İYİ ETMİŞİN VALLA YÜREĞİM KALDIRAMAZDI O ACIKLI ŞARKIYA NEİSE MARYO BU GÜN ERKEN PAYDOS EDİCEM MEYDAN SENİN AZICIK ALIŞ VERİŞ EDİCEM İFTAR İÇİN CANIMIN ÇEKTİĞİ ŞEYLER VAR DUR SAYİM SANA TATLILARIN BÜTÜN ÇEŞİTLERİ HEPSİNDEN BİRER TANE ALICAM KÖFTE,TAVUK IZGARA SUCUKLU YUMURTA KARPUZ MELEMEN M.ÇORBASI KARIŞIK KIZARTMA DAHA ÇOK VARDA SAYMAYA ZAMANIM YOK HEPSİNİ YİCEM BU AKŞAM HA UNUTTUM BİDE SADE SU :)))))))))))))) HADİ SANA İYİ İFTARLAR YARIN YERİMDEN KALKAMASAM SANA MAİL ATARIM VİNÇLE BERABER GELİRSİNİZ: :)))))))))))))))))))))))))
alemsin valla gözlerim doldu çok duygusal bir şarkıymış ühü ühü dokunsalar ağlıcam ajdarın çikita muz şarkısı daha dokunaklı ama sen bide onu dinle rakı mezenide hazır et sonra aramayasın :))))))))))))))
yürek avcısı buse hanım sen aşk nedir bilirmisin. sana aşkı anlatan bir sarkı yazayımda ne denek oldugunu anla cemilemin gezdigi dağlar meşeliiiiiii amanım dıtdırıdıtdıt hadide kaçgün oldu cemilem ben bu derde düşeli....... :) :))))))))))
aşk aranmaz aşk anidir hiç ummadığın ve beklemediğin anlarında kapını çalan ya alırsın içeri yada bakarsın öylece zamansızmıydı diye zamansız olan aşklar acıtır içini keşke dersin keşke daha önce çalsaydın kapımı veya haber verseydin dersin çare ararsın bulursun belkide ama sonu olmayan yollar içerisinde ya göze alırsın o yolu yürümeyi yada yada gözüm kesmiyor deyip vaz geçersin işte aşk böyle birşey...
Bir gün gelirde unuturmuş insan En sevdigi hatıraları bile Bari sen her gece yorgun sesiyle Saat on ikiyi vurduğu zaman Beni beni unutma, beni beni unutma, beni beni unutma
Çünkü ben her gece o saatlerde Seni yaşar ve seni düşünürüm Hayal içinde perişan yürürüm Sen de karanlığın sustuğu yerde Beni beni unutma, beni beni unutma, beni beni unutma
O saatlerde serpilir gülüşün Bir avuç su gibi içime, ey yar Senin de başında o çılgın rüzgar Deli deli esiverirse bir gün Beni unutma
Ben ayağımda çarık, elimde asa Senin için şu yollara düşmüşüm Senelerce sonra sana dönüşüm Bir mahşer gününe de raslasa Beni unutma
Hala duruyorsa yeşil elbisen Onu bir gün yalnız benim için giy Saksıdaki pembe karanfilde çiğ Ve bahçende yorgun bir kuş görürsen Beni unutma
Büyük acılara tutuştuğum gün Çok uzaklarda olsan yine gel Bu ölürcesine sevdiğine gel Ne olur Tanrıya kavustuğum gün Beni unutma, beni unutma
bir yağmur yağıyordu inceden ince içimizdeki bin bir düşünce harmanlar misali savruluyorduk ıslanmış bir ceylan yavrusu gibi tiril tiril titriyordun gitsek diyordun yüreğinin ortasından deli gönlümce sırılsıklam paramparça perme perişan türküler söylüyorduk ağlıyordun ağlıyorduk şimdi seni düşünüyorum cebeci yollarında rüzgarlar esiyor serin paramparça düşmüş gönül ufkuma iki yıldız gibi GÖZLERİN
şair olacaksın tabi ama bu açlık konusunu mideden ibaret olmasın şairin gönlü açtır yüreği ucsuz bucaksız ummanlar gibidir ne kadar su gelirse gelsin ne dolar ne taşar.şair varya şair şiirle ölür şiirle yaşar
birdaha gelirmi dersin böyle bir ilham şaiirmi oluyom neee olcam galiba bu gidişle yaşasın şair oluyorum hehehe beğenmene sevindim bundan sonra şiir yazarken aç kalıcam meğer ilhamım aç kalmakmış..
