1967 ERZURUM/AŞKALE doğumlu, İLAHİYAT mezunu.Vatanperver, sanatçı, şair, yazar, fikir amelesi
SANAT SERÜVENİ
TİYATROCU: 1973 yılında bir anadolu turnesi sonucu memleketi ERZURUM/AŞKALE’ye gelen, altı yaşındayken, rahmetli babasıyla birlikte gittiği, “Günah işlemeden tiyatro yapacağım” o meşhur sözün sahibi MERHUM ÜSTAD HASAN NAİL CANAT’ın yazıp yönettiği oynadığı, dini ve milli duyguları çağrıştıran “GÜNAHKÂR BABA” adlı oyunu izlerken, çok duygulanır ve etkilenir. O gün kararını verir “bende tiyatrocu olacağım.”
Daha sonraki yıllarda amatör bir ruhla halk eğimi, gençlik merkezi ve birçok dernek ve çeşitli gençlik kolları bünyesinde gerçekleştirilen organizasyonlarda, arkadaşlarıyla birlikte, kendi yazıp yönettiği, aynı zamanda oynadığı,
“ÇEÇENYA DESTANI/3 Perdelik,dram” “FİLİSTİN DİRENİŞİ/Tek perdelik, dram” “SAK ÜSTÜNDE DAMDAĞAN, KAZ BELİNE VURMAYI/3 Perdelik, kara mizah" "ZİLLİYET GAZETESİ/Tek perdelik, kara mizah” "YAVUZ HIRSIZ EV SAHİBİNİ BASTIRIR/Tek Perdelik, kara mizah” "KAYPAK PROFESÖR/Tek perdelik, kara mizah" "ENTEL DANTEL/Tek perdelik, kara mizah" "KAÇIK OTURUM/Tek perdelik, kara mizah” "YEŞİLİ NEDE ÇOK SEVERDİ-Tek perdelik, melodram" oyunları oldukça ses getirir.
Tiyatro sanatının sol ve sabetayist kesimin tekelinde olması ve milletin değerlerine ve mukaddesatına karşı; kirli, ahlaksız ve sapık fikirlerini, tiyatro aracılığıyla, genç beyinlere aktarmaları hadisesi onu oldukça rahatsız eder. Bu vesileyle İSTANBUL'a gitmeliyim, profesyonel anlamda, yerli ve milli bir tiyatro için mücadele vermeliyim der ve İSTANBUL'a gelir.
İSTANBUL'da, HASAN NAİL CANAT'IN, "KARA GECELER EFENDIM/Kara mizah” oyununu izlemeye gider, "ÜSTAD HASAN NAİL CANAT" "ÜSTAD İBRAHİM HAKKI HAFIZ" ve "AHMET FADIL GÜÇ" gibi bu camianın (Vatanperver, milli ve manevi değerlere sahip) ünlü isimleriyle tanışır. Onlarla bu konudaki fikirlerini paylaşır. Hasan Nail Canat’ın çok hoşuna gider. “Sende cevher var delikanlı, burada bizimle çalışabilirsin” teklifi üzerine, İbrahim Hakkı Hafız’ın sahibi olduğu, Beyoğlu Ağacami karşısında bulunan, ELİF AJANS TRT PRODÜKSİYON ŞİRKETİNDE çalışmaya başlar.
“OSMANCIK” “ DUVARDAKİ KAN” "KAVANOZDAKİ ADAM" gibi dizilerin Prodüksiyon ve dialarında çalışma fırsatı bulur. İbrahim Hakkı Hafız, kendisine “Maşallah sen çok ahlaklı, yetenekli ve donanımlı bir gençsin, artık benim manevi evladımsın” diyecektir. "ELİF AJANS"ın yan kuruluşu olan "ELİF TİYATROSU"nda oyunculuğa başlar.
