Benzetebilir miyim bir yaz gününe seni? Sen daha sevimlisin, daha sakinsin ondan. Sert rüzgarlar Mayısın narin çiçeklerini. Hırpalar; Yaz ise pek çabuk geçer...Durmadan!
Bazan, kızgın olarak,parlar gözü semanın... Bir karartıyla sık sık söner altın bakışı; Her güzel,güzelliğini kaybeder: Tabiatın- Sebep olur da bazan bu kararsız akışı!
Fakat senin ebedi yazın hiç sönmeyecek, Dönmeyecek sendeki güzellik bir yalana. Ölüm sana yaklaştı diye, öğünmeyecek:
Sen eşitken ebedi mısralarla zamana Yaşadıkça insanlar, görebildikçe gözler, Seni yaşatmak için yaşayacak bu sözler
dostları olmalı insanın, aynen gemilerin limanları gibi zaman zaman uğradığın yükünü boşalttığın dalgalar dininceye kadar beklediğin koynunda
sonra açık denizlere uğurlamalı seni, geri döneceğin günü bekleme umuduyla bazan rüzgara o açmalı yelkenini yanağına konan bir öpücüğün coşkusuyla halatlarını çözmeli seni çok ama çok özlemeli
dostları olmalı insanın, ermiş, bilge hayatı ezbere okuyabilen düşünmediklerini düşündüren seni bir cambaz ipinde güvenle tutabilen gerektiğinde senin’çün ateşi yutabilen
yolunu ışıtan ustan olmalı, şekillendirmeyi öğretmeli hayatın çömleğini sana vermeli soğuk bir kış gününde üzerindeki tek gömleğini
Bu gördüğüm sen misin, ne oldu sana böyle küçük kız, nasıl kıydın kendine? Hangi duvarın dibinde kurşuna dizdirdin, o ele avuca sığmayan, o kartallar gibi yükseklerden uçan tutkularını? Hani o pırıl pırıl bakışların, o kocaman gözlerindeki ışıklara ne oldu? Kim çaldı senden yüreğinin derinliklerinden kopup gelen kahkahalarını? Nerede unuttun yüreğinin bütün gücüyle sarılmaları? Nerede şiirlerin? Nerede kaldı şiir gibi yaşamın, nerelere gömdün içinden kopan kıyametleri? O engin kadınlığın üzerine geçirdiğin zırhın anahtarını nereye attın küçük kız? Nasıl çıkarıp atabildin ruhundaki insanları mıknatıs gibi çeken pozitif enerjiyi? Kim öğretti sana kinden ve intikamdan kaleler inşa etmeyi, kim girdi kanına nefret eder oldun, o her birini birer roman kahramanı kadar sevdiğin insanlardan? Ölüm bile korkarken senden nereden aklına geldi şimdilerde Azrail’le komşuluk senaryoları? Ne oldu da ağır gelmeye başladı sana, boynunda mahallenin delisi olduğunu haykıran madalyayı taşımak? O kadar kolay mı olacaktı, çılgınlıklarını adsız bir mezara gömerek akıllı uslu bir KADIN olmayı başarmak? Nasıl kıyabildin aşka, kimler vazgeçirdi seni delişmen sevdalarından? Küçücük mutlulukları bile ‘’işte hayat bu, ‘’ diyerek büyük bir sevinçle karşılayan sen, nasıl olup da vazgeçtin hayata asılmaktan? Aman Allah’ım! Yoksa sen beni dinlemedin de büyüdün mü şimdi? ..
Dünyayi oldugu gibi kabul et.Gülümsemeleri ve sikintilariyla sevgisi, dostlugu, yalani ve gerçegiyle; yarinin nefsine bagli planlariyla, gençligin düsleri gibi gelip geçen umutlariyla.