bir yağmurdur aslında yaşamak kurak popraklara usulca yaklaşıp çoğaldıkça çatlayan toprakların arasından girip hayat veren bir sevinçtir bir mutluluktur güzel anların yanı sıra kötü anlarıda yaşamaktır yaşam hepsinden öte şefkatle sarılmaktır acıda olsa yaşama bilirizki şefkate hiçbir kötü şey mani olamaz yakıp yıkmaya yaşamı :)) AHANDA YAZDIM BENDE AÇKEN BİR ŞİİR OLDUMU DERSİN SENİNKİLERE BENZEMİYOR AMA İDARE ET..
bir umuttur yaşamak silaha ve kavgaya inat bir direniştir yaşamak kaybedilmiş bütün varlığına inat bir içleniştir yaşamak çile dolu hayata direnmek için bir sesleniştir yaşamak haksızlıklara karşı bir yükseliştir yaşamak eğilmeden bükülmeden bir türküdür yaşamak sağır kulaklara duyurmak için bir ülküdür yaşamak hedefi tam 12den vurmak için bir dilektir yaşamak iyilik meleği gibi bir yürektir yaşamak aşka kanat açmak için bir sevdadır yaşamak leylayı anlamak için bir çaredir yaşamak çaresizlere çare olmak için ALPEREN4129 (Kocaeli, Bay, 27)
Eski Türklerde Askerler savaşırken arkadan gelecek herhangi bir saldırıyı kontrol edebilmek için sırtlarını bir ağaca, kaya veya taşa vererek ok atarlarmış. Atalarımız genelde bozkır hayatı yaşadıkları için bu sırt dayanan nesne genelde bir taş veya kaya olurmuş. Yıllar sonra sırt dayanan taşın ismi ARKA-TAŞ dan ARKADAŞ şeklinde dilimize yerleşmiş ve bugün bile güvenebileceğimiz, bizi arkadan vurmayacak olan, samimiyetine güvendiğimiz kişilere verdiğimiz isimdir. Aşk ve arkadaşlık bir gün yolda karşılaşırlar. Aşk, kendinden emin bir şekilde sorar; -Ben senden daha samimi ve daha cana yakınım sen niye varsın ki bu dünyada? Arkadaşlık cevap verir: - Sen gittikten sonra bıraktığın gözyaşlarını silmek için...Hiç bir zaman arkadaşsız kalmaman dileğiyle...
/// seni baya bir yormuş olmalılar ki artık açıklama yapmak zorunda bile kalmışsın.. :) ///
HÜZÜN YAĞMUR OLUP DÖKÜLMÜŞTÜ UMUTCAN'IN YÜREĞİNE
Ellerim artık yüzyıllık bir acıyla kapanıyor yumruk oluyor kokunu saklıyor nasırlaşarak inadına..