Bulgaristan’daki Müslüman Türklere karşı yapılan zulüm, baskı, işkence ve asimile olaylarını konu alan, “BULGARİZM/İSMİNİZİ BİLİYORMUSUNUZ” adlı oyunda rol alır, AKM ve SÜLEYMANİYE KÜLTÜR MERKEZİ"nde sahneye çıkar. Ardından aynı oyunla, ekiple birlikte, Türkiye turnesine çıkar, sayısız insanla tanışma ve samimi Anadolu insanıyla kucaklaşma fırsatı bulur.
Eyüp Sultan Belediyesi “ETO/Eyüp Sultan Belediyesi Tiyatro okulu” ndan mezuniyetin ardından, daha sonra “Yürüyeceğim bu yolda bir basamak olur” düşüncesiyle, Geleneksel Gülhane Şenliklerinde, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi tarafından düzenlenen yarışmada, ünlü isimlerden oluşan jüri ve yaklaşık 200.000 seyirci karşısında, kendi yazdığı, tek kişilik tuluat tarzı “RADYO TİYATROSU NOSTALJİSİ" adlı oyunla birinciliği yakalar “ALTIN LALE” ödülüne layık görülür.
Yine TGRT de yayınlanan, “HALKIN YILDIZLARI" adlı yarışmada, yine ünlü isimlerden oluşan jüri karşısında, tek kişilik tuluat tarzı sunumla, puan rekoru kırarak üçüncü hafta birincisi olur. Ardından gelen bir çok dizi ve tiyatro oyunculuğu teklifini, sırf milli ve manevi değerlere ters düştüğü için, elinin tersiyle iter.
Sonraki yıllarda, “AFG/Ahmet Fadıl Güç Tiyatrosu"na katılır. Sarıyer Belediyesinin düzenlediği, Rumeli Hisarında, İstanbulun Fethi Şenliklerinde, kalabalık oyuncu kadrosunun yer aldığı, "CÜNEYT ARKIN"ın "KARA MURAT” rolünü üstlendiği, “İSTANBUL'UN FETHİ" adlı oyunda, başrol olarak “FATİH SULTAN MEHMET" rolünü üstlenir. Resmi protokolün, yabancı ve yerli katılımcıların yoğun ilgisine neden olan bu oyun, aynı anda bir çok televizyon kanalında yayınlanır.
Bu arada "ÜSTAD NECİP FAZIL KISAKÜREK"in hayatını konu alan “ÜSTAD” ve "ERZURUMLU OSMAN BEDREDDİN HAZRETLERİ"nin hayatı konulu “İLÂHİ AŞK YOLCUSU" adlı, tiyatro tekniğiyle eserler kaleme alır.
“Gitgide dünyevileşmenin arttığı, insanların helal, haram dairesinden çıkıp, maneviyattan uzaklaştığı bu ahirzamanın ahirinde, artık benim için doğru olan budur, hakkımda hayırlısı bu olacak” düşüncesiyle, yine ÜSTADIN: “Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış, Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış” sözünden hareketle, tiyatroya ve oyunculuğa nokta koyup, "İSLÂMİ İLİMLERE" ve "SAHİH İSLÂM TASAVVUFUNA" yönelir.
Medrese ilmiyle meşgul olmuş, İslami ilimlerden; klasik arapça, tefsir, hadis, akaid, fıkıh ve tasavvuf alanlarında kendini yetiştirmiş; sahasında otoriter ve uzman bir çok tanınmış mutasavvıf (Mürşid-i Kâmil) den, "Sahih İslam Tasavvufu" konusunda manevi terbiye ve eğitimler almış, yaşantısına olumlu etkiler katmıştır.
MÛSİKÎŞİNAS: TÜRK TASAVVUF MÛSİKİSİ" "İRFANİ VE İRŞADİ ESERLER" dalında albümler yaptı, birçok televizyon programları ve halk konserleri verdi. Enstrüman olarak “ERBANE” ve “BENDİR” çalmaktadır.
