Bedriye Karayel Adlı Antoloji.com Üyesinin Ha ...

  • Kam Kamu
    Kam Kamu

    13.05.2008 - 23:33

    Dökülse yürek ateşime
    Fırat yanar.
    Su yanar, taş da yanar.
    Can dayanıptır.

  • Bedriye Karayel
    Bedriye Karayel

    05.05.2008 - 15:06

    kolaydı sevmeler ben imkansızı seçtim
    ne kadar yakındın o kadar uzaktın bana
    elimi uzatsam tutabilirdim ama bir o kadar da
    ulaşılmazdın
    kaçanlardan değildim ben kaçmadım
    ne zaman vazgeçmeye kalksam yüreğim
    o kocaman haliyle dikildi karşıma
    ben yüreğimin sesini dinledim
    ve yüreğim de sendin aslında
    her sözcüğü denedim, seni anlatmak için
    her sözcüğün üzerinde durup bir kere düşündüm
    ya onlar anlatamadı seni,ya sen onlara yetmedin
    ben ki konuşmayı o kadar seven, böylesine laf cambazı
    bir tek seni tarif edemedim

  • Bedriye Karayel
    Bedriye Karayel

    05.05.2008 - 15:04

    Yer yok,
    Mekan önemsiz,
    Zaman sıfır...

    Bana şah damarımdan daha yakın olana sığınarak! ..
    Hala acının acemisiyim ve hala sensizliğe bakamaz gözlerim.

    Kaybolmuyorsun,
    Bitmiyorsun,
    Çoğalmıyorsun,
    Eksilmiyorsun.

    Çıkmaz bir vuslata sürüklenen yüreğimde sen yanıyorsun!
    Bu gün kelimelerin tutsaklığına yer yok yüreğimde;
    ister anla, ister es geç ve vur sensizliği yalnızlığıma. Çiğne kalabalığımı, tıkansın yürüyüşlerimi ve duyma ayak seslerimi gidişinin ardından.

    Gittin, durdum.
    Duydum, sustum.
    Konuştun, kırıldım.
    geldin, yıkıldım.

    Susturduğum sabır taşı bu gün dillendi.
    Ah, zaman! ...
    Nereden sürgülendiğini bir bilsem.
    Derdim ne seninle, ne de sensizliğe...
    Sürülsem kendimden ve benliğim el seluleti gibi yansısa aynalardan.
    Ve hırçın bir fırtına sonunda durulsa içim.

    Seni düşünmedim,
    Yalan!
    Seni beklemedim,
    Yalan!
    Seni hiç önemsemedim,
    Koca bir yalan! ...

    Böyle düşünmemiştim hiç.
    Ne seni, ne kendimi ve ne de bu vakitsizliği...
    Akrep sancılanmayacaktı zamanda ve akrep umursamaz dönecekti kolumda.

    Denizine açtım gözlerimi.
    Varlığın ne zaman süzüldü içime?
    Zamansızlığındaki çokluğun ve yalnızlığımdaki azlığın...
    Neden bu kadar zorsun?

    Uzaklarda dolanışım varlığına duyumsadığım ihtiyaçtan ve senden bana arta kalan, durgun anlarımın yalnızlığına...

    Söylemediğim
    Ve
    Söyleyemeyeceğim
    Sadece iki kelimeyle...

  • Bedriye Karayel
    Bedriye Karayel

    05.05.2008 - 15:04

    Sana Bir Sevda Getireceğim

    sana bir şiir yazacağım menekşe yaprağına
    burcu, burcu sevgi kokacak her kelimesi
    aşkın iksirini dökeceğim tüm hecelere
    bekle
    sevdasına kurban olduğum
    simdi sisler çökmüş yüreğime
    karlar yağar düşlerime
    hele bir bahar gelsin
    dallar tomurcuk versin
    iste o zaman böyle kelepçede kalmayacak duygular
    güvercinler uçuracağım senin göklerine
    sana bir şiir yazacağım içinde hasret olmayan
    güneş doğacak kaf dağından
    geceler böyle avare, yaşanan saatler böyle
    sessiz olmayacak
    sana yemin gözbebeğim
    artık aşkımızın ateş rengi gülleri solmayacak
    bu son fasıl olacak gönlümüzde açıdan,
    kederden yana
    ben saçının bir teline sevapları satmışım
    kalbinin her kösesine geçmiş gelecek
    yıllarımı yazmışım
    senin ırmaklarında yaşanacak en büyük
    günahlar
    şu bulutlar bir dağılsın
    nerde olduğumuzu bilelim
    dudakların kadehler de dudak izlerimi
    aramayacak
    hele dönsün su mevsim
    bu yalnızlığın, kimsesizliğin uğultusunda
    gidecek kulaklarımızdan
    bir şarkı dinleteceğim sana sevdadan yana
    kelimeler böyle kifayetsiz kalmayacak
    böyle mühürlü olmayacak dudaklarım
    sen yüreğimde sır değil, sözcüklerimde
    yangınım olacaksın
    bu sevda böyle sürgünlerde, böyle tutuklu
    kalmayacak bi tanem
    bekle sevdiğim
    fidanlar yeşersin, açılsın su hasrete uzayan
    yollar, karlı dağlar
    göçmen kuşlar dönsün yuvaya
    bu havanın nemidir bi tanem
    sen nisan yağmurlarına sakla sevdayla
    yanan bedenini
    baharda ıslanmalı güz vurmuş dudaklar
    istemem beni böyle perişan, böyle çaresiz
    göresin
    bahara bıraktım umutları
    bir yeşersin su menekşeler, sümbüller
    iste o zaman değmeli gözlerin gözlerime
    iste o zaman bir şiir yazacağım sana menekşe
    yaprağına
    iste o zaman bir sevda getireceğim sana
    sırılsıklam

    alıntı

  • Bedriye Karayel
    Bedriye Karayel

    04.05.2008 - 22:26

    ne de olsa,
    aşkın peşinde koşar her insan aslında...
    başarı da, kariyer de, mevki de hep kendini ifade etmeye hizmet eder;
    kendini ifade etme kaygısı birileri tarafından takdir edilmeye, beğenilmeye;
    e, o da aşka eninde sonunda,
    inansanız da inanmasanız da...

    peki, nedir hepimizi bu yarışın içine sokan? ...
    yani, insan neden aşık olmak ister? ...
    üstelik başına gelecekleri bile bile;
    yani,
    aşk hastalıklı bir ruh halidir aslında...
    (gerçek aşk yani...)

    söylesenize,
    o “mantıktan arınmış tutku” halini anlatmanın bir başka yolu var mı? ...

    hep mutlu ettiğinden bir fazla üzer aşk insanı eninde sonunda...
    çok değil, bir fazla sadece, ama üzer işte...

