Keske insanlar konusmak yerine yazisarak anlasabilselerdi. Cünkü her insan yazdiklarini 'yazim hatasi var mi ' diyerek en azindan bir kere okur. Bulabildigi, görebildigi yanlislari düzeltir.Bu yazim süresi icinde gerekirse yazmaktan vaz gecebilir de . Fakat konusurken bu sansa sahip degilsinizdir. Tek düzelti araci olan 'özür 'sözcügü,ucuz malzemeden yapilmi silgi gibidir .Ne kadar iyi kullanirsaniz kullanin ,mutlaka iz birakit. UÇURUMDA AÇAN
Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş.
Mutlu iken Söz Verme üzgünsen Cevap verme öfkeliysen Karar Verme
..
Aşktın sen, kokundan bildim seni Bir ahırın içinde gezdirilmiş gül kokusu Taşıttan indin, sonra da karşıya geçtin Elinde tuhaf bir çanta, saçında soku
Akıl almaz işleri şu zambakgillerin Sokakta bir sövgü gibi akıp gittin Gözlerin sonsuz uzun, sonsuz çekikti Baksan uçtan uca Çin Seddi'ni görebilirdin
Yanındaki adam mutlaka kardeşindir İstanbul öyle ağırbaşlı bir kent değildir Aşktın sen, gidişinden bildim seni Neye yarar sağduyuyu aşmazsa şiir
Birbirinizi kucaklarken neye yarar Kucaklamıyorsak eski, yeni sevgili leri Diyorum çoğunca evli kadınlar Bu
yüzden ölü yıkayıcısıdırlar
CEMAL SÜREYA
Nida Öz
HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM
Seni anlatabilmek seni. İyi çocuklara, kahramanlara. Seni anlatabilmek seni, Namussuza, halden bilmeze, Kahpe yalana. Ard- arda kaç zemheri, Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu Dışarda gürül- gürül akan bir dünya... Bir ben uyumadım, Kaç leylim bahar, Hasretinden prangalar eskittim. Saçlarına kan gülleri takayım, Bir o yana Bir bu yana... Seni bağırabilsem seni, Dipsiz kuyulara. Akan yıldıza. Bir kibrit çöpüne varana. Okyanusun en ıssız dalgasına Düşmüş bir kibrit çöpüne. Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin, Yitirmiş öpücükleri, Payı yok, apansız inen akşamdan, Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene, Seni anlatabilsem seni... Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır Üşüyorum, kapama gözlerini...
AHMED ARİF
GÖZLERİ SİYAH KADIN (157265 Hit)
Gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki Çok sevdiğim başına yemin ediyorum ben Koyu bir çiçek gibi gözlerin kapanırken Bir dakika göğsünün üstünde olsa yerim Ömrümü bir yudumda ellerinden içerim Gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki.
NAZIM HİKMET
LANETLENMİŞ KADINLAR
diyebiliyorsan de bana dehşetim ruhum.... yakışıksız garip bir eylemde bulundukmu.... sen meleğim dedikçe..korkudan titriyorum.... yinede dudaklarım gidiyor sana doğru.... kalbimin sonsuza dek sahibi kadınım.... artık tek düşüncemsin öyle bakma gözlerime.... beni yakacakları ateş ve cehennemin..... günahımın ilki. ilk nedeni olsan bile..... kim söz edebilirmiş.aşk varken.cehennemden.... binlerce lanet olsun o ilk hayalci kimse... lanet o budalaya....o dürüstlük satana.... çözümsüz ve kısır bir sorunu benimseyip... aşka dürüstlük denen o saçmalığı katana.... serin ile sıcağı....gündüz ile geceyi.. gizemli bir uyumda görmek isteyen bir kaz.... bir işe yaramayan inmeli bedenini..... sevda denen o kızıl güneşte ısıtamaz.... bu dünyada herkesin bir tek sahibi vardır.... ....ve çocuk birden acıyla haykırdı...duyuyorummm.... şu an tüm varlığımda...benliğimde derin bir uçurum açılıyor.. kalbimdir bu uçurum... volkan gibi yakıcı.....boşluk gibi derin..... kanmayan susuzluğu dinmedi....dinmeyecek.... kopalım bu dünyadan......çekelim perdeleri.... dinlendirsin öpüşlerin...yorgun yüreğimizi.... derin göğüslerinde yok olmak tüm dileğim... ve bulmak mezarların uzak serinliğini... inin durmadan inin eyy acıklı kurbanlar.... inin sonsuz ölümsüz cehennemin yolundan.... uçurumun dibine dalın....orada tüm suçlar.... kamçılanıp göklerden gelmeyen bir rüzgarla.... tek serin ışık sızmayacak mahzeninize..... ve işte yarıklardan sokak feneri gibi.... yanan kızgın mikroplar giriyor içeriye... yazgınızı kendinizi yazın eyy düzensiz ruhlar... içinizde kökleşen sonsuzluktan sakının.... dedi nedir düşüncen....ne dersin olanlara..... hoyratça soldurdular o tatlı yüreği.... o yaban soluklara asla sunmaman gerek.... kadınım yüzünü bana dön sen.... ruhumsun...herşeyimsin....ve öteki yanımsın... kutsal merhem.....çevir o yıldızlı gözlerini.... bir tek bakışın bana yeter eyy tatlı kadınım.... daha loş arzuların kaldırıp perdesini.... sonsuz düşler içinde.... seni uyutacağım....
