1 Temmuz 1949’da, Isparta İli’ne bağlı Şarkikaraağaç İlçesi’nin Yeniköy Köyü’nde doğdu. 4 yaşında ilçe Şarkikaraağaç’ta yürüdü, 7 yaşında göç ettikleri Çeltek Köyü’nde büyüdü. Orta okulu ilçede tamamladıktan sonra turizm üzerine okuduğu Otelcilik Meslek Lisesi’nden 1969’da mezun oldu ve stajyer öğrenci olarak Devlet bursuyla Almanya’ya gitti. Dönüşte 1974-80 yılları arasında Ankara Şeker Öğrenci Yurdu İdare Amirliği görevini yürüttü. 1980’de tekrar Almanya’ya gitti. 1961’de Isparta mahalli gazetelerinde başlayan yazı hayatını, daha sonra günlük basına yansıttı ve 1986’da Yeni Ufuk ile yeni bir döneme geçiş yaptı. Uzun süre Yeni Ufuk’ta sürdürdüğü yazarlığı ve yazıişleri müdürlüğünü kendi gazetesi Sondakika ve Sabır Dergisi’nde devam ettirdi. Post Modern Darbe’nin Kurbanı seçilen Sincan Belediye eski Başkanı Bekir Yıldız ve arkadaşlarıyla ortak olup çıkarttığı Sincan’a ait ilk web ofset Hedef Ankara gazetesinin Genel Yayın Yönetmenliği ve Yazıişleri Müdürlüğü’nde bulundu.
1988 yılında Kurucu Üye’si olduğu Şairler Yazarlar ve Sanatsevenler Derneği’nde Genel Muhasip olarak yer alan Bekir Yalçınkaya’nın, aynı zamanda Gerçek Haber, Gimsa Haber, Büyük Anadolu, Yeni Sakarya, Başkent Sonhaber, Öz Sakarya, Öze Çağrı, Bölge Flaş, Yıldız, Tiraj, Bağlum Haber, Odak, Etimesgut’a Sesleniş, Bizimköy, İş Gazetesi ve Rehber gazetelerinde makaleleri yayınlandı. Rehber, Büyük Anadolu, Yeni Sakarya, Başkent Sonhaber ve Öz Sakarya gazetelerinde Genel Koordinatör ve Yayın Yönetmeni olarak yer aldı. Ezgi, Posof’un Sesi, Birliğe Çağrı, Karınca Postası, Sincan Belediye, Çorum Belediye dergilerinde makaleleri yayınlandı. Kızılalma ve Emin Eller ve Posof’un Sesi Dergileri’nin Genel Yayın Yönetmenliği’ni de yürüten Bekir Yalçınkaya’nın, 1967’den itibaren Tercüman, Türkiye, Gelincik, Hanımeli, Son Havadis, Bulvar, Hürriyet Ekstra, Akit, Vakit ve Milli Gazeteleri’nde de şiir ve makaleleri yayınlandı. Anayurt Gazetesi’nde 35 bölümlük Seni Tandım İstanbul dizi yazısı yayınlanan, bir çok şiir toplantılarına katılarak Türkiye’nin önde gelen şairleriyle dostluk kuran Yalçınkaya, bir çok şairle de yazışmalarda bulundu. 1994 Mayıs’ında Sincan’da, bölgeye hitabeden ilk yerel televizyon KTV’yi kuran Yalçınkaya, 1997 sonuna kadar genel Yayın Yönetmenliği ve hissedarlığını devam ettirdi ve KTV 1997’de Kanal A olarak yeni yayın hayatına atıldı. KTV’nin el değiştirmesinin ardından Etimesgut Belediye Basın Danışmanlığı görevini üstlenen ve Yalçın Beyaz ile Enver Demirel dönemlerinde bu görevini sürdüren Bekir Yalçınkaya, 2000 yılında Sincan Organize 1. Bölge Müdürlüğü’nde İdare Amiri olarak başladı ve buradan da emekliye ayrıldı.
2005 yılında, halen Kon Tv’de Başkent Gündemi proğramının yapımcısı olan Sinan Burhan’ın, birlikte çalışma talebi üzerine Kanal 6 TV Buram Buram Türkiye Proğram Müdürü olarak, Yerel Televizyonlar Birliği Genel Başkanı Şeyda Açıkkol’un ekibinde yer aldı ve ülke genelinde 28 il ve ilçede 30’un üzerinde icraatın içinden belgeseline imza attı.YazSanDer’in ardından 2005’te İnsan ve Kültür Ocağı Derneği’nde (İKO) Genel Sekreterlik görevini üstlenen Yalçınkaya, aynı zamanda Sincan Yerel gazetelerinden Yeni Güç’te Genel Yayın Yönetmeni sıfatıyla yazarlığa devam etti. 650 sayfalık Sincan Etimesgut ve Yenikent’i içine alan bir tarihi eseri aynı gazetede tefrika halinde yayınlattı. Etimesgut’a ait ilk tarih kitabını Ahmet Tekin ile birlikte hazırlayıp neşrettirdi. İki Yürek ve Niyet Faslında Taşların Beyinleri isminde yayınlanmış iki şiir kitabı ile yayına hazır üç kitabı bulunuyor. 2008 Mayıs’ında geçirdiği By Pas (Açık Kalb) ameliyatı sonrasında da yazı hayatına devam eden Bekir Yalçınkaya, halen Vakit, Yeni Güç ve Sondakika gibi gazetelerde yazı yazmayı sürdürüyor. Alman Lebach takımında futbol oynayan, liselerarası koşu, güreş ve boks gibi spor dallarında faaliyet gösteren Yalçınkaya aynı zamanda saz da çalıyor. 20’nin üzerinde bestesi de bulunan ve Makbule Hanım ile evli olan Yalçınkaya’nın Sevgi adında bir kızı, Mustafa Serkan ile Yahya Serdar adında da iki oğlu, altı torunu var.
İŞTE BİZİM GENİŞ BİYOGRAFİMİZ
Yıl 1961.. Yani Demokrat Parti Genel Başkanı ve TC Başbakanı iken fasıldan bir Bebek davasıyla bile boynuna geçirilecek yağlı urgana sebebi olan merhum Adnan Menderes’in idama götürüldüğü, ama bu gidişe bir türlü akıl erdiremeyen bir çocuk.. Türkiye denen ülkesinin haykıran şairlerine duyduğu hayranlığın peşinde ve şiir yazmaya çalışıyor. Çok geçmeden de şiirleri Isparta’nın Yalvaç İlçesi’nde çıkan mütevazi bir yerel gazetede yer buluyor. Ardından Türk Kooperatifleri Birliği’nin Karınca Postası’nda çıkan ve Şarkikaraağaç Kütüphanesi’nde muhafaza altına alınan Bereket’iyle kendine uzun soluklu bir yolun ilk adımlarını atıyor. Sonra Son Havadis, Hürriyet Ekstra, Hanımeli, Gelincik, Bulvar, (Tabii ki aşifte Bulvar değil), Tercüman, Türkiye, İş Gazetesi ve kendisine şairlik vasfını kazandırmaya emek olacak daha bir çok dergi ve gazete ile tanışıyor. Bir taraftan Şeker Öğrenci Yurdu İdare Amirliği’nin verdiği siyasi ve idari merhalede Ülkücü olmanın getirdiği ızdırablı bir mücadele dönemi.. Disk’e rağmen MİSK gibi bir Milliyetçi sendika teşekkülünde dostu Yaşar Bilgin ile işyeri sendika temsilciği.. Yetmiyor, Almanya’da aynı dâvâyı yürütme azmi ve şansı. Aynı dönemlerde siyasi şiir denemeleriyle şairler arası dostluklar. Ve sonra da Sincan’daki Yeni Ufuk Yazıişleri Müdürlüğü ve yazarlığı ile başlayan bir yerel masalı. Biraz etkili ve asli olana bunların arasında, nice insana liyakat gelecek detayları yaşayan ve sonunda en tesirli bir sanat edebiyat dönemine ayak basan fikir amelesi.