    “evet”le “hayır” arasında kalmak,
    daha ilk adımı atarken kaçmak gibidir aşk...

    ama vazgeçemez işte insan aşkın peşinde koşmaktan,
    çünkü,
    dipnotunda hüzün vardır aşkın ne de olsa...

    en çok emek isteyen bitirme tezidir yaşamın aşk,
    çünkü en net haliyle bilir ki insan,
    aşktan hatalar çıkarsa, geriye yalnızlık kalır,
    ve yalnızlık insandan biriktirdiği tüm hayalleri alır...

    dahası,
    daha yaptığı hatayı bilmezken, affedilmenin peşine düşmesidir insanın...

    belki de bu yüzden, aşk şarkıları hep unutulup giderken,
    pişmanlığı, yalnızlığı, hüznü anlatanlar en başköşe şarkıları olarak tarihteki yerlerini alırlar...

    peki söylesenize,

    hangisidir aslında daha derin izler bırakan, şiirler, şarkılar yazdıran;

    aşık olmak mı,
    yalnız kalmak mı? ...

    alıntı

  • Bedriye Karayel
    Bedriye Karayel

    04.05.2008 - 22:25

    Tüm Hakları Küstahlığıma Aittir..

    Yüreğimde saklı kalan duygularımın keşfiyle başladı herşey..
    Ve ben seni sevmekle başlayan bir ömrün ve bitmesine ihtimal verilmeyen bir aşkın gizlendiği bir yüreğin sahibiyim sayende..
    Sen; yaşadığım kadar beklediğimsin..
    Ve yaşayamadıklarım kadar sevdiğim...
    Seni tanıdıktan sonra,
    Etrafıma yaydığım gülücüklerin artması ve içime bir yaşama sevincinin dolması neden acaba?
    Herşey orada başladı işte, hani farkına varıp güldün ya şimdi, aynen orada..
    Anlamsız hayatımın anlatıldığı bir cümleye konulan noktadan sonra, hani..
    'Aşk,mutluluk,güzellik' kelimelerinin toplandığı bir işlemin sonucunda buldum sevgini..
    Ve o üç kelimeyi ölümsüzleştirmek için gidilebilecek tek yer artık, yüreğimin haritasındaki aşkının iz düşümü..
    Adım kadar yalansız sana olan sevgim..
    Ve hiç bir yere sığmayacak kadar büyük, bir o kadar da..
    Sadece;
    Durduk yere gülme istekleri var içimde..
    Bir sevginin yan etkileri..
    İçindeki güzelliği görebilecek kadar iyi olsada gözlerim, senden başkasını görmeyecek kadar da kördür aslında..
    Dört yapraklı yonca gibi nadir bulunur sana olan aşkımın benzeri..
    Ve sadaece sen biliyorsun,
    Yüreğimin en güzel köşesine saklanmış eşi benzeri olmayan o büyük sevdanın adresini..
    Sen bu yüreğime gelmeden önce yaşanan anıların anlamsızlaşması niye acaba?
    Kimbilir, bu niye sorusuna verilebilecek cevap gözlerinin hayatıma kattığı anlamdır belki?
    Nedense, zoruma gitmiyor seni düşünürken uykusuz kalmak..
    Gözlerim kapalıyken daha rahat konuşabiliyorum,
    Başka bir perde açılıyor birden..
    Ve içimde aşırı bir hoşnutluk yaratıyor, seninle ilgili enterasan hayaller kurmak..
    Sonsuz sevginin sığacağı kadar büyük olsada yüreğim, senden başkasını sığdıramayacak kadar da küçüktür aslında..
    Gül yüzünü görebilme ihtimali, her sabah içimi aynı heyecanla dolduran..
    Ve o güzelliği başkalarının da görebilecek olması, yüreğimi bir kıskançlık duygusuyla kavuran..
    Kalbimin;
    Seviçten durma ihtimaline önlem olarak, ben yanındayken kısa aralıklara böl, fazla uzun tutma gülümseyişlerini..
    Kimse çıkaramaz artık, dar yüreğime sığan uçsuz bucaksız sevgini..
    Her kalp atışıyla katlanan ve katlandığı oranda ölümsüzleşen bir sevgin var bende..
    Ve senle geçen günlerimin verdiği mutluluk, sensizken yaşanmayan bir ömrün kanıtıdır şimdi..
    Bense sensiz yaşama ihtimaline çok uzak bir yerdeyim aslında..

