Gülcan Özarslan Adlı Antoloji.com Üyesinin Ha ...

  • Hüsamettin Sungur
    Hüsamettin Sungur

    08.09.2020 - 08:16

    DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN

  • Doğum Gününüzü Candan Kutlarım mutlu olmanı kalben dilerim yeni yaşında mutlulukların en güzelini siz yaşarsınız, dilerim yüzün hep güler, neşeni hiç yitirmezsin.Sevdiklerinizle nice güzel mutlu yıllara Saygı ve Sevgilerimle.

  • Doğum gününüzü candan kutlarım mutlu olmanı kalben dilerim yeni yaşında mutlulukların en güzelini siz yaşarsınız, başarı merdivenlerini rahatlıkla tırmanırsınız ve dilerim yüzün hep güler, neşeni hiç yitirmezsin. Sevgi dolu kalman ve mutlu olman dileğiyle... Doğum günün kutlu olsun! nice güzel mutlu yıllara sevgilerimle.

    Bugün ellerinizi her zamankinden daha çok açın.
    Avucunuza melekler gül koysun, yüreğiniz coşsun.
    Ramazan Bayramınız hayırlara vesile olsun.

  • Salih Kozan
    Salih Kozan

    28.11.2009 - 12:00

    ♥ (¯`´•.¸(¯`´•.¸ _______ღ ♥ ღ _______ ¸.•´´¯) ¸.•´´¯) ♥
    ♥ -==-♥ °°Bayramınız Mubarek°°♥ olsun -==-♥
    ♥ (_¸.•´´(_¸.•´´_¯¯¯¯¯¯¯ღ ♥ ღ ¯¯¯¯¯¯¯ `´•.¸_) `´•.¸_) ♥


    ♥ . ♥ . ♥ .♥ . ♥ . ♥ .♥ . ♥ . ♥ .
    ♥ . ♥ . ♥ .♥ . ♥ . ♥ .♥ . ♥ . ♥ .
    ♥ . ♥ . ♥ . ♥ Allahın rahmeti üzerine olsun. Sana gelen her iyilik Allahtandır,
    ♥ . ♥ . ♥ RABBİM UMDUĞUNUZ HAYIR İŞLERE NAİL KILSIN
    ♥ . ♥ . ♥ . Mekanın cennet yuvan huzurlu kalbin Allah ile dolu olsun
    ♥ . ♥ . ♥ .♥ . ♥ . ♥ .♥ . ♥ . ♥ .
    ♥ . ♥ . ♥ .♥ . ♥ . ♥ .♥ . ♥ . ♥ .

  • İhvani Paylaşım
    İhvani Paylaşım

    27.07.2008 - 22:22

    Yalnızlık,kötü arkadaşla bulunmaktan iyidir.
    İyi arkadaşla beraber olmak da yalnızlıktan iyidir.


    (Hadis-i Şerif)

  • İhvani Paylaşım
    İhvani Paylaşım

    17.05.2008 - 21:27

    Mevzu bahis kişi, dünyalar ıyısı bır ınsandır...O özeldir ve siz eğer onu tanıma şansını yakalarsanız bunu anlarsınız..maneviyatı sever...Siz onu anlamayabılırsınız ki O'nunda cok umurunda değildir bu..Benim canımcımdır...Dostumdur ve öğretmenimdir...Aslında yazacak cok sey varda onu anlatmaya buralar yetmez.....


    sen uzakları yakın eden,
    gülücükleri beni mest eden,
    ömürlük çiçek.
    yüzünde güller,
    saçında karanfiller,
    teninde papatyalar,
    yaninda güller.
    sen
    ömürlük çiçek.

  • Limonî Erz
    Limonî Erz

    18.04.2008 - 22:15

    siz istersiniz de büyüklerim ister de ben gider miyim hiç?
    =)

  • Gülcan Özarslan
    Gülcan Özarslan

    01.04.2008 - 23:37

    Erzurum Radyosu
    Ali Ayçil

    1.

    Evin dantel işleri uyanıyor
    kına ve kuş sesleriyle hafifletiyor şilteleri
    göğe bir ferahlık yayılıyor aralandıkça
    araladıkça ergen kızlar ağustos pencerelerini

    II.

