Nerlererdeyim su an bilmiyorum, öylesine sessizlige büründü ki yüregim her sey sanki bir nefes alip verisi kadar kisaldi. öylesine derin ki kanayan yaralarim, öylesine öksüzüm ki icimi cektikce bin parcaya bölünüyorum, gelisimle gidisim cok sessiz oluyor, sanki sürgünde yüregim, sanki prangalar vuruldu yüregime, neyi istediysem daha bulmadan kaybettim, yüzümde hep rüzgarin vurdugu ürpertiler kaliyor, suskun caresiz ve savunmasizim, yapayanliz kalmisim ciplak yüregimle ne bir gelen var nede yüregime sarilan. ölümle yasam arasinda kararsizim, ölüm kurtulusmu? yasam neyin karsiligi? neden hep kahir dolusu aglarim, neden hep gözlerim yasli, neden acilar kirpiklerimde asili kalir, sancilar yüregimi kemir, soguklar iliklerime kadar isler, neden sicacik bir kol boynuma sarilmaz, neden üsüyen yüregimi sicacik bir yürek sarmaz, belkide suclu benim belkide kendimi anlatamiyorum yada duygularimi dile getiremiyorum, bak yine sustum yine yaslandi gözlerim. yasli gözlerimle kimin omuzuna yaslanabilirm, bir nefes gibi susmaliyim yoksa bu acilari beni bogacak, basimi kaldirip aynaya bile bakmaya korkar oldum, biliyorum aynaya baktikca sorgular baslayacak, nedenler baslayacak, anlatamadiklarimin hesabi sorulacak, oysa anlatmaya kelimeler yetmez, anlatacak sözcükler bulunmaz anlatmak istesemde, ben hep baskasinin bilmedigi duymadigi dille konusuyorum susarak, cok seyler anlattim susarak kim anladi, kim duydu,,,,,konusan insanin gözleri yasarinca susar, sustukca anlatamadiklarinida dile getirirmis, bende hep susarak dile getirdim askimi sevdami ama hep susarak dile getirdim.....
Hatırla; en hoşuna giden hitap şekli hangisi? .. Sana en çok ne denmesinden hoşlanıyorsun, hangi kelime ile çağırılmaktan mennun oluyorsun? Biliyorsun değil mi; seni en iyi tanıyan benim! .. Şimdi bu satırların üzerini karala, aşağıdaki boşluğa “ şifreni açan” harfleri sırala ki, bu özel mektup, en güzel mektup olsun...
Bugün içinde ne kaynıyor ki böyle; gözlerinden yıldızlar akıyor? Mutlu olmanı sağlayacak bir sebep düşün ve onu bana söyle... Duymak istiyorum Bu herhangi bir şey olabilir.Okumayı öğrenmiş olamak... Bu “mektubu” elde edebilmiş olmak... Görebiliyor,duyabiliyor,anlayabiliyor olmak... Sevebiliyor olmak. Sevebildiğin için aşığım sana. Aşk nedir sence? Bir ucu benim diğer ucu senin yüreğine zamklı gökkuşağı mı? Harikasın... Bu mükemmel bir izahtı. Ah şu an birde aynaların göstermekten aciz olduğu; ”yıldızların dansını “ görebilseydin kendi gözlerinde... İnan görebiliyorum pırıltılarını...İnan seviyorum sevme şeklini.... Ve inan ki yüreğinde zamklı gökkuşağının öbür ucu benim yüreğimde... Düşünsene; neden beni en iyi sen anlıyorsun? Bu anlamak sadece sana yazdığımı hissettiğin an başladı değil mi?
Her satırım gökkuşağının bir başka renginde... Bu renklere sımsıkı sarıl ve bil ki; sen ucunu bırakmadığın sürece havaya savrulmayacak gökkuşağımız! .. Sevgi dolu ol her zaman bugünkü gibi.... Bu doluluk sana güç verecek. ”Sevgi “ li olduğunda da problemlerle toslaşacaksın elbette... Ama önemsemeyeceksin onları.. Sevgi, yaralarının hemen onarılmasına yardım eden panzehir! ..
Fakat sevginin asıl çalışma şekli, sana önüne çıkan engelleri umursatmamak değil; başka geçiş yollarının da olabileceğine inanç ve bu yolları bulabilmen için enerji veriyor olması.. Bunun için böyle sevmeğe değer... ve... sevdiğin zaman yalnız olmadığını biliyorsun.... Bir ucu sende olan gökkuşağı yumaklarını fırlatıyorsun uzaklara... Onlar gdip yapışacakları yüreklerle buluşuyorlar. İşte bu gökkuşaklarından akıyor sevgiler. Yalnızlık bitiyor,bezginlik bitiyor. Ne yap biliyor musun?
Benim yaptığımı yap; Avucuna dola bir gökkuşağını ve gücünün yettiği uzaklığa fırlat... Sevgiler; kendilerine akabilecek yeni yollar bulsun.
GÜLMEK BU KADAR ZOR OLMAMALI... İSYAN VAR AMA ALLAH'A DEĞİL... BAKTIM BAKTIM PENCEREDEN DALMIŞ GİTMİŞ RUHUM GÖKYÜZÜNE... BUNALIMIN ESİRİ OLDUM ÇIKTIM AĞLADIM HER GECE TEK BAŞIMA... YARALARIMA MERHEM OLACAK BİRİNİ BULAMADIM ARIYORUM HALA... ÖLÜMÜ DÜŞÜNDÜM HER GECE BEDENİM YATSIN ARTIK CANSIZ VE BİRİNİ DÜŞÜNDÜM BENİ TUTSUN ÇEKSİN BU KIZ HEP ŞANSSIZ... BİLİYORUM BENİ DÜŞÜNEN BİRİLERİ VAR EBEDİ SABRIM ABARTISIZ... YAŞIYORUM HER GÜNÜMÜ DUPDURU SU GİBİ ÇOK CİDDİ YALANSIZ... ANLAM VEREMEDİM VEREMİYORUM İNSANLAR YAPYIOR HEP ROL... BENİM GİBİ İYİLER SAYIYOR YERİNDE KÖTÜLER ALIYOR HEP YOL... İYİ NİYETİME HEP KENDİMİ VERDİM DEĞİŞEMEZ ARTIK ÇOK ZOR... DURUMUMA BAKTIM KENDİNE DİKKAT DOSTLARI TANIMAK ÇOK ZOR... YALANCININ MUMU YANDİ SÖNDÜ,KULLAR GÖREMEDİ HEP KÖRDÜ... YAŞAMA SEVİNCİMİ KAYBETTİM WE TUTKUM KALMADI SÖNDÜ... ÇEVREME KENDİME BAKTIM İNANAMADIM MÜŞKÜL HAYRETE DÜŞTÜM... KALDIM YİNE TEK BAŞIMA BOMBOŞ DÜNYA AHİRET HAYATA KÜSTÜM....
(bana ait bir yazı değildir.)