Hüzün yağmur olup dökülmüştü toprağa sonbahar sabahında pencereyi aralamış dışarda top oynayan çoçukları izliyordu buğulu camın arkasından, esaret prangası hemen yanıbaşında boylu boyunca yatıyordu inadına … Birden çoçukların arasına daldı hayallerin özgür kanatları ile ve artık o oda koşuyordu.soluksuz çamurda düşe kalka çığlıklar atıyordu arkadaşlarına 'pas ver pas ver'! diye zamansız sınırlı bir haykırıştı onun ki, biliyordu ama gözlerindeki parıltı yetiyordu dünyanın bir yarısına, soluksuz bağırıyordu arkadaşlarına çabuk olmalıydı bal kabağına dönüşmeden topa bir kez daha vurmalıydı ve o talihsiz kazanın şimşek gibi gerçeklik duvarına çarpmadan birkaç adım daha koşmalıydı.. Belki şoför kırmızıda geçmeseydi şimdi bütün yeşil ışıklar onun için yanacaktı ve bu tekerlekli sandalyeye bağlı kalmayacaktı.. Hergün zevkle tırmandığı tepelerde uçurtmasını yine rüzgalara bırakacaktı,uçutması havalandıkça onunla hayalleri ufkuda gökyüzüne demir atacaktı yerçekimine inat. Ama artık hem bedeni yarım hemde sol yanı, bir bebek masumluğunda dilekleri, bir dokunsan ruhuna işleyecek sevda sözleri aşk şiirleri uzak yerlerin mistik coğrafyasını iliklerine kadar hissedecek bir anlatsan ah bir anlatsan.. Umutcan seviyordu, Adem babasından mirastı ona sevmek ve o da seviyordu. Hemde çoookk. Elif de güzel kızdı hani okulun en güzel kızlarından biriydi zeki ve masumdu hep tarihin aydınlığında fiziğin kimyasında buluşurdu kuş gibi çarpan yürekleri, ve o okulun kantininde; kantin mabedleriydi sanki, en yakın bakışlarının, bedenlerinin sabırsız tükenişlerinde verdigi kayıplarını burada telafi ediyorlardı ve bitmek bilmeyen ısmarlanan masum ılık çaylar aslında çay bahaneydi belki bir geçiş olacaktı sabırla soğutulan sıcak sözlerin en masum bahaneleriydi masada boynu bükük duran bardaklar….
Umut bir türlü anlatamıyordu biriktirdigi bir oda dolusu sevgi kelimeleri vardı cebinde, cesaretini toplasa bir solukta anlatacak bogazına dügümlenen ıslak sözleri elifin avuçlarına bırakacak ama olmuyordu her seferinde elini cebine attıgında tek çıkardıgı tekşey çay paraları oluyordu.
Açıklaması gereken herşey kader defterine yazılıydı aslında ona düşen tek şey fadesinin altına imza atmaktı ve Umut bunu biliyordu ama yapamıyordu..
Ve bir kış günü elifte umutcanın yüreginin kırmızı ışıgında geçmişti.
Elif taşınıyordu…..
Banka memuru olan babasının tayini izmire çıkmıştı artık umudun tüm ışıkları hüzne yanıyordu ateş kızılında, gitmeliydi mecburdu ayrılık küçük yürekleri bile dinlemiyordu iki yaralı körpe yüregin arasından bir rüzgar olup geçti hayallerini çalarak. geriye kalan tekşey geç (k) alınmış söylenemeyen sevgi sözleri artık yapacak tekbirşey elifsiz yaşamak ama kolay olmadı okulda her zil çaldığında ilkgün ki heyecanla koşuyordu mabedlerine ama o yoktu Elif artık yoktu……
Kendini içine hapsetti ve ordaki umutla hergün savaştı ve her savaştan mağlup çıktı artık kitaplara küsmüş adresi olmayan mektuplar yazıyordu ve her mektupta hüzün tüm ışıklarını kapatıyordu,şehrin her tarafı karanlıktı..
Televizyonda çıkan İzmirle ilgili tüm haberleri dikkatle izliyordu belki görürüm diye 'izmirde hava güneşli 'dediginde iklimler kadar soguk olan spiker, Umut seviniyordu Elifim üşümüyor diye bu bile onu mutlu ediyordu…
Umut'un babası babadan kalma bir meslek olan maket gemiler yapıyordu geçimi böyle saglıyordu ailesinin. babasına evimizi izmire taşıyalım hem orda daha çok kazanırız dediysede babası bu gemilerin demir alacagı limana gerek olmadıgını
biliyordu ama oğlunun fırtınada batmakta olan bir gemi oldugunu görüyordu ve
'oğlum inşallah seneye seneye oğlum'. ve her geçen sene bir sonbahar yapragı gibi cansız bedenini bırakıyordu Umut'un yüreğine ve tükeniyordu Elif'in yokluğunda..