    Günü solduruyor bir 'arkası yarın'ın
    odalarda unuttuğu uzak hayatlar
    ne var şu Marry'nin kahkahasında
    boynumda kıldan
    terden ve köpükten yara açacak kadar

    III.

    Ne ğalıyor ne göğsünü dövüyor
    kızıl saçlı 'yurttan sesler korosu'
    çiğnedikçe çürüyor ırlaması ağzında
    kış çarşılarına kar yağıyor
    hani bize yükseklerden seslenip duran huma?

    IV.

    Kısa dalga
    bin iki yüz metrede
    bir zangoç çana dokunuyor
    'Demirbank iyi günler diler'

  • Adil Oğuz
    Adil Oğuz

    30.03.2008 - 15:33

    Nereden nasıl başlayacağımı en çokta zoruma giden tarafı sizi böyle üç beş kelimeye sığdırmak yokmu işte o kahrediyor insanı

  • Gülcan Özarslan
    Gülcan Özarslan

    25.02.2008 - 22:51

    kar toplayan
    kül rengi bulutlar gibi
    topladı yüreğim sevgini

    geleceğin her adıma
    bir mısra kondurdum öksüz ve narin
    şu sensizlik bir hain ki,
    bir hain

    sabah çiçeğim
    aç gözlerini seyredeyim
    aç ki;
    efkarımı şavkında söndüreyim

    seni özlediğim kadar
    kendimi bile düşünmedim
    bir o kadar soğuktayım
    bir o kadar üşüyenim
    sorma ne kadar özlemişim
    yediğim kuru ekmek
    içtiğim gamsız su
    soluduğum kirli hava kadar
    bunu ne bilmişim
    ne söylemişim

    sabah çiçeğim
    aç gözlerini aç
    seyredeyim
    aç ki;
    ataşımı ferinde söndüreyim

    her şiiri hapsettim bir kar tanesine
    taneler bana küskün
    darılgan zamanlar üzgün

    içinde gözlerinin buğusu yağarken buluttan
    seni seyretmek ne güzel şey
    ne güzel bir saçak altından

    düştü düşecek korkarım üzerime
    düştü düşecek
    üşüyor saçaklar aşkından,
    sarkıtlar damlardan kopacaklar
    düşecekler üzerime düşecekler
    sevginin konduğu yere saplanacaklar
    şu özlemin yüreğimde
    buz tutacak kadar

    sabah çiçeğim
    uğur böceğim
    ağlayan turnam
    aç gözlerini
    aç ki;
    efkarımı buğusunda dindireyim

    ben unutur muyum
    yasemin gözlerinin ciğerlerimi yakan kokusunu
    beni vuran saçlarının uçuşunu
    unutur muyum gönlümü yontuşunu

    ne ben unuturum gözlerinin buğusunu
    ne unutur yüreğimin yongası
    sen benim yıldızlarımın asısın
    ası ası
    sönük kalıyor gökyüzünde bile çoban yıldızı

    sabah çiçeğim
    dil böceğim
    kanatlı karıncam
    aç gözlerini aç
    nolur seyredeyim
    efkarımı kalemim konuşurken
    şavkında söndüreyim

    bir sen yanman içimde
    yıldızlara bin bedel
    güneş kıskanır ateşini
    kıskanır kader, Azrail, ecel
    sen yaşa ki,
    ben öleyim
    canım olsun yoluna berdel
    geleceksin ortalık karanlık ve
    denizler uyurken

    sabah çiçeğim
    aç gözlerini aç
    seyredeyim
    aç ki;
    efkarını şavkında söndüreyim

    çiğdem yapraklım
    yıldız dudaklım
    aklım
    varlığın
    özlemim
    gün aydınım

    aşka açan sabah çiçeğim
    canıııım
    canım

    ortasındasın

    sen açtıkça
    ben renkleneceğim

    bir sevdadır
    bir aşktır tazelenen
    gönlümde fütursuzca büyüyen
    gökkuşağı yapraklı
    yıldız dudaklı
    kar saçaklı

    SABAH ÇİÇEĞİM


    _____________________________

  • İhvani Paylaşım
    İhvani Paylaşım

    06.02.2008 - 13:18

    O bir gül.
    O bir papatya.
    O bir sarı çiğdem.
    O Dağ gibi güçlü bir yürek.
    O bir dost canlısı.
    O bir temiz kalbin örnek aynası.
    O zalime sert bir yürek. O bir hırs küpü.!
    O bir örnek dost.kendilerini tüm icraatı hayatında ve her iki cihanda baki saadetler diler.
    Başarılarının devamını ALLAH'tan niyaz edrim saygılarımla.