Her hayatın bir anlamı olmalıydı belkide, Her başlangıcın bir sonu, Tutuklu olmak gerekirdi şehrin ışıklarına, Yollarına dal veren ağaçların sessizliği ile, Sonbaharın rüzgarlarına yaslanıp savrulmak vardı, Haykırmak vardı sana doyasıya sevdayı, Doyasıya sarılıpta ağlamak vardı,
Sen aşk nedir bilirdin oysa, Sevmek ve sözlenmek gibi hayata, Söz geçirmek kaybedilen her zamanın, Yüreğimde gül kurusu bıraktığı her sayfaya, Düşerdin mevsimini şaşıran bir yağmur gibi, Ve sen bilirdin oysa, Görürdün, Acıları ile ömür tüketen her yalnızlığın, İçinden ne yokluklara koşarcasına, Yalınayak, Düşe kalka ne özlemlerin sevdası uğruna, Bir hayal gibi, Kollarımda çaresizliği buluşuna, Görseydin bir kerede inansaydın sevdiğim, Zamanın anlaşılmadan, Böylesi zamansız bırakılışına,
Ve ben bir karışsam anlam biriktiren gecelere, Gecelerce bir anlam olabilsem, Beni anlattığın bütün cümlelere, Seni katabilsem,okuyabilsem keşke, Sevebilsem seni belli etmeden kimselere,
Diyebilseydim sana ellerinden tutup, Dokunabilseydim gözlerinde herşeyi unutup, Yaşasaydım keşke sevdiğim, Yaşasaydım seninle sonsuzluğa tutunup,
Belkide evet, Her hayatın bir anlamı olmalıydı bir yerlerde, Her hayat kendinde bulmalıydı sevdayı, Aşkla sevip bir yüreği, Bir yürekte paylaşmalıydı dünyayı,
Sen sevda nedir bilirdin oysa sevdiğim, Yaşamanın zorluğunu kendinden uzak diyarlarda, Yaşadığım her mekanda, Kente alışkanlık taşıyan kaldırımlarda, Vitrinlerde,mağazalarda, Caddelerde,sokaklarda, Sen benimdin zamana her attığım adımda, Benimdin hayata sınırsızca, Bense sana hep firarlarda....
Kırdın mı incittin mi birilerini Kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler? Kendimi yeniledim mi yazdıklarımda? Yeniden düşünmeliyim Dostluklarımı, ilişkilerimi Gözlerim çocukluk fotoğraflarında mı kaldı Yitirdim mi yoksa masumiyetimi? Borçlarımı ödedim mi? Doğru seçtim mi soruların fiillerini? Tırnaklarım kesilmiş, dişlerim fırçalanmış, saçlarım taranmış, Giysilerim ütülü, odam düzenli mi? Geri verdim mi aldıklarımı: Aşkları, dostlukları, sevgileri, güvenleri, bağları, Kitaplara, sayfalara, satırlara borcumu ödedim mi? Yokladım mı duygularımı Hâlâ sevebiliyor muyum insanları? Ovmalı gümüşleri, bakırlarımı; cila geçmeli ahşaplarıma Ovmalı umutları Saklı tutmalı gelecek inancını, yarınları eksik etmemeli ağzımızdan Ey uzak akrabalarım, üvey aşklarım Mevsim sonu dostlarım, işporta malı ayrılıklar Arkadaş ölümleri, dost hançerleri, talan ettiğimiz zulalar Gece telefonları, ıssız konuşmalar Mağrur incelikler, vurgun yemiş ilişkiler Uçurum duygusuyla yaşadığımız hayat ey O kadar çok anlattım ki Kendime kaldım anlatmaktan... Bunaldım kendisiyle boğuşmasını Başkalarında çözmeye çalışan insanlardan Usandım sözcük oynamalarından, tılsımlı sıfatlardan, Ofset duyarlılıklardan Kaç zamandır duru, yalın, çalışkan, iyi insanlar özlüyorum 'İçtenliğin' ya da 'dünya görüşünün' kirletmediği Kendime bir yeni yıl kartı yazarak bunları diliyorum Aranıp duruyorum adresini yitirdiğim insanları Vitrin camlarına yansıyan yüzlerde Bilmiyorum kalmış mıdır adresini yüzlerinde taşıyan insanlar Hâlâ bir umut var mıdır Çıkmaz bir sokağa benzeyen bu avare avunması vitrinlerde Ne çıkmaz sokaktayım ne de mutsuz Sadece rüzgârlardan daha güçlü olmak istiyorum o kadar Açık denizlerde nice yolculuklara yelken açarken Kış güneşinin mutlu ettiği bir kedi gibi mutlu, emin, tasasız Sere serpe ve keyifli olmak tek isteğim ve dileğim Senin ve benim, yani bizim için...