    alıntı

  • Bedriye Karayel
    Bedriye Karayel

    04.05.2008 - 22:22

    Öyle birini sevin ki, gün onunla başlasın. Gözleriniz uykudan uyandığında
    aklınıza ilk gelen, 'sevgili, ey sevgili, canım sevgili' derken; yüreğiniz,
    şiiriniz dudağınızdaki terennümünüz o olsun. Ağaçlar, yaseminler,
    yediverenler, günebakanlar onun kokusunu sunsun benliğinize. Gün yine onunla
    bitsin. Güneş guruba yürürken, uyurken ve de 'seni seviyorum' derken
    alternatifsiz o olsun. Öyle birini sevin ki, çünkü süz, fakatsız, maalesef
    siz olsun. Yağmurda gökkuşağınız, baharda sevdanız, yokluğunda varlığınız,
    gözyaşınızda inciniz olsun. Öyle birine tutulun ki, aramak için uzaklara
    gitmeyeceğiniz kadar sizin olsun. Ne zaman aşktan, yardan yana söz
    duyarsınız kalbiniz çıldırmışçasına onun için gümbürdesin. Onun estirdiği
    karayel samyeline, şekva şükrana, karanlıklar aydınlığa dönüşsün. O varken
    'ümitsizlik' pılını pırtısını toplayıp gitsin. Onunla zorluklar kolay olsun.
    Ve de o varsa her şey var olsun.
    Öyle birine yürekten sarılın ki, aranızdan rüzgar dahi geçemesin, kıyametin
    ayak seslerini duysanız bile o varsa yanınızda umurunuzda olmasın.
    Öyle birine müptela olun ki, o kalbinizden çıkarsa şayet ruhunuz
    bedeninizden sökülecekmişçesine olsun. ' Seni seviyorum' diyemediğiniz
    zamanda gözleriniz, ciğeriniz, ruhunuz sevginizi söyleyip dursun.
    Öyle birine bağlanın ki, yüreğinizin adımları onun adına yürüsün. İçinizden
    geçen şarkı o olsun ve de 'İçimden geçen şarkı gittiğinde ne yaparım ben! '
    diyebilirsiniz.
    Öyle birine gönül verin ki, gönlünüz onun ardından koşsun, önünde hiçbir
    mani olmasın.
    Öyle birine meftun olun ki, şiirinizin ilhamı, duanızın kaynağı 'seviyor
    sevmiyor lara' gerek kalmasın onun da sizi sevdiği biri olsun.
    Öyle birine vurulun ki, 'ben seni fakatsız,nedensiz,çünkü süz seviyorum.'
    Bakma sen şimdiki zaman eki kullandığıma. En geniş zaman olan sonsuz geniş
    zamanla diyorum ki 'seni seviyorum'. Adının geçmediği sözü sükut sayıyorum.
    Seni ölesiye ve öylesine çok seviyorum ki birbirimizi bağlayan ipler
    görülmeyecek kadar seninim ben. Canımı da,yolumu da,gönlümü de yoluna
    döşedim. Bittiğim gün kalbimden çıktığın gündür. Canım benim, ben senin bana
    zor gelen taraflarını da seviyorum, her şeyinle; bilmediğim bilsen
    ürkeceğim, anlamadığım, anlayamayacağım yanlarınla seviyorum. Seni ismin ne
    'de' haliyle ne de 'e' haliyle seviyorum. Seni yalın halinle seviyorum. Ben
    seni sevdiğim yerdeyim, her yerdeyim haykırabilirsiniz.
    İşte böyle birini sevin....

  • Bedriye Karayel
    Bedriye Karayel

    04.05.2008 - 22:21

    Birinci ses “Müsaitseniz size aşık olabilir miyim? ” dedi. Karşısındaki bir an onu süzdü, başını öne eğdi. Sanki “…Şimdi soruyorum büküp boynumu, daha önceleri nerelerdeydiniz? ” diyen eski bir şarkıyı anımsamış gibiydi. Ama bunu karşısındakine söylese bile ne ifade edecekti ki? Hayatta her şeyin zamanlamasının tutması mümkün değildi ki zaten. Kalbinin boş olduğu zamanlarda kimse karşısına çıkıp, “ Müsaitseniz size aşık olabilir miyim? ” dememişti ki. Doğruydu işte sözler şiirler. Aşkın kapıyı ne zaman nasıl çalacağı belli olmazdı. Aşka randevu verilemezdi. O gelip bulur, ansızın “cee! ” diye karşına çıkabilirdi. İkinci ses birinciye, “Senin adına çok üzgünüm, aşkına karşılık veremeyeceğim için. Çünkü hayatımda birisi var,” dedi, yürüdü gitti, ayaklarını sürükleyerek. Birinci ses, sorusunun havada asılı kaldığını hissetti. Ürperdi. Halbuki o, bir çok ikinci sesin yaptığı gibi hayatında birisi olduğunu ondan saklayabilir, yalan söyleyebilirdi. Oysa yapmamış, dürüst davranmıştı. Birinci ses düşündü “Tanrım, demek ki hala böyle birileri var hayatta. Roman kahramanları yalan değilmiş.” Olmayacaktı bu aşk, belliydi işte de hayalindeki yüz, beynindeki isim, kalbindeki çocuksu heyecan niye silinmiyordu acaba? Müsait değildi bak, söylediği gibi.

    Aşık olmaması gerekiyordu. Aşık olursa acı çekecekti, kavuşamayacaktı ona. İkincinin sesi, yüzü, elleri, tarzı yine de akılndan çıkmıyordu. Acaba o da hoşlanmış mıydı kendisinden? Bunu öğrenmeyi o kadar çok istiyordu ki? İyi de, hoşlansa bile bunu söylemesi neyi değiştirecekti? İkinci ses, hayatında birisi olmasına rağmen, o gün karşısına onu beğenen, hatta aşkı için izin isteyen bir Ses’in çıkmasına içten içe çok sevindi. Gidip gelip aynada kendisine göz attı gün boyu. İçini tarifsiz bir sevinç kaplamıştı.

    Gururu okşanmıştı. Kalbi boş olsaydı,”Evet” deyip, onunla birlikte bir aşka yelken açmaktan açınmazdı. Acaba, mazeretini söylerken bunları da söylese miydi birinci sese? Yoo, duygularıyla oynamak istemezdi onun. Bunca çürümüş ilişkinin arasında sevginin, aşkın adı dama atılmışken birisinin ortaya çıkıp cesurca, “Müsaitseniz size aşık olabilir miyim? ” demesi, inceliğin ve karşısındakine değer vermenin eski şarkılarda, filmlerde kalmadığının kanıtıydı işte. Aşk için izin istenmezdi, biliyordu? Telefonu ara ara, bilinmeyen bir numara tarafından aranıyor, ‘Alo! ’ dediğinde kapanıyordu. Son açtığında, “Sen misin? ” dedi. Telefon kapanmadı. Derin bir iç çekiş duyuldu. Birinci ses konuştu: “MÜSAİT OLMASANIZDA BEN SİZE AŞIĞIM.” …Sessizlik, ölüm kadar kesin ve uzun sürdü. Aşk, ölümden daha çaresizdi o an.

  • Bedriye Karayel
    Bedriye Karayel

    04.05.2008 - 22:20

    Bir insan için yok olup, hiç yaşanmamış varsayıldınız mı? Bu nankör inkar! Nasıl acıtır insan yüreğini bilir misiniz? Hayallerin açılan-saçılan elbisesi tamamen çıkarılıp, çırılçıplak kalındığında riyakâr bir suretle, burun buruna gelmek, iğrenç bir duygudur! ! Tanıdığınızı sandığınız, hatta deliler gibi sevdiğiniz insanın karşınızdaki kalkansız duruşu, açıklayıveririr tüm gerçekleri..İşte o duymak görmek istemediğiniz acı gerçekler öyle bir kalıpla bağdaş kurar ki karşınıza, görüntüsüne kör, sesine sağır olmak için yalvarırsınız.
    Birzamanlar nefesiniz olan sevdiğiniz,değişmiştir.(değişim kendini ele verme sürecidir ya hadi neyse) nefes dedik ya, artık nefesinizi durdurup, kanı beyninize sıçratan olmuştur. Hayatımda bu işkence modelini çok nadir yaşamama rağmen, nadir de olsa demek ki acıttı, yazmak istedim.