BAUDELAIRE ''Lanetlenmiş Kadınlar''şiiri - (1857 / Ağustos
Herşey siyah beyazken ben mavi bir düşte gizlendim Misafir oldum uykularına.. Belki de gördüğün her rüyanın içindeydim ne zaman vazgeçmeye kalksam yüreğim o kocaman haliyle dikiliverdi karşıma ama ben yine yüreğimin sesini dinledim her sözcüğü denedim aslında seni anlatmak için defalarca düşündüm.. ya sözcükler anlatamadı seni yada sen onlara yetmedin Ne kendimi sakladım nede sözlerimi Duygularim hep içtendi. sana bağımlı olmadan buyuttüm....ben mavi bir düşte gizlendim hadi bul beni......
UÇURUMDA AÇAN
Aşktın sen, kokundan bildim seni Bir ahırın içinde gezdirilmiş gül kokusu Taşıttan indin, sonra da karşıya geçtin Elinde tuhaf bir çanta, saçında soku
Akıl almaz işleri şu zambakgillerin Sokakta bir sövgü gibi akıp gittin Gözlerin sonsuz uzun, sonsuz çekikti Baksan uçtan uca Çin Seddi'ni görebilirdin
Yanındaki adam mutlaka kardeşindir İstanbul öyle ağırbaşlı bir kent değildir Aşktın sen, gidişinden bildim seni Neye yarar sağduyuyu aşmazsa şiir
Birbirinizi kucaklarken neye yarar Kucaklamıyorsak eski, yeni sevgilileri Diyorum çoğunca evli kadınlar Bu yüzden ölü yıkayıcısıdırlar
CEMAL SÜREYA
YİNE SANA DAİR
Sende; ben, kutba giden bir geminin sergüzeştini, Sende; ben, kumarbaz macerasını keşiflerin, Sende uzaklığı, Sende; ben, imkansızlığı seviyorum.
Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine Ve kan ter içinde, aç ve öfkeli, Ve bir avcı iştahıyla etini dişlemek senin.
Sende, ben, imkansızlığı seviyorum, Fakat asla ümitsizliği değil...
NAZIM HİKMET
Bir keresinde bana çok yakın bir arkadaşım gelmişti... Bir yüzme havuzunun kenarında otururken avuçlarından birisini biraz su ile doldurdu ve bana uzatıp şunu söyledi: Elimde tuttuğum bu suyu görüyor musun?... Bu, sevgiyi sembolize ediyor... Elini özenle açık tutar ve suyun orada kalmasına izin verirsen, her zaman orada kalacak... Ancak, parmaklarını kapamaya kalkar ve sahip olmaya çalışırsan bulduğu ilk aralıktan akacak... İnsanların sevgi ile karşılaştıklarında yaptıkları en büyük hata bu... Buna sahip olmaya çalışırlar, talep ederler, beklerler... Ve aynen elinizi kapadığınızda elinizden dökülen su gibi sevgi, aşk da sizden kaçar... Çünkü sevgi özgür olmalıdır, onun doğasını değiştiremezsiniz... Eğer sevdiğiniz insanlar varsa, onların özgür birer varlık olmalarına izin verin... Verin ama beklentiye girmeyin... Tavsiyede bulunun ama emretmeyin... “Verir misin” deyin ama hiçbir zaman talep etmeyin... Bu, gerçek sevginin sırrıdır...
ISTIRABIM SENDE
Biliyorum konuşacak bir şeyimiz yok Ama gözlerini al gel Elindeki yarayı, suskunluğunu, acemiliğini Beni birisi severse inanmam Seni birisi severse utanırsın Bilmediğin bir hastalığa acımak için bile olsa gel Biliyorum, konuşacak bir şeyimiz yok Ama ıstırabım sende, mutlaka al da gel
CEZMİ ERSÖZ
YİNE SANA DAİR
Sende; ben, kutba giden bir geminin sergüzeştini, Sende; ben, kumarbaz macerasını keşiflerin, Sende uzaklığı, Sende; ben, imkansızlığı seviyorum.
Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine Ve kan ter içinde, aç ve öfkeli, Ve bir avcı iştahıyla etini dişlemek senin.