ALIŞMA BANA,NE YAPACAĞIM BELLİ OLMAZ, BUGÜN YARIM,YARIN BİRDEN YOK OLURUM... DOKUNMA BANA, KAPANMAMIŞ YARALARLA DOLUYUM,CANIMI ACITMA BİR YARADA SEN AÇMA... SEVME BENİ, YOĞUN DUYGULARIMDA KAYBOLURSUN, TUTUŞTURURUM... İSTEME BENİ, YASAKLARLA BOĞUŞURSUN, ENGELLERLE DOLUYUM... ÇÖZMEYE ÇALIŞMA SAKIN, SENİNLE KARIŞIR İİCE KÖRDÜĞÜM OLURUM... ANLAMA BENİ, BEN KENDİMİ ANLARIM,BEN BÖLE MUTLUYUM... AŞKI YAŞATMAMI İSTEME ASLA, BEN AŞKA YILLADIR İNANMIORUM... GÜVENİYORSAN KENDİNE İNANDIR BENİ AŞKIN VARLIĞINA,SONUCUNDA ÖYLE Bİ AŞK YAŞATIRIM Kİ, VAZGEÇEMESSİN! TUTKUN OLURUM... YIKABİLİRSEN DUVARLARIMI, SAKIN BIRAKMA BENİ, TÜM TUTKULARIM WE GÜCÜMÜN ARKASINDA,HALA MİNİK BİR ÇOCUĞUM, BÜYÜTEMESSEN.... KAYBOLURUM....
Bir şairin yüreğindeyim Sıradan bir akşam,yine geceye yaklaşan,ılık bir yaz yağmuru ile birlikte gecemi farklılaştırmaya çalışıyor.Bir çılgınlık yapmak istiyorum.Biraz deniz,biraz hüzün kokan ıslak ağaçlar arasında dolaşıyorum.Açık bir pencere görüyorum,mum ışığıyla aydınlatılmaya çalışılan bir oda.Açık pencereden içeri giriyorum.Sandal ağacı tütsüsünden çıkan dumanın mum ışığıyla birlikte tatlı buğulara karıştığı bir oda burası,tahta heykellerle,kızıl derili maskeleriyle,çıplak kadın tablolarıyla süslenmiş bir mekan,büyüleniyorum galiba.Bu sırada yatakta birini görüyorum,uyanıyor,korkarak bana -Sende kimsin? diyor. Aslında bende korkuyorum ama çabucak toparlanıp. -Şey…Ben senin yüreğine girmek isteyen biriyim diyorum. -Nasıl gireceksin yüreğime? -Çok kolay hiç canın acımayacak,gözlerini kapatacaksın,açtığında ben çoktan yüreğinde olacağım. -Pekala ama çabuk olmalısın uykum var ve yarın yorucu bir gün beni bekliyor. Şaşırıyorum.Daha önce bunu teklif ettiğim bir çok insan beni kapı dışarı etmişti.Her neyse usulca göğsünden yüreğine giriyorum,bu adamın.Gezmeye koyuluyorum bu farklı adamın garip yüreğini. Birkaç adım atıyorum,kafamı kaldırıyorum gökyüzünü görmek ümidiyle ama çatlamış sarı toprakları görüyorum.Yere baktığımda ise kızıllaşmaya yüz tutmuş gri bulutları… Bu adamın yüreğinin gökyüzünde kuş yok,yalnızca kelimeler görüyorum,uçuyormu,yürüyormu belli değil.Birden canımın acıdığını hissediyorum.Meğerse sevgi kelimesi,umut kelimesiyle oynarken dengesini kaybetmiş ve kafama çarpmış.Biraz sinirleniyorum. -Ey yaratıcı ne biçim yer burası.Ben normal bir insanın yüreğine girecektim,bu yürek kimin yüreği söylermisin? Birden yerdeki bulutlar arasından bir ses yükseliyor. -‘Burası bir şairin yüreği’ Ben öle heycanlanıyorum ki,çünkü daha önce hiçbir şairin yüreğine girmemiştim.Zorlada olsa bir aşığın,bir çocuğun yüreğine girebilmiştim ama bir şairin asla. Biraz korku,biraz sevinç,biraz soru işaretli bir ruh haliyle yoluma devam ediyorum. Karşıma kıpkırmızı deniz çıkıyor.yüreğin sahibine soruyorum: -Bu deniz neden kızıl? Uykudan uyanmanın verdiği asabiyet dolu bir ses duyuyorum dışardan. -Sevdalı birinin yüreği düştü ondandır,şimdi sus yada sessiz konuş! -İyi canım sanada bir şey sorulmuyor Yürüyorum bir güneş görüyorum,ağlıyor,sonra tutuşan bulutlara rastlıyorum.Tıpkı zaman gibi rüzgarlarda donmuş burada.İlk defa burada şahit oluyorum yıldızların geceye küstüğüne. -Off ayağım acıyor bir dikene bastım galiba? Hayır yanılmışım.Bir yürek bu,hemde buz tutmuş.soruyorum şaire: -Bu kimin? -Benim aşık olan yüreğim.diyor Hayret bir şey ya! Şairlerin kaç yüreği olurki? Yürek içinde yürek öylemi? Ayrıca aşık olunca yürek yanmazmı? Açmaya çalışıyorum yüreği,buzdn güller görüyorum,ayaz vurmuş zavallılara,ıslanmış düşler görüyorum yağmurlara ait.Hemen kapatıyorum yüreği,aldığım yere geri koyuyorum.Karşıma şimdide dev bir ayna çıkıyor. Bu aynada kimler yok ki.Şair,ben ve alemdeki herkes.İlk defa bu kadar büyük bir aynanın karşısında olmanın şaşkınlığını atamıyorum üzerimden.Aynadaki her yüzün arkasında bir gizli yüz daha görüyorum.Şu şairin yüreği ne kadarda geniş.Ama eminim ki yinede yalnızlık çekiyordur tıpkı benim milyonlarca insan arasında yalnız olmam gibi.Bu sırada dışardan bir ses işitiyorum: -Hey! Orda ki daha ne kadar kalacaksın yüreğimde,kelime kuşlarım senden rahatsız oluyorlar. -Ama ben buraya yeni geldim -Yenimi? Tam almış gündür yüreğimdesin ve yeni geldim diyorsun -Altmış günmü? -Elbette ya! Burada zaman donmuştu. -Bak seni rahatsız etmek istememiştim.Zaten buradan sıkıldım,yalnızlık çekiyorum,hiç benim gibi birileri yok,söylermisin sen nasıl dayanıyorsun böyle yalnız bir yüreğe? -Bu bir sırdır,ben doğarken yaratıcı öyle istemiş. Anlıyorum.Ama her şeye rağmen çok güzel yüreği var şu şairin,kırılmış kanadına rağmen uçmaya çalışıyor sevgi kuşu. Artık çıkmam gerekiyor bu yürekten.İlk önce ayaklarımı çıkarıyorum dışarıya sonra tamamiyle çıkıyorum.Hangisi gerçek alem acaba? Farklı bir dünyadan farklı bir dünyaya yolculuk yaptım ama hala ben bendim.Bunları söylerken şair hafif bulutlanmış gözlerle bana bakıyor. -Neden yüreğimden çıkacağını söylemedin,tamda alışmıştım sana. -Buna sevindim,ama gitmem gerek,okunmayı bekleyen kitaplarım ve yatmadan iyi geceler dilediğim insanlarım var. -Pekala ben yalnızlığa alıştım nasılsa.Yüreğimi ziyaret ettiğin için teşekkürler.Yüreğimin kapısı sana her zaman açık. Bunları söyledikten sonra bana sırtını dönmüştü,aynaya bakıyordu.Onu teselli etmek istiyordum. -Üzülme,söz birgün yine gelirim.Ama bu sefer aynanın arkasındaki dünyaya yolculuk yaparız.Gözlerinden akıttığın mürekkeple,yüreğinin kalemiyle,bembeyaz ruhlarımızın üzerine sevgiye ve umuda dair şiirler yaz. HOŞÇA KAL!
