Aslında isteyenin istediği yerde örtmesinden yanayım daaa... Yalnız şöyle bişey olunca çok şaşırdım... Geçenlerde birileri bir camide başı açık namaz kılmaya kalktı... Ve biz başörtüsünü savunan kardeşlerimizden öğrendik kiii; Meğerse her yere girmenin bi adabı bi kıyafeti varmış.. Öyle heryere her kıyafetle girilmezmiş.. Mesela camiye başı açık girilmiyomuş... :))
Çöp kutusunu boşaltmaya kalktığında, çöptekileri siliyor sonra da şöyle bi yazı çıkıyor..;
Çöp kutusunda ileti yok. 2000 MB’tan fazla saklama alanı olan birisi neden silmeye ihtiyaç duysun ki?
Şaka değil ciddi valla.. :))
Yeni ileti hazırlarken herkesi görme şansı var ancak yönlendirirken adres defterine ulaşmayı bende beceremedim daha..
Yansımalar... Son CD leri Pervane.. Ney... gitar.... asya kökenli vurmalı sazlar... sakin dinlendirici..
Ay dinlendirici deyince aklıma şenlendirici geldi.... :))) Enstrumantal müzik deyince tabi ki Hüsnü Şenlendirici ve klanerti.... :)))
Aksın, içimde bir nehir gibi
Dolanan keder
Unuttuğum, unutmaya çalıştığım ne varsa
Bende durmasın
İçimde öyle çok ki, her gidenden
biriktirdiğim melekler
zaman insafsızlık etmese
kederin oyduğu tarafımı sana getirsem
kalem beni tutmasa, anlatsam sana
siyah, simsiyah bir engerektir zaman
ve kış neler eder insana
nasıl yarım bırakır, ayırır parçalara
sense kışı yaşamadın daha
reddetim bütün kesinlikleri
kalbim bu hayale bir daha inansın diye
siyah... değişmiyor,
siyah hala nehir içimde
ve kalbim anlamıyor
adalet yok, niye?
Yıktığım, atladığım, söndürdüğüm
Bir yangın yerindeyim
İçimde sadece, dediğim gibi
Her gidenden biriktirdiğim melekler
Kalbimin üstünde bir daha hançer
Münir Nurettin en güzel gazellerinden birini bu parçanın arasında okur...
O kadar güzel okur ki hatta.. Bir gün bir sandal sefasında okurken boğazın ta öbür yakasından duyulur ve dinleyenlerden biri '''Münir Nurettin misin be mübarek''' diye bağırır...
Of ooooff... fethettiniz ay parlayarak sen gülerekten
Gündüz koya sen gel, gece kalsın ay yanımda of of
Ses çıkmıyor artık ne kürekten ne yürekten
Emret güzelim, istediğin şarkıyı emret ooooofffff ooooff offfff
Bir tatlı huzuuuur almaya geldim kalamıııştan....... :)))
Uzun uzun bir yağmuru okudum,
Uzun ıslığını taşıdım rüzgârın,
Uzak bir kıyıya mektup yolladım.
Döndüm, derinde dövdüm kendimi.
Duydum, kırıldı içimde tuz sesi
Bir derine ağladım.
(Keder saldı içime bir denizden bir midye,
Taşı gördüm ağırlık indi dilime)
Engin de kendinden uzağı özlermiş
Ufuk bir şey değilmiş bana, gördüm.
Hayal kıvamıymış aşk,
Gülün kokusunu bademin neşesini
istedim.
Ah bilemedim de nasıl geniştim,
Koşup kapaklanayım bir kucak istedim.
Hiçbir kadın hiçbir erkeği ve hiçbir erkek hiçbir kadını
Bu biçim bu biçim sevmedi
Cem karacanın bu şarkısını müthiş söylemiş.... Öyle sakin, iddiasız, serin, yumuşak... Sanki ''Kalk şu şarkıyı söyle diye uykusundan uyandırmışlardaaa.... söyleyip gidip tekrar uyuyacakmış gibi.... :))))
TDK na göre; Ruh
Felsefeye göre; herşeyin temeli ana maddesi yaratıcısı özü sayılan gözle görünmez madde dışı bişey
Bana göre; tin tin tinimini hanımın keklik sekişli adımlarından herbiri... :))
Gündem aynen şöyle oluştu...
1- sabah daha kargalar şeyini şeetmeden kalkıp eczacı odasına doğru yollara dökülüş
2-Saat dokuz civarında kocatepe otoparkına arabayı bırakıp yakınındaki eczacı odasına duhul oluş
3- Azalınca yenisini TEB'den istemediği bağkur sözleşmeleri bitince niye hayrete düştüğü anlaşılamayan, hayret edilesi oda çalışanına, içinden en güzel temennileri sunuş
4-TEB den acil istenen sözleşmeleri getiren ve iki adım yolu niye 45 dakikada aldığı anlaşılayan plakası merak konusu taksiyi bekleyiş
5- Geldi dedikleri sözleşmenin yan odadan niye o odaya gelemediği konusunu bir türlü çözemeyen oda çalışanına ''bi baksanız şeklinde akıl veriş..