Sende, ben, imkansızlığı seviyorum, Fakat asla ümitsizliği değil...
NAZIM HİKMET
Mutlu iken Söz Verme üzgünsen Cevap verme öfkeliysen Karar Verme
Keske insanlar konusmak yerine yazisarak
anlasabilselerdi. Cünkü her insan yazdiklarini
'yazim hatasi var mi ' diyerek en azindan bir kere okur.
Bulabildigi, görebildigi yanlislari düzeltir.Bu yazim süresi icinde
gerekirse yazmaktan vaz gecebilir de .
Fakat konusurken bu sansa sahip degilsinizdir.
Tek düzelti araci olan 'özür 'sözcügü,ucuz malzemeden yapilmi
silgi gibidir .Ne kadar iyi kullanirsaniz kullanin ,mutlaka iz birakit.
UÇURUMDA AÇAN
Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak
kadar sevmekmiş.
Mutlu iken Söz Verme
üzgünsen Cevap verme
öfkeliysen Karar Verme
..
Aşktın sen, kokundan bildim seni
Bir ahırın içinde gezdirilmiş gül kokusu
Taşıttan indin, sonra da karşıya geçtin
Elinde tuhaf bir çanta, saçında soku
Akıl almaz işleri şu zambakgillerin
Sokakta bir sövgü gibi akıp gittin
Gözlerin sonsuz uzun, sonsuz çekikti
Baksan uçtan uca Çin Seddi'ni görebilirdin
Yanındaki adam mutlaka kardeşindir
İstanbul öyle ağırbaşlı bir kent değildir
Aşktın sen, gidişinden bildim seni
Neye yarar sağduyuyu aşmazsa şiir
Birbirinizi kucaklarken neye yarar
Kucaklamıyorsak eski, yeni sevgili
leri
Diyorum çoğunca evli kadınlar
Bu
yüzden ölü yıkayıcısıdırlar
CEMAL SÜREYA
Nida Öz
HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM
Seni anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard- arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu
Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara.
Akan yıldıza.
Bir kibrit çöpüne varana.
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamdan,
Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...
AHMED ARİF
GÖZLERİ SİYAH KADIN (157265 Hit)
Gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki
Çok sevdiğim başına yemin ediyorum ben
Koyu bir çiçek gibi gözlerin kapanırken
Bir dakika göğsünün üstünde olsa yerim
Ömrümü bir yudumda ellerinden içerim
Gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki.
NAZIM HİKMET
LANETLENMİŞ KADINLAR
diyebiliyorsan de bana dehşetim ruhum....
yakışıksız garip bir eylemde bulundukmu....
sen meleğim dedikçe..korkudan titriyorum....
yinede dudaklarım gidiyor sana doğru....
kalbimin sonsuza dek sahibi kadınım....
artık tek düşüncemsin öyle bakma gözlerime....
beni yakacakları ateş ve cehennemin.....
günahımın ilki. ilk nedeni olsan bile.....
kim söz edebilirmiş.aşk varken.cehennemden....
binlerce lanet olsun o ilk hayalci kimse...
lanet o budalaya....o dürüstlük satana....
çözümsüz ve kısır bir sorunu benimseyip...
aşka dürüstlük denen o saçmalığı katana....
serin ile sıcağı....gündüz ile geceyi..
gizemli bir uyumda görmek isteyen bir kaz....
bir işe yaramayan inmeli bedenini.....
sevda denen o kızıl güneşte ısıtamaz....
bu dünyada herkesin bir tek sahibi vardır....
....ve çocuk birden acıyla haykırdı...duyuyorummm....
şu an tüm varlığımda...benliğimde derin bir uçurum açılıyor..
kalbimdir bu uçurum...
volkan gibi yakıcı.....boşluk gibi derin.....
kanmayan susuzluğu dinmedi....dinmeyecek....
kopalım bu dünyadan......çekelim perdeleri....
dinlendirsin öpüşlerin...yorgun yüreğimizi....
derin göğüslerinde yok olmak tüm dileğim...
ve bulmak mezarların uzak serinliğini...
inin durmadan inin eyy acıklı kurbanlar....
inin sonsuz ölümsüz cehennemin yolundan....
uçurumun dibine dalın....orada tüm suçlar....
kamçılanıp göklerden gelmeyen bir rüzgarla....
tek serin ışık sızmayacak mahzeninize.....
ve işte yarıklardan sokak feneri gibi....
yanan kızgın mikroplar giriyor içeriye...
yazgınızı kendinizi yazın eyy düzensiz ruhlar...
içinizde kökleşen sonsuzluktan sakının....
dedi nedir düşüncen....ne dersin olanlara.....
hoyratça soldurdular o tatlı yüreği....
o yaban soluklara asla sunmaman gerek....
kadınım yüzünü bana dön sen....
ruhumsun...herşeyimsin....ve öteki yanımsın...
kutsal merhem.....çevir o yıldızlı gözlerini....
bir tek bakışın bana yeter eyy tatlı kadınım....
daha loş arzuların kaldırıp perdesini....
sonsuz düşler içinde....
seni uyutacağım....