Gerçeklerinde saklıydı dürüst masum gerçeklerinde ama artık unutmalıydı onu yüregini teslim etmeye hazırdı ama ya bu yarım kalan bedenini nasıl anlatacaktı nasıl söylecektİ
artık elifi unutmalıydı bir yanı eksik kaldı hep ve unuttu…Koşarken topun peşinden soluksuz özgürce birden odasının kapısı çaldı
'Umut oglum yemek hazır seni bekliyoruz'..Ve o bugulu camdan hayallerine veda ederek perdeyi kapattı....
04.09.2008 - 17:06
bu saydıklarını fakire dagıtsan ramazan boyunca aç kalmazlar sen tek başınamı yiyeceksin sendeki mide degil işkembe ozaman
04.09.2008 - 16:59
İYİ ETMİŞİN VALLA YÜREĞİM KALDIRAMAZDI O ACIKLI ŞARKIYA NEİSE MARYO BU GÜN ERKEN PAYDOS EDİCEM MEYDAN SENİN
AZICIK ALIŞ VERİŞ EDİCEM İFTAR İÇİN CANIMIN ÇEKTİĞİ ŞEYLER VAR DUR SAYİM SANA
TATLILARIN BÜTÜN ÇEŞİTLERİ HEPSİNDEN BİRER TANE ALICAM
KÖFTE,TAVUK IZGARA SUCUKLU YUMURTA KARPUZ MELEMEN
M.ÇORBASI KARIŞIK KIZARTMA DAHA ÇOK VARDA SAYMAYA ZAMANIM YOK HEPSİNİ YİCEM BU AKŞAM HA UNUTTUM BİDE
SADE SU :))))))))))))))
HADİ SANA İYİ İFTARLAR YARIN YERİMDEN KALKAMASAM SANA
MAİL ATARIM VİNÇLE BERABER GELİRSİNİZ: :)))))))))))))))))))))))))
04.09.2008 - 16:53
onu dinledim 3 gün kendime gelemedim ağlamaktan gözlerim kapandı seni fazla üzmek istemedim :))))
04.09.2008 - 16:30
alemsin valla gözlerim doldu çok duygusal bir şarkıymış
ühü ühü dokunsalar ağlıcam
ajdarın çikita muz şarkısı daha dokunaklı ama sen bide onu dinle
rakı mezenide hazır et sonra aramayasın :))))))))))))))
04.09.2008 - 16:26
yürek avcısı buse hanım sen aşk nedir bilirmisin. sana aşkı anlatan bir sarkı yazayımda ne denek oldugunu anla
cemilemin gezdigi dağlar meşeliiiiiii amanım dıtdırıdıtdıt
hadide kaçgün oldu cemilem ben bu derde düşeli....... :) :))))))))))
04.09.2008 - 13:23
aşk aranmaz aşk anidir hiç ummadığın ve beklemediğin anlarında
kapını çalan ya alırsın içeri yada bakarsın öylece zamansızmıydı diye
zamansız olan aşklar acıtır içini keşke dersin keşke daha önce çalsaydın kapımı veya haber verseydin dersin
çare ararsın bulursun belkide ama sonu olmayan yollar içerisinde
ya göze alırsın o yolu yürümeyi yada yada gözüm kesmiyor deyip vaz geçersin işte aşk böyle birşey...