Havada nemli ve tuzlu bir serinlik Karanfil yağları damacanayla Gül yağları, bergamut, lavanta Akşam güneşine bulandı Limanda boydan boya
Ne dedilerse yaptım bavullar hazır Geçmişi sığdırdım içine Ağır değilmiş o kadar Geçiştirmişiz zamanı Ateş ve su ve güzelim deniz Buluşmuşlar arasıra
Her yerden akıyor gün Suyun üstünde esintiler Bir yolculuk vaktidir şimdi Köklerinden koparak yolculuk Yerinde sayarak yolculuk Rüzgarlara karışıyor kalbim Yamaçların, yarların en ucunda Kızıl kuşlar gibi titreyerek
Ey benim güzel aşkım Sen hiç kış görmedin ki Poyraz nedir, kar, tipi bilmezsin Yalnızlık bile Ağzının kenarında Açıveren çiçekti
Bütün gece limanlarda Beni alacak tekneyi aradım Yabancı yıldızların altında Bir göktaşı gibiydim Işığım gitgide eksildi
Unutmazsın beni bilirim Pencerene yine Beyaz bir gül bıraktım
Seni ne çok sevdim ben. Ne çok gözyaşı döktüm senin için. Geceleri sen yatağında meleklerin kanatlarıyla uçarken ben penceremin önünde senin rüyana girmek için dua ederdim. Bir bakışına, bir dudak kıvrımında titreşen gülüşüne ulaşmak için dünyanın bütün çiçeklerini önüne sererdim.
Şiirler, şarkılar, sevgiler içimde tutuşan bir ateş, onun yangınında senin için kül kesildim. Ağır hastalar geceyi zor geçirir. Sabahı bekler kırgın yürekler, hasta umutlar, yalnız ruhlar. Yalnızdı gecelerim. Hastaydı gecelerim. Kan kaybından giden bir yaralı gibi umarsızdı gecelerim. Bir uçurumun kenarına beni taşıyan karabasandı gecelerim. Adına yalnızlık dedim. Sensizlik dedim.. Sen beni bilmedin, beni tanımadın, beni sevmedin.. Bu bir ölümdü, bu bir fermandı.. Bıçak kesmez artık beni, ip asmaz, çeküller yüreğimi taşımaz. Yaşamak mümkün değil, yalnızlık karanlık kapılarıyla üstüme kapandı. Amansız acılar içindeyim.
Ey Sevdiğim.. Ben seni ne çok sevdim. Dünya bildi, bir sen bilmedin. Yalnızlığın diğer adı aşka karşılık almamaktır. Kaçılamayacak kadar yakın, tutulamayacak kadar uzak bir yerdesin.. Benim aşkıma yalnızlık kucak açtı. Senin yokluğuna dokundum, içim yandı. Odamın çıldırtan sessizliğinde sana seslendim. Yankısı döndü dolaştı, senin kapıların bana kapalı. Kendi sesim yine bana ulaştı. Anladım ki beni hiç duymayacaksın.
Sana sitem edemem. Sana kırılamam. Bir tek dileğim var senden, son bir tek isteğim. O da MUTLU OLMAN.
MUTLU OL SEVDİĞİM.. BİRİCİĞİM.. AŞKIM. NEREYE, KİME GİDERSEN GİT YETER Kİ SEN MUTLU OL...
baştan sona bir yalanmışsın hiç olmamış hiç yaşanmamalıymışsın ne acı bunu farkedemeyecek kadar körmüş gözlerim bu kadar yalanken benim gözüm aşktan başka bişey görmüyomuş ne acı kanmak mı belki aldandım yanıldım yaralandım çok kırıldım ama öğrendim......... Seni kazandığımı düşündüğüm her noktada aslında kaybetmişim. Rol yapmışsın sen, sevmemişsin beni hiç.. bu yaralamıyo inan beni sevip sevmen değil bu kadar yalan oluşun bi yalana sevdalanışım yaktı kavurdu yüreğimde bi yangın yanıyo şuan kor köze döner külede savrulur ama şunu bil bu ah peşini bırakmıcak bi ömür Rabbim çok büyük kimler düşmüyo hayat yolunda hep sana mı gülecek hep sen mi kazanacaksın sanıyosun gün olur bu devran döner, beni yaşadıklarımın aynısı başına geldiğinde anlıcaksın ben nerde yanlış yaptım geç çok geç ne bu dünyada ne ömür dünyada iki cihanda Allahım affetsede ben affetmem seni uzak dur bundan sonra benden bi hiç bile senden daha değerli bu güne kadar yüreğimde zerre insanlık vardı sana karşı bundan sonra bi damla sevgi bile kalmadı ne yaşarsan yaşa nerde ne yaparsan yap nefes alıp vermen kimin umrunda gez toz gününü gün et yaptıklarının yanına kar kalmayacak artık benim için öldün bu gün seni yüreğimde öldürdüm
Sen beni hiç sevmedin ki... Sevseydin,ayrılık yazmazdı bizim kitabımızda Hasretin zamansız pusuda beklemezdi, Öldürmek için beni. nefesimi kesen vuruşlara, Sebep olmazdı soğuk,alaylı sözlerin... Sen beni hiç sevmedin ki..sevseydin, Gölgem ağlıyor omzunda,onu görürdün, Odandaki her köşede, Nefes alışlarım var,onu duyardın... Gözyaşlarıma kıyamazdın, Can çekişmelerime dayanamazdın... Cellat olup sevgimin, Boynunu vurmazdın acımadan, Sen beni hiç sevmedin ki... Sevseydin Herşeyi ama herşeyi benimle birlikte, Omuzlardın....
Tutardık mutluluğun saçlarından, Sürüklerdik olduğumuz yere... Sevda şerbetini içerdik, Umuda yolculuk yapardık, Sevgi dolu bulutlara binip...
Sen beni hiç sevmedin ki... Sevseydin, Şimdi şu an,silerdin gözyaşlarımı... Yanımda olurdun hiç düşünmeden... ikiz cocuklarimiza davetiye gönderirdik, nikah şahidimiz olurdu bütün şiirler... sen beni hiç sevmedin ki.. sevseydin, beni ayazda bırakmaz, gözlerine misafir eder, gamzelerinde uyuturdun....