Hattâ fikir amelesi ve madde budalası olan o adam; Ben; Bekir Yalçınkaya. 1987’nin bir Bahar Ayı’nda; şairlik sayfamıza kayıtlı o ayda, yepyeni bir döneme çağrılıyorum. 02 Temmuz 2001’de Hakk’a yürüyen Göktürk Mehmet Uytun’un daveti üzerine hayata yeni geçirilecek Şairler Yazarlar ve Sanatsevenler Derneği kurucu üyeleri; Tevfik Turan Atasever, Münir Menaf Bayar, Melek Melih Bayrı, Mehmet Cebe, Sebahattin Çankaya, Ahmet Doğan, Hamit Fethi Gözler, Ramazan Güngör, İsa Kayacan, Muhammed Zeki Mert, Abdullah Ortaç Özdemir, Bekir Sıdık Özyıldırım, İhsan Sözer, Enver Tuncalp, Göktürk Mehmet Uytun, (Bekir Yalçınkaya sıralamasıyla), İbrahim Yalçınkaya, Orkun Yakup Yavaş’ın arasında yer alıyorum. Bu milliyetçi şair ve yazarlar camiası içinde, nasıl bir hayatı ikmal ettiğini unutan ben, arşivlerimdeki değerli şairlerin mektuplarıyla hafıza tazelediğimde, niçin bugün miadı dolmuş manevi cihazlanma merkezleri gibi geçmişe yanılıp tutuşulacağının provasına düşüyorum. Sonra, Türk şairlerinin çok büyük bir bölümünde artık şairlik ve sanatperverliğin kalmadığını, mukallit ve yavan bir mesleğin şiir namıyla nesire terk edildiğini, şiirin sadece haykırmalarla yaşatıldığını görüyorum. Bundan dolayıdır ki, şairlerin asli mekânları kapalı ve TV denilen magazin ve fors dünyasında martılara kırıntı bile olmayacak bir nefis sofraları kurduklarını esefle izliyorum. Buna, doğru bir söz etmem gerekirse: “Yazık!”
İşte bu yazık noktasına gelmeden önce, o nezih şairlik hayatımın bana birer vefalı dost olarak kazandırdıkları arasında Yahya Akengin, İsa Kayacan, Abdullah Satoğlu, Ahmet Doğan, Agah Oktay Güner, Hüseyin Yurdabak, Sebahattin Çankaya, Hamit Fethi Gözler, Coşkun Ertepınar, Abdullah Ortaç Özdemir, Halil Soyuer, Ahmet Tufan Şentürk, Rıza Akdemir, Rabia Gölbaşı, Mustafa Nevruz Sınacı, Durali Doğan, Kerim Özbekler, Behzat Şaşal, Zeki Çelik, Emin Bilgiç, İsmail Hakkı Yılanlıoğlu, Abdülmecid Doğru, Fethi Tevetoğlu, Tahsin Ünal, İrfan Ünver Nasrattınoğlu, İbrahim Agah Çubukçu, Erdal Noyan, Cevdet Aslangül, Fevzi Aküzüm, Bekir Mutlu, İsmail Kara, Baki Tuğ, Nevzat Yalçın, Bestami Yazgan, Tayip Atmaca, Mehmet Akif İnan, Ayhan İnal, Ahmet Tevfik Ozan, Nevzat Tamtürk. ..Ve daha nice yüzlerce şair oğlu şairler yer alıyor. Bir o kadar edebiyatçılar, yazarlar, aşıklar ve müzisyenler.. Sanatın her dalından sanata reva güzel insanlar. Sayıları kadar sanatları liyakatli cemiyet mensupları.. Ve bugün bir çoğu da bu geçici âleme veda edip Hakk’ın huzuruna varmış durumdalar.
MEDYATİK HAYATA DAİR YAŞADIKLARIMIZ Kuruluşu, yazılı basının zorladığı ve ufkumuzu biraz daha açmamıza sebebler öne sürdüğü 1994’lü zamanlara, yani malûm 28 Şubat’ın teorisyeni kabul edilen Kudüs Çadırı mimarı Bekir Yıldız’ın Sincan Belediye Başkanı olduğu 28 Mart 1994’ün bir ay sonrası, bir 1 Mayıs gününe tesadüf eder. Aslen Killi Kuyucuklu olan Elektrik Mühendisi Şerif Öcal ile başlayan medyatik tarafımızın ilk ayağını da, Sincan’da hayata geçirdiğimiz KTV Televizyonu teşkil eder. O günün bütün zor şartlarına rağmen Başkent’te yerel manâda ilk olmanın verdiği haz ve heyecanla gerçekleştirdiğimiz hizmeti, o gün yaşayanlardan bugün inkâr edecek bir kimse çıkamaz.. Çıkmamalı. Baştan, satıldığı son ana kadar Genel Yayın Yönetmenliği’ni yaptığım bu KTV’de, Sincan denen bu şehrin hemen bütün siyasileri, sivil toplum önderleri, sade vatandaşları, spordan edebiyata neyi, kim temsil ediyorsa, fabrikatörü ve esnafıyla, yerlilerin hepsi ekranlara ilk defa misafir olup siyasi, edebi ve sanata dair kendini konuşturma fırsatı buldu. Bir çoğu da KTV ile yepyeni bir gündeme adım attılar. Şimdi, onlardan bazı ön saf tutucularını sayalım mı?
Siyaset alanında; Mehmet Keçeciler, Hasan Hüseyin Ceylan, Hasan Celal Güzel, Mehmet Gölhan, Rıza Ulucak, Ali Helvacı, Yusuf Çelebi, Hüseyin Erdal, Gökhan Çapoğlu, Mustafa Kamalak, Şeref Malkoç, Adil Aşırım, Erdal Kesebir, Ahmet Bilge, Ersönmez Yarbay, Hakkı Arslan, Orhan Kavuncu, Melih Gökçek, Esat Bütün, Hanefi Çelik, Ahad Andican, Tayyar Altıkulaç, Esat Kıratlıoğlu, Koray Aydın, Nejat Arseven, Yılmaz Ateş, İrahim Tez, İsmet Gür, Muharrem Şemsek, Hamdi Eriş, Önay Alpago, Ökkeş Şendiller, İ. Yaşar Dedelek, Ercan Vuralhan, Talat Zengin, Onural Şeref Bozkurt, Ümit Durak, Nevzat Laleli, İsmail Alptekin, İrfan Köksalan ve Orhan Kilercioğlu.
Edebiyat alanında; Durali Doğan, Agâh Oktay Güner, Yemliha Bozkurt, Ramazan Gürgün, Yaşar Özdemir, Mehmet Cebe, Mehmet Yalçın, Selma Gök, Süleyman Kocabaş ve İbrahim Yalçınkaya,
Aşıklık ve Mahalli Sanatçılık alanında; Mehmet Erenler, Paşa Susanoğlu, Selahattin Bölük, Mehmet Demirtaş, Zeki Erdali, Halit Araboğlu, Aşık Şefkati, Ahmet Tunç, Hasan Sağındık, Hüseyin Demirbilek, Cemil Ulucu, Aşık Firgani, Mustafa Aydın, Muhlis Denizer, İsmail Aladağlı, Ekrem Özel, Savaş Göçer, Mehmet Gedik, Murat Çobanoğlu, Veysel Yıldızer, Şeref Taşlıova, Zeki Bekar, Öksüz Ozan (Mehmet Yıldırım), Mahir Altuntaş, Mehmet Budak, Sincanlı Kadir, Behram Aktemur, Aşık Cenani, Aşık Gülhani, Aşık Yaşar Reyhani, Aşık Yaşar Bayrami ve daha nice ses-saz üstadları..
KTV DEVRİ KAPANIYOR SIRA DANIŞMANLIKTA
Sincan’da hayata geçirdiğimiz ve takribi 3 yıl sonra Termikel’in sahibleri Ahmet-Mustafa Kaya kardeşlere devrettiğimiz bölgenin ilklerinden KTV’de, yerine getirdiğimiz 6 aylık Genel Yayın Yönetmenliği’miz sona eriyor ve yeni Genel Yayın Yönetmeni olan, bugünkü SES TV’nin sahibi Ali Sabit Aksoy dosttan proğram yapma teklifi alıyoruz. Cevabımız hayır oluyor ve mekâna dönüşte, galiba inandığımız kader sebebine bağlı olarak Etimesgut Belediye Başkanı Yalçın Beyaz’a uğruyoruz. Böylece başkan televizyonculuk faslımızın bittiğini öğreniyor ve soruyor: “Şimdi ne yapacaksın?”