  • Gülcan Özarslan
    Gülcan Özarslan

    25.01.2008 - 14:42

    ÜÇ DİL

    En azından üç dil bileceksin
    En azından üç dilde
    Ana avrat dümdüz gideceksin
    En azından üç dil bileceksin
    En azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin
    En azından üç dil
    Birisi ana dilin
    Elin ayağın kadar senin
    Ana sütü gibi tatlı
    Ana sütü gibi bedava
    Nenniler, masallar, küfürler de caba
    Ötekiler yedi kat yabancı
    Her kelime arslan ağzında
    Her kelimeyi bir bir dişinle tırnağınla
    Kök sökercesine söküp çıkartacaksın
    Her kelimede bir tuğla boyu yükselecek
    Her kelime bir kat daha artacaksın

    En azından üç dil bileceksin
    En azından üç dilde
    Canımın içi demesini
    Canım ağzıma geldi demesini
    Kırmızı gülün alı var demesini
    Nerden ince ise ordan kopsun demesini
    Atın ölümü arpadan olsun demesini
    Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini
    İnsanın insanı sömürmesi
    Rezilliğin dik alası demesini
    Ne demesi be
    Gümbür gümbür gümbürdemesini becereceksin

    En azından üç dil bileceksin
    En azından üç dilde
    Ana avrat dümdüz gideceksin
    En azından üç dil
    Çünkü sen ne tarih ne coğrafya
    Ne şu ne busun
    Oğlum Mernuş
    Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun.

    BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU

  • Limonî Erz
    Limonî Erz

    29.03.2007 - 17:57

    gökyüzünün ışıltılı dünyasında kaybolduğun anda...
    bak yıldızlara...
    anlat özlemlerini onlara...
    parıltı yansırsa yüreğine...
    anla ki....
    sen de özlenmişsin delicesine...

  • Gülcan Özarslan
    Gülcan Özarslan

    01.03.2007 - 23:11

    ...cumhuriyetin ilk yılları doğuda erzurum'un bir ilçesinde-şelalesiyle ünlü-yeşilin yeşil olduğu,karın en beyazının yağdığı o köye bir incecik oğlan ve iriyarı bir genç kız-babayiğit diye tabir edilir genellikle,ovacık'ın dağ köylerinden- kaçıp gelirler ağadedemin konağına,güzden yarı kışa kadar konakta kalırlar.kendilerine oda tahsis edilir ve ev halkından sayılırlar.her işe koşarlar.bu birkaç ayın tükendiği karlı bir kış sabahı dört atlı gelir.kızın amcalarıdır gelenler.söz verirler ağadedeme bu çocukları götürüp düğünlerini yapacağız.büyük büyük nenemin verdiği ihramı giyer ve iriyarı kızcağız ata biner.anamın çocuk gözleri önünde silüetleri kaybolur.bahar olur.yaylaya çıkılmış herbir yanı çicek kokuları kaplamıştır.giden kızı babası incecik oğlana vermemiştir.kardeşinin oğluna vermiştir.oğlanın babasıda ince oğlanı evermiştir. düğün kurulur.toy başlar.güveyi incecik oğlan ali dama çıkar.elmayı gelinin başına atmak üzere...evinde hamur yoğurmakta olan iriyarı gelin dışarı çıkar kadınlara şöyle der:-durun bir bakayım ali'ye güveyilik yakışmış mı? ...

  • Gülcan Özarslan
    Gülcan Özarslan

    24.02.2007 - 21:13

    KAAB BIN ZÜHEYR(ra)

    KASIDE-I BÜRDE(Ceviren: Ustad Sezai karakoc)

    Yurdundan koparilmis gözleri sürmeli yarali bir ceylan gibi
    Su ati alip götürdüler. Gönlüm öyle kirik ki!

    Gönlüm, azat nedir bilmeyen bir köle örnegi ezgin.
    Tan vakti Suat göctü buralardan. O ne magrur bakislardi Rabbim ve ne müstagni.