Hiç kalbin ağrıdı mı sebepsizce, Hiç için titredi mi sıcak yaz geceleri, Dolunaya baktığında hissettin mi hiç Yapayalnız derin bir karanlıkta olduğunu, Ve acı bir şekilde farkına vardın mı, Kalabalık içinde sessizce dolaştığını…
Düşündüğün şeyi bilmeden uzaklara takılır gözlerin; Ellerin bilmediğin elleri tutar sanki, Tuttuğun el sana huzur verir de; Sen o huzurla bir türlü rahatlayamazsın…
Boğazında kelimeler düğümlenir, yutkunursun; Bakışların buğulanır, gözlerini kısarsın, Tek damla düşmesin diye çabalarsın; Bilirsin ilk düşen damla habercisidir; sağanakların, Bilirsin sağanakların ardından körelir; duyguların, Bilirsin ki içindeki yangınlar büyür sağanaklarda…
Sen bilirsin ama kalbin bilmez bunları, Yaşadıkça yaşar sevdalar kalbinde, Büyüdükçe büyür kalbin, her sevdayı saklar içinde, Gün gelir sığmaz olur kalbin göğsüne, Taşıyamaz olur bedenini, artık yorulur… Duyguların ağır gelir; ezilirsin Bir gün açıklanmamış duygularınla köşende, Teslim olursun ölüme, Sessizce…
Ben öylesine daldım gittim gözlerine, Öylesine yok oldu kederim senin ilik nefesinde... Öylesine mutlu oluyordum yanında... Düşünmeden, nedeni, niçini? Birleşen eller öylesine birleşmişti, Bir gün ayrılacaklarını biliyorlar gibi... Öylesine huzurluydum, öylesine bahardım yanında, Öylesine yaz gecelerinde esen ılık rüzgarlar gibi, içime doldun... Öylesine sevdim...ben öylesine sana aşık oldum... Öylesine içim çığlıklarla doldu... İçimde ki boşluğu sen öylesine doldurdun... Ben seni beklentisiz sevdim... Ben seni öylesine sevmek için sevdim... Sen benim, öylesine kahramanım olmuştun.... Ben öylesine sana aşık olmuştum... Ben zaten öylesine bekledim seni, gelip gelmemem önemli değildi... Biliyorsun öylesine başlamıştı her şey... Sadece yaşanmasını istediğimiz için yaşandı her şey... Öylesine...Beklentisiz... Bilirsin, ben zaten beklentisiz severim... Geç olsa da öğrendim... Bir şeyi daha öğrendim, Geç diye bir zaman dilimi yokmuş...’ İNSAN HER YAŞTA AŞIK OLURMUŞ... Zaten geç yada erken, öylesine başlamıştı her şey... Hani beklentiler yoktu? , hani beklentiler sevgiyi boğmuştu? ... Şimdi, ben boğuluyorum... Seni çok sevdim... Gittiğinde, öylesine ağladım ki...Öylesine mutsuz oldum ki... SENİ ÖYLESİNE SEVMEMEMİŞİM, SANIRIM... Yoksa... Şimdi, öylesine mi ağlamaktayım..........?
Ne keyifle okuduğum şiirler ezberimde, ne de bağıra çağıra söylediğim şarkıların sözleri. Dalgın gözlerle yürüdüğüm caddelerde kayboluyorum.
Sonsuz bir inatla sarıldığım radyodan gelen o harika melodilerin de tadı yok? Peki ya o yağmurda iliklerime kadar ıslanmalarımı kim çaldı benden? Bilmiyorum!
Susuyorum artık... Sustukça susuyorum. Sustukça, üzerime gelen insanlardan kurtarmak için ruhumu, suskunluğuma sarılıyorum. Ama yine de saplanıyor yüreğime bazı kelimeler. Bazıları da acıtıyor üstelik…
Sessiz geceler benim için sığınılan bir liman sanki. Kendimi bulup bulup kaybettiğim karanlıkta, şöyle bir uğradığım kelime hazinem de bir anlam ifade etmiyor. Düşünüyorum da bu güne kadar hep; gibi yazmışım, gibi okumuşum, gibi söylemişim ve en önemlisi; gibi sevmişim...
Elbette hiçbir şey, ben ol deyince olmaz. Bunu biliyorum ama zaman da geçiyor hızla. Tükenmez sandığım bütün sözler bitiyor ve ben de yavaş yavaş tükeniyorum... Onca yıldan sonra; hayata dair ne kaldı ki elimde? Kocaman bir hiç! Öyleyse neden bunca çaba, neye bunca isyan…
Öyle anlamsızki yaşadığım hayat. Her şey az sonra gerçekleşecekmiş gibi duruyor, elimi uzatıyorum tutmak için, kayboluyor. Benim dışımda kopuyor bütün kıyametler ve ben kendime uyan bir kıyamet beğenmiyorum…
Kalbime bir kurşun sıkacak gönüllü katilimi arıyorum ya da yüreğime su serpecek elin sahibini... Toprağa ateşi düşürecek, denizi yakamozlarla süsleyecek sesin sahibini… Artık basit şeyler bekliyorum yaşamdan. Örneğin, kimselerin bilmediği sırlarım olmalı ölürken... Kimselerin gitmediği sokaklarım olmalı... İçimi kanatan özlemlerle yaşlanıp, sonra da sessizce gitmeliyim bu dünyadan.
İşte yine susuyorum; siyah bir geceye dönüyor her anım ve okuduğum her şiir kanatıyor yaralarımı. İçimdeki çocuk ölüyor... Yalancı gülümseyişlerle beni ciddiyete çağıran insanları da önemsemiyorum. Elimden kayıp gidenlerden korktuğumu bilmiyor ki hiçbiri…
Bavulunda boş bir köşe ayır bana.. Ne kadar güçlüyüm desem de sana, Bavuluna sığmak için küçülebilirim... Küçülecek kadar büyük sevdam.. Bir bavulda yaşayacak kadar isyanım var.. Korkuyorum...
Korktuğum sadece rüzgar..Öyle sinsi ki bu gece..Hani dalsam bir ara gözlerine.. Kaybolsam..Alıp gotürecek seni..
24.04.2008 - 17:49
Nerelerdeyim...