“Nasip” diyoruz. “Henüz bir düşüncemiz yok.”Nasibe cevab Beyaz’dan geliyor; “Bekir abi, senin gibi bir adamın boş kalması olur mu? Gel, benim Basın Danışmanı’m ol. Gerçi bu karar Meclis üyelerimle alınacak bir karar, ama ikna ederim.”
İlk aklıma gelen dâvâ.. Ben: “Ama ben MHPLi’yim. Sizin Meclis üyeleri RPli. Olurlarından emin değilim” diyorum. Beyaz: “ikna ederim” diyor. Sonrası uzun mesele.. Aradan iki hafta geçiyor, Yalçın Beyaz’ın Basın Danışmanı olarak Etimesgut Belediye’sindeki yeni bir döneme giriş yapıyorum. Peki çıkış ne zamana kadar? Bizimle ayrı siyasi düşüncede olan Beyaz’ın kaybettiği 1999 yerel seçimlerinin ardından, bizimle aynı dâvâ adamlarımızdan MHPli Enver Demirel’in seçilişinin 9 ay sonrasına kadar.. Benim için hiç de hoş geçmeyen bu dâvâda birlik, ama havada ayrı havayı teneffüs ettiğim dönemi değerlendirmeye ve çıkış sebeblerime değinmeye lüzum görmeden, sadece Yalçın Beyaz için kısa bir iki not düşmem gerekirse; O’ Sol’dan gelme bir Sağ’cıydı. İnsana bakış açısında reel bir tavrı, o reel tavrına liyakatlı olanlara da büyük bir saygısı vardı. Belki, bugün dahil Etimesgut Belediyesi’nde Basın Danışmanı önünde çeketini düğmeleyen, ona kahve veya sigara ikram ederek gönül alıcı, danışman fikirlerine hassasiyet gösterici ikinci bir belediye başkanı görmemiz mümkün değildir.
“Ya hakkında çıkanlar? Ya öteki münasebetsiz işleri?” diye de sorabilirsiniz. Orasını bilemem, ki orası bir matruşka girdabıdır ve içinde de hiç olmadım.
Burada uzun uzadıya Etimesgut Belediyesi’ndeki Basın Danışmanlığı’mı anlatmama gerek yok. O dönemler bir hatıra yumağına sarılarak düğümlendi ve artık bugün bu düğümü çözecek ne sebeb, ne de kişi yok. Olanlarda zaten bizi es geçtiler ve pozisyonlarının zedelenmemesi telâşına düştüler. Düşseler de bir gerçek var ki, o da kulun huzurundan ziyade Hakk’ın nazarındaki muteberlik.
PEKİ ETİMESGUT’UN TARİHİN İLK KİMLER YAZDI? Aslında konunun başlığını; “Dünden Bugüne Etimesgut” kitaplarına ne oldu şeklinde vermek doğru olur. Zira bana, o eseri, Beyaz’dan sonra makamı devralanların ortadan kaldırdığı, yani bir anlamda bizim çıkışımızla bir bir imhaya gidildiği bildirilmişti. Hiç de buna aldırış etmişliğim olmadı. Niye? Türkiye’deki yerel idareciler mantığına yerleşen bir eser tahrip geleneği vardır ve bir türlü bunu hazzından nefret doğmamıştır. Neyse, dönelim konuya.. Şayet bu bir deşifre ise deşifreden sayın. Doğru olan buysa doğru ölçüsüne koyun. Malûmdur ki, bağındaki bir elmayı sadece ısırdığı için hikmet ve ilim sahibi bir Veli’nin hakikat sırrından bir himmeti, kör göz, duymaz kulak ve çirkin bir çehre olarak nikâha oturtuşundaki asalet imtihanını biz biliyoruz. Unutmuş da değiliz. Ama bilip de unutan yahut bu tefekkür kendilerine ağır gelen dostlar var. İşte Etimesgut Belediye’sindeyken bizden elmayı ısırmamızı isteyen hikmet sahibi, Ahmet Tekin Hoca’ydı. Yıllardır yazılmayan Etimesgut tarihini birlikte yazmamızı ve hazır bir çok dökümanın bir kısım ilâvelerle tamamlanıp tarih sahasına intikalini rica eden Tekin Hoca ile uzunca bir süre içinde “AHİ MES’UD’TAN ETİMESGUT’A” namıyla “Etimesgut’un Dünü ve Bugünü”nü yeniden ele alıp yazmaya başladık. Tekin Hoca Teftiş Kurulu Müdürü olduğundan bu konuda kendisine tâbi bir ekibi de yoktu. O günlerde, fotoğrafçım olan Alaaddin Kara ve Ahmet Tekin ile kitaba girecek bütün resimler için yer yer dolaştık, resimlendirmeye gittik. Türk Kuşu, Gazi ve Ahi Mes’ud istasyonlarında, ilçedeki parklar, kümbetli tepe ve daha bir sürü yerlerde çalışmalar yaptık. Dökümanların geliştirilmesi ve konu seçiminden başlık atışa kadar bir çok hususta rol alan ben oldum ve bunların dizgi işlerini de, tashihlerini de yine elemanlarım Kenan Korkmaz, Salih Maraş ve kısmen de Abdulbaki Tekin ile tamamladık. Bizden önce bu işe el atan RPli Belediye Meclis Üyesi Yaşar Tuncay Akaydın’dan intikal eden materyalleri yeniden gözden geçirdik. Ama bunların derlenmesinde Akaydın ne kadar fedakârlık yaptı, bilmesem de Tekin Hoca şunu diyordu hep: “Yaşar Tuncay Akaydın’ın arşiv çalışmalarında çok büyük emeği vardır.” Evet.. Çok yakın dostum Yaşar Tuncay Akaydın Etimesgut adına kalıcı ve yol gösterici bir çok konuda hep çaba sarfetmiştir. Sanırım, bugün bazen gazete sayfalarına düşen ilçenin ilk muhtarlarından Ahmet Çokay ile konuşan da Akaydın olmalıydı. Ama kitabın son aşamasında, yani belli bir bölümünde Akaydın çalışmalardan uzak kaldı veya belki de uzak kalması istendi. Her neyse.. O günlerde, kitabın hazırlık safhasında, kendilerini hiç görmediğim ve nasıl bir çalışma yaptıklarına vukuf olmadığım; tarihçi Levent Kayapınar ile Belediye eski danışmanlarından hemşehrim Yusuf Kolkanat’ın da bu kitapta emeklerinin olduğu bana Ahmet Tekin tarafından nakledilmişti. Yani bu kitabta esasında emeği olanlar, bugün bazı materyalleri iktibas ettiği için kaynak bölümünde iki isimden bahseden Etimesgut Kaymakamlığı’nın hazırlattığı kitabta verildiği gibi değil. Müteşekkir olunacak ve Etimesgut’un kısmi tarihini yansıtan bir başlangıç kitabında emeği bulunanlar; işte o isimler,Ahmet Tekin’in önsöz yazısındaki tarifiyle şöyledir; “Elinizdeki eserin hazırlanmasında pek çok kimsenin emeği ve katkısı vardır. Emeği geçenlerin hepsini burada anmaya imkânımız yok. Bu yüzden ilk teşekkürümü burada isimlerini zikredemediğim isimsiz kahramanlara gönderiyorum. Sonra da sırasıyla; pek değerli katkıları nedeniyle Belediye Meclis Üyesi Y.Tuncay Akaydın’a, hazırlık çalışmaları sırasında çok kıymetli belgelere ulaşmamızı sağlayan başkanlık eski danışmanı Yusuf Kolkanat’a, tarih bölümünün hazırlanmasında bize gönlünü ve arşivini açan Etimesgut’tan yetişmiş genç ve yetenekli tarihçi Levent Kayapınar’a, tashih, mizampaj ve baskı aşamalarında (ve dahi kapak dizaynında) değerli katkıları olan Basın Müşavirimiz şair-yazar Bekir Yalçınkaya’ya, Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürümüz İbrahim Çalışkan’a, bizimle birlikte her tarafa koşan Eğitim Kültür ve Basın Yayın Müdürlüğü’nün genç elemanları Kenan Korkmaz, Salih Maraş, Alaattin Kara ve Abdulbaki Tekin’e kalbi teşekkürlerimi sunuyorum. Özellikle kitabın yayınlanmasında desteğini ve yardımını esirgemeyen Belediye Başkanımız Sayın Yalçın Beyaz’a ve belediyemizin diğer yetkililerine en derin saygılarımı ve şükranlarımı arzediyorum.” Esasen kitap olarak ikinci, materyal ve yayın tarihi itibariyle üçüncü sırada yer alacak olan bu eser, her ne kadar bizim diziden önce yayına girse de, Anayurt Gazetesi’yle anlaşamadığımız için 2002’de yazmaya başladığımız dizi yazı Hadiseler Diyarı isimli eserimizin Etimesgut’la ilgili ilk bölümü, Yeni Güç’ün 08 Eylül 2006 Tarih ve 41. Sayı’sı itibariyle neşredilmeye başlanmıştır. Böylece bir çok bilinmeyen veya tam hatırlanmayan Etimesgut’un ilçelik ve belediyelik haklarını alma ve siyasi çalışmaları, Yeni Güç’ün diğer 42, 43, 52, 53, 64 ve 65 sayılarında anlatılmıştır. 18 Aralık 2007 tarihinden itibaren ele aldığımız Etimesgut’un diğer yakın tarih siyasi faaliyetleri de gazetemizin 12 sayısında yayınlanmıştır. Netice itibariyle dememiz odur ki;ilçe kaymakamlığınca hazırlattırılan ve bugüne göre ilçe tarihinin resmi tarafını dolduran Atatürk ve Etimesgut isimli eser, tıpkı (Halil Olgun tarafından mükemmel bir çalışmayla hazırlanan) Sincan Kültür Haritası gibi ilmidir ve siyasi, hattâ yeterli ölçüde sosyal konuları vermemektedir. Halbuki bölgenin geçmişini yansıtan bu türlü mevkutelerde siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik bütün detayların verilmesine ihtiyaç vardır. Ama ekseri devlet bürokrasisinde 657’ye itibar edilerek ve imkân sunularak hazırlattırılan eserler, hep devlet geleneğine uygun olması istendiği içindir ki resmi sıfat taşırlar. Ne münferid siyasi faaliyetleri, ne de hizmet eksikliğinde sivri dille seslendirilen hadiseleri veremezler. Yani; Başbakanların bile amiyane üslûpla konuştuğu bir ülkede bu işler, “suya sabuna dokunmadan” denildiği üzere tamamlanır. Nitekim, bizim de Tekin Hoca ile hazırladığımız ‘Dünden Bugüne ETİMESGUT’ isimli eserde yaptığımız, devlet geleneğinin uygulanmasıydı. O itibarla Hadiseler Diyarı adını verdiğimiz Sincan Etimesgut Yenikent başlıklı yazı dizimiz, Etimesgut’la ilgili haber ve yorumlarında sanki geleneğe itiraz havası içinde başlamış, öyle devam etmiş ve öyle de son bulmuştur.
DANIŞMANLIK SONRASI HAYATIMIZ Etimesgut Belediyesi Basın Danışmanlığımız Enver Demirel'in birinci yılında sona erdi ve 2000 yılı içinde bu defa Sincan 1. Organize Bölge Müdürlüğü'nde İdare Amiri olarak görev aldık. Aynı yıl emekliye ayrılıp tekrar gazetecilik hayatına döndük. 2005 yılında gelen teklif üzerine 97'de bıraktığım televizyonculuğa yeniden başlayıp Kanal 6 Buram Buram Türkiye Proğram Müdürü sıfatıml 28 icraatın içinden proğramı gerçekleştirdim.Ki onun da hikayesi şöyle;
KANAL 6’DA ‘BURAM BURAM TÜRKİYE’ MÜDÜRLÜĞÜM Sinan Burhan.. Yerel Televizyonlar Birliği Genel Sekreteri. Henüz çok iyi tanıdığım bir isim değil. Kendisinden 2005 Mayıs’ında bir telefon alıyorum. “Bekir Abi” diyor; “Gel seni meşhur edeyim. Ulusal Kanal 6’da Buram Buram Türkiye proğramını birlikte yürütelim. Gel.. proğram müdürüm ol..” Beni niçin tercih ettiği, niçin güvendiği ve benzeri bir hayli sorunun cevabının alınmak istenmediği bir havada, randevulaşıyoruz. Görüşmede ekipten Ahmet Yılmaz ile Gazeteci Yaşar İnatçı da varlar. Uzun lâfın kısası, çok geçmeden Ostim’de Başkent TV stüdyolarında anlaşmayı sağlıyoruz. TRT’nin Ar Stüdyosu’nda Turizm Bakanı Atilla Koç ile 1+100’ü tamamladıktan sonra görüştüğümüz Türkiye Yerel Televizyonlar Birliği Başkanı A.Şeyda Açıkkol’dan da ekipte yer alma izni çıkar çıkmaz Bismillâh diyor ve Kayseri yoluna çıkıyoruz. İlk ‘İcraatın İçinden’ proğramımızı Kayseri Şeker Fabrikası Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Ali Özışık ve Genel Müdür Ayhan Teke ile gerçekleştiriyoruz. Sonra Kayseri Sanayi Odası Başkanı Mustafa Boydak, Ticaret Odası Başkanı Hasan Ali Kilci, Organize Sanayi Bölge Müdürü Orhan Akşit, Ahmet Hasyün, Kayseri Büyükşehir’in hizmet çekimleri ve AKPli vekil Taner Yıldız derken, Tekirdağ Belediyesi’ne sıçrıyoruz. Orada Belediye Başkanı Ahmet Aygün, Tekirdağ Çanta’da Tahir Sert, 154 yaşıyla meşhur Zaro Ağa’nın Alemdar’ında Mehmet Yaşa, Formula 1’in ilk belgeselcilerinden olduğumuz Akfırat’ta Hilmi Yıldız’laserüvenimiz devam ediyor. ..Ve basına kinli Başbakan Erdoğan’ın yakın bürokratı, kader arkadaşı Nemci Kadıoğlu’ndan Esenyurt’un gerçeklerini dinliyoruz. Sonralarımız devam ediyor, oralardan Karadeniz’e geçiyor ve Karabük’te Hüseyin Erer’le Samsun’da AK Parti İl Başkanı Fuat Köktaş ve Turhal’da Ali Gözen’le buluşuyoruz. Balıkesir’de asker iken sivil bir hayat geçirdiğimiz orduevi mekânımız Edremit’te Yunus Bozbey’in, Kekeç’i meşhur Bio enerji harikası Bigadiç’te Davut Uzuner’in, Seyid Onbaşı’nın mangal kömüründen nafaka çıkarttığı Çamlık namlı Koca Seyid Köyü’ne ilçe Havran’da Mustafa İrtürk’ün misafiri oluyor ve günler süren çekimleri ikmal ediyoruz. İç Anadolu, Karadeniz ve Marmara derken Akdeniz sahillerine uzanıyor; Antalya Kepez’de Erdal Öner, Elmalı’da Hüseyin Yapıcı’ya misafir Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel ve Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Belek’te Yusuf Mecek ve TBMM Meclis İdare Amiri Burhan Kılıç, Kadriye’de Hüseyin Kantoz, Alanya Kargıcak’ta Mukadder Işık ve Mahmutlar’da Alaattin Çakır proğram serimizde yer alıyorlar. Tekrar batıya, Adapazarı’na varıyoruz; Aziz Duran’la, Kocaeli’ye uğruyoruz İbrahim Karaosmanoğlu ile buluşuyoruz.. Sonra Abdurrahim Karakoç’un memleketi Kahramanmaraş’ta Ashab-ı Kehf’in ikinci adresi Afşin’i ziyaret eyliyor ve Başkan İrfan Gedikbaşı’yla kamera önünde sinek kovalayıp heyecan