    Suat ki boyu altin ölcüde; önden bakilinca zarif nahif, incecik belli,
    Tombul görünüslü arkadansa, arka cizgileri bile belli.

    Gülerken dislerinde kar yagar gibi bir kis aydinligi.
    Öyle beyaz, onlari sarapla yikiyorlar durmadan sanki.

    Vadi acik. Kusluktur. Cakillarda kus sesli serin sular.
    Kuzey yelleriyle serin sular gibi saf ve isikli Su atin agzindaki.

    Sürpürürse rüzgar nasil üstündeki bulutlari, nasil yikarsa piril piril geceleri yagmur tepeleri
    Agzindaki su o yagmur suyu Su atin, disleri o beyaz kum tepeleri.

    Soylulukta en soylu, cömertlikte bir esi yok bir sevgili iken Suat,
    Ne kendi sözünde durdu, ne de dinledi beni.

    Suat bu, isi gücü bana oyun, naz, vefasizlik, söz verip dönmek.
    Benim kaderim böyle, Onun ask felsefesi.

    Bulut bir zavallidir Onun yaninda bicimden bicime girmekte,
    Renkten renge girmekte yaya kalir bukalemun, gulyabani.

    Sen ne aptalsin ki yahu sandin Suat durur sözünde.
    Kalburda su durursa, Suat da durur sözünde tabii.

    Su attan söz aldim diye böbürlenip durmak ha!
    Hayaller kurdun, umutlandin! Ama umutlar ucucu, aldaticidir rüyalar gibi.

    Su atin vuslat sözleri gecse yeridir atlatislar tarihine.
    Bir söz istedin mi kendisinden, hemen kesilir meshur yalanci Urkubun teki.

    Böyle arkandan atip tutuyorum ya Suat, elbet ayrilik acisindan.
    Onun icin affet beni, sen yine de sev beni.

    Suat simdi mutlaka öyle bir yerdedir ki, vakit de aksam;
    Saf kann ve yörük disi develerdir ancak develerin oraya götüreni.

    Evet, ta ötelerde konakliyan Suat oymagini tutmak icin
    Yürege korku veren, dag gibi rüzgar tempolu hecin develer gerekli.

    Öyle deve gerek ki, terlerse irmak aksin kulaginin ardindan,
    Ucsuz bucaksiz cöl yollarini seve seve tepmeli...

    Bir deve ki, bakisi iki hancer ufuklara saplanan.
    Esi gitmis, yabani bir aksigin gibi öyle ucsun ki, o dursun, altindan kaysin ates cölü ve ates tepeleri.

    Gerdani saglam, ayaklari yersarsan vücudu kivrim kivrim ve ölcülü bicili.
    Soy sopca en arik damizlik develerden haydi haydi ileri.

    Bögrü enli, boynu uzun ve kalin, cehresi genis.
    Bir erkek deveyi andirmali tipki; Su ati tutar o zaman belki.

    Derisi daha parlak olmali kabugundan deniz kaplumbagasinin.
    Ve ondan daha saglam. Kizgin günes altinda ac azgin keneler bile onu örseleyememeli.

    Ilk bakista dag gibi korku vermeli görünüsü bakana:
    Boyu yüksek mi yüksek, cevik mi cevik ayaklari, tertemiz seceresi.

    Gürbüz, etine dolgun, bakimdan öyle semizlemis olmali ki,
    Oyluklarindan tirmanan salkim salkim keneler derinin cilasindan kayip kayip düsmeli.

    Yürürken baldirindan, et firlasin etinden, iki ön bacagi ok gibi
    Ciksin dolgun gögsünden, serbest atilisli calim calim üstüne bir yaban merkebi örnegi.

    Gözlerle gerdan arasi, basin yular takilan yeri,
    Sert ve kati olmali bilegi tasi gibi.

    Ve upuzun kuyrugu ipek tüylü, sarksin memelerin üstünden
    Öyle dokunmali ki memelerin ucunu ürkütmemeli.

    Kapkara iki mizrak bacaklari, rüzgar gibi ucmali:
    Süpheye düsmelisin ayaklari yere degdi mi, degmedi mi.

    Yumru burnundan, kulagindan, beyzi cehresinden bu türlü develeri.
    Tanir derhal deveden anlayan yekta bir bilirkisi.