04.09.2008 - 12:42
al götür beni
kendinde yitir beni
çoğalt çoğalt
öldür beni
al kandır beni
bal mumuna daldır beni
yaşayamam yaşayamam
mumyala dondur beni
al vurdur beni
can evinde durdur beni
başkasını istemem
yaşatma öldür beni
uzun lafın kısası
aşktır aşkların ağası
bu COŞKUN'un kıssası
okuma yaktır beni
04.09.2008 - 10:37
Bir gün gelirde unuturmuş insan
En sevdigi hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni beni unutma, beni beni unutma, beni beni unutma
Çünkü ben her gece o saatlerde
Seni yaşar ve seni düşünürüm
Hayal içinde perişan yürürüm
Sen de karanlığın sustuğu yerde
Beni beni unutma, beni beni unutma, beni beni unutma
O saatlerde serpilir gülüşün
Bir avuç su gibi içime, ey yar
Senin de başında o çılgın rüzgar
Deli deli esiverirse bir gün
Beni unutma
Ben ayağımda çarık, elimde asa
Senin için şu yollara düşmüşüm
Senelerce sonra sana dönüşüm
Bir mahşer gününe de raslasa
Beni unutma
Hala duruyorsa yeşil elbisen
Onu bir gün yalnız benim için giy
Saksıdaki pembe karanfilde çiğ
Ve bahçende yorgun bir kuş görürsen
Beni unutma
Büyük acılara tutuştuğum gün
Çok uzaklarda olsan yine gel
Bu ölürcesine sevdiğine gel
Ne olur Tanrıya kavustuğum gün
Beni unutma, beni unutma
03.09.2008 - 14:07
bir yağmur yağıyordu inceden ince
içimizdeki bin bir düşünce
harmanlar misali savruluyorduk
ıslanmış bir ceylan yavrusu gibi
tiril tiril titriyordun
gitsek diyordun
yüreğinin ortasından deli gönlümce
sırılsıklam paramparça perme perişan
türküler söylüyorduk
ağlıyordun
ağlıyorduk
şimdi seni düşünüyorum cebeci yollarında
rüzgarlar esiyor serin
paramparça düşmüş gönül ufkuma
iki yıldız gibi GÖZLERİN
ybb
]]
03.09.2008 - 11:57
evet aramam mı tamam aldım sözü akşama sütlaça kaşık çalaçam allah nasip ederse hehe sen kendine bak bakalım akşam sen ne yiyecen tatlı yerine
03.09.2008 - 11:33
allah uzun ömür versin o zaman onlara nediyek
aradınmı anneni sütlaç için :))))))
03.09.2008 - 11:26
evet bazı yüreklere merhem bazı yüreklere ise ateş bırakıyor bu şairler eskimiş yaralara tuz ekiyor bu şairler ama sağolsunlar varolsunlar
03.09.2008 - 11:09
geride sevdalı şiirlerini bırakıp yürekklere merhem oluyorlar :))
o zaman yolları açık olsun ne diyek..
03.09.2008 - 11:02
bunu tuttum tamam yerine cuk diye oturdu.yok onlar oruç değil aç kalarak ölüme yaklaşıyorlar
03.09.2008 - 10:59
desene şairler bir ömür oruç tutuyo :)))))))))
03.09.2008 - 10:55
şair olacaksın tabi ama bu açlık konusunu mideden ibaret olmasın şairin gönlü açtır yüreği ucsuz bucaksız ummanlar gibidir ne kadar su gelirse gelsin ne dolar ne taşar.şair varya şair şiirle ölür şiirle yaşar
03.09.2008 - 10:30
birdaha gelirmi dersin böyle bir ilham şaiirmi oluyom neee
olcam galiba bu gidişle yaşasın
şair oluyorum hehehe
beğenmene sevindim bundan sonra şiir yazarken aç kalıcam
meğer ilhamım aç kalmakmış..
03.09.2008 - 10:26
güzel hemde çok demek ki oluyormuş yazınca teşekkürler
03.09.2008 - 10:20
bir yağmurdur aslında yaşamak kurak popraklara usulca yaklaşıp çoğaldıkça çatlayan toprakların arasından girip hayat veren
bir sevinçtir bir mutluluktur güzel anların yanı sıra kötü anlarıda yaşamaktır yaşam
hepsinden öte şefkatle sarılmaktır acıda olsa yaşama bilirizki şefkate hiçbir kötü şey mani olamaz yakıp yıkmaya yaşamı :))
AHANDA YAZDIM BENDE AÇKEN BİR ŞİİR OLDUMU DERSİN
SENİNKİLERE BENZEMİYOR AMA İDARE ET..