yatıştırıyor, AKP Milletvekili Hanefi Mahçiçek’le çaybaşında memleket meselelerine el atıyoruz. Ardından Dinler arası Hoşgörü merkezlerimizden Mardin’i; AKPli vekil Beşir Hamidi’yle.. “Ne olacak bu devletin hâli?” diye sorarak bizi azara çekmeye çalışan Hadepli gençlere, “Devlet sizsiniz!” diye çıkıştığımız lokanta mekânının barındığı Batman’ı; yine AKPli vekil M.Nezir Nasıroğlu ile değerlendiriyor, zamanın Batman Valisi Haluk İmga ile hem şehri, hem de kaymakam iken Sincan’dan arkadaşı Kadir Çalışıcı’yı konuşuyoruz. Gaziantep şehrinin manevi hazzını Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey’le yeniden tadıyor ve Türk kadınının başarısına Derya Güzelbey’le vukuf oluyoruz. Başkent’in Yağlı Güreşler’e Karakucak Açan Karapürçek’ini Veysel Tiryaki, Hasan Altın, Ersönmez Yarbay ve Haluk İpek gibi isimlerle tuşa getiriyoruz.. Dahası detaylar da var.. Darıca’da Şükrü Karabacak’ın, İvrindi’de Recai Baytar’ın, Hadımköy’de Ali Osman Çolak’ın, Beylikdüzü’nde Vehbi Orakcı’nın, Serik’te Mehmet Habalı’nın, Kemer Çamyuva’da Okan Akman’ın, Oğuzeli’nde Mehmet Başkır’ın, Antalya Boğazkent’te Neriman Küçükkavradım (sekreter)’in ve Burhaniye’de Fikret Akova’nın şöyle bir yanından selam-sabahla girip, öbür yanından “tanıştığımıza müşerref-tanıdığıma memnun oldum”la çıkıyoruz. 5’i Büyükşehir olmak üzere 10 il, 11 ilçe, 6 belde ve 3 kurum ile yapılmış, birer saat süreli 30 proğram.. Sadece belgesel gibi görünen, ama içinde milletvekilleri, bakan ve valilerden belediye başkanlarına kadar.. maiyet vasıflı çok değerli özel kalem ve yazıişleri müdürleriyle, basın danışmanlarından hizmetimize verilen araçların şoförleri ve mihmandar vazifeli elemanlara kadar.. Hemen her ilde karşılaştığımız ve gıyaben tanıdığımız, çok evvellerden gazetemizde yazan, mektup dostları şair ve yazarlar.. Mevcut olan illerde, kalmaya hakkımız olan Polis Evleri’nde kazandığımız görevlilerden tutun da, şehirlerin ve beldelerin basın yayın organı ekiplerine ve her kesimin kucakladığı vatandaş kitlesine kadar.. Hâlâ alo! rehberimizde adı sanı kayıtlı binlerce insan.. Proğramımızın, yayına verilmezden evvel şehir içinde yerel idareciler tarafından anons edilmesiyle Kanal 6’ya odaklanan izleyicilerimizin artırdığı sayıda, artan gönül tanışıklığı.. Ve zaman yarım yıldan az, ama her gittiğimiz yerde bize gösterilen ilgi-ihtimamla karşılanış, manevi değeri yüksek hediyelerin değiş-tokuşu ve de –kendilerine akıl almaz sahte oyunlarla, o günlerde içinde bulunduğumuz TV camiasının kazık atanlarına, yetimin hakkını yalan dolanlarla karşılıksız çalanlarına rağmen- bizim hep itibarlıca uğurlanışımız.. Bütün bunlar, işte söze başlarken anons ettiğim O’ Sinan Burhan dostumla başlayan, halen Başkent TV’de Geniş Açı çizmekle meşgul Ahmet Yılmaz’la devam eden, içinde bir çok kameramanın ve teknik ekibin yer aldığı bir İcraat döneminde Hasat ve Harman Mevsimi’nin terini asil kılan unsurlardı.. NETİCE: Şu an ki görevimiz Yeni Güç Genel Yayın Yönetmenliği başta olmak üzere üzere bir kaç yerde makale yazmak ve yayınlanacak diğer eserlerimi kontrol etmek. İki Yürek ve Taşların Beyinleri isimli 2 kitabımız bulunmaktadır.
BİYOGRAFİMİZ
Bekir Yalçınkaya Kimdir?
1 Temmuz 1949’da, Isparta İli’ne bağlı Şarkikaraağaç İlçesi’nin Yeniköy Köyü’nde doğdu. 4 yaşında ilçe Şarkikaraağaç’ta yürüdü, 7 yaşında göç ettikleri Çeltek Köyü’nde büyüdü. Orta okulu ilçede tamamladıktan sonra turizm üzerine okuduğu Otelcilik Meslek Lisesi’nden 1969’da mezun oldu ve stajyer öğrenci olarak Devlet bursuyla Almanya’ya gitti. Dönüşte 1974-80 yılları arasında Ankara Şeker Öğrenci Yurdu İdare Amirliği görevini yürüttü. 1980’de tekrar Almanya’ya gitti. 1961’de Isparta mahalli gazetelerinde başlayan yazı hayatını, daha sonra günlük basına yansıttı ve 1986’da Yeni Ufuk ile yeni bir döneme geçiş yaptı. Uzun süre Yeni Ufuk’ta sürdürdüğü yazarlığı ve yazıişleri müdürlüğünü kendi gazetesi Sondakika ve Sabır Dergisi’nde devam ettirdi. Post Modern Darbe’nin Kurbanı seçilen Sincan Belediye eski Başkanı Bekir Yıldız ve arkadaşlarıyla ortak olup çıkarttığı Sincan’a ait ilk web ofset Hedef Ankara gazetesinin Genel Yayın Yönetmenliği ve Yazıişleri Müdürlüğü’nde bulundu.
1988 yılında Kurucu Üye’si olduğu Şairler Yazarlar ve Sanatsevenler Derneği’nde Genel Muhasip olarak yer alan Bekir Yalçınkaya’nın, aynı zamanda Gerçek Haber, Gimsa Haber, Büyük Anadolu, Yeni Sakarya, Başkent Sonhaber, Öz Sakarya, Öze Çağrı, Bölge Flaş, Yıldız, Tiraj, Bağlum Haber, Odak, Etimesgut’a Sesleniş, Bizimköy, İş Gazetesi ve Rehber gazetelerinde makaleleri yayınlandı. Rehber, Büyük Anadolu, Yeni Sakarya, Başkent Sonhaber ve Öz Sakarya gazetelerinde Genel Koordinatör ve Yayın Yönetmeni olarak yer aldı. Ezgi, Posof’un Sesi, Birliğe Çağrı, Karınca Postası, Sincan Belediye, Çorum Belediye dergilerinde makaleleri yayınlandı. Kızılalma ve Emin Eller ve Posof’un Sesi Dergileri’nin Genel Yayın Yönetmenliği’ni de yürüten Bekir Yalçınkaya’nın, 1967’den itibaren Tercüman, Türkiye, Gelincik, Hanımeli, Son Havadis, Bulvar, Hürriyet Ekstra, Akit, Vakit ve Milli Gazeteleri’nde de şiir ve makaleleri yayınlandı. Anayurt Gazetesi’nde 35 bölümlük Seni Tandım İstanbul dizi yazısı yayınlanan, bir çok şiir toplantılarına katılarak Türkiye’nin önde gelen şairleriyle dostluk kuran Yalçınkaya, bir çok şairle de yazışmalarda bulundu. 1994 Mayıs’ında Sincan’da, bölgeye hitabeden ilk yerel televizyon KTV’yi kuran Yalçınkaya, 1997 sonuna kadar genel Yayın Yönetmenliği ve hissedarlığını devam ettirdi ve KTV 1997’de Kanal A olarak yeni yayın hayatına atıldı. KTV’nin el değiştirmesinin ardından Etimesgut Belediye Basın Danışmanlığı görevini üstlenen ve Yalçın Beyaz ile Enver Demirel dönemlerinde bu görevini sürdüren Bekir Yalçınkaya, 2000 yılında Sincan Organize 1. Bölge Müdürlüğü’nde İdare Amiri olarak başladı ve buradan da emekliye ayrıldı.