    Ayaklari demirdenmiscesine cakillari firlatir iki yana.
    Deri mahfaza bile takmaksizin asar kayaliklari bu essiz develer ki.

    Caliskan bir isci gibi terler costukca, terledikce cosar...
    Asar kuslar gibi serap derelerini, sahra tepelerini, ates cöllerini...

    Kertenkelenin güneste yanan sirti sicaktan külde pismis ekmege
    Döndügü günler bile kimse durduramaz kosmaktan su bizim deveyi.

    Bir sicaklik ki,[[[ yolcular dinlenin! ]]; der kervan sahibi.
    Ve tas altina gizlenir siyah cekirgeler, o sabir atesleri.

    Ama bizim meshur devemiz gün ortasinda kosusunu bitirmez,
    Baslamistir yolculuga sanki daha yeni.

    Sicak artar, degisir yürüyüsü; sicak arttikca degisir. Ve ön ayaklarinin
    Cirpinisli hizlanisi andirir ölmüs cocuguna gögüs döven bir anneyi
    Ve ona bakip(anip kendi ölmüs yavrularinida) hickiran yirtinan öbür anneleri.

    Evet o yürüyüs, o ayak cirpinislari gögsünü paralayan yasli bir annenin cirpinislari.
    Akla elveda diyen bir annenin, alir almaz ilk yavrusunun kara haberini.

    Gögsü kan icinde kalan, üstü basi yirtilmis,
    Saclari darma dagin cilgin bir annenin haberini.

    Söz tasiyip öc alan iki yüzlü siir ve kabile düsmanlarim:
    [[ Ey Ebi Sülmanin oglu sen mahv oldun ]] dediler.
    Su atin derdi bana yetmezmis gibi.

    [[ Ey Ebi Sülmanin oglu sen kendini ölmüs bil ]] Bende kostum güvendigim dostlara:
    Kime basvurdumsa ama:[[ Biz yokuz bu iste, var git kendin bak basinin caresine ]]; demezler mi?

    Ben de onlara dedim:[[ Gidin gidin beni yalniz birakin,
    Neye hükmetmisse o olur, hükmeden o Allah ki.

    Yasamak dediginiz nedir bin yil yasasa bile
    Eninde sonunda insanoglu o kanbur tahta kutuya girmiyecek, binmeyecek mi?

    Haber geldi [[ Peygamber, seni öyle bir cezaya carpacak ki! ]]
    Siz bilirsiniz, hey zavallilar! Iste onun kapisindayim, yüregimde sonsuz bagislanma ümidi.

    Ondan özür dilemeye geldim, af istemege geldim
    Cünkü O sirrini bilendir, kabul edicisidir mazeretlerin. O affedenlerin en affedicisi.

    Ici hidayet ögütü en yüce gercekler dolu Kurani
    Sana armagan eden Allah icin ver bana bir savunma mühleti.

    Bakma ve zaten bakmazsin sözlerine beni kiskananlarin.
    Senin hükmün onlara degil, hakka ayarli ve ben de bir parca sucluyum belki.

    Ama senin makamindayim simdi. Fillerin bile titredigi makamda.
    Bir makam ki, titrerdi bir fil benim gördüklerimi görse, isitse isittiklerimi.

    Burada beni ancak Allah buyruguna bagli Peygamber affi kurtarir:
    Ben de onun öc ve adalet eline uzatiyorum iste sag elimi.

    Beni ancak o kurtatabilir burda. Yalniz O. Simdi söz yalniz Onun.
    Ama O [[ Sen suclusun, cezani cekeceksin ]]; dese önünde egik bulur boynumu adaletin heybeti.

    En heybetli manzara bu olur benim icin. Cünkü Asserde,
    Ic ice acilan sonsuz aslan yataklarinin en icindeki

    Muhtesem yurdunda hüküm süren aslanlar basbugudur O.
    Bir arslan ki, erkenden ava cikar, yavrularinin besini insanoglu, insan eti.

    Bir arslan ki, savas alaninda kendi düsmani dengi
    Birakmadan carpismayi, haram sayar kendine savasi terketmeyi.

    Heybetinden kisilir sesleri yirtici cöl arslanlarinin
    Arslanlar arasinda bile o dagitir adaleti.