6- onaylanıyomuş cevabıyla çıldırış.. Tüm kolinin onaylanmasını beklemesenizde onaylanmış olanları burada bekleyen zevata dağıtsanız şeklinde ikinci bir akıl veriş
7-Bir adet sigorta bir adet de bağkur sözleşmesine sonunda sahip oluş
8-kocatepeden çıkıp konur sokaktaki sigorta binasına yöneliş
9- birkaç dakikada sözleşmeyi teslim edip aynı işlemi yapmak üzere bağkura yöneliş
10 Mithatpaşadaki bağkur binasına duhul
11- 6. kata reçete faturası teslim ediş
12- yedinci kata çıkıp sözleşmeyi kayıttan geçiriş ve birde 3. katta imza işlemi olduğunu öğreniş..
13- üçüncü kattaki müdüre imzalatıp tam bitti diye çıkacakken.. Müdürden;
' aa eczacı hanım sizi öyle kolay salıverirmiyiz.. canım bağkurumuzun sadece bi tane mührü var.. E mühür kimde süleyman o malumunuz.. O'da 150 metre aşağıdaki karşı binamızın bilmem hangi katında bulunurlar.. Mührün sizi göresi gelmiş.. Bide oraya uğrasanız''
şeklinde seslenişi
14- karşıbinanın bilmem kaçıncı katındaki mühre sahip, adı muhtemelen süleyman olası bi kıytırık bağkur memurunun masasında sıra bekleyiş..
15- sıra geldiğinde adı süleyman olası memurdan, bağkurda adı süleyman olası bi memurun daha olduğu, sözleşmelerin ondaki mühürle mühürlendiği konusunu öğreniş.. tekrar sıraya giriş
16- Mühürden sonra ilk binanın altıncı katına dönüş ve orada tekrar bilgisayara kaydoluş..
17- E artık bitti mi ne derken evrağın koridorun sonundaki odaya teslim edileceğini öğreniş...
18- Ve nihayet koridorun sonundaki oda.. ve memurun tamam eczacı hanım gidebilirsiniz sözüne gözyaşları içinde inanamayış..
19- Bütün bina içindeki katları tabanvay çıktıktan sonra kocatepe otoparkına aynı vasıta ile varış..
Allam ya.. ne çok seviyo beni canım bağkurum.. Göresi gelmiş gittim.. Bırakmadı valla tam yarım gün misafir etti.. Yalnız süründürmekte ay pardon hizmette bi kusur etmedi deeee... Yine de çok kırıldım doğrusu.. İnsan kapıdan çıkarken bi;
'ulan eczacı hanım ananı da al git.. falan der.. Valla bi bunu esirgedi ya içime oturdu tam da sefgililer gününde
gipsy kings
06.03.2006 - 09:54İkisininde yorumu ayrı güzel...
başörtüsü
06.03.2006 - 09:50Aslında isteyenin istediği yerde örtmesinden yanayım daaa... Yalnız şöyle bişey olunca çok şaşırdım... Geçenlerde birileri bir camide başı açık namaz kılmaya kalktı... Ve biz başörtüsünü savunan kardeşlerimizden öğrendik kiii; Meğerse her yere girmenin bi adabı bi kıyafeti varmış.. Öyle heryere her kıyafetle girilmezmiş.. Mesela camiye başı açık girilmiyomuş... :))
hoşgörü
06.03.2006 - 09:35Kendini hoşgöremedikçe kimseye gösteremiyeceğin bişey... Kendinle barışmak ve sonra herkesle barışmak...
gipsy kings
06.03.2006 - 09:20Hotel California
gmail
04.03.2006 - 18:27Çöp kutusunu boşaltmaya kalktığında, çöptekileri siliyor sonra da şöyle bi yazı çıkıyor..;
Çöp kutusunda ileti yok. 2000 MB’tan fazla saklama alanı olan birisi neden silmeye ihtiyaç duysun ki?
Şaka değil ciddi valla.. :))
Yeni ileti hazırlarken herkesi görme şansı var ancak yönlendirirken adres defterine ulaşmayı bende beceremedim daha..
tekila
03.03.2006 - 18:43minnacık bardak... Baş parmak ile işaret parmağı arasında, elin oyuğunda tuz... :))
cücük
03.03.2006 - 17:27Çobanın hayal gücünün son sınırı....................... :))
rüya
02.03.2006 - 18:56Bu akşam nöbetçi olduğumdan dün akşam iki gecelik birden gördüm valla. Gör gör bitmedi sabaha kadar.. :))
enstrümantal
02.03.2006 - 11:44Yansımalar... Son CD leri Pervane.. Ney... gitar.... asya kökenli vurmalı sazlar... sakin dinlendirici..