Nerlererdeyim su an bilmiyorum, öylesine sessizlige büründü ki yüregim her sey sanki bir nefes alip verisi kadar kisaldi. öylesine derin ki kanayan yaralarim, öylesine öksüzüm ki icimi cektikce bin parcaya bölünüyorum, gelisimle gidisim cok sessiz oluyor, sanki sürgünde yüregim, sanki prangalar vuruldu yüregime, neyi istediysem daha bulmadan kaybettim, yüzümde hep rüzgarin vurdugu ürpertiler kaliyor, suskun caresiz ve savunmasizim, yapayanliz kalmisim ciplak yüregimle ne bir gelen var nede yüregime sarilan. ölümle yasam arasinda kararsizim, ölüm kurtulusmu? yasam neyin karsiligi? neden hep kahir dolusu aglarim, neden hep gözlerim yasli, neden acilar kirpiklerimde asili kalir, sancilar yüregimi kemir, soguklar iliklerime kadar isler, neden sicacik bir kol boynuma sarilmaz, neden üsüyen yüregimi sicacik bir yürek sarmaz, belkide suclu benim belkide kendimi anlatamiyorum yada duygularimi dile getiremiyorum, bak yine sustum yine yaslandi gözlerim. yasli gözlerimle kimin omuzuna yaslanabilirm, bir nefes gibi susmaliyim yoksa bu acilari beni bogacak, basimi kaldirip aynaya bile bakmaya korkar oldum, biliyorum aynaya baktikca sorgular baslayacak, nedenler baslayacak, anlatamadiklarimin hesabi sorulacak, oysa anlatmaya kelimeler yetmez, anlatacak sözcükler bulunmaz anlatmak istesemde, ben hep baskasinin bilmedigi duymadigi dille konusuyorum susarak, cok seyler anlattim susarak kim anladi, kim duydu,,,,,konusan insanin gözleri yasarinca susar, sustukca anlatamadiklarinida dile getirirmis, bende hep susarak dile getirdim askimi sevdami ama hep susarak dile getirdim.....
24.04.2008 - 17:48
Hatırla...
Hatırla; en hoşuna giden hitap şekli hangisi? ..
Sana en çok ne denmesinden hoşlanıyorsun, hangi kelime ile çağırılmaktan mennun oluyorsun?
Biliyorsun değil mi; seni en iyi tanıyan benim! ..
Şimdi bu satırların üzerini karala, aşağıdaki boşluğa “ şifreni açan” harfleri sırala ki,
bu özel mektup, en güzel mektup olsun...
Bugün içinde ne kaynıyor ki böyle; gözlerinden yıldızlar akıyor?
Mutlu olmanı sağlayacak bir sebep düşün ve onu bana söyle...
Duymak istiyorum Bu herhangi bir şey olabilir.Okumayı öğrenmiş olamak...
Bu “mektubu” elde edebilmiş olmak...
Görebiliyor,duyabiliyor,anlayabiliyor olmak...
Sevebiliyor olmak.
Sevebildiğin için aşığım sana.
Aşk nedir sence?
Bir ucu benim diğer ucu senin yüreğine zamklı gökkuşağı mı?
Harikasın... Bu mükemmel bir izahtı.
Ah şu an birde aynaların göstermekten aciz olduğu; ”yıldızların dansını “ görebilseydin kendi gözlerinde...
İnan görebiliyorum pırıltılarını...İnan seviyorum sevme şeklini....
Ve inan ki yüreğinde zamklı gökkuşağının öbür ucu benim yüreğimde... Düşünsene; neden beni en iyi sen anlıyorsun?
Bu anlamak sadece sana yazdığımı hissettiğin an başladı değil mi?
Her satırım gökkuşağının bir başka renginde...
Bu renklere sımsıkı sarıl ve bil ki; sen ucunu bırakmadığın sürece havaya savrulmayacak gökkuşağımız! ..
Sevgi dolu ol her zaman bugünkü gibi....
Bu doluluk sana güç verecek.
”Sevgi “ li olduğunda da problemlerle toslaşacaksın elbette...
Ama önemsemeyeceksin onları..
Sevgi, yaralarının hemen onarılmasına yardım eden panzehir! ..
Fakat sevginin asıl çalışma şekli, sana önüne çıkan engelleri umursatmamak değil;
başka geçiş yollarının da olabileceğine inanç ve bu yolları bulabilmen için enerji veriyor olması..
Bunun için böyle sevmeğe değer... ve... sevdiğin zaman yalnız olmadığını biliyorsun....
Bir ucu sende olan gökkuşağı yumaklarını fırlatıyorsun uzaklara... Onlar gdip yapışacakları yüreklerle buluşuyorlar.
İşte bu gökkuşaklarından akıyor sevgiler.
Yalnızlık bitiyor,bezginlik bitiyor.
Ne yap biliyor musun?
Benim yaptığımı yap; Avucuna dola bir gökkuşağını ve gücünün yettiği uzaklığa fırlat...
Sevgiler; kendilerine akabilecek yeni yollar bulsun.
alıntı..
23.04.2008 - 22:38
GÜLMEK BU KADAR ZOR OLMAMALI...
İSYAN VAR AMA ALLAH'A DEĞİL...
BAKTIM BAKTIM PENCEREDEN DALMIŞ GİTMİŞ RUHUM GÖKYÜZÜNE...
BUNALIMIN ESİRİ OLDUM ÇIKTIM AĞLADIM HER GECE TEK BAŞIMA...
YARALARIMA MERHEM OLACAK BİRİNİ BULAMADIM ARIYORUM HALA...
ÖLÜMÜ DÜŞÜNDÜM HER GECE BEDENİM YATSIN ARTIK CANSIZ VE BİRİNİ DÜŞÜNDÜM BENİ TUTSUN ÇEKSİN BU KIZ HEP ŞANSSIZ...
BİLİYORUM BENİ DÜŞÜNEN BİRİLERİ VAR EBEDİ SABRIM ABARTISIZ...
YAŞIYORUM HER GÜNÜMÜ DUPDURU SU GİBİ ÇOK CİDDİ YALANSIZ...
ANLAM VEREMEDİM VEREMİYORUM İNSANLAR YAPYIOR HEP ROL...
BENİM GİBİ İYİLER SAYIYOR YERİNDE KÖTÜLER ALIYOR HEP YOL...
İYİ NİYETİME HEP KENDİMİ VERDİM DEĞİŞEMEZ ARTIK ÇOK ZOR...
DURUMUMA BAKTIM KENDİNE DİKKAT DOSTLARI TANIMAK ÇOK ZOR...
YALANCININ MUMU YANDİ SÖNDÜ,KULLAR GÖREMEDİ HEP KÖRDÜ...
YAŞAMA SEVİNCİMİ KAYBETTİM WE TUTKUM KALMADI SÖNDÜ...
ÇEVREME KENDİME BAKTIM İNANAMADIM MÜŞKÜL HAYRETE DÜŞTÜM...
KALDIM YİNE TEK BAŞIMA BOMBOŞ DÜNYA AHİRET HAYATA KÜSTÜM....
(bana ait bir yazı değildir.)
ALIŞMA BANA,NE YAPACAĞIM BELLİ OLMAZ, BUGÜN YARIM,YARIN BİRDEN YOK OLURUM...
DOKUNMA BANA, KAPANMAMIŞ YARALARLA DOLUYUM,CANIMI ACITMA BİR YARADA SEN AÇMA...
SEVME BENİ, YOĞUN DUYGULARIMDA KAYBOLURSUN, TUTUŞTURURUM...
İSTEME BENİ, YASAKLARLA BOĞUŞURSUN, ENGELLERLE DOLUYUM...
ÇÖZMEYE ÇALIŞMA SAKIN, SENİNLE KARIŞIR İİCE KÖRDÜĞÜM OLURUM...