korunaklı şiirler yaz bana, sevgilim olmayan sevgili sağanak yağışlı günlerimde sığınacağım bir yer bulunsun bari, şiirlerde bir ev'cağızım olsun
üç oda bir salon yalnızlığımı kiraya vereceğim heveslenme, senin için düşlerim başka aklını başından alıp, gezmeye götüreceğim
ne güzel gülüyorsun, dudaklarında eski İstanbul resimleri öyle kal lütfen, yüzüme baktığın anın resmini çekeceğim
sana söz veriyorum, sen de bana umut ver sonra her şeyi unutup, ülkeme geri döneceğim
bende bir hoşum, şarkıların belalı güzelliğine vuruldum o uzak ayda kaldı onayladığım gülüşler raks eden sevişmelerin çingene zamanındayım, 'gel' desen, gidemeyecek kadar sarhoştur özlemler
anlayışımı kaybettim, beni anla karşılığında gözlerimin kahvesinden içireceğim düşe kalka düşledim, son baharım kaldı beni şimdi tutmazsan, dudaklarına devrileceğim
oturaklı şiirler yaz bana, sevgilim olmayan sevgili yorgun günlerimde dinleneceğim bir yer bulunsun şiirlerde bari, bir nefeslik yerim olsun
pörsümüş umutların peşinden umutsuzca yürümeyi seçmişiz önümüzde hiç ışık yok nereye,neden gittiğimizi hedefimizi bizde bilmiyoruz bir umut diyoruz,inşallah diyoruz yol bilmez rehberimiz oluş peşinden bizde giyoruz birbirimize hiç sormuyoruz nereye gidiyoruz soranlarada küfredip kızıyoruz demiyoruz rehber kör kadere seslenmişiz sen bizi boşver istediğin gibi ör ağzımızda aynı şarkı hep kaderimiz olmuş, bıramamış yaşaki neler gör,kör! .
uzaklar
senin şiirin.. yalnız değilsin sevgiyle kal arkadaşım :)))
21.03.2008 - 15:16
Benzetebilir miyim bir yaz gününe seni?
Sen daha sevimlisin, daha sakinsin ondan.
Sert rüzgarlar Mayısın narin çiçeklerini.
Hırpalar; Yaz ise pek çabuk geçer...Durmadan!
Bazan, kızgın olarak,parlar gözü semanın...
Bir karartıyla sık sık söner altın bakışı;
Her güzel,güzelliğini kaybeder: Tabiatın-
Sebep olur da bazan bu kararsız akışı!
Fakat senin ebedi yazın hiç sönmeyecek,
Dönmeyecek sendeki güzellik bir yalana.
Ölüm sana yaklaştı diye, öğünmeyecek:
Sen eşitken ebedi mısralarla zamana
Yaşadıkça insanlar, görebildikçe gözler,
Seni yaşatmak için yaşayacak bu sözler
SHAKESPEARE
:)))))))
19.03.2008 - 23:45
Anlamak
Yaşım ilerledikçe daha çok anlıyorum
Ne büyük nimet olduğunu ah ey güzel gün
Boş yere üzülmekte mana yok anlıyorum
Kadrini bilmek lazım artık her açan gülün
Şükretmek türküsüne daldaki her bülbülün
Yanmak da olsa artık aşk ile yaşıyorum.