2005 yılında, halen Kon Tv’de Başkent Gündemi proğramının yapımcısı olan Sinan Burhan’ın, birlikte çalışma talebi üzerine Kanal 6 TV Buram Buram Türkiye Proğram Müdürü olarak, Yerel Televizyonlar Birliği Genel Başkanı Şeyda Açıkkol’un ekibinde yer aldı ve ülke genelinde 28 il ve ilçede 30’un üzerinde icraatın içinden belgeseline imza attı.YazSanDer’in ardından 2005’te İnsan ve Kültür Ocağı Derneği’nde (İKO) Genel Sekreterlik görevini üstlenen Yalçınkaya, aynı zamanda Sincan Yerel gazetelerinden Yeni Güç’te Genel Yayın Yönetmeni sıfatıyla yazarlığa devam etti. 650 sayfalık Sincan Etimesgut ve Yenikent’i içine alan bir tarihi eseri aynı gazetede tefrika halinde yayınlattı. Etimesgut’a ait ilk tarih kitabını Ahmet Tekin ile birlikte hazırlayıp neşrettirdi. İki Yürek ve Niyet Faslında Taşların Beyinleri isminde yayınlanmış iki şiir kitabı ile yayına hazır üç kitabı bulunuyor. 2008 Mayıs’ında geçirdiği By Pas (Açık Kalb) ameliyatı sonrasında da yazı hayatına devam eden Bekir Yalçınkaya, halen Vakit, Yeni Güç ve Sondakika gibi gazetelerde yazı yazmayı sürdürüyor. Alman Lebach takımında futbol oynayan, liselerarası koşu, güreş ve boks gibi spor dallarında faaliyet gösteren Yalçınkaya aynı zamanda saz da çalıyor. 20’nin üzerinde bestesi de bulunan ve Makbule Hanım ile evli olan Yalçınkaya’nın Sevgi adında bir kızı, Mustafa Serkan ile Yahya Serdar adında da iki oğlu, altı torunu var.
İŞTE BİZİM GENİŞ BİYOGRAFİMİZ
Yıl 1961.. Yani Demokrat Parti Genel Başkanı ve TC Başbakanı iken fasıldan bir Bebek davasıyla bile boynuna geçirilecek yağlı urgana sebebi olan merhum Adnan Menderes’in idama götürüldüğü, ama bu gidişe bir türlü akıl erdiremeyen bir çocuk.. Türkiye denen ülkesinin haykıran şairlerine duyduğu hayranlığın peşinde ve şiir yazmaya çalışıyor. Çok geçmeden de şiirleri Isparta’nın Yalvaç İlçesi’nde çıkan mütevazi bir yerel gazetede yer buluyor. Ardından Türk Kooperatifleri Birliği’nin Karınca Postası’nda çıkan ve Şarkikaraağaç Kütüphanesi’nde muhafaza altına alınan Bereket’iyle kendine uzun soluklu bir yolun ilk adımlarını atıyor. Sonra Son Havadis, Hürriyet Ekstra, Hanımeli, Gelincik, Bulvar, (Tabii ki aşifte Bulvar değil), Tercüman, Türkiye, İş Gazetesi ve kendisine şairlik vasfını kazandırmaya emek olacak daha bir çok dergi ve gazete ile tanışıyor. Bir taraftan Şeker Öğrenci Yurdu İdare Amirliği’nin verdiği siyasi ve idari merhalede Ülkücü olmanın getirdiği ızdırablı bir mücadele dönemi.. Disk’e rağmen MİSK gibi bir Milliyetçi sendika teşekkülünde dostu Yaşar Bilgin ile işyeri sendika temsilciği.. Yetmiyor, Almanya’da aynı dâvâyı yürütme azmi ve şansı. Aynı dönemlerde siyasi şiir denemeleriyle şairler arası dostluklar. Ve sonra da Sincan’daki Yeni Ufuk Yazıişleri Müdürlüğü ve yazarlığı ile başlayan bir yerel masalı. Biraz etkili ve asli olana bunların arasında, nice insana liyakat gelecek detayları yaşayan ve sonunda en tesirli bir sanat edebiyat dönemine ayak basan fikir amelesi.
Hattâ fikir amelesi ve madde budalası olan o adam; Ben; Bekir Yalçınkaya. 1987’nin bir Bahar Ayı’nda; şairlik sayfamıza kayıtlı o ayda, yepyeni bir döneme çağrılıyorum. 02 Temmuz 2001’de Hakk’a yürüyen Göktürk Mehmet Uytun’un daveti üzerine hayata yeni geçirilecek Şairler Yazarlar ve Sanatsevenler Derneği kurucu üyeleri; Tevfik Turan Atasever, Münir Menaf Bayar, Melek Melih Bayrı, Mehmet Cebe, Sebahattin Çankaya, Ahmet Doğan, Hamit Fethi Gözler, Ramazan Güngör, İsa Kayacan, Muhammed Zeki Mert, Abdullah Ortaç Özdemir, Bekir Sıdık Özyıldırım, İhsan Sözer, Enver Tuncalp, Göktürk Mehmet Uytun, (Bekir Yalçınkaya sıralamasıyla), İbrahim Yalçınkaya, Orkun Yakup Yavaş’ın arasında yer alıyorum. Bu milliyetçi şair ve yazarlar camiası içinde, nasıl bir hayatı ikmal ettiğini unutan ben, arşivlerimdeki değerli şairlerin mektuplarıyla hafıza tazelediğimde, niçin bugün miadı dolmuş manevi cihazlanma merkezleri gibi geçmişe yanılıp tutuşulacağının provasına düşüyorum. Sonra, Türk şairlerinin çok büyük bir bölümünde artık şairlik ve sanatperverliğin kalmadığını, mukallit ve yavan bir mesleğin şiir namıyla nesire terk edildiğini, şiirin sadece haykırmalarla yaşatıldığını görüyorum. Bundan dolayıdır ki, şairlerin asli mekânları kapalı ve TV denilen magazin ve fors dünyasında martılara kırıntı bile olmayacak bir nefis sofraları kurduklarını esefle izliyorum. Buna, doğru bir söz etmem gerekirse: “Yazık!”
İşte bu yazık noktasına gelmeden önce, o nezih şairlik hayatımın bana birer vefalı dost olarak kazandırdıkları arasında Yahya Akengin, İsa Kayacan, Abdullah Satoğlu, Ahmet Doğan, Agah Oktay Güner, Hüseyin Yurdabak, Sebahattin Çankaya, Hamit Fethi Gözler, Coşkun Ertepınar, Abdullah Ortaç Özdemir, Halil Soyuer, Ahmet Tufan Şentürk, Rıza Akdemir, Rabia Gölbaşı, Mustafa Nevruz Sınacı, Durali Doğan, Kerim Özbekler, Behzat Şaşal, Zeki Çelik, Emin Bilgiç, İsmail Hakkı Yılanlıoğlu, Abdülmecid Doğru, Fethi Tevetoğlu, Tahsin Ünal, İrfan Ünver Nasrattınoğlu, İbrahim Agah Çubukçu, Erdal Noyan, Cevdet Aslangül, Fevzi Aküzüm, Bekir Mutlu, İsmail Kara, Baki Tuğ, Nevzat Yalçın, Bestami Yazgan, Tayip Atmaca, Mehmet Akif İnan, Ayhan İnal, Ahmet Tevfik Ozan, Nevzat Tamtürk. ..Ve daha nice yüzlerce şair oğlu şairler yer alıyor. Bir o kadar edebiyatçılar, yazarlar, aşıklar ve müzisyenler.. Sanatın her dalından sanata reva güzel insanlar. Sayıları kadar sanatları liyakatli cemiyet mensupları.. Ve bugün bir çoğu da bu geçici âleme veda edip Hakk’ın huzuruna varmış durumdalar.