ANLAMA BENİ, BEN KENDİMİ ANLARIM,BEN BÖLE MUTLUYUM...
AŞKI YAŞATMAMI İSTEME ASLA, BEN AŞKA YILLADIR İNANMIORUM...
GÜVENİYORSAN KENDİNE İNANDIR BENİ AŞKIN VARLIĞINA,SONUCUNDA ÖYLE Bİ AŞK YAŞATIRIM Kİ,
VAZGEÇEMESSİN!
TUTKUN OLURUM...
YIKABİLİRSEN DUVARLARIMI, SAKIN BIRAKMA BENİ, TÜM TUTKULARIM WE GÜCÜMÜN ARKASINDA,HALA MİNİK BİR ÇOCUĞUM,
BÜYÜTEMESSEN....
KAYBOLURUM....
23.04.2008 - 22:33
Bir şairin yüreğindeyim
Sıradan bir akşam,yine geceye yaklaşan,ılık bir yaz yağmuru ile birlikte gecemi farklılaştırmaya çalışıyor.Bir çılgınlık yapmak istiyorum.Biraz deniz,biraz hüzün kokan ıslak ağaçlar arasında dolaşıyorum.Açık bir pencere görüyorum,mum ışığıyla aydınlatılmaya çalışılan bir oda.Açık pencereden içeri giriyorum.Sandal ağacı tütsüsünden çıkan dumanın mum ışığıyla birlikte tatlı buğulara karıştığı bir oda burası,tahta heykellerle,kızıl derili maskeleriyle,çıplak kadın tablolarıyla süslenmiş bir mekan,büyüleniyorum galiba.Bu sırada yatakta birini görüyorum,uyanıyor,korkarak bana
-Sende kimsin? diyor.
Aslında bende korkuyorum ama çabucak toparlanıp.
-Şey…Ben senin yüreğine girmek isteyen biriyim diyorum.
-Nasıl gireceksin yüreğime?
-Çok kolay hiç canın acımayacak,gözlerini kapatacaksın,açtığında ben çoktan yüreğinde olacağım.
-Pekala ama çabuk olmalısın uykum var ve yarın yorucu bir gün beni bekliyor.
Şaşırıyorum.Daha önce bunu teklif ettiğim bir çok insan beni kapı dışarı etmişti.Her neyse usulca göğsünden yüreğine giriyorum,bu adamın.Gezmeye koyuluyorum bu farklı adamın garip yüreğini.
Birkaç adım atıyorum,kafamı kaldırıyorum gökyüzünü görmek ümidiyle ama çatlamış sarı toprakları görüyorum.Yere baktığımda ise kızıllaşmaya yüz tutmuş gri bulutları…
Bu adamın yüreğinin gökyüzünde kuş yok,yalnızca kelimeler görüyorum,uçuyormu,yürüyormu belli değil.Birden canımın acıdığını hissediyorum.Meğerse sevgi kelimesi,umut kelimesiyle oynarken dengesini kaybetmiş ve kafama çarpmış.Biraz sinirleniyorum.
-Ey yaratıcı ne biçim yer burası.Ben normal bir insanın yüreğine girecektim,bu yürek kimin yüreği söylermisin?
Birden yerdeki bulutlar arasından bir ses yükseliyor.
-‘Burası bir şairin yüreği’
Ben öle heycanlanıyorum ki,çünkü daha önce hiçbir şairin yüreğine girmemiştim.Zorlada olsa bir aşığın,bir çocuğun yüreğine girebilmiştim ama bir şairin asla.
Biraz korku,biraz sevinç,biraz soru işaretli bir ruh haliyle yoluma devam ediyorum.
Karşıma kıpkırmızı deniz çıkıyor.yüreğin sahibine soruyorum:
-Bu deniz neden kızıl?
Uykudan uyanmanın verdiği asabiyet dolu bir ses duyuyorum dışardan.
-Sevdalı birinin yüreği düştü ondandır,şimdi sus yada sessiz konuş!
-İyi canım sanada bir şey sorulmuyor
Yürüyorum bir güneş görüyorum,ağlıyor,sonra tutuşan bulutlara rastlıyorum.Tıpkı zaman gibi rüzgarlarda donmuş burada.İlk defa burada şahit oluyorum yıldızların geceye küstüğüne.
-Off ayağım acıyor bir dikene bastım galiba?
Hayır yanılmışım.Bir yürek bu,hemde buz tutmuş.soruyorum şaire:
-Bu kimin?
-Benim aşık olan yüreğim.diyor
Hayret bir şey ya! Şairlerin kaç yüreği olurki? Yürek içinde yürek öylemi? Ayrıca aşık olunca yürek yanmazmı? Açmaya çalışıyorum yüreği,buzdn güller görüyorum,ayaz vurmuş zavallılara,ıslanmış düşler görüyorum yağmurlara ait.Hemen kapatıyorum yüreği,aldığım yere geri koyuyorum.Karşıma şimdide dev bir ayna çıkıyor.
Bu aynada kimler yok ki.Şair,ben ve alemdeki herkes.İlk defa bu kadar büyük bir aynanın karşısında olmanın şaşkınlığını atamıyorum üzerimden.Aynadaki her yüzün arkasında bir gizli yüz daha görüyorum.Şu şairin yüreği ne kadarda geniş.Ama eminim ki yinede yalnızlık çekiyordur tıpkı benim milyonlarca insan arasında yalnız olmam gibi.Bu sırada dışardan bir ses işitiyorum:
-Hey! Orda ki daha ne kadar kalacaksın yüreğimde,kelime kuşlarım senden rahatsız oluyorlar.
-Ama ben buraya yeni geldim
-Yenimi? Tam almış gündür yüreğimdesin ve yeni geldim diyorsun
-Altmış günmü?
-Elbette ya!
Burada zaman donmuştu.
-Bak seni rahatsız etmek istememiştim.Zaten buradan sıkıldım,yalnızlık çekiyorum,hiç benim gibi birileri yok,söylermisin sen nasıl dayanıyorsun böyle yalnız bir yüreğe?
-Bu bir sırdır,ben doğarken yaratıcı öyle istemiş.
Anlıyorum.Ama her şeye rağmen çok güzel yüreği var şu şairin,kırılmış kanadına rağmen uçmaya çalışıyor sevgi kuşu.
Artık çıkmam gerekiyor bu yürekten.İlk önce ayaklarımı çıkarıyorum dışarıya sonra tamamiyle çıkıyorum.Hangisi gerçek alem acaba? Farklı bir dünyadan farklı bir dünyaya yolculuk yaptım ama hala ben bendim.Bunları söylerken şair hafif bulutlanmış gözlerle bana bakıyor.
-Neden yüreğimden çıkacağını söylemedin,tamda alışmıştım sana.
-Buna sevindim,ama gitmem gerek,okunmayı bekleyen kitaplarım ve yatmadan iyi geceler dilediğim insanlarım var.
-Pekala ben yalnızlığa alıştım nasılsa.Yüreğimi ziyaret ettiğin için teşekkürler.Yüreğimin kapısı sana her zaman açık.