Ay dinlendirici deyince aklıma şenlendirici geldi.... :))) Enstrumantal müzik deyince tabi ki Hüsnü Şenlendirici ve klanerti.... :)))
enstrümantal
02.03.2006 - 11:12Oooo elbette Cihat Aşkın.. :)) Minyatürler....Kemanda Cihat Aşkın, pianoda Mehrü Ensari.. ve Tabi ki sarı gelin türküsü
enstrümantal
02.03.2006 - 11:08ENSTRÜMANTAL
Aksın, içimde bir nehir gibi
Dolanan keder
Unuttuğum, unutmaya çalıştığım ne varsa
Bende durmasın
İçimde öyle çok ki, her gidenden
biriktirdiğim melekler
zaman insafsızlık etmese
kederin oyduğu tarafımı sana getirsem
kalem beni tutmasa, anlatsam sana
siyah, simsiyah bir engerektir zaman
ve kış neler eder insana
nasıl yarım bırakır, ayırır parçalara
sense kışı yaşamadın daha
reddetim bütün kesinlikleri
kalbim bu hayale bir daha inansın diye
siyah... değişmiyor,
siyah hala nehir içimde
ve kalbim anlamıyor
adalet yok, niye?
Yıktığım, atladığım, söndürdüğüm
Bir yangın yerindeyim
İçimde sadece, dediğim gibi
Her gidenden biriktirdiğim melekler
Kalbimin üstünde bir daha hançer
BİRHAN KESKİN
kalamış
02.03.2006 - 11:04Münir Nurettin en güzel gazellerinden birini bu parçanın arasında okur...
O kadar güzel okur ki hatta.. Bir gün bir sandal sefasında okurken boğazın ta öbür yakasından duyulur ve dinleyenlerden biri '''Münir Nurettin misin be mübarek''' diye bağırır...
Of ooooff... fethettiniz ay parlayarak sen gülerekten
Gündüz koya sen gel, gece kalsın ay yanımda of of
Ses çıkmıyor artık ne kürekten ne yürekten
Emret güzelim, istediğin şarkıyı emret ooooofffff ooooff offfff
Bir tatlı huzuuuur almaya geldim kalamıııştan....... :)))
minik serçe
02.03.2006 - 10:47Edith Piaf... la la lala Milord....
deniz
28.02.2006 - 18:35DENİZ
Uzun uzun bir yağmuru okudum,
Uzun ıslığını taşıdım rüzgârın,
Uzak bir kıyıya mektup yolladım.
Döndüm, derinde dövdüm kendimi.
Duydum, kırıldı içimde tuz sesi
Bir derine ağladım.
(Keder saldı içime bir denizden bir midye,
Taşı gördüm ağırlık indi dilime)
Engin de kendinden uzağı özlermiş
Ufuk bir şey değilmiş bana, gördüm.
Hayal kıvamıymış aşk,
Gülün kokusunu bademin neşesini
istedim.
Ah bilemedim de nasıl geniştim,
Koşup kapaklanayım bir kucak istedim.
BİRHAN KESKİN
aşure
28.02.2006 - 18:16Yağıyo yağıyo dört koldan.. Ya şunu bi sıraya bindirsek de tek tek yapıp göndersenize... :)))) hepsini birden nası tüketcez..
gerard depardieu
28.02.2006 - 18:13En iyi Cirano de Bergerac... :)
teoman
24.02.2006 - 18:41Hiçbir kadın hiçbir erkeği ve hiçbir erkek hiçbir kadını
Bu biçim bu biçim sevmedi
Cem karacanın bu şarkısını müthiş söylemiş.... Öyle sakin, iddiasız, serin, yumuşak... Sanki ''Kalk şu şarkıyı söyle diye uykusundan uyandırmışlardaaa.... söyleyip gidip tekrar uyuyacakmış gibi.... :))))
http://www.2ynet.com/depo/cem_karaca/CeM%20KaRaCa%20-%20MuTLaKa%20YaVRuM%20-%2004%20-%20Bu%20Bicim%20&%20Teoman.mp3 adresinden dinleyebilirsiniz...
istanbul boğazı
24.02.2006 - 17:44gözümüzün pasını sildi.... :)
tin
15.02.2006 - 11:44TDK na göre; Ruh
Felsefeye göre; herşeyin temeli ana maddesi yaratıcısı özü sayılan gözle görünmez madde dışı bişey
Bana göre; tin tin tinimini hanımın keklik sekişli adımlarından herbiri... :))
sevgililer günü
14.02.2006 - 19:16Gündem aynen şöyle oluştu...