Kuruluşu, yazılı basının zorladığı ve ufkumuzu biraz daha açmamıza sebebler öne sürdüğü 1994’lü zamanlara, yani malûm 28 Şubat’ın teorisyeni kabul edilen Kudüs Çadırı mimarı Bekir Yıldız’ın Sincan Belediye Başkanı olduğu 28 Mart 1994’ün bir ay sonrası, bir 1 Mayıs gününe tesadüf eder. Aslen Killi Kuyucuklu olan Elektrik Mühendisi Şerif Öcal ile başlayan medyatik tarafımızın ilk ayağını da, Sincan’da hayata geçirdiğimiz KTV Televizyonu teşkil eder. O günün bütün zor şartlarına rağmen Başkent’te yerel manâda ilk olmanın verdiği haz ve heyecanla gerçekleştirdiğimiz hizmeti, o gün yaşayanlardan bugün inkâr edecek bir kimse çıkamaz.. Çıkmamalı. Baştan, satıldığı son ana kadar Genel Yayın Yönetmenliği’ni yaptığım bu KTV’de, Sincan denen bu şehrin hemen bütün siyasileri, sivil toplum önderleri, sade vatandaşları, spordan edebiyata neyi, kim temsil ediyorsa, fabrikatörü ve esnafıyla, yerlilerin hepsi ekranlara ilk defa misafir olup siyasi, edebi ve sanata dair kendini konuşturma fırsatı buldu. Bir çoğu da KTV ile yepyeni bir gündeme adım attılar.
Şimdi, onlardan bazı ön saf tutucularını sayalım mı?
Siyaset alanında; Mehmet Keçeciler, Hasan Hüseyin Ceylan, Hasan Celal Güzel, Mehmet Gölhan, Rıza Ulucak, Ali Helvacı, Yusuf Çelebi, Hüseyin Erdal, Gökhan Çapoğlu, Mustafa Kamalak, Şeref Malkoç, Adil Aşırım, Erdal Kesebir, Ahmet Bilge, Ersönmez Yarbay, Hakkı Arslan, Orhan Kavuncu, Melih Gökçek, Esat Bütün, Hanefi Çelik, Ahad Andican, Tayyar Altıkulaç, Esat Kıratlıoğlu, Koray Aydın, Nejat Arseven, Yılmaz Ateş, İrahim Tez, İsmet Gür, Muharrem Şemsek, Hamdi Eriş, Önay Alpago, Ökkeş Şendiller, İ. Yaşar Dedelek, Ercan Vuralhan, Talat Zengin, Onural Şeref Bozkurt, Ümit Durak, Nevzat Laleli, İsmail Alptekin, İrfan Köksalan ve Orhan Kilercioğlu.
Edebiyat alanında; Durali Doğan, Agâh Oktay Güner, Yemliha Bozkurt, Ramazan Gürgün, Yaşar Özdemir, Mehmet Cebe, Mehmet Yalçın, Selma Gök, Süleyman Kocabaş ve İbrahim Yalçınkaya,
Aşıklık ve Mahalli Sanatçılık alanında; Mehmet Erenler, Paşa Susanoğlu, Selahattin Bölük, Mehmet Demirtaş, Zeki Erdali, Halit Araboğlu, Aşık Şefkati, Ahmet Tunç, Hasan Sağındık, Hüseyin Demirbilek, Cemil Ulucu, Aşık Firgani, Mustafa Aydın, Muhlis Denizer, İsmail Aladağlı, Ekrem Özel, Savaş Göçer, Mehmet Gedik, Murat Çobanoğlu, Veysel Yıldızer, Şeref Taşlıova, Zeki Bekar, Öksüz Ozan (Mehmet Yıldırım), Mahir Altuntaş, Mehmet Budak, Sincanlı Kadir, Behram Aktemur, Aşık Cenani, Aşık Gülhani, Aşık Yaşar Reyhani, Aşık Yaşar Bayrami ve daha nice ses-saz üstadları..
KTV DEVRİ KAPANIYOR SIRA DANIŞMANLIKTA
Sincan’da hayata geçirdiğimiz ve takribi 3 yıl sonra Termikel’in sahibleri Ahmet-Mustafa Kaya kardeşlere devrettiğimiz bölgenin ilklerinden KTV’de, yerine getirdiğimiz 6 aylık Genel Yayın Yönetmenliği’miz sona eriyor ve yeni Genel Yayın Yönetmeni olan, bugünkü SES TV’nin sahibi Ali Sabit Aksoy dosttan proğram yapma teklifi alıyoruz. Cevabımız hayır oluyor ve mekâna dönüşte, galiba inandığımız kader sebebine bağlı olarak Etimesgut Belediye Başkanı Yalçın Beyaz’a uğruyoruz. Böylece başkan televizyonculuk faslımızın bittiğini öğreniyor ve soruyor: “Şimdi ne yapacaksın?”
“Nasip” diyoruz. “Henüz bir düşüncemiz yok.” Nasibe cevab Beyaz’dan geliyor; “Bekir abi, senin gibi bir adamın boş kalması olur mu? Gel, benim Basın Danışmanı’m ol. Gerçi bu karar Meclis üyelerimle alınacak bir karar, ama ikna ederim.”
İlk aklıma gelen dâvâ.. Ben: “Ama ben MHPLi’yim. Sizin Meclis üyeleri RPli. Olurlarından emin değilim” diyorum. Beyaz: “ikna ederim” diyor. Sonrası uzun mesele.. Aradan iki hafta geçiyor, Yalçın Beyaz’ın Basın Danışmanı olarak Etimesgut Belediye’sindeki yeni bir döneme giriş yapıyorum. Peki çıkış ne zamana kadar? Bizimle ayrı siyasi düşüncede olan Beyaz’ın kaybettiği 1999 yerel seçimlerinin ardından, bizimle aynı dâvâ adamlarımızdan MHPli Enver Demirel’in seçilişinin 9 ay sonrasına kadar.. Benim için hiç de hoş geçmeyen bu dâvâda birlik, ama havada ayrı havayı teneffüs ettiğim dönemi değerlendirmeye ve çıkış sebeblerime değinmeye lüzum görmeden, sadece Yalçın Beyaz için kısa bir iki not düşmem gerekirse; O’ Sol’dan gelme bir Sağ’cıydı. İnsana bakış açısında reel bir tavrı, o reel tavrına liyakatlı olanlara da büyük bir saygısı vardı. Belki, bugün dahil Etimesgut Belediyesi’nde Basın Danışmanı önünde çeketini düğmeleyen, ona kahve veya sigara ikram ederek gönül alıcı, danışman fikirlerine hassasiyet gösterici ikinci bir belediye başkanı görmemiz mümkün değildir.
“Ya hakkında çıkanlar? Ya öteki münasebetsiz işleri?” diye de sorabilirsiniz. Orasını bilemem, ki orası bir matruşka girdabıdır ve içinde de hiç olmadım.
Burada uzun uzadıya Etimesgut Belediyesi’ndeki Basın Danışmanlığı’mı anlatmama gerek yok. O dönemler bir hatıra yumağına sarılarak düğümlendi ve artık bugün bu düğümü çözecek ne sebeb, ne de kişi yok. Olanlarda zaten bizi es geçtiler ve pozisyonlarının zedelenmemesi telâşına düştüler. Düşseler de bir gerçek var ki, o da kulun huzurundan ziyade Hakk’ın nazarındaki muteberlik.
PEKİ ETİMESGUT’UN TARİHİN İLK KİMLER YAZDI?
Aslında konunun başlığını; “Dünden Bugüne Etimesgut” kitaplarına ne oldu şeklinde vermek doğru olur. Zira bana, o eseri, Beyaz’dan sonra makamı devralanların ortadan kaldırdığı, yani bir anlamda bizim çıkışımızla bir bir imhaya gidildiği bildirilmişti. Hiç de buna aldırış etmişliğim olmadı. Niye? Türkiye’deki yerel idareciler mantığına yerleşen bir eser tahrip geleneği vardır ve bir türlü bunu hazzından nefret doğmamıştır.