Bunları söyledikten sonra bana sırtını dönmüştü,aynaya bakıyordu.Onu teselli etmek istiyordum.
-Üzülme,söz birgün yine gelirim.Ama bu sefer aynanın arkasındaki dünyaya yolculuk yaparız.Gözlerinden akıttığın mürekkeple,yüreğinin kalemiyle,bembeyaz ruhlarımızın üzerine sevgiye ve umuda dair şiirler yaz.
HOŞÇA KAL!
23.04.2008 - 22:32
Havada nemli ve tuzlu bir serinlik
Karanfil yağları damacanayla
Gül yağları, bergamut, lavanta
Akşam güneşine bulandı
Limanda boydan boya
Ne dedilerse yaptım bavullar hazır
Geçmişi sığdırdım içine
Ağır değilmiş o kadar
Geçiştirmişiz zamanı
Ateş ve su ve güzelim deniz
Buluşmuşlar arasıra
Her yerden akıyor gün
Suyun üstünde esintiler
Bir yolculuk vaktidir şimdi
Köklerinden koparak yolculuk
Yerinde sayarak yolculuk
Rüzgarlara karışıyor kalbim
Yamaçların, yarların en ucunda
Kızıl kuşlar gibi titreyerek
Ey benim güzel aşkım
Sen hiç kış görmedin ki
Poyraz nedir, kar, tipi bilmezsin
Yalnızlık bile
Ağzının kenarında
Açıveren çiçekti
Bütün gece limanlarda
Beni alacak tekneyi aradım
Yabancı yıldızların altında
Bir göktaşı gibiydim
Işığım gitgide eksildi
Unutmazsın beni bilirim
Pencerene yine
Beyaz bir gül bıraktım
alıntıdır..
23.04.2008 - 22:31
Seni ne çok sevdim ben. Ne çok gözyaşı döktüm senin için. Geceleri sen yatağında meleklerin kanatlarıyla uçarken ben penceremin önünde senin rüyana girmek için dua ederdim. Bir bakışına, bir dudak kıvrımında titreşen gülüşüne ulaşmak için dünyanın bütün çiçeklerini önüne sererdim.
Şiirler, şarkılar, sevgiler içimde tutuşan bir ateş, onun yangınında senin için kül kesildim. Ağır hastalar geceyi zor geçirir. Sabahı bekler kırgın yürekler, hasta umutlar, yalnız ruhlar. Yalnızdı gecelerim. Hastaydı gecelerim. Kan kaybından giden bir yaralı gibi umarsızdı gecelerim. Bir uçurumun kenarına beni taşıyan karabasandı gecelerim. Adına yalnızlık dedim. Sensizlik dedim.. Sen beni bilmedin, beni tanımadın, beni sevmedin.. Bu bir ölümdü, bu bir fermandı.. Bıçak kesmez artık beni, ip asmaz, çeküller yüreğimi taşımaz. Yaşamak mümkün değil, yalnızlık karanlık kapılarıyla üstüme kapandı. Amansız acılar içindeyim.
Ey Sevdiğim.. Ben seni ne çok sevdim. Dünya bildi, bir sen bilmedin. Yalnızlığın diğer adı aşka karşılık almamaktır. Kaçılamayacak kadar yakın, tutulamayacak kadar uzak bir yerdesin.. Benim aşkıma yalnızlık kucak açtı. Senin yokluğuna dokundum, içim yandı. Odamın çıldırtan sessizliğinde sana seslendim. Yankısı döndü dolaştı, senin kapıların bana kapalı. Kendi sesim yine bana ulaştı. Anladım ki beni hiç duymayacaksın.
Sana sitem edemem. Sana kırılamam. Bir tek dileğim var senden, son bir tek isteğim. O da MUTLU OLMAN.
MUTLU OL SEVDİĞİM.. BİRİCİĞİM.. AŞKIM. NEREYE, KİME GİDERSEN GİT YETER Kİ SEN MUTLU OL...
alıntı
23.04.2008 - 22:29
sonunda yüreğimdede öldün
baştan sona bir yalanmışsın
hiç olmamış hiç yaşanmamalıymışsın
ne acı bunu farkedemeyecek kadar körmüş gözlerim
bu kadar yalanken benim gözüm aşktan başka bişey görmüyomuş ne acı
kanmak mı belki
aldandım
yanıldım
yaralandım
çok kırıldım ama öğrendim.........
Seni kazandığımı düşündüğüm her noktada aslında kaybetmişim. Rol yapmışsın sen, sevmemişsin beni hiç..
bu yaralamıyo inan beni sevip sevmen değil bu kadar yalan oluşun bi yalana sevdalanışım yaktı kavurdu
yüreğimde bi yangın yanıyo
şuan kor köze döner külede savrulur
ama şunu bil bu ah peşini bırakmıcak bi ömür
Rabbim çok büyük kimler düşmüyo hayat yolunda
hep sana mı gülecek hep sen mi kazanacaksın sanıyosun
gün olur bu devran döner,
beni yaşadıklarımın aynısı başına geldiğinde anlıcaksın ben nerde yanlış yaptım
geç çok geç
ne bu dünyada ne ömür dünyada iki cihanda Allahım affetsede ben affetmem seni
uzak dur bundan sonra benden bi hiç bile senden daha değerli
bu güne kadar yüreğimde zerre insanlık vardı sana karşı bundan sonra bi damla
sevgi bile kalmadı
ne yaşarsan yaşa nerde ne yaparsan yap nefes alıp vermen kimin umrunda gez toz gününü gün et yaptıklarının yanına kar kalmayacak
artık benim için öldün
bu gün seni yüreğimde öldürdüm
keske yapabılsem..
23.04.2008 - 22:27
Sen beni hiç sevmedin ki...
Sevseydin,ayrılık yazmazdı bizim kitabımızda
Hasretin zamansız pusuda beklemezdi,
Öldürmek için beni. nefesimi kesen vuruşlara,
Sebep olmazdı soğuk,alaylı sözlerin...
Sen beni hiç sevmedin ki..sevseydin,
Gölgem ağlıyor omzunda,onu görürdün,
Odandaki her köşede,
Nefes alışlarım var,onu duyardın...
Gözyaşlarıma kıyamazdın,
Can çekişmelerime dayanamazdın...
Cellat olup sevgimin,
Boynunu vurmazdın acımadan,
Sen beni hiç sevmedin ki...
Sevseydin
Herşeyi ama herşeyi benimle birlikte,
Omuzlardın....
Tutardık mutluluğun saçlarından,
Sürüklerdik olduğumuz yere...
Sevda şerbetini içerdik,
Umuda yolculuk yapardık,
Sevgi dolu bulutlara binip...
Sen beni hiç sevmedin ki...
Sevseydin,
Şimdi şu an,silerdin gözyaşlarımı...