    Parcalandi silahlari ve elbiseleri, kurda kusa yem oldu
    Bu vadide kendi gücüne bilegine güvenen nice kisi.

    Süphe yok ki, Peygamber, en keskin bir kilictir kiliclarindan Allahin.
    Sonsuz bir kurtulusa, nura ve hidayete alip götüren bizi.

    Ve arkadaslari Onun, Mekke vadisinde Islami kabul eden
    Kureysin en ileri gelenleri... Cömertlikte ve yigitlikte hic birinin yok dengi.

    Ilk günler, göcmek gerekliydi, hemen göctüler, zerre tereddüt etmeden.
    Birakarak yurtlarini, tüten ocaklarini, mal ve mülklerini.

    Yerlerinde kalanlar carpisamiyacak gücte olanlardi.
    Onlar da, müdafaasiz ve silahsiz, cepcevre küfürle cevrili, bugünü hazirlamis beklemislerdi.

    Evet, bunlar, baslari dimdik gezen yigit üstü yigit,
    Davuda mahsus demir gömlektir zirh diye giydikleri.

    Zirhlari piril piril ve upuzun. Celikten büklümleri öyle ki,
    Birbirine gecip kaynasmis bir ayrikotunun halkalari gibi.

    Mizraklari düsmani devirse yere, gurur nedir bilmezler,
    Yenilirlerse bilmezler nedir umut kesmek, yok ya yenildikleri!

    Ak soy develer gibidir gidisleri. Korunmalari da saldiris.
    Vurulunca gögüslerinden vurulurlar. Onlar ürkmez, onlardan ürker dev dalgali ölüm denizi.

    ----

  • Gülcan Özarslan
    Gülcan Özarslan

    24.02.2007 - 21:11

    Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine

    II

    Gelin gülle başlayalım atalara uyarak
    Baharı koklayarak girelim kelimeler ülkesine
    Bir anda yükselen bir bülbül sesi
    -Erken erken karlar ortasında
    Güneş dönmüş ışık saçan bir yumurta-
    Bana geri getirir eski günleri
    ...Paslanmış demir bir kapı açılır
    Küf tutmuş kilitler gıcırdarken
    Ta karanlıklar içinde birden
    Bir türkü gibi yükselirsin sen
    Fısıldarım sana yıllarca içimde biriken
    Söyleyemediğim ateşten kelimeleri
    Şuuraltım patlamış bir bomba gibi
    Saçar ortalığa zamanın
    Ağaran saçın toz toprağını
    Bana ne Paris'ten
    Newyork'tan Londra'dan
    Moskova'dan Pekin'den
    Senin yanında
    Bütün türedi uygarlıklar umurumda mı
    Sen bir uygarlık oldun bir ömür boyu
    Geceme gündüzüme
    Gözlerin
    Lale Devrinden bir pencere
    Ellerin
    Baki'den Nefi'den Şeyh Galib'den
    Kucağıma dökülen
    Altın leylak

    III

    Ölüler gelmiş çitlembikler sarmaşıklarla
    Tırmanmışlar surlarıma burçlarıma
    Kimi ırmaklardan yansıma
    Kimi kayalardan kırpılma
    Kimi öteki dünyadan bir çarpılma
    İçi ölümle dolu
    Dönen bir huni
    Doğarken güneş
    Kesilmiş ölü yüzlerden
    Bir mozayik minyatürlerden
    Dokunur tenimize
    Soğuk bir azrail ürpertisiyle ay
    Ve birden senin sesin gelir dört yandan
    Menekşe kokulu sütunlardan
    Komşu dağlardaki nergislerden leylaklardan
    Gözlerine ait belgeler sunulur
    Ey aşkın kutlu kitabı
    Uçarı hayallere yataklık eden
    Peri bacalarının yasağı
    Gönlümün celladı acı mezmur
    Bana bıraktığın yazıt bu mudur
    Ölüm geldi bana düğün armağanın gibi
    Senden bir gök
    Senden yıldızlar ördüler
    Ateş böcekleri
    O gece dört yanıma
    Ey bitmeyen kalbimin samanyolu destanı
    Sen bir anne gibi tuttun ufukları
    Ve çocuklar gülle anne arasında
    Seninle güller arasında
    Tuhaf bir ışık bulup eridiler
    Çocuklar dağ hücrelerinde erdiler
    Aramızdaki sırra
    Bir de ay ışığında büyüyen fısıltılar
    Gençlik monologları
    Seni alıp kaybolmuş zamanın çağıltısından
    Bana getiren
    Yasamız vardı
    Öfkeyle yazardın sen bir yüzüne
    Ölür ölür okurdum öbür yüzünde ben