Kendi söz ve bestelerinden oluşan,
“SOLMAYAN GÜL/İlahi, Ezgi"
Albümdeki Eserler: (Solmayan Gül (Bu Gönül), Koparma Kalayım, Gönüle Sultan, Yan Yüreğim (Hazan Vakti), Buyurun Bismillah (Nakşi Sofrası), Nurul Envar (Şiir), İştiyak Ateşi, Gül Yaprağı Tenin, Olur İnşallah, Yara Bende)
"GÜLLERİN GÜLÜ/İlâhi, Ezgi”
Albümdeki Eserler: (Güllerin Gülü, Medine'ye Hayranım, Sala (Hiç Kendine Yakıştıramaz İnsan), Kâbe'ye Doğru, Kurban Olduğum, Göz Yağmurları, Gönül Hun Oldu, Medine'ye Varam Dedim, Gül Yaprakları, Canım Anam)
“OL DERVİŞ/Tasavvuf Mûsikîsinden Seçme Eserler”
Albümdeki Eserler: (Uyan Ey Gözlerim, Taleal Bedru, Bir Gece Muhammed'e, Seyreyle Güzel, Niçin Ağlarsın Ey Bülbül, Milki Bekadan Gelmişem, Mualla Gavsı Geylânî, Medineye Varamadım, Gül Yüzünü Rüyamızda, Ey Aşık-ı Dildade, Ey Allahım, Ey Allahım Sana Sundum Elimi, Derman Arardım Derdime, Ağlar yakup, Allahu Allah, Affet İsyanım Benim, Canı Dilden Aşık Oldum, Bu Aşk Bir Bahr'i Ummandır, Tende Canım, Sevdim Seni Mabuduma, Durmaz Lisanım, Erler Demine, Cürmüm İle Geldim Sana, Demedim mi, Serveri Ser Bülendimiz, Gel Gör Beni Aşk Neyledi, Severim Ben Seni, Sultanım, Vakt-i Seherde, Yemen İllerinde, Dinle Sözümü, Durmaz Yanar, Kabe'nin Yolları, Lâilâheillallâh, Aşka Düşen Pervaneyim)
ANADOLU İRFAN VE İRŞAD REPERTUAR ESERLERİ
Albümdeki Eserler: (Aşkın İle Aşıklar, Aşkınla Yakıp Canı, Alemlere Rahmet Olan, Arafat Bayramıdır, Arayı Arayı, Ateşi Aşkınla Yandır, Badı Hazan Esti, Bayram O Bayram Ola, Bir Leylinin Mecnunuyam, Bu Dergâhta Yananlar Var, Can Ellerinden Gelmişem, Cânânı İncitme Câna, Daha Senden Gayrı, Derdimiz Olsa, Erzurum Kilidi, Ey İhvanı İman, Ey Dide Nedir Uyku, Ey Gönül Kılsan, Ey Erenler, Gül Yüzlü Güzel, Hak Şerleri Hayreyler, Havar Geylânî, Hazer Kıl, Hey Nakşibendi, Kadem Bastı, Kimi Dosta Varır, Kurban Olayım, Noldu Bu Gönlüm, Nolur Yarab, Ol Periveş, Pervaneler Şem'e Yanar, Tevhîd Etsin Dilimiz, Rahmet-i Rahmanı Dilerler)
EY CÂN-I CÂNAN/Nâ't-ı Şerifler
Albümdeki Eserler: (Allah'ın Sevgilisi, Arzuhal, Çok Susadık Ya Rasûlallah, Gül-i Hamra, Gül Kokulu Sevgili, Nâ't, Nâ't-ı Itri, Nâ't-ı Mevlana, Çok Hazin Bir Mevlid Gecesi, Sensin) adlı Albümleri bulunmaktadır.