BAUDELAIRE ''Lanetlenmiş Kadınlar''şiiri - (1857 / Ağustos
Herşey siyah beyazken ben mavi bir düşte gizlendim Misafir oldum uykularına.. Belki de gördüğün her rüyanın içindeydim ne zaman vazgeçmeye kalksam yüreğim o kocaman haliyle dikiliverdi karşıma ama ben yine yüreğimin sesini dinledim her sözcüğü denedim aslında seni anlatmak için defalarca düşündüm.. ya sözcükler anlatamadı seni yada sen onlara yetmedin Ne kendimi sakladım nede sözlerimi Duygularim hep içtendi. sana bağımlı olmadan buyuttüm....ben mavi bir düşte gizlendim hadi bul beni......
UÇURUMDA AÇAN
Aşktın sen, kokundan bildim seni
Bir ahırın içinde gezdirilmiş gül kokusu
Taşıttan indin, sonra da karşıya geçtin
Elinde tuhaf bir çanta, saçında soku
Akıl almaz işleri şu zambakgillerin
Sokakta bir sövgü gibi akıp gittin
Gözlerin sonsuz uzun, sonsuz çekikti
Baksan uçtan uca Çin Seddi'ni görebilirdin
Yanındaki adam mutlaka kardeşindir
İstanbul öyle ağırbaşlı bir kent değildir
Aşktın sen, gidişinden bildim seni
Neye yarar sağduyuyu aşmazsa şiir
Birbirinizi kucaklarken neye yarar
Kucaklamıyorsak eski, yeni sevgilileri
Diyorum çoğunca evli kadınlar
Bu yüzden ölü yıkayıcısıdırlar
CEMAL SÜREYA
YİNE SANA DAİR
Sende; ben, kutba giden bir geminin sergüzeştini,
Sende; ben, kumarbaz macerasını keşiflerin,
Sende uzaklığı,
Sende; ben, imkansızlığı seviyorum.
Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine
Ve kan ter içinde, aç ve öfkeli,
Ve bir avcı iştahıyla etini dişlemek senin.
Sende, ben, imkansızlığı seviyorum,
Fakat asla ümitsizliği değil...
NAZIM HİKMET
Bir keresinde bana çok yakın bir arkadaşım gelmişti...
Bir yüzme havuzunun kenarında otururken avuçlarından birisini biraz su ile doldurdu ve bana uzatıp şunu söyledi:
Elimde tuttuğum bu suyu görüyor musun?...
Bu, sevgiyi sembolize ediyor...
Elini özenle açık tutar ve suyun orada kalmasına izin verirsen, her zaman orada kalacak...
Ancak, parmaklarını kapamaya kalkar ve sahip olmaya çalışırsan bulduğu ilk aralıktan akacak...
İnsanların sevgi ile karşılaştıklarında yaptıkları en büyük hata bu...
Buna sahip olmaya çalışırlar, talep ederler, beklerler...
Ve aynen elinizi kapadığınızda elinizden dökülen su gibi sevgi, aşk da sizden kaçar...
Çünkü sevgi özgür olmalıdır, onun doğasını değiştiremezsiniz...
Eğer sevdiğiniz insanlar varsa, onların özgür birer varlık olmalarına izin verin...
Verin ama beklentiye girmeyin...
Tavsiyede bulunun ama emretmeyin...
“Verir misin” deyin ama hiçbir zaman talep etmeyin...
Bu, gerçek sevginin sırrıdır...
ISTIRABIM SENDE
Biliyorum konuşacak bir şeyimiz yok
Ama gözlerini al gel
Elindeki yarayı, suskunluğunu, acemiliğini
Beni birisi severse inanmam
Seni birisi severse utanırsın
Bilmediğin bir hastalığa acımak için bile olsa gel
Biliyorum, konuşacak bir şeyimiz yok
Ama ıstırabım sende, mutlaka al da gel
CEZMİ ERSÖZ
YİNE SANA DAİR
Sende; ben, kutba giden bir geminin sergüzeştini,
Sende; ben, kumarbaz macerasını keşiflerin,
Sende uzaklığı,
Sende; ben, imkansızlığı seviyorum.
Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine
Ve kan ter içinde, aç ve öfkeli,
Ve bir avcı iştahıyla etini dişlemek senin.
Sende, ben, imkansızlığı seviyorum,
Fakat asla ümitsizliği değil...
NAZIM HİKMET
Mutlu iken Söz Verme
üzgünsen Cevap verme
öfkeliysen Karar Verme