    IV

    Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
    Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
    Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında
    Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
    Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
    Uzatma dünya sürgünümü benim
    Güneşi bahardan koparıp
    Aşkın bu en onulmazından koparıp
    Bir tuz bulutu gibi
    Savuran yüreğime
    Ah uzatma dünya sürgünümü benim
    Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil
    Ayaklarımdan belli
    Lambalar eğri
    Aynalar akrep meleği
    Zaman çarpılmış atın son hayali
    Ev miras değil mirasın hayaleti
    Ey gönlümün doğurduğu
    Büyüttüğü emzirdiği
    Kuş tüyünden
    Ve kuş sütünden
    Geceler ve gündüzlerde
    İnsanlığa anıt gibi yükselttiği
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Bütün şiirlerde söylediğim sensin
    Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin
    Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome'nin Belkıs'ın
    Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin
    Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için
    Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini
    Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini
    Ey gönüllerin en yumuşağı en derini
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Yıllar geçti saban olumsuz iz bıraktı toprakta
    Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında
    Çatı katlarında bodrum katlarında
    Gölgendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba
    Hep Kanlıca'da Emirgan'da
    Kandilli'nin kurşuni şafaklarında
    Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında
    Şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında
    Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
    Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
    Ey çağdaş Kudüs (Meryem)
    Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır (Züleyha)
    Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında
    Köle gibi satıldım pazarlar pazarında
    Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında
    Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında
    Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında
    Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda
    Verilmemiş hesapların korkusuyla
    Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
    Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
    Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
    Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
    Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır
    Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
    O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
    Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
    Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
    Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
    Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
    Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
    Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
    Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
    Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili

    Sezai Karakoç

  • Gülcan Özarslan
    Gülcan Özarslan

    01.02.2007 - 15:52

    LİLİ MARLEN TÜRKÜSÜ

    Akşam olur mektuplar hasretlik söyler
    Zagreb radyosunda Lili Marlen türküsü.
    Siperden sipere ateş tokuşturanlar
    Karanlıkta dem tutan ishak kuşu.

    Biz insanlar/dünyalılar yemin ettik imanımız var
    Hürriyet için, hürriyet aşkına
    Savulacak dönem
    Savulacak düşman
    Dehrin cefasını çektik
    Sefasını süreceğiz.

    Akşam olur mektuplar hasretlik söyler
    Zagreb radyosunda Lili Marlen türküsü
    Dost ağlar karanfilim, dost ağlar karanfilim
    Marş söylemeden ölmek bize yakışmaz.

    Attila İlhan

  • Can Hırka
    Can Hırka

    17.01.2007 - 22:48

    BAZI ESEN BİR RÜZGAR
    ANLAMSIZ KELİMELERİ
    FISILDAR BANA, KOŞARIM..
    IRMAĞIN KIYISINA..
    SENİ BENDEN ALAN
    O SU...DEĞİLMİYDİ..
    KENARINDA O GÜNE ŞAHİT
    O KOCA AĞAÇ..
    GİZLİCE SEYREDERİM..
    BİR YANI YANMIŞ AĞACI
    SENSİZLİKTE GECE
    SESSİZCE HALA YANAR
    İÇİN...İÇİN...BEN GİBİ..
    KİMSE GÖRMEZ...
    YANGIN YERİNİ..
    GÜN AĞARMIŞTI YA
    BÖRTÜ BÖCEK SON UYKUDA
    AĞAÇ ŞAKIR ŞAKIR
    KANADI...
    AYAKLARIM VARMADI
    KUYTUDAN ÇIKIP
    SARILMAK SEN DİYE..
    HATRINA&DÜŞECEĞİM 17,OCAK,2007

  • Mine Mine
    Mine Mine

    05.10.2006 - 05:09

    gonlumuz genc olsun,gerisi 'gercekten' bos...
    guzel bir yaziniz var,sizi taktir ederim...

Toplam 19 mesaj bulundu