1- sabah daha kargalar şeyini şeetmeden kalkıp eczacı odasına doğru yollara dökülüş
2-Saat dokuz civarında kocatepe otoparkına arabayı bırakıp yakınındaki eczacı odasına duhul oluş
3- Azalınca yenisini TEB'den istemediği bağkur sözleşmeleri bitince niye hayrete düştüğü anlaşılamayan, hayret edilesi oda çalışanına, içinden en güzel temennileri sunuş
4-TEB den acil istenen sözleşmeleri getiren ve iki adım yolu niye 45 dakikada aldığı anlaşılayan plakası merak konusu taksiyi bekleyiş
5- Geldi dedikleri sözleşmenin yan odadan niye o odaya gelemediği konusunu bir türlü çözemeyen oda çalışanına ''bi baksanız şeklinde akıl veriş..
6- onaylanıyomuş cevabıyla çıldırış.. Tüm kolinin onaylanmasını beklemesenizde onaylanmış olanları burada bekleyen zevata dağıtsanız şeklinde ikinci bir akıl veriş
7-Bir adet sigorta bir adet de bağkur sözleşmesine sonunda sahip oluş
8-kocatepeden çıkıp konur sokaktaki sigorta binasına yöneliş
9- birkaç dakikada sözleşmeyi teslim edip aynı işlemi yapmak üzere bağkura yöneliş
10 Mithatpaşadaki bağkur binasına duhul
11- 6. kata reçete faturası teslim ediş
12- yedinci kata çıkıp sözleşmeyi kayıttan geçiriş ve birde 3. katta imza işlemi olduğunu öğreniş..
13- üçüncü kattaki müdüre imzalatıp tam bitti diye çıkacakken.. Müdürden;
' aa eczacı hanım sizi öyle kolay salıverirmiyiz.. canım bağkurumuzun sadece bi tane mührü var.. E mühür kimde süleyman o malumunuz.. O'da 150 metre aşağıdaki karşı binamızın bilmem hangi katında bulunurlar.. Mührün sizi göresi gelmiş.. Bide oraya uğrasanız''
şeklinde seslenişi
14- karşıbinanın bilmem kaçıncı katındaki mühre sahip, adı muhtemelen süleyman olası bi kıytırık bağkur memurunun masasında sıra bekleyiş..
15- sıra geldiğinde adı süleyman olası memurdan, bağkurda adı süleyman olası bi memurun daha olduğu, sözleşmelerin ondaki mühürle mühürlendiği konusunu öğreniş.. tekrar sıraya giriş
16- Mühürden sonra ilk binanın altıncı katına dönüş ve orada tekrar bilgisayara kaydoluş..
17- E artık bitti mi ne derken evrağın koridorun sonundaki odaya teslim edileceğini öğreniş...
18- Ve nihayet koridorun sonundaki oda.. ve memurun tamam eczacı hanım gidebilirsiniz sözüne gözyaşları içinde inanamayış..
19- Bütün bina içindeki katları tabanvay çıktıktan sonra kocatepe otoparkına aynı vasıta ile varış..
Allam ya.. ne çok seviyo beni canım bağkurum.. Göresi gelmiş gittim.. Bırakmadı valla tam yarım gün misafir etti.. Yalnız süründürmekte ay pardon hizmette bi kusur etmedi deeee... Yine de çok kırıldım doğrusu.. İnsan kapıdan çıkarken bi;
'ulan eczacı hanım ananı da al git.. falan der.. Valla bi bunu esirgedi ya içime oturdu tam da sefgililer gününde
14 Şubat
14.02.2006 - 18:42Canım sefgilim Bağkur'uma tam tamına yarısını harcadığım gün... :))
diyarbakır
14.02.2006 - 17:45Açar,
Kan kırmızı yediverenler
Ve kar yağar bir yandan,
Savrulur Karacadağ,
Savrulur zozan...
Bak, bıyığım buz tuttu,
Üşüyorum da
Zemheri de uzadıkça uzadı,
Seni, baharmışın gibi düşünüyorum,
Seni, Diyarbekir gibi,
Nelere, nelere baskın gelmez ki
Seni düşünmenin tadı...
Ahmet Arif
münir nurettin selçuk
14.02.2006 - 16:58söyle sevgili
sevgili söyle
ne füsun ettin
ruhuma böyle...
diyen büyük üstad
aşure günü
14.02.2006 - 16:44Geldi ustası İstanbul'dan... :))
Toplam 1393 mesaj bulundu