03.09.2008 - 10:10
bir umuttur yaşamak
silaha ve kavgaya inat
bir direniştir yaşamak
kaybedilmiş bütün varlığına inat
bir içleniştir yaşamak
çile dolu hayata direnmek için
bir sesleniştir yaşamak
haksızlıklara karşı
bir yükseliştir yaşamak
eğilmeden bükülmeden
bir türküdür yaşamak
sağır kulaklara duyurmak için
bir ülküdür yaşamak
hedefi tam 12den vurmak için
bir dilektir yaşamak
iyilik meleği gibi
bir yürektir yaşamak
aşka kanat açmak için
bir sevdadır yaşamak
leylayı anlamak için
bir çaredir yaşamak
çaresizlere çare olmak için
ALPEREN4129 (Kocaeli, Bay, 27)
03.09.2008 - 09:57
tşkr ederim beni kırmadığın için gerçekten çok anlamlı bir alıntı
sağlıkla kal..
03.09.2008 - 09:55
Eski Türklerde Askerler
savaşırken arkadan gelecek herhangi bir saldırıyı kontrol edebilmek için
sırtlarını bir ağaca, kaya veya taşa vererek ok atarlarmış. Atalarımız
genelde bozkır hayatı yaşadıkları için bu sırt dayanan nesne genelde bir
taş veya kaya olurmuş. Yıllar sonra sırt dayanan taşın ismi ARKA-TAŞ dan
ARKADAŞ şeklinde dilimize yerleşmiş ve bugün bile güvenebileceğimiz, bizi
arkadan vurmayacak olan, samimiyetine güvendiğimiz kişilere verdiğimiz
isimdir. Aşk ve arkadaşlık bir gün yolda karşılaşırlar. Aşk, kendinden emin
bir şekilde sorar; -Ben senden daha samimi ve daha cana yakınım sen niye
varsın ki bu dünyada? Arkadaşlık cevap verir: - Sen gittikten sonra
bıraktığın gözyaşlarını silmek için...Hiç bir zaman arkadaşsız kalmaman
dileğiyle...
02.09.2008 - 18:32
yormak derken neyi kastettiniz anlamadım? ? ? ? ?
yazmış olduğunuz hikayede güzeldi tşkr ederim :))
02.09.2008 - 18:25
/// seni baya bir yormuş olmalılar ki artık açıklama yapmak zorunda bile kalmışsın.. :) ///
HÜZÜN YAĞMUR OLUP DÖKÜLMÜŞTÜ UMUTCAN'IN YÜREĞİNE
Ellerim artık yüzyıllık bir acıyla kapanıyor yumruk oluyor kokunu saklıyor nasırlaşarak inadına..
Hüzün yağmur olup dökülmüştü toprağa sonbahar sabahında pencereyi aralamış dışarda top oynayan çoçukları izliyordu buğulu camın arkasından, esaret prangası hemen yanıbaşında boylu boyunca yatıyordu inadına …
Birden çoçukların arasına daldı hayallerin özgür kanatları ile ve artık o oda koşuyordu.soluksuz çamurda düşe kalka çığlıklar atıyordu arkadaşlarına 'pas ver pas ver'! diye zamansız sınırlı bir haykırıştı onun ki, biliyordu ama gözlerindeki parıltı yetiyordu dünyanın bir yarısına, soluksuz bağırıyordu arkadaşlarına çabuk olmalıydı bal kabağına dönüşmeden topa bir kez daha vurmalıydı ve o talihsiz kazanın şimşek gibi gerçeklik duvarına çarpmadan birkaç adım daha koşmalıydı..
Belki şoför kırmızıda geçmeseydi şimdi bütün yeşil ışıklar onun için yanacaktı ve bu tekerlekli sandalyeye bağlı kalmayacaktı..
Hergün zevkle tırmandığı tepelerde uçurtmasını yine rüzgalara bırakacaktı,uçutması havalandıkça onunla hayalleri ufkuda gökyüzüne demir atacaktı yerçekimine inat.