Cahit Sıtkı Tarancı
14.03.2008 - 00:06
Dostları Olmalı İnsanın / Oğuzkan Bölükbaşı
dostları olmalı insanın,
aynen gemilerin limanları gibi
zaman zaman uğradığın
yükünü boşalttığın
dalgalar dininceye kadar beklediğin koynunda
sonra açık denizlere uğurlamalı seni,
geri döneceğin günü bekleme umuduyla
bazan rüzgara o açmalı yelkenini
yanağına konan bir öpücüğün coşkusuyla
halatlarını çözmeli
seni çok
ama çok özlemeli
dostları olmalı insanın,
ermiş, bilge hayatı ezbere okuyabilen
düşünmediklerini düşündüren
seni bir cambaz ipinde güvenle tutabilen
gerektiğinde senin’çün ateşi yutabilen
yolunu ışıtan ustan olmalı,
şekillendirmeyi öğretmeli hayatın çömleğini
sana vermeli soğuk bir kış gününde
üzerindeki tek gömleğini
13.03.2008 - 20:33
Yoksa Büyüdün mü Küçük Kız?
Bu gördüğüm sen misin, ne oldu sana böyle küçük kız, nasıl kıydın kendine?
Hangi duvarın dibinde kurşuna dizdirdin, o ele avuca sığmayan, o kartallar gibi yükseklerden uçan tutkularını?
Hani o pırıl pırıl bakışların, o kocaman gözlerindeki ışıklara ne oldu?
Kim çaldı senden yüreğinin derinliklerinden kopup gelen kahkahalarını?
Nerede unuttun yüreğinin bütün gücüyle sarılmaları?
Nerede şiirlerin? Nerede kaldı şiir gibi yaşamın, nerelere gömdün içinden kopan kıyametleri?
O engin kadınlığın üzerine geçirdiğin zırhın anahtarını nereye attın küçük kız?
Nasıl çıkarıp atabildin ruhundaki insanları mıknatıs gibi çeken pozitif enerjiyi?
Kim öğretti sana kinden ve intikamdan kaleler inşa etmeyi, kim girdi kanına nefret eder oldun, o her birini birer roman kahramanı kadar sevdiğin insanlardan?
Ölüm bile korkarken senden nereden aklına geldi şimdilerde Azrail’le komşuluk senaryoları?
Ne oldu da ağır gelmeye başladı sana, boynunda mahallenin delisi olduğunu haykıran madalyayı taşımak?
O kadar kolay mı olacaktı, çılgınlıklarını adsız bir mezara gömerek akıllı uslu bir KADIN olmayı başarmak?
Nasıl kıyabildin aşka, kimler vazgeçirdi seni delişmen sevdalarından?
Küçücük mutlulukları bile ‘’işte hayat bu, ‘’ diyerek büyük bir sevinçle karşılayan sen, nasıl olup da vazgeçtin hayata asılmaktan?
Aman Allah’ım!
Yoksa sen beni dinlemedin de büyüdün mü şimdi? ..
****doğum günün kutlu olsun bitanem****
13.03.2008 - 20:32
Dünyayi oldugu gibi kabul et.Gülümsemeleri ve sikintilariyla sevgisi, dostlugu, yalani ve gerçegiyle; yarinin nefsine bagli planlariyla, gençligin düsleri gibi gelip geçen umutlariyla.
