüreğin dibine
Kaldım geriye
Ne güzeller gördüm,
Gülüşü ay gibi.
Zarif, narin, uysal
Sevgisi sevgi
Kirpiğini ok edip
Kaç kere takılı kaldım kaşının yayına,
Kaç kere öldüm;
Kaç kere gömüldüm
Gözünün katran karasına
Aşkı aramakla geçti ömrüm
Doğumla ölüm arasında
Kaç kere vurdular
sevdamı can evinden
Kaldım geriye
Ne yiğitler gördüm
Kini kin,
Öfkesi öfke,
Ustura gibi,
Boşalmış yay gibi.
İnancı kör etmiş gözlerini.
Dal gibi yıkıldılar önümde
Ben,
kaldım geriye
Ağırlığını taşırım
Erimiş kurşun gibi yüreğimde.
Mahmut NAZİK 15.03.2008 MERSİN
Toplam 1 mesaj bulundu