Yanımda olurdun hiç düşünmeden...
ikiz cocuklarimiza davetiye gönderirdik,
nikah şahidimiz olurdu bütün şiirler...
sen beni hiç sevmedin ki..
sevseydin,
beni ayazda bırakmaz,
gözlerine misafir eder,
gamzelerinde uyuturdun....
alıntı
23.04.2008 - 22:26
Hiç kalbin ağrıdı mı sebepsizce,
Hiç için titredi mi sıcak yaz geceleri,
Dolunaya baktığında hissettin mi hiç
Yapayalnız derin bir karanlıkta olduğunu,
Ve acı bir şekilde farkına vardın mı,
Kalabalık içinde sessizce dolaştığını…
Düşündüğün şeyi bilmeden uzaklara takılır gözlerin;
Ellerin bilmediğin elleri tutar sanki,
Tuttuğun el sana huzur verir de;
Sen o huzurla bir türlü rahatlayamazsın…
Boğazında kelimeler düğümlenir, yutkunursun;
Bakışların buğulanır, gözlerini kısarsın,
Tek damla düşmesin diye çabalarsın;
Bilirsin ilk düşen damla habercisidir; sağanakların,
Bilirsin sağanakların ardından körelir; duyguların,
Bilirsin ki içindeki yangınlar büyür sağanaklarda…
Sen bilirsin ama kalbin bilmez bunları,
Yaşadıkça yaşar sevdalar kalbinde,
Büyüdükçe büyür kalbin, her sevdayı saklar içinde,
Gün gelir sığmaz olur kalbin göğsüne,
Taşıyamaz olur bedenini, artık yorulur…
Duyguların ağır gelir; ezilirsin
Bir gün açıklanmamış duygularınla köşende,
Teslim olursun ölüme,
Sessizce…
alıntı..
23.04.2008 - 22:25
ÖYLESİNE AĞLAMAKTAYIM....
Ben öylesine daldım gittim gözlerine,
Öylesine yok oldu kederim senin ilik nefesinde...
Öylesine mutlu oluyordum yanında...
Düşünmeden, nedeni, niçini?
Birleşen eller öylesine birleşmişti,
Bir gün ayrılacaklarını biliyorlar gibi...
Öylesine huzurluydum, öylesine bahardım yanında,
Öylesine yaz gecelerinde esen ılık rüzgarlar gibi, içime doldun...
Öylesine sevdim...ben öylesine sana aşık oldum...
Öylesine içim çığlıklarla doldu...
İçimde ki boşluğu sen öylesine doldurdun...
Ben seni beklentisiz sevdim...
Ben seni öylesine sevmek için sevdim...
Sen benim, öylesine kahramanım olmuştun....
Ben öylesine sana aşık olmuştum...
Ben zaten öylesine bekledim seni, gelip gelmemem önemli değildi...
Biliyorsun öylesine başlamıştı her şey...
Sadece yaşanmasını istediğimiz için yaşandı her şey...
Öylesine...Beklentisiz...
Bilirsin, ben zaten beklentisiz severim...
Geç olsa da öğrendim...
Bir şeyi daha öğrendim,
Geç diye bir zaman dilimi yokmuş...’
İNSAN HER YAŞTA AŞIK OLURMUŞ...
Zaten geç yada erken, öylesine başlamıştı her şey...
Hani beklentiler yoktu? , hani beklentiler sevgiyi boğmuştu? ...
Şimdi, ben boğuluyorum...
Seni çok sevdim...
Gittiğinde, öylesine ağladım ki...Öylesine mutsuz oldum ki...
SENİ ÖYLESİNE SEVMEMEMİŞİM, SANIRIM...
Yoksa...
Şimdi, öylesine mi ağlamaktayım..........?
alıntı
23.04.2008 - 22:24
Ne keyifle okuduğum şiirler ezberimde, ne de bağıra çağıra söylediğim şarkıların sözleri. Dalgın gözlerle yürüdüğüm caddelerde kayboluyorum.
Sonsuz bir inatla sarıldığım radyodan gelen o harika melodilerin de tadı yok? Peki ya o yağmurda iliklerime kadar ıslanmalarımı kim çaldı benden? Bilmiyorum!
Susuyorum artık... Sustukça susuyorum. Sustukça, üzerime gelen insanlardan kurtarmak için ruhumu, suskunluğuma sarılıyorum. Ama yine de saplanıyor yüreğime bazı kelimeler. Bazıları da acıtıyor üstelik…
Sessiz geceler benim için sığınılan bir liman sanki. Kendimi bulup bulup
kaybettiğim karanlıkta, şöyle bir uğradığım kelime hazinem de bir anlam ifade etmiyor. Düşünüyorum da bu güne kadar hep; gibi yazmışım, gibi okumuşum, gibi söylemişim ve en önemlisi; gibi sevmişim...
Elbette hiçbir şey, ben ol deyince olmaz. Bunu biliyorum ama zaman da geçiyor hızla. Tükenmez sandığım bütün sözler bitiyor ve ben de yavaş yavaş tükeniyorum... Onca yıldan sonra; hayata dair ne kaldı ki elimde? Kocaman bir hiç! Öyleyse neden bunca çaba, neye bunca isyan…
Öyle anlamsızki yaşadığım hayat. Her şey az sonra gerçekleşecekmiş gibi duruyor, elimi uzatıyorum tutmak için, kayboluyor. Benim dışımda kopuyor bütün kıyametler ve ben kendime uyan bir kıyamet beğenmiyorum…
Kalbime bir kurşun sıkacak gönüllü katilimi arıyorum ya da yüreğime su serpecek elin sahibini... Toprağa ateşi düşürecek, denizi yakamozlarla süsleyecek sesin sahibini… Artık basit şeyler bekliyorum yaşamdan. Örneğin, kimselerin bilmediği sırlarım olmalı ölürken... Kimselerin gitmediği sokaklarım olmalı... İçimi kanatan özlemlerle yaşlanıp, sonra da sessizce gitmeliyim bu dünyadan.
İşte yine susuyorum; siyah bir geceye dönüyor her anım ve okuduğum her şiir kanatıyor yaralarımı. İçimdeki çocuk ölüyor... Yalancı gülümseyişlerle beni ciddiyete çağıran insanları da önemsemiyorum. Elimden kayıp gidenlerden korktuğumu bilmiyor ki hiçbiri…
alıntı
23.04.2008 - 22:21
Yar?
Duyuyormusun?
Bütün mumları yak..Ağacın altı aydınlık olsun..
Bir melodi..Damlalar ve sen...
Sus konuşma..
Sadece gözlerime bak..
Konuşursam...isyan ederim..
Konuşursam...Sevdiğimi söylerim...
Konuşursam...İnanki Gidemezsin..
Bavulunda boş bir köşe ayır bana..
Ne kadar güçlüyüm desem de sana,
Bavuluna sığmak için küçülebilirim...
Küçülecek kadar büyük sevdam..
Bir bavulda yaşayacak kadar isyanım var..
Korkuyorum...
Korktuğum sadece rüzgar..Öyle sinsi ki bu gece..Hani dalsam bir ara gözlerine.. Kaybolsam..Alıp gotürecek seni..
Lanet olsun sana kalemim..
Susmuyorsun yine bu gece..
..
Ağlamak yok..
Toplam 60 mesaj bulundu