    Efendim şöyle başlar aşk serüvenleri

    Her şey bir masal gibidir.Kadın erkeğin Sindirellası,erkek kadının atsız prensidir.Dünya da hiçbir şey birbirlerinden daha önemli değildir (?) İsimler kullanılmaz hitap edilirken, aşkıım, sevgiliim, hayatıım, ötem, berim..,vs gibi sıfatlar özel adınızın yerini çoktan almıştır..Her dakika yan yana olmak istersiniz. Olur ya yüz yüze görüşemediniz diyelim, Günaydın diye başlayaniyi geceler diye devam eden telefon görüşmeleri, o da olmadı, mesaj trafikleri derken onunla kalkar onunla yatarsınız..Buraya kadar her şey mükemmel! ! Eee, daha ne isteriz aşka dair hayattan? Ne güzel bir yürek sizin için atıyor; attıkça da yüreğinizi hoplatıyor.Bazılarında bu zaman uzar ayları alır,bazılarında haftaları,bazılarında ise günleri..Sonra işte asıl espri başlar..Şaka gibidir yaşananlarin karedilir,sevgi reddedilir en sonundada çattt diye seni istemiyorum diye ileri gidilir..Eee hani sindirella hani atsız prens nerede kaldılar dağları delen keremler? Bitmiştir! Efendim..duygu bu, o zamanlar sevdik şimdi sevmiyoruzdur. Ne buya,oyuncak mıdır sevda! ..Eğer bazı şeyleri yaşamayı bilmiyorsak, öğrenme vaktini ayırmalıyız kendimize..Her şey lekelendi diyelim ama bunu aşka yapmayalım, hala yüreğinde binlerce umutla, bir parça ekmeği dahi olsa, paylaşmaya çalışan adam gibi mertçe seven insanların da varlıklarını gölgelemeyelim.

    Pardon serüvenin sonunda olanları es geçmeyelim.Artık Sindirella,gece yarısını geçmeden kül kedisi; atsız prensse kurbağa olmuştur.Masalları bile gerçek yaşama taşımaya çalışalım derken,

    Yine sinirlerim bozuldu.Sevmeyi beceremiyorsanız SEV-ME-YİN! .

  • Bedriye Karayel
    Bedriye Karayel

    04.05.2008 - 22:19

    Sevmeyi Beceremiyorsanız Sevmeyin..
    Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız,
    Bakıp başkasının başkasıyla kurduğu bağlantıya....
    Aşka dair diyoruz, ilk anı bu olmalı...
    İlk önce damarlarımızda duyuyor çağıltısını
    uzak iklimlerin....
    Kokusu gitmediğimiz şehirlerin önceden
    bir baş dönmesiyle kabarıyor hafızamızda....
    Sonra ayrılıklar düşüne dalıyoruz....
    Bize ait olan ne kadar uzakta!

  • Bedriye Karayel
    Bedriye Karayel

    01.05.2008 - 17:00

    Anlatalım Kendimizi Yüreğim
    Umudum var yarına... Güneş doğacak yine...
    Ve hayat başlayacak..
    Yine incitecekler YüReĞiM seni...
    Yine kanatcaklar dikenleriyle..
    Başını kaldır YüReĞiM bak sen gökyüzüne
    Hala masmavi rengi görüyosan yürü ve bak önüne...
    Anladın dimi artık herşey sahte...
    Herkesin yüzünde birden fazla maske...
    YüReĞiM yetişelim artık sonu gelmeyen yangınlara..
    Bizde yansakda söndürelim başka yananları..
    Anlatalım katı yüreklere sevdanın adını...
    Ve kazıyalım gökyüzüne sevgiyi ve aşkı...
    Hisset YüReĞiM bu mevsimde esen rüzgarları..
    Hissetme ama sana atılan taşları...
    Devam edelim YüReĞiM severek devam edelim....
    İlk önce sevmeyi sevelim YüReĞiM...
    Dua edelim sevmeyi sevmeyenler için...! !
    Ve ağlayalım ağlamayı bilmeyenler için...
    Bir sevda mevsimindeyiz YüReĞiM..
    Gülleri gözyaşıyla büyütülen bir sevda mevsimi...
    Rengini kandan alan gülleriyle örtülen bir sevda mevsimi...
    Hayallarin bulutlarda gezdiği bir sevda mevsimi....
    Yarınlar bizi bekliyor YüReĞiM...
    Acılar bizi bekliyor...
    Biz hep tebessüm edelim YüReĞiM içimiz kan ağlasada..Ve YüReĞiM tanıtalım kendimizi bizi bilmeyenlere...

    alıntı

  • Bedriye Karayel
    Bedriye Karayel

    01.05.2008 - 16:54

    Kelimeler bu kadar basit olmamalı
    Ve güller bu kadar çabuk solmamalı bahçelerde...
    Dostlarımla paylaşamam yalnızlığımı
    Sadece bana ait bu yalnızlık...
    Upuzundur...
    Geceyle paylaşır,
    duvarlarla konuşur anlaşırım...
    Duvarda bile iz yapar söylediklerim...
    ama sevdiğimin yüreğine söz geçiremem işte
    Geçiremeyeceğim de bu gidişle...
    Anlattım...
    Böyle işte...
    Bülbül ötmez benim bağlarımda...
    Gece uçan yarasadır yanı başımda
    Ve bir de gönlümdür ki uçan, uçar da konamaz bir yerlere
    Konacak bir yeri yoktur çünki...
    Kalmamıştır...
    Farkı yoktur yarasadan...
    Anlamıştır...
    Geceleri tatlı rüyaların ortasındayken, sen uyurken yatağında
    O sana şiirler yazmaktadır,
    Ama sen olmazsın farkında...
    Bir çift göz bırakırsın ardında
    Ağlayan...
    Ve sızlayan bir yürek...
    Belki bilerek ve belki de bilmeyerek...
    Biliyorum...
    Yazmakla geçecek tüm günlerim
    Ellerim hep yine boşluğu tutacak ellerin yerine...
    Her geçen gün bunun kanıtı...
    Yokluğun en büyük delil idamıma...
    Ama bak ölemedim
    Kendimi gömemedim bir türlü
    Geceyi bir toprak gibi farz edersen eğer...
    Gece örttü beni...
    Onun arkasına sığındım sensiz gecelerimde
    Hem vefasız da değildi o...
    Sen gibi...
    Bilemem belki de ben gibi...
    Gözlerim kapansa da yazıyor bak ellerim
    Dün de yazmıştım...
    Bugün de yazdım...
    Ve belli ki yarın da yazacağım...
    Ya sen gelene kadar
    Ya ben ölene kadar...
    Ölsem de yazdıklarım kalacak arkamda
    Ben dokunamadım ya ellerine
    Sayfalarım dokunacak...
    Ben bakamadım o gözlerine
    Kelimelerim bakacak...
    Ben konuşamadım bir türlü seninle,
    Cümlelerim konuşacak...