RADYO PROGRAMCISI: İSTANBUL'da uzun yıllar başlıca; “DOLUNAY FM" “RADYO ASYA" "CUMA RADYO” “UHUD FM” “BAYRAM FM” gibi radyolarda, "YAPIMCI" ve "SUNUCU" olarak programlar yaptı. Özellikle “SULAR VE YANSIMALAR” adlı "NÂ'TI ŞERİF" konulu programla gündeme oturur.
SUNUCU: Bir çok profesyonel platformda, konser, program ve etkinliklerde sunucu olarak performans göstermiştir.
YAZAR: Uzun yıllar çeşitli ulusal dergilerde, "ARAŞTIRMA VE FİKİR YAZILARI" "EDEBÎ YAZILAR" "DENEME" ve "ŞİİRLER" yazdı.
Kendi edebi yazılarından oluşan, “O EN SEVGİLİ'YE SEVDA TERENNÜMLERİ" adlı kitabı bulunmaktadır.
ÖZ GEÇMİŞTEN, ÖZE GEÇİŞ
Aslında bir insan hayatı, düşülmüş bir tarih, okul isimleri, eser adları ile başlayıp, yine aynı şeylerle bitmez. Meczuplar vardır gördüğümüz, belki üstü başı yırtık pırtıktır ama Yüce Yaratıcının ona bakışını bilebilirmisiniz?
Ben üstün körü hayat hikâyelerinin yırtık-pırtık libasına takılıp, bir insanı insan eden “ÖZ”e geçiş yapamayan pek çok kimse tanıdım.
Bu sebeple naçizane “hakîkat incilerinin manasına teveccüh” ve “yapılanların Allah rızası için, hizmet anlayışıyla yapılması” prensibini kendi şahsıma şiar edindim. Rabbim yolumu şaşırtmasın.
Gelin her şey nasıl sessiz başladı ise öyle sessiz sürüp gitsin. Dalgasız, fırtınasız, kavgasız, şöhretsiz; inşallah her daim sözün güzelini söylemek kaydıyla buralarda olacağım, gözden yitme vaktini doldurana kadar.
Rabbimden dileğim, iman selametiyle kalıp, bu dünyadan o şekilde göçmektir. Selam ve dua ile
SANAT SERÜVENİ
TİYATROCU:
1973 yılında bir anadolu turnesi sonucu memleketi ERZURUM/AŞKALE’ye gelen, altı yaşındayken, rahmetli babasıyla birlikte gittiği, “Günah işlemeden tiyatro yapacağım” o meşhur sözün sahibi MERHUM ÜSTAD HASAN NAİL CANAT’ın yazıp yönettiği oynadığı, dini ve milli duyguları çağrıştıran “GÜNAHKÂR BABA” adlı oyunu izlerken, çok duygulanır ve etkilenir. O gün kararını verir “bende tiyatrocu olacağım.”
Daha sonraki yıllarda amatör bir ruhla halk eğimi, gençlik merkezi ve birçok dernek ve çeşitli gençlik kolları bünyesinde gerçekleştirilen organizasyonlarda, arkadaşlarıyla birlikte, kendi yazıp yönettiği, aynı zamanda oynadığı,
“ÇEÇENYA DESTANI/3 Perdelik,dram”
“FİLİSTİN DİRENİŞİ/Tek perdelik, dram”
“SAK ÜSTÜNDE DAMDAĞAN, KAZ BELİNE VURMAYI/3 Perdelik, kara mizah"
"ZİLLİYET GAZETESİ/Tek perdelik, kara mizah”
"YAVUZ HIRSIZ EV SAHİBİNİ BASTIRIR/Tek Perdelik, kara mizah”
"KAYPAK PROFESÖR/Tek perdelik, kara mizah"
"ENTEL DANTEL/Tek perdelik, kara mizah"
"KAÇIK OTURUM/Tek perdelik, kara mizah”
"YEŞİLİ NEDE ÇOK SEVERDİ-Tek perdelik, melodram" oyunları oldukça ses getirir.
