Zafer Kılıç - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı


Zafer Kılıç +40 derece EDEPSİZ SAYIKLAMALAR kitabının yazarı...

Kendim Hakkında Kıllanma Kılavuzu

Otobiyografi

1980 yılının güneşli bir temmuz gecesinde dünyaya geldim.

Kozmosumuz balık yörüngesinden çıkıp öküz çağına geçince acı bir ciyak sesi ile ortama cumburlop dalmışım.

O zamanlar henüz hasatlar biçilmemiş, buzullar erimemiş, Türkiye ekvator çizgisinden sapmamıştı.

Doğumum, postallı generallerce darbenin müjdeleyicisi olarak duyurulmuş memlekete.

Ankara, İzmir ve İstanbul'un sayfiye muhitlerinde raks, Anadolu'nun taşralarında matemle karşılanmışım.

Misak-ı millî sınırları içerisinde yaşayan bütün apaçiler, bu altına işeyen muşambalı, bıçkın, sevimli mi sevimli oğlana isim koyabilmek için millet meclisine arzuhallerde bulunmuşlar.

İkinci bir kurtuluş savaşına ramak kala neyse ki "Zafer" üzerinde hem fikir olmuşlar.

Akranlarım konuşmayı söktüklerinde "anne" sözcüğü ile dil kurumunca kayıt altına geçerken, ağzımdan çıkan ilk sözcük "baba" olmuş. Sonrasında baba nedir, nasıl bir şeydir, hiç bilmemişim. Yuh anasının gözü..

Sonraları bütün hayatımı etkileyecek paradoksu buradan kapmışım. Babasızlık duygusal bir rol yüklemiş bana, ancak, bu rol genetik hiperaktifliğimle çelişir olmuş.

Sümüklü, haşere çocukluğum ve peşinden gelen bitirim zıpkın ergenliğim, biyolojik uzuvlarımı köklü değişikliklere garkederken, üniversite çağlarında içe kapanık, duygusal, romantik, zırt pırt âşık, maymun iştahlı sulu göz bir oğlana dönmüşüm.

Derken; hayatımın aşkı dediğim eleman tarafından kıçıma tekmeyi yeyince, birden bambaşka bir âlemde zuhur etmişim.

Çilekeş geçen onca seneme rağmen, kendisini unutamamış, kankalarımdan çaktığım ispiyon üzerine hatunun denizaşırı bir seyahate çıkmak üzere olduğunu öğrenmiş, meteliğe kurşun döktürdüğüm esnada önüme ilk çıkan "bul karayı al parayı"cıdan hayatımın ilk kumarını oynayarak, an itibari ile kalkmak üzere olan Beagle gemisinden, avamında avamı ebesinin avamı 33. sınıf bir bilet kazanmışım. Gemiye atladığım gibi, güverteden, iskelede flörtleşen martılara, çocukluğumdan kalma sümüklü mendilimi sallamışım.

Güvertede ikindi namazını kılmak üzere hazırlanırken, elemanın sevgilimi çatır çatır götürdüğünü görmüş, dumura mumura uğramışım.

Bir köpekbalığının, münasip yerlerimden çimdiklemesi sonrası kendime geldiğimde, icebergin öteki yüzü ile karşılaşmışım.

Kafam bozulmuş, isyan etmişim, asi bir küheylan olmuşum.

Ani bir kararla "inecek" düğmesine basıp Galapagos adalarına ayak bastığımda, insanların bonobolara evrildiğine tanıklık etmiş, nereden arakladığımı hatırlayamadığım 35 mm'lik kameramla bunu kayıt altına almış, okyanusun ortasından wınnnnn hızıyla dünya ajanslarına servis etmişim.

Aynı yıl "Darwin'i yıkan adam" manşetiyle gazetelerde fingirdemiş, peşinden Nobel'e lâyık görülmüş, ödülü elimin tersiyle nakde çevirmiş, Tarabya müzikhollerinde Ümit Besen abimizin fantastik komedi şarkıları eşliğinde dansözlerle çatır çatır yemişim. Oh! İyi yapmışım.

Biyografi

Dünyanın en tuhaf mahlûku.
Her bi şeyi bilen ukâla b.k.
Çapkın, narsist, egoistin önde gideni.
Kendini beğenmiş,
kasım kasım kasılmaktan şişmiş uyuz herifin teki.

Hayatında hiçbir şeyi adam akıllı yapmaz.
Mükemmeliyetçi değildir.
Çabuk sıkılgandır.
Kolay kolay hiçbir şeyi beğenmez.
Zırtı pırtı eleştirir.
Sisteme karşıdır, kaotik ve düzensizdir.

Mızıkçıdır. Aniden fikir değiştirir.
Kitaplar, oyunlar yazar, beğenmeyip çöpe atar,
bir makale üzerinde günlerce uğraşır,
adamın sinirlerini hoplatır.
Film çeker, beğenmez;
baştan çeker, yine beğenmez,
bir daha çeker sonra negatiflerini ateşe verir.
İlkel içgüdüsü, altıncı hissi ve düşük IQ'suna rağmen
kıvrak sanatsal zekâsı sayesinde
her daim çevresinin yoğun ilgisi altındadır.

Beyninin sağ lobunu manyak kullanır.
Nietzsche'nin "üstün insan" tanımına en uygun
homo sapyiyen familyasındandır.
Çok pis lügat parçalar.
Kalemi çok sağlam, klavyesi Q'dur.
Bir kere âşık olmuşluğu vardır,
beş senesini komada geçirmiştir.
Sevmişliğinden değil, narsistliğinden…
Yıllar yılı acılardan zevk alan
pesi-mazoşistin teki olup çıkmıştır.

Tam bir sanatçı miskinliği ve yaratıcılığı vardır.
Canı isterse insanüstü bir performans gösterir,
istemezse feriştahı gelip servet dökse oralı bile olmaz.
İçine sinmediği hiçbir şeyi yapmaz.

Bazen alçakgönüllü olsa da,
çok kanmamak gerek.
İlişkilerinde, işinde,
sosyal hayatında samimiyet arar.
Bir şeyleri yapmacık buldu mu anında postayı koyar.

Riske girmeyi sever.
Hayatı poker misali yaşar.
Uçuktur, kaçıktır.
Kabına sığmaz, taşar, aşar, kaşar.
Aşmış çocuktur.
Nirvana’ya erişmiş, Budha’ya kafa tutmuş adamdır.
Hayatının bütün felsefesi
"nothing is impossible-to be or` not to be"
(ağır ol, imkânsızı iste, insan evladı desinler
- ya herro, ya merro) basitliğine indirgemiştir.
Yaşamı dilsiz bir oyundur adeta.
Kendini anlattığı,
beni haklı çıkaran en popüler aforizması şudur;

İnsanlar benim zeki olduğumu düşünüyorlar.
Böyle bir şey yok!
Son derece normal bir insanım!
Sadece, çevremdekiler çok aptallar
ve bunu duymaktan nefret ediyorlar.
Aptallarla yaşamaktan başka çarem yok!
Onlara cinsel, duygusal, besinsel yönlerden ihtiyacım var.
Ekmeğimi taştan çıkarmayı öğrenemedim henüz
ve kendi kendimi de beceremiyorum...

Süzme Piç!
Laf ebesi çapkın fırlama.
Her zorluktan sıyrılmasını bilen,
her zaman dört ayağı üzerine düşen şanslı dallama!

İmza: Dış Ses..