    alıntı

  • Bedriye Karayel
    Bedriye Karayel

    01.05.2008 - 16:53

    Hayat;
    'Bir yaşam öyküsüne katlanılamayacak kadar' uzun,
    bir gülümseyişe, bir kıpırdanışa, bir dokunuşa vakit ayıramayacak kadar 'kısa'.

    Hayat;
    Gerçekleri sırtlayıp taşıyamayacak kadar 'ağır',
    bir kuşun kanadına konup ta ona bile hissettirmeden uçabilecek kadar 'hafif'.




    Hayat;
    Her anını dibine kadar yaşamaya çalışmak için nefes nefese koşturmayı göze alacak kadar 'dolu',
    bütün yaşadıklarının sadece bir hayal olduklarını hissettirecek kadar 'boş'.

    Hayat;
    Koskoca ömürde 'bir yalnız gün daha nasıl geçecek, şu saatler nasıl bitecek' diye şikayet edebilecek kadar 'muamma',
    göz açıp kapayıncaya kadar geçen sürede nihayete erebilecek kadar da 'basit'.




    Hayat;
    Kendini oluşturan her büyüyü, her cazibeyi, her rengi, yürekleri hoplatacak, kanlarımızı kaynatacak kadar 'parlak ve güzel',
    gözlerimizi acılarla, hüzünlerle, ayrılıklarla, ölümlerle buluşturduğumuzda, sadece 2 renk; 'gri ve siyah'.




    Hayat;
    Her anını tuallere, yazılara, şiirlere, gösterilere döküp sergileyebileceğin kadar 'sanat',
    tek bir uyanışta, görevinin tek bir oyundan ibaret tek bir rol olduğunu fark edebileceğin kadar da 'kısır ve monoton'.

    Hayat;
    Senin tek bir 'evet'inle başkalarına bölüştürüp sunabileceğin, nefes alıp verişlerinle 'paylaştırabileceğin' kadar 'hayret verici ve cömert',
    tek bir 'hayır'ınla her şeyi mahvedebileceğin, yok edebileceğin kadar da 'cimri ve densiz'.




    Hayat;
    Gerçek yaşam öykülerine katlanabilecek gücü bulup, bulaştırıp daha da büyüğünü oluşturabilecek kadar 'heybetli ve zor',
    her şeyden vazgeçip 'yaşama veda etmeyi isteyecek' kadar da 'güçsüz ve zayıf'.

    Hayat;
    Sevmeyi bilecek, bilmiyorsa öğrenecek, tadacak, sunacak, paylaşacak ve böyle sevgilerle bütün sevgileri çoğaltabilecek kadar 'anlamlı',
    nefreti seçip, sıçratmak, sıçrattıkça da o pisliğe bulaşacak kadar 'anlamsız'.




    Hayat;
    Gerçek yaşam öykülerine katlanmaya değecek kadar 'Yaşanmaya değer',

    Hayat;
    Onu kısaltmanın haksızlık olduğunu anlatacak kadar öğretici,
    bir daha bulunmayacak, yaşanmayacak kadar 'tek'.




    Hayat;
    Sadece senin dilediğin kadar uzun,
    sadece senin dilediğin kadar kısa,


    Uzat ellerini ve tut. Sadece o kadar yakınlıkta. Tüm uzakları 'yakın' etmek senin hakkın. Yani yaşamak hakkın...

    alıntı

  • Bedriye Karayel
    Bedriye Karayel

    01.05.2008 - 16:50

    şarkılar senı söyler..

    Bulutlar ufkunu kaplamıştı gözlerimin. Yine nisan yağmurları mı çarpacaktı sineme? Ne sesi kalmıştı kulaklarımda yarin ne de hayali gözlerimde. 'İki gözüm iki çeşme yanaklarım ıslanır' dizesi tercüman değildi artık gönlüme. Yaş yerine kan akıtmalıydım. Pınarlarını değil okyanuslarını kurutmalıydım gözlerimin.

    Turnaların kanatlarına bağlamalıydım hasretlerimi. Kubat'ın dilinden çığlıklar atmalıydım. 'Telli turna selam götür sevdiğimin diyarına.' Kelebekleri kozasından çıkartmalıydı hüzün çiçeklerim. Ve 'bir ay doğmalıydı dün akşamdan geceden.' Karanlıkları yarmalıydı ay yüzlü sevgili. Ve kendi sesinden dinlemeliydim:'Ne ağlarsın benim zülfü siyahım? '

    'Dönülmez akşamların ufkundaydım, vakit de çok geç.' Artık deniz gözlerinden semayı seyredemiyordum yarin.' Yolu yokuş' olan yollar hasret dağınındı artık. Derinden derine ırmaklar ağlıyordu içimde. Açan kan çiçekleriydi yüreğimde. Bağırmalıydım ardından 'gitme kal bu şehirde' diye. Sarmaşıklar olmalıydı bedeninden koparamayacağın.

    Çok çabuk gitmiştin değil mi beni sensiz bırakıp? Boğazına düğümlenen o söyleyemediğin son sözlerinde saklamıştın bunu. Ama rüzgarlar çağırıyordu bedenini. Gözlerinde okumuştum bu son dizeyi. Sonsuzluğun semaları ıslatmıştı ruhunu. Denizlerin serin nefesini 'kör balıkçılara' bıraktım beni ıslatan. Senin yağmurların da yoktu semalarda. Artık 'köyümün yağmurları'na bırakmalıydım kendimi. Onlar ıslatmalıydı ruhumu.