Tiyatro sanatının sol ve sabetayist kesimin tekelinde olması ve milletin değerlerine ve mukaddesatına karşı; kirli, ahlaksız ve sapık fikirlerini, tiyatro aracılığıyla, genç beyinlere aktarmaları hadisesi onu oldukça rahatsız eder. Bu vesileyle İSTANBUL'a gitmeliyim, profesyonel anlamda, yerli ve milli bir tiyatro için mücadele vermeliyim der ve İSTANBUL'a gelir.
İSTANBUL'da, HASAN NAİL CANAT'IN, "KARA GECELER EFENDIM/Kara mizah” oyununu izlemeye gider, "ÜSTAD HASAN NAİL CANAT" "ÜSTAD İBRAHİM HAKKI HAFIZ" ve "AHMET FADIL GÜÇ" gibi bu camianın (Vatanperver, milli ve manevi değerlere sahip) ünlü isimleriyle tanışır. Onlarla bu konudaki fikirlerini paylaşır. Hasan Nail Canat’ın çok hoşuna gider. “Sende cevher var delikanlı, burada bizimle çalışabilirsin” teklifi üzerine, İbrahim Hakkı Hafız’ın sahibi olduğu, Beyoğlu Ağacami karşısında bulunan, ELİF AJANS TRT PRODÜKSİYON ŞİRKETİNDE çalışmaya başlar.
“OSMANCIK” “ DUVARDAKİ KAN” "KAVANOZDAKİ ADAM" gibi dizilerin Prodüksiyon ve dialarında çalışma fırsatı bulur. İbrahim Hakkı Hafız, kendisine “Maşallah sen çok ahlaklı, yetenekli ve donanımlı bir gençsin, artık benim manevi evladımsın” diyecektir. "ELİF AJANS"ın yan kuruluşu olan "ELİF TİYATROSU"nda oyunculuğa başlar.
Bulgaristan’daki Müslüman Türklere karşı yapılan zulüm, baskı, işkence ve asimile olaylarını konu alan, “BULGARİZM/İSMİNİZİ BİLİYORMUSUNUZ” adlı oyunda rol alır, AKM ve SÜLEYMANİYE KÜLTÜR MERKEZİ"nde sahneye çıkar. Ardından aynı oyunla, ekiple birlikte, Türkiye turnesine çıkar, sayısız insanla tanışma ve samimi Anadolu insanıyla kucaklaşma fırsatı bulur.
Eyüp Sultan Belediyesi “ETO/Eyüp Sultan Belediyesi Tiyatro okulu” ndan mezuniyetin ardından, daha sonra “Yürüyeceğim bu yolda bir basamak olur” düşüncesiyle, Geleneksel Gülhane Şenliklerinde, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi tarafından düzenlenen yarışmada, ünlü isimlerden oluşan jüri ve yaklaşık 200.000 seyirci karşısında, kendi yazdığı, tek kişilik tuluat tarzı “RADYO TİYATROSU NOSTALJİSİ" adlı oyunla birinciliği yakalar “ALTIN LALE” ödülüne layık görülür.
Yine TGRT de yayınlanan, “HALKIN YILDIZLARI" adlı yarışmada, yine ünlü isimlerden oluşan jüri karşısında, tek kişilik tuluat tarzı sunumla, puan rekoru kırarak üçüncü hafta birincisi olur. Ardından gelen bir çok dizi ve tiyatro oyunculuğu teklifini, sırf milli ve manevi değerlere ters düştüğü için, elinin tersiyle iter.
Sonraki yıllarda, “AFG/Ahmet Fadıl Güç Tiyatrosu"na katılır. Sarıyer Belediyesinin düzenlediği, Rumeli Hisarında, İstanbulun Fethi Şenliklerinde, kalabalık oyuncu kadrosunun yer aldığı, "CÜNEYT ARKIN"ın "KARA MURAT” rolünü üstlendiği, “İSTANBUL'UN FETHİ" adlı oyunda, başrol olarak “FATİH SULTAN MEHMET" rolünü üstlenir. Resmi protokolün, yabancı ve yerli katılımcıların yoğun ilgisine neden olan bu oyun, aynı anda bir çok televizyon kanalında yayınlanır.