Ama artık hem bedeni yarım hemde sol yanı, bir bebek masumluğunda dilekleri, bir dokunsan ruhuna işleyecek sevda sözleri aşk şiirleri uzak yerlerin mistik coğrafyasını iliklerine kadar hissedecek bir anlatsan ah bir anlatsan..
Umutcan seviyordu, Adem babasından mirastı ona sevmek ve o da seviyordu.
Hemde çoookk.
Elif de güzel kızdı hani okulun en güzel kızlarından biriydi zeki ve masumdu hep tarihin aydınlığında fiziğin kimyasında buluşurdu kuş gibi çarpan yürekleri, ve o okulun kantininde; kantin mabedleriydi sanki, en yakın bakışlarının, bedenlerinin sabırsız tükenişlerinde verdigi kayıplarını burada telafi ediyorlardı ve bitmek bilmeyen ısmarlanan masum ılık çaylar aslında çay bahaneydi belki bir geçiş olacaktı sabırla soğutulan sıcak sözlerin en masum bahaneleriydi masada boynu bükük duran bardaklar….
Umut bir türlü anlatamıyordu biriktirdigi bir oda dolusu sevgi kelimeleri vardı cebinde, cesaretini toplasa bir solukta anlatacak bogazına dügümlenen ıslak sözleri elifin avuçlarına bırakacak ama olmuyordu her seferinde elini cebine attıgında tek çıkardıgı tekşey çay paraları oluyordu.
Açıklaması gereken herşey kader defterine yazılıydı aslında ona düşen tek şey fadesinin altına imza atmaktı ve Umut bunu biliyordu ama yapamıyordu..
Ve bir kış günü elifte umutcanın yüreginin kırmızı ışıgında geçmişti.
Elif taşınıyordu…..
Banka memuru olan babasının tayini izmire çıkmıştı artık umudun tüm ışıkları hüzne yanıyordu ateş kızılında, gitmeliydi mecburdu ayrılık küçük yürekleri bile dinlemiyordu iki yaralı körpe yüregin arasından bir rüzgar olup geçti hayallerini çalarak. geriye kalan tekşey geç (k) alınmış söylenemeyen sevgi sözleri artık yapacak tekbirşey elifsiz yaşamak ama kolay olmadı okulda her zil çaldığında ilkgün ki heyecanla koşuyordu mabedlerine ama o yoktu Elif artık yoktu……
Kendini içine hapsetti ve ordaki umutla hergün savaştı ve her savaştan mağlup çıktı artık kitaplara küsmüş adresi olmayan mektuplar yazıyordu ve her mektupta hüzün tüm ışıklarını kapatıyordu,şehrin her tarafı karanlıktı..
Televizyonda çıkan İzmirle ilgili tüm haberleri dikkatle izliyordu belki görürüm diye 'izmirde hava güneşli 'dediginde iklimler kadar soguk olan spiker, Umut seviniyordu Elifim üşümüyor diye bu bile onu mutlu ediyordu…
Umut'un babası babadan kalma bir meslek olan maket gemiler yapıyordu geçimi böyle saglıyordu ailesinin. babasına evimizi izmire taşıyalım hem orda daha çok kazanırız dediysede babası bu gemilerin demir alacagı limana gerek olmadıgını
biliyordu ama oğlunun fırtınada batmakta olan bir gemi oldugunu görüyordu ve
'oğlum inşallah seneye seneye oğlum'. ve her geçen sene bir sonbahar yapragı gibi cansız bedenini bırakıyordu Umut'un yüreğine ve tükeniyordu Elif'in yokluğunda..
Gerçeklerinde saklıydı dürüst masum gerçeklerinde ama artık unutmalıydı onu yüregini teslim etmeye hazırdı ama ya bu yarım kalan bedenini nasıl anlatacaktı nasıl söylecektİ
artık elifi unutmalıydı bir yanı eksik kaldı hep ve unuttu…Koşarken topun peşinden soluksuz özgürce birden odasının kapısı çaldı
'Umut oglum yemek hazır seni bekliyoruz'..Ve o bugulu camdan hayallerine veda ederek perdeyi kapattı....
Toplam 95 mesaj bulundu