    Rüzgarlar bir kar tanesi gibi uçurtmalıydı beni kokunu götürdüğü yere. Ve kendimi boşluğuna bırakmalıydım bir uçurumun. Ardımdan kalan tek şey kırık bir kalemin ucuna takılan şu dizeler olmalıydı:

    'Vermez miyim ömrümü ben?

    Peşin sıra gelmez miyim?

    Yığılmış kederlerine

    Ben de derman olmaz mıyım? ?

  • Bedriye Karayel
    Bedriye Karayel

    01.05.2008 - 16:47

    İnsanlar tanıdım, sevgi uğruna her şeyi yapabileceğini söyleyen.Dostlarım oldu, uzak bir şehirdeki sevgili için, içki masalarında omzumda ağlayan.Filmler izledim, bir garip oğlanla bir garip kızın sözüm ona sevgileri için ailelerini karşılarına aldıkları, onlardan kaçtıkları bilinmez bir geleceğe. Dinledim, izledim ve her seferinde şunu sordum kendime:


    Temeldeki ihtiyaç nedir? Sevgi için her şeyi yapmak mı, ağlayabilmek mi yeri geldiğinde onurunu yok sayarak yoksa kaçabilmek mi her şeyi bırakıp? Yoksa tüm bunlar insanın özünde kendisinin bile bilmediği basit bir tiyatro mu? Yani sormak istediğim ve benimde kendime sorduğum, uğruna olmadık işler yapılabilecek SEVME mi yoksa SEVİLME, SEVİLEBİLME mi?



    Her sabah kalktığında ne için kalktığını, neden tıraş olduğunu, her gün nefes alıp verirken bu ayrıcalığa neden sahip olduğunu bilmeden yaşıyor aslında bir çoğumuz. Programlanmış bir robottan farkımız yok. Ve aynı şekilde birini severken veya öyle olduğunu sanarken de olayın özünü kavradığını sanmıyorum bir çoğunun. Evet, benim daha önce kendime ve yukarıda sizlere sorduğum sorunun bana göre basit cevabını veriyorum:



    Bizleri çeşitli duygularla bir kadına veya erkeğe yönlendiren temel güdü sevme ihtiyacı değil, SEVİLME ihtiyacıdır.(Bazı sevgiler tabi ki bunun dışındadır, örneğin Tanrı sevgisi gibi.) Birçokları buna karşı gelecek şimdi, adım gibi biliyorum ama maalesef gizli gerçek bu.Öncelikli ihtiyaç sevilmedir, hiç korkmadan haykırıyorum. Bencilce değil söylediğim, çünkü herkes için durum bu şekilde olduğu için aslında ortada yapılan bir bencillik de olmuyor. Geriye ne mi kalıyor, basit, bazen sonu gelmez, ama bunun da farkına varılmadığı gündelik hayatta, yalın bir arayış kalıyor bence.



    İnsanlar birini sevmek istediklerinde veya sevdiklerinde aslında bu düşüncenin altındaki gizli güdü, bu ihtiyacın karşısındaki tarafından karşılanma ihtiyacı ve güdüsüdür. “Seni seviyorum” derken aslında söylenmek istenen “Senin beni sevmeni seviyorum” dur. Eğer bu ilk kez söyleniyorsa karşıdakine, o zaman da yüklendiği anlam “Senin beni sevmene talibim” dir bana göre. Eğer karşındaki senin bu ihtiyacına cevap veriyorsa onun için de aynı gizli güdü geçerli olacağı için “ Ben de seni seviyorum” derken aslında “Ben de senin beni sevmeni seviyorum” der gizliden gizliye. Bu şekilde, yani sevilme ihtiyacının karşılıklı olarak tatmin edildiği bir ilişkide bu tezim karmaşık gelebilir ama ya sadece bir taraf bunu diyorsa… O zaman bu gizli gerçek daha yakından gösterir yüzünü. “Seni seviyorum” diyen taraf karşılık bulamadığında çektiği acının adı, deminden beri savunduğum gibi, sevilmeme olur.Sevmekse temel güdü, karşılık görmesine gerçekten ihtiyaç yoktur ama sevilmekse savunduğum üzere, karşılık görmemesi insana acı verir. Ve bu yazımı okuyanlar, hanginiz acı çekmedi geçmişte bir gönül ilişkisinden? “Ben sevdim, ama karşılık görmemekten hiç acı duymadım” diyen varsa da lütfen beri gelsin. Zira böyle durumlarda, sırf birlikte gülebilmek için beslediğim kargalar var.



    Ve insanların bu konuda farkında olmadan birbirlerine oynadıkları oyunlar, ilişkileri, sevişmeleri, çektikleri acılar, omuzlarda ağlamaları, kaçmaları aslında basit bir yemlemedir karşı taraf için.Evet, kulağa hoş gelmiyor ama akvaryumdaki bir balığı, bir kümes hayvanını yemlemek gibi tıpkı. Sevdiğini söyleyen ve buna inanan insanın farkında olmadan yaptığı tam anlamıyla budur: YEMLEMEK… Karşısındakinden ihtiyacı olan sevgiyi alabilmek için veya almışsa bu sevgiyi ayakta tutabilmek için yemlemek. Bu kur yapmaktır bazen, güzel sözler, komplimanlar, alınan hediyelerdir.Veya “Senin için her şeyi yaparım, gerekirse bu dünyayı yakarım” şeklinde beylik sözlerdir.Ama ben biliyorum ve inanıyorum ki, etinden, yumurtasından yararlanabilmek için kümesteki tavuğa atılan darıdan farksızdır hepsi. Ve bu kadar yalın.



    Biraz ileri gittiğimin farkındayım. İnandığınız ve sorgulama gereği duymadığınız bir kavrama acımasızca saldırılıyor gibi hissedebilirsiniz. Açıkça söylüyorum, ben sevmeyi değil sevilmeyi arıyorum.Sevilmeyi seveni arıyorum.Aradığım, bu ortak noktada buluşabilmek en az benim gibi düşünen biriyle.Beni motive eden temel güdü bu ve bence arkasından türküler söylenenler de birbirlerine böyle bir bağla bağlı olanlardır isimlerinin önemi olmaksızın.