Bu arada "ÜSTAD NECİP FAZIL KISAKÜREK"in hayatını konu alan “ÜSTAD” ve "ERZURUMLU OSMAN BEDREDDİN HAZRETLERİ"nin hayatı konulu “İLÂHİ AŞK YOLCUSU" adlı, tiyatro tekniğiyle eserler kaleme alır.
“Gitgide dünyevileşmenin arttığı, insanların helal, haram dairesinden çıkıp, maneviyattan uzaklaştığı bu ahirzamanın ahirinde, artık benim için doğru olan budur, hakkımda hayırlısı bu olacak” düşüncesiyle, yine ÜSTADIN: “Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış, Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış” sözünden hareketle, tiyatroya ve oyunculuğa nokta koyup, "İSLÂMİ İLİMLERE" ve "SAHİH İSLÂM TASAVVUFUNA" yönelir.
Medrese ilmiyle meşgul olmuş, İslami ilimlerden; klasik arapça, tefsir, hadis, akaid, fıkıh ve tasavvuf alanlarında kendini yetiştirmiş; sahasında otoriter ve uzman bir çok tanınmış mutasavvıf (Mürşid-i Kâmil) den, "Sahih İslam Tasavvufu" konusunda manevi terbiye ve eğitimler almış, yaşantısına olumlu etkiler katmıştır.
MÛSİKÎŞİNAS:
TÜRK TASAVVUF MÛSİKİSİ" "İRFANİ VE İRŞADİ ESERLER" dalında albümler yaptı, birçok televizyon programları ve halk konserleri verdi. Enstrüman olarak “ERBANE” ve “BENDİR” çalmaktadır.
Kendi söz ve bestelerinden oluşan,
“SOLMAYAN GÜL/İlahi, Ezgi"
Albümdeki Eserler: (Solmayan Gül (Bu Gönül), Koparma Kalayım, Gönüle Sultan, Yan Yüreğim (Hazan Vakti), Buyurun Bismillah (Nakşi Sofrası), Nurul Envar (Şiir), İştiyak Ateşi, Gül Yaprağı Tenin, Olur İnşallah, Yara Bende)
"GÜLLERİN GÜLÜ/İlâhi, Ezgi”
Albümdeki Eserler: (Güllerin Gülü, Medine'ye Hayranım, Sala (Hiç Kendine Yakıştıramaz İnsan), Kâbe'ye Doğru, Kurban Olduğum, Göz Yağmurları, Gönül Hun Oldu, Medine'ye Varam Dedim, Gül Yaprakları, Canım Anam)
“OL DERVİŞ/Tasavvuf Mûsikîsinden Seçme Eserler”
Albümdeki Eserler: (Uyan Ey Gözlerim, Taleal Bedru, Bir Gece Muhammed'e, Seyreyle Güzel, Niçin Ağlarsın Ey Bülbül,
Milki Bekadan Gelmişem, Mualla Gavsı Geylânî, Medineye Varamadım, Gül Yüzünü Rüyamızda, Ey Aşık-ı Dildade, Ey Allahım, Ey Allahım Sana Sundum Elimi, Derman Arardım Derdime, Ağlar yakup, Allahu Allah, Affet İsyanım Benim, Canı Dilden Aşık Oldum, Bu Aşk Bir Bahr'i Ummandır, Tende Canım, Sevdim Seni Mabuduma, Durmaz Lisanım, Erler Demine, Cürmüm İle Geldim Sana, Demedim mi, Serveri Ser Bülendimiz, Gel Gör Beni Aşk Neyledi, Severim Ben Seni, Sultanım, Vakt-i Seherde, Yemen İllerinde, Dinle Sözümü, Durmaz Yanar,
Kabe'nin Yolları, Lâilâheillallâh, Aşka Düşen Pervaneyim)