13.03.2008 - 20:31
Sana Firar Ediyorum
Her hayatın bir anlamı olmalıydı belkide,
Her başlangıcın bir sonu,
Tutuklu olmak gerekirdi şehrin ışıklarına,
Yollarına dal veren ağaçların sessizliği ile,
Sonbaharın rüzgarlarına yaslanıp savrulmak vardı,
Haykırmak vardı sana doyasıya sevdayı,
Doyasıya sarılıpta ağlamak vardı,
Sen aşk nedir bilirdin oysa,
Sevmek ve sözlenmek gibi hayata,
Söz geçirmek kaybedilen her zamanın,
Yüreğimde gül kurusu bıraktığı her sayfaya,
Düşerdin mevsimini şaşıran bir yağmur gibi,
Ve sen bilirdin oysa,
Görürdün,
Acıları ile ömür tüketen her yalnızlığın,
İçinden ne yokluklara koşarcasına,
Yalınayak,
Düşe kalka ne özlemlerin sevdası uğruna,
Bir hayal gibi,
Kollarımda çaresizliği buluşuna,
Görseydin bir kerede inansaydın sevdiğim,
Zamanın anlaşılmadan,
Böylesi zamansız bırakılışına,
Ve ben bir karışsam anlam biriktiren gecelere,
Gecelerce bir anlam olabilsem,
Beni anlattığın bütün cümlelere,
Seni katabilsem,okuyabilsem keşke,
Sevebilsem seni belli etmeden kimselere,
Diyebilseydim sana ellerinden tutup,
Dokunabilseydim gözlerinde herşeyi unutup,
Yaşasaydım keşke sevdiğim,
Yaşasaydım seninle sonsuzluğa tutunup,
Belkide evet,
Her hayatın bir anlamı olmalıydı bir yerlerde,
Her hayat kendinde bulmalıydı sevdayı,
Aşkla sevip bir yüreği,
Bir yürekte paylaşmalıydı dünyayı,
Sen sevda nedir bilirdin oysa sevdiğim,
Yaşamanın zorluğunu kendinden uzak diyarlarda,
Yaşadığım her mekanda,
Kente alışkanlık taşıyan kaldırımlarda,
Vitrinlerde,mağazalarda,
Caddelerde,sokaklarda,
Sen benimdin zamana her attığım adımda,
Benimdin hayata sınırsızca,
Bense sana hep firarlarda....
06.03.2008 - 18:30
Üşüdüğümde ısınmak için gidişinde
Gözlerinden çaldığım ateşi
Gecelerin ayazına yaktım...
Ben sensizken...
Uykularımı bir dilenciye verdim, sadaka diye
Ve gelen her geceye günaydın dedim...
Ben sensizken...
Düşler kurdum ustura yüzü yalnızlıklarımla
Ve seni kesmesinler diye
Beynimden yaraladım kendimi, kalbim yerine...
21.02.2008 - 08:08
MIRILDANDIKLARIM
Kırdın mı incittin mi birilerini
Kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler?
Kendimi yeniledim mi yazdıklarımda?
Yeniden düşünmeliyim
Dostluklarımı, ilişkilerimi
Gözlerim çocukluk fotoğraflarında mı kaldı
Yitirdim mi yoksa masumiyetimi?
Borçlarımı ödedim mi?
Doğru seçtim mi soruların fiillerini?
Tırnaklarım kesilmiş, dişlerim fırçalanmış, saçlarım taranmış,
Giysilerim ütülü, odam düzenli mi?
Geri verdim mi aldıklarımı:
Aşkları, dostlukları, sevgileri, güvenleri, bağları,
Kitaplara, sayfalara, satırlara borcumu ödedim mi?
Yokladım mı duygularımı
Hâlâ sevebiliyor muyum insanları?
Ovmalı gümüşleri, bakırlarımı; cila geçmeli ahşaplarıma
Ovmalı umutları
Saklı tutmalı gelecek inancını, yarınları eksik etmemeli ağzımızdan
Ey uzak akrabalarım, üvey aşklarım
Mevsim sonu dostlarım, işporta malı ayrılıklar
Arkadaş ölümleri, dost hançerleri, talan ettiğimiz zulalar
Gece telefonları, ıssız konuşmalar
Mağrur incelikler, vurgun yemiş ilişkiler
Uçurum duygusuyla yaşadığımız hayat ey
O kadar çok anlattım ki
Kendime kaldım anlatmaktan...