    Şimdi yaptığım inandığım doğruyu savunmak sadece. Ve özünde bana inanmayandan da bir farkım yok. Bunun hiçbir önemi de yok aslında.Ve son olarak şunu söylemek istiyorum:



    Her gün binlerce ölümün, kahpeliğin, kaypaklığın yaşandığı şu dünyada temiz sevgi için ne olur ki yemleme yapıyorsak karşımızdakine? Ve bu bir Ve bu bir günahsa, keşke tüm günahlar böylesine bir bencillik için işlense…

    …Av. Ömer ÇAVUŞ

  • Bedriye Karayel
    Bedriye Karayel

    01.05.2008 - 16:42

    geldim yoktun

    Dün gece düşüncelerim yine sen kokuyordu
    Beynimin her köşesini esir almıştın
    Yine içime girmişti yokluğun
    Yine kendi kendimle seni konuşmaya başladım
    Biliyor musun,sen gittikten sonra hayat bulanık bir hayal
    Ev soğuk,çayın tadı yok
    Sen gittikten sonra ne uyku var gözümde
    Ne de merakla okuduğum kitabın son yedi sayfası
    Sarı bir hüzün şimdi firara meyilli aklımın rakibi
    Seni daha da ısıtmak için içimde
    Gözlerimi kapatıp yüzüne sürüyorum yüzümü
    Sözlerin gözlerimde birkaç damla yaş
    Dudağında bakire bir gülümseme
    Ve tenime işliyor teninin kokusu
    Ellerin ateş topu sen dokundukça ben eriyorum
    Gözlerimi açsam,gideceksin biliyorum...
    Dün gece kafatasım dar geldi beynime
    Beynim dar geldi düşüncelerime
    Bir infilak arifesi terk ettim evimi
    Yollara düştüm,şuursuzca değil,
    Dümeni sana kırdım
    Rotam geçici vuslat,yalancı bahar,bir kelebeğin hiç göremeyeceği
    mevsim
    Yağmur başlamadı ben yürürken
    Hani filmlerdeki gibi
    Kuruydu hava,kuruydu yollar,kuruydu gözlerim...
    Nasıl bir cesaretti dün geceki bilemezsin
    'Gel yine bir parçam ol'demeye gelmemiştim
    Senden aşka dair hiçbir şey istemeyecektim
    Geldim çünkü sen her şeyimi bilenimsin
    Sen benim kapısı olmayan,duvarı olmayan
    Dört bir yanı açık hanemsin
    Dün gece bildik bir yüz görmek istedim
    En bildik yüz sendin
    Aşka mı esirim,sana mı bilemedim
    Aşk sende mi anlam buluyor dersin?
    İşte dün gece sana bunları anlatmaya geldim
    Defalarca çaldım kapını
    Kapı aşındı,elim aşındı,yüreğim aşındı
    Dün gece sana geldim,çaldım kapını
    Açan olmadı...

    Yazan:Bilinmiyor

  • Bedriye Karayel
    Bedriye Karayel

    30.04.2008 - 22:41

    AŞK

    Birisi vardir, artik hep sizi düsünen!

    Birisi vardir, hep sizi arayan, soran!

    Birisi vardir, sizin icin aglayan!

    Birisi vardir, hatanizla - sevabinizla sizi bagrina basan!

    Birisi vardir, size 'benim' diyen!

    Birisi vardir, pazarliksiz ve icten seven!

    Birisi vardir, size sefkat eden, koruyan, kolluyan!

    Birisi vardir, sizin icin gögsünü tehlikelere siper eden!

    Birisi vardir, gerektiginde sizin icin ölümü göze alan!

    Birisi vardir, sizi taniyan, sizden ayriligi ölüm bilen, sizsiz uykusu haram olan ve sonsuza kadar hep sizinle olmak isteyen!


    Ve ayni duygulari, ayni düsünceleri sizin de onun icin beslediginiz birisidir O!

    Iste budur Ask!

    Madde, ceset, beden, para, mal, güzellik degil...

    Gözle görülmeyen, elle tutulmayan, asirlardir anlatilamayan, bir türlü anlasilamayan; ama yasanilan bir gercektir Ask...

  • Bedriye Karayel
    Bedriye Karayel

    30.04.2008 - 22:37

    SEVGIM

    SULARIN TASLARI OKSAYIP ERITTIGI GIBI,
    EN KATI GÖNNÜLLERI,SEVGIMLE ERITECEGIM
    DEMIRDEN KAPILI OLSA,KARSIMDAKI GÖNÜLLER
    SEVGIMI ANAHTAR YAPIP,YINEDE GIRECEGIM.............


    SÖVSELER....DÖVSELER.... TASLASALAR DA BENI
    TAS ATAN ELLERE BEN GÜL VERECEGIM
    VURSALAR BEDENIMI,KIRSALAR DA KALBIMI
    BEN YINE SABREDIP,HEP SEVECEGIM.........................


    SEVGIM CICEK ACIP,SARINCA TÜM DÜNYAYI
    COCUKLAR GIBI SEN-SAKRAK SEVINECEGIM
    SEVGI PINARINA DÖNÜNCE TÜM YÜREKLER:
    GÖZLERIMI KAPAYIP,ICINE GÖMÜLECEGIM..........

  • Bedriye Karayel
    Bedriye Karayel

    30.04.2008 - 22:35

    Bir Insan Olmak

    Bir kus icin mutluluk, birkac yem kirintisi demektir.
    Bir gül icin ise, birkac damla yagmur ve bir parca günes pariltisi.
    Hicbiri daha fazlasini beklemez.
    Karni doymus bir kus, civil civil sesiyle mutlulugunu ilan eder.
    Gülün mutlulugu ise tebessümünden okunur.
    Daha büüyk mutluluk ne olabilir diye sakin sormayin onlara, bilemezler.
    Mesela günesin dogusundan zevk alamazlar.
    Dolunayin süzülüsünü hayranlikla seyredemezler.
    Yildizli semalardaki muhtesem güzelligi hissedemezler.
    Gökyüzünde kuslar gibi ucmanin, denizlerde yunus gibi yüzmenin nasil birsey oldugunu bile ne kus, nede yunus bizim kadar anlayamazlar.
    Yerin ve gögün bütün güzelliklerini seyredip zevk edebilecek
    sadece insan vardir yeryüzünde.
    Insana her varlik birseyler anlatir.
    Hersey cesit cesit güzellikelri serer onun gözleri önüne.
    Her güzelik bir sevgi seli bosaltir onun yüregine.
    Bütün sevgilerin üzerinde bir sevgiyle sevilmeye layik,
    bütün güzelliklerin üzerinde sinirsiz ve münezzeh bir
    güzelligi anlatir.
    Kainati binbir güzellik perdeleri icinde sarip sarmalayanin,
    o sinirsiz ve münezzeh güzelligi nasil bir güzelliktir? ?
    Bütün yavrulari ve bütün anneleri misilsiz bir sevgiyle birbirine bayglayanin, mahlukatina rahmeti ve muhabbeti nasil birseydir? ?
    Bunlar ne idrak edilir, ne tarif edilir.
    Ne göz, nede hayal erisebilir o sinirsiz ve benzersiz güzellige ve rahmete.
    o rahmetten ve o muhabbetten bir damlacik nasibi olanlar,
    onu kedni nasiplerince hisseder, o kadar.
    O nasipcik ise kainata ve icindeki herseye deger.
    Cünki bundan baska insani mutlu edebilecek hicbirsey
    yoktur kainatta.