ANADOLU İRFAN VE İRŞAD REPERTUAR ESERLERİ
Albümdeki Eserler: (Aşkın İle Aşıklar, Aşkınla Yakıp Canı, Alemlere Rahmet Olan, Arafat Bayramıdır, Arayı Arayı, Ateşi Aşkınla Yandır, Badı Hazan Esti, Bayram O Bayram Ola, Bir Leylinin Mecnunuyam, Bu Dergâhta Yananlar Var, Can Ellerinden Gelmişem,
Cânânı İncitme Câna, Daha Senden Gayrı, Derdimiz Olsa, Erzurum Kilidi, Ey İhvanı İman, Ey Dide Nedir Uyku, Ey Gönül Kılsan,
Ey Erenler, Gül Yüzlü Güzel, Hak Şerleri Hayreyler, Havar Geylânî, Hazer Kıl, Hey Nakşibendi, Kadem Bastı, Kimi Dosta Varır,
Kurban Olayım, Noldu Bu Gönlüm, Nolur Yarab, Ol Periveş, Pervaneler Şem'e Yanar,
Tevhîd Etsin Dilimiz, Rahmet-i Rahmanı Dilerler)
EY CÂN-I CÂNAN/Nâ't-ı Şerifler
Albümdeki Eserler: (Allah'ın Sevgilisi, Arzuhal, Çok Susadık Ya Rasûlallah, Gül-i Hamra, Gül Kokulu Sevgili,
Nâ't, Nâ't-ı Itri, Nâ't-ı Mevlana, Çok Hazin Bir Mevlid Gecesi, Sensin)
adlı Albümleri bulunmaktadır.
RADYO PROGRAMCISI:
İSTANBUL'da uzun yıllar başlıca; “DOLUNAY FM" “RADYO ASYA" "CUMA RADYO” “UHUD FM” “BAYRAM FM” gibi radyolarda, "YAPIMCI" ve "SUNUCU" olarak programlar yaptı. Özellikle “SULAR VE YANSIMALAR” adlı "NÂ'TI ŞERİF" konulu programla gündeme oturur.
SUNUCU:
Bir çok profesyonel platformda, konser, program ve etkinliklerde sunucu olarak performans göstermiştir.
YAZAR:
Uzun yıllar çeşitli ulusal dergilerde, "ARAŞTIRMA VE FİKİR YAZILARI" "EDEBÎ YAZILAR" "DENEME" ve "ŞİİRLER" yazdı.
Kendi edebi yazılarından oluşan, “O EN SEVGİLİ'YE SEVDA TERENNÜMLERİ" adlı kitabı bulunmaktadır.
ÖZ GEÇMİŞTEN, ÖZE GEÇİŞ
Aslında bir insan hayatı, düşülmüş bir tarih, okul isimleri, eser adları ile başlayıp, yine aynı şeylerle bitmez. Meczuplar vardır gördüğümüz, belki üstü başı yırtık pırtıktır ama Yüce Yaratıcının ona bakışını bilebilirmisiniz?
Ben üstün körü hayat hikâyelerinin yırtık-pırtık libasına takılıp, bir insanı insan eden “ÖZ”e geçiş yapamayan pek çok kimse tanıdım.
Bu sebeple naçizane “hakîkat incilerinin manasına teveccüh” ve “yapılanların Allah rızası için, hizmet anlayışıyla yapılması” prensibini kendi şahsıma şiar edindim. Rabbim yolumu şaşırtmasın.
Gelin her şey nasıl sessiz başladı ise öyle sessiz sürüp gitsin. Dalgasız, fırtınasız, kavgasız, şöhretsiz; inşallah her daim sözün güzelini söylemek kaydıyla buralarda olacağım, gözden yitme vaktini doldurana kadar.
Rabbimden dileğim, iman selametiyle kalıp, bu dünyadan o şekilde göçmektir.
Selam ve dua ile