Bunaldım kendisiyle boğuşmasını
Başkalarında çözmeye çalışan insanlardan
Usandım sözcük oynamalarından, tılsımlı sıfatlardan,
Ofset duyarlılıklardan
Kaç zamandır duru, yalın, çalışkan, iyi insanlar özlüyorum
'İçtenliğin' ya da 'dünya görüşünün' kirletmediği
Kendime bir yeni yıl kartı yazarak bunları diliyorum
Aranıp duruyorum adresini yitirdiğim insanları
Vitrin camlarına yansıyan yüzlerde
Bilmiyorum kalmış mıdır adresini yüzlerinde taşıyan insanlar
Hâlâ bir umut var mıdır
Çıkmaz bir sokağa benzeyen bu avare avunması vitrinlerde
Ne çıkmaz sokaktayım ne de mutsuz
Sadece rüzgârlardan daha güçlü olmak istiyorum o kadar
Açık denizlerde nice yolculuklara yelken açarken
Kış güneşinin mutlu ettiği bir kedi gibi mutlu, emin, tasasız
Sere serpe ve keyifli olmak tek isteğim ve dileğim
Senin ve benim, yani bizim için...
Murathan MUNGAN
...........................................
14.02.2008 - 12:30
Dilimde Ay Tutuldu... /... Dilsizim
korunaklı şiirler yaz bana, sevgilim olmayan sevgili
sağanak yağışlı günlerimde sığınacağım bir yer bulunsun
bari, şiirlerde bir ev'cağızım olsun
üç oda bir salon yalnızlığımı kiraya vereceğim
heveslenme, senin için düşlerim başka
aklını başından alıp, gezmeye götüreceğim
ne güzel gülüyorsun, dudaklarında eski İstanbul resimleri
öyle kal lütfen, yüzüme baktığın anın resmini çekeceğim
sana söz veriyorum, sen de bana umut ver
sonra her şeyi unutup, ülkeme geri döneceğim
bende bir hoşum, şarkıların belalı güzelliğine vuruldum
o uzak ayda kaldı onayladığım gülüşler
raks eden sevişmelerin çingene zamanındayım,
'gel' desen, gidemeyecek kadar sarhoştur özlemler
anlayışımı kaybettim, beni anla
karşılığında gözlerimin kahvesinden içireceğim
düşe kalka düşledim, son baharım kaldı
beni şimdi tutmazsan, dudaklarına devrileceğim
oturaklı şiirler yaz bana, sevgilim olmayan sevgili
yorgun günlerimde dinleneceğim bir yer bulunsun
şiirlerde bari, bir nefeslik yerim olsun
10.02.2008 - 14:08
pörsümüş umutların peşinden
umutsuzca yürümeyi seçmişiz
önümüzde hiç ışık yok
nereye,neden gittiğimizi
hedefimizi bizde bilmiyoruz
bir umut diyoruz,inşallah diyoruz
yol bilmez rehberimiz oluş
peşinden bizde giyoruz
birbirimize hiç sormuyoruz
nereye gidiyoruz
soranlarada küfredip kızıyoruz
demiyoruz rehber kör
kadere seslenmişiz sen
bizi boşver istediğin gibi ör
ağzımızda aynı şarkı
hep kaderimiz olmuş, bıramamış
yaşaki neler gör,kör! .
uzaklar
senin şiirin.. yalnız değilsin sevgiyle kal arkadaşım :)))
25.01.2008 - 12:08
Yalnız bir kalbin tek bir anahtarı vardır,
Masum bir gülümseme. Ne olur gülümse! Bana değil kendine,
Çünkü bunu en çok sen hakkediyorsun.
Toplam 11 mesaj bulundu