    Ümit Simsek
    __________________

  • Bedriye Karayel
    Bedriye Karayel

    28.04.2008 - 12:27

    tabiikii şebnemm...

    Okyanus...


    Önümde agir bir kapi
    Ardinda okyanus var
    Ben zaten suda dogmusum
    Kapiyi açmam gerek
    Iste o an biri geliyor,
    Tutuyor kulagimdan,
    Gözü anahtar deliginde
    'Bak' diyor sadece burdan,
    'Birak' diyorum o küçücük resmi
    Yetmez bize bu küçük esinti
    Nerde törpülendin böyle 'olmaz' diyor.
    Tutup ayak bilegimi simdi önümde
    Agir bir kapi ardinda okyanus var
    Bir de bilegimden biri çekiyor
    Benimse kapiyi açmam gerek
    'Bak' diyorum koca dünyaya
    Burdan derhal çikmam gerek!
    Bari çekme bilegimden
    Benim her seyi görüp, ögrenmem gerek.
    Bir ileri bir geri her adim bu kaipinin ardi demek
    Sonunda bogulmak olsa da,
    Benim o sularda yüzmem gerek.
    Anahtar deliginden görünen
    Bu küçük manzara sana yetiyorsa, yetsin
    Benim o sularda yüzmem gerek.
    Yüzmem gerek simdi önümde agir bir kapi
    Ardinda okyanus var
    Bir de bilegimden çekiyor
    Benimse kapiyi açmam gerek
    'Bak' diyorum küçük resmi
    Yetmez bize bu küçük esinti
    Nerde törpülendin böyle 'olmaz' diyor.
    Tutup ayak bilegimi
    Bir ileri bir geri
    Her adim bu kapinin ardi demek
    Sonunda bogulmak olsa da
    Denim o sularda yüzmem gerek
    Anahtar deliginden görünen
    Bu küçük manzara yetiyorsa yetsin
    Benim o sularda yüzmem gerek...

  • Bedriye Karayel
    Bedriye Karayel

    28.04.2008 - 12:25

    bugun kendimi bi garip hissediyorum ben..

    nedenini cözemediğim birsey..

    hem gülmek

    hem ağlamak istiyorum..



    sarkılar dinliyorum,

    yazılar yazıyorum..

    ama bu gunler gecmiyor..

    belirsizlik bitmiyor hala..

    sürekli cabalamak zorunda mı insan?

    ya da hep koşuşturmak..



    yoruldum artık..

    evet bu yaşımda yoruldum artık...



    (gecicek bu ruh halim ve ben bu yazdıklarıma anlam veremeyeceğimm! !

  • Bedriye Karayel
    Bedriye Karayel

    28.04.2008 - 12:24

    hep gitmek isteyipte gidemediğim yerler gibiydi aşk....
    gülü seven dikenine katlanır derlerdi,korktum belki kanamaktan..
    içimde derin karanlık bir kuyu gibi ıssızdı bu yürek...
    hissetmeden dokunmak daha acı değil miydi? ben oyun oynayamam! ! !
    içimde milyonlarca çığlık koparsam taki kulaklarım patlayıncaya dek, duyacak mısın?
    ya da tutacak mısın elimden bir uçurumdan aşağı sürüklenirken?
    içine sürüklendiğim bir bataklık olsa yaşlı ormanın derinliklerinde,
    gözün kapalı benimle gelecek misin?
    şimdi geçtiğim şu uzun karanlık tünelde raylarda oturuyor olsam,
    hiç tereddütsüz yanıma uzanır mıydın az sonra gelecek olan trene hiç aldırmadan?
    şairlerin yüzyıllardır anlattıkları 'aşk'bunları yapar mıydı acaba?



    (garaj.org-mavi kolonideki bir arkadaşımın yazısının bir bölümüdür)



    aslında inanmak istediğimiz de bu değilmidir

  • Bedriye Karayel
    Bedriye Karayel

    28.04.2008 - 12:23

    YILMAZ ERDOGANDAN..

    uzak iklimlerin yeni yetme fırtınasını gördüm bugun

    ve sen,

    uzak sehirlerin birinde ağlıyordun

    bizi yitirdik dünle beraber

    hani sevginin sarhoşluğu sarar da,

    zaman durur ya aniden

    savrulmalar zaman tanımıyor..

    aynı hüzünlerin sınırsızlığı gibi...

    koca bir boşluğu koyuyorsun yüreğine

    düşüncen yanıyor yangınında,ellerin titriyor,gözlerin doluyor

    gururun haykıran sesine ! ! !

  • Bedriye Karayel
    Bedriye Karayel

    28.04.2008 - 12:22

    gücün var mı sevgilim? ? ?

    baştan __
    gücün var mı sevgilim
    derin sularda inci tanesi aramaya
    cesaretin kaldıysa
    hala benle aşktan konuşmaya



    söyle canım sevgilim
    hayat bize oyun oynuyor olabilir mi?
    yorgun bir halin var
    duyguların karışık olabilir mi?



    silbaştan başlamak gerek bazen
    hayatı sıfırlamak
    sil baştan sevmek gerek bazen
    herseyi unutmak...



    sanki bugun son günmüş gibi
    dolu dolu yaşamak istiyorum ben
    her ne cıkarsa yoluma
    selam verip yürümek istiyorum ben



    sil baştan sevmek gerek bazen
    hayatı sıfırlamak
    silbaştan sevmek gerek bazen
    herseyi unutmak! ! !

Toplam 60 mesaj bulundu