Neyse, dönelim konuya.. Şayet bu bir deşifre ise deşifreden sayın. Doğru olan buysa doğru ölçüsüne koyun. Malûmdur ki, bağındaki bir elmayı sadece ısırdığı için hikmet ve ilim sahibi bir Veli’nin hakikat sırrından bir himmeti, kör göz, duymaz kulak ve çirkin bir çehre olarak nikâha oturtuşundaki asalet imtihanını biz biliyoruz. Unutmuş da değiliz. Ama bilip de unutan yahut bu tefekkür kendilerine ağır gelen dostlar var. İşte Etimesgut Belediye’sindeyken bizden elmayı ısırmamızı isteyen hikmet sahibi, Ahmet Tekin Hoca’ydı. Yıllardır yazılmayan Etimesgut tarihini birlikte yazmamızı ve hazır bir çok dökümanın bir kısım ilâvelerle tamamlanıp tarih sahasına intikalini rica eden Tekin Hoca ile uzunca bir süre içinde “AHİ MES’UD’TAN ETİMESGUT’A” namıyla “Etimesgut’un Dünü ve Bugünü”nü yeniden ele alıp yazmaya başladık. Tekin Hoca Teftiş Kurulu Müdürü olduğundan bu konuda kendisine tâbi bir ekibi de yoktu. O günlerde, fotoğrafçım olan Alaaddin Kara ve Ahmet Tekin ile kitaba girecek bütün resimler için yer yer dolaştık, resimlendirmeye gittik. Türk Kuşu, Gazi ve Ahi Mes’ud istasyonlarında, ilçedeki parklar, kümbetli tepe ve daha bir sürü yerlerde çalışmalar yaptık. Dökümanların geliştirilmesi ve konu seçiminden başlık atışa kadar bir çok hususta rol alan ben oldum ve bunların dizgi işlerini de, tashihlerini de yine elemanlarım Kenan Korkmaz, Salih Maraş ve kısmen de Abdulbaki Tekin ile tamamladık. Bizden önce bu işe el atan RPli Belediye Meclis Üyesi Yaşar Tuncay Akaydın’dan intikal eden materyalleri yeniden gözden geçirdik. Ama bunların derlenmesinde Akaydın ne kadar fedakârlık yaptı, bilmesem de Tekin Hoca şunu diyordu hep: “Yaşar Tuncay Akaydın’ın arşiv çalışmalarında çok büyük emeği vardır.” Evet.. Çok yakın dostum Yaşar Tuncay Akaydın Etimesgut adına kalıcı ve yol gösterici bir çok konuda hep çaba sarfetmiştir. Sanırım, bugün bazen gazete sayfalarına düşen ilçenin ilk muhtarlarından Ahmet Çokay ile konuşan da Akaydın olmalıydı. Ama kitabın son aşamasında, yani belli bir bölümünde Akaydın çalışmalardan uzak kaldı veya belki de uzak kalması istendi. Her neyse.. O günlerde, kitabın hazırlık safhasında, kendilerini hiç görmediğim ve nasıl bir çalışma yaptıklarına vukuf olmadığım; tarihçi Levent Kayapınar ile Belediye eski danışmanlarından hemşehrim Yusuf Kolkanat’ın da bu kitapta emeklerinin olduğu bana Ahmet Tekin tarafından nakledilmişti.
Yani bu kitabta esasında emeği olanlar, bugün bazı materyalleri iktibas ettiği için kaynak bölümünde iki isimden bahseden Etimesgut Kaymakamlığı’nın hazırlattığı kitabta verildiği gibi değil. Müteşekkir olunacak ve Etimesgut’un kısmi tarihini yansıtan bir başlangıç kitabında emeği bulunanlar; işte o isimler, Ahmet Tekin’in önsöz yazısındaki tarifiyle şöyledir; “Elinizdeki eserin hazırlanmasında pek çok kimsenin emeği ve katkısı vardır. Emeği geçenlerin hepsini burada anmaya imkânımız yok. Bu yüzden ilk teşekkürümü burada isimlerini zikredemediğim isimsiz kahramanlara gönderiyorum. Sonra da sırasıyla; pek değerli katkıları nedeniyle Belediye Meclis Üyesi Y.Tuncay Akaydın’a, hazırlık çalışmaları sırasında çok kıymetli belgelere ulaşmamızı sağlayan başkanlık eski danışmanı Yusuf Kolkanat’a, tarih bölümünün hazırlanmasında bize gönlünü ve arşivini açan Etimesgut’tan yetişmiş genç ve yetenekli tarihçi Levent Kayapınar’a, tashih, mizampaj ve baskı aşamalarında (ve dahi kapak dizaynında) değerli katkıları olan Basın Müşavirimiz şair-yazar Bekir Yalçınkaya’ya, Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürümüz İbrahim Çalışkan’a, bizimle birlikte her tarafa koşan Eğitim Kültür ve Basın Yayın Müdürlüğü’nün genç elemanları Kenan Korkmaz, Salih Maraş, Alaattin Kara ve Abdulbaki Tekin’e kalbi teşekkürlerimi sunuyorum.
Özellikle kitabın yayınlanmasında desteğini ve yardımını esirgemeyen Belediye Başkanımız Sayın Yalçın Beyaz’a ve belediyemizin diğer yetkililerine en derin saygılarımı ve şükranlarımı arzediyorum.”
Esasen kitap olarak ikinci, materyal ve yayın tarihi itibariyle üçüncü sırada yer alacak olan bu eser, her ne kadar bizim diziden önce yayına girse de, Anayurt Gazetesi’yle anlaşamadığımız için 2002’de yazmaya başladığımız dizi yazı Hadiseler Diyarı isimli eserimizin Etimesgut’la ilgili ilk bölümü, Yeni Güç’ün 08 Eylül 2006 Tarih ve 41. Sayı’sı itibariyle neşredilmeye başlanmıştır. Böylece bir çok bilinmeyen veya tam hatırlanmayan Etimesgut’un ilçelik ve belediyelik haklarını alma ve siyasi çalışmaları, Yeni Güç’ün diğer 42, 43, 52, 53, 64 ve 65 sayılarında anlatılmıştır. 18 Aralık 2007 tarihinden itibaren ele aldığımız Etimesgut’un diğer yakın tarih siyasi faaliyetleri de gazetemizin 12 sayısında yayınlanmıştır. Netice itibariyle dememiz odur ki; ilçe kaymakamlığınca hazırlattırılan ve bugüne göre ilçe tarihinin resmi tarafını dolduran Atatürk ve Etimesgut isimli eser, tıpkı (Halil Olgun tarafından mükemmel bir çalışmayla hazırlanan) Sincan Kültür Haritası gibi ilmidir ve siyasi, hattâ yeterli ölçüde sosyal konuları vermemektedir. Halbuki bölgenin geçmişini yansıtan bu türlü mevkutelerde siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik bütün detayların verilmesine ihtiyaç vardır. Ama ekseri devlet bürokrasisinde 657’ye itibar edilerek ve imkân sunularak hazırlattırılan eserler, hep devlet geleneğine uygun olması istendiği içindir ki resmi sıfat taşırlar. Ne münferid siyasi faaliyetleri, ne de hizmet eksikliğinde sivri dille seslendirilen hadiseleri veremezler. Yani; Başbakanların bile amiyane üslûpla konuştuğu bir ülkede bu işler, “suya sabuna dokunmadan” denildiği üzere tamamlanır.
Nitekim, bizim de Tekin Hoca ile hazırladığımız ‘Dünden Bugüne ETİMESGUT’ isimli eserde yaptığımız, devlet geleneğinin uygulanmasıydı. O itibarla Hadiseler Diyarı adını verdiğimiz Sincan Etimesgut Yenikent başlıklı yazı dizimiz, Etimesgut’la ilgili haber ve yorumlarında sanki geleneğe itiraz havası içinde başlamış, öyle devam etmiş ve öyle de son bulmuştur.
DANIŞMANLIK SONRASI HAYATIMIZ
Etimesgut Belediyesi Basın Danışmanlığımız Enver Demirel'in birinci yılında sona erdi ve 2000 yılı içinde bu defa Sincan 1. Organize Bölge Müdürlüğü'nde İdare Amiri olarak görev aldık.
Aynı yıl emekliye ayrılıp tekrar gazetecilik hayatına döndük.
2005 yılında gelen teklif üzerine 97'de bıraktığım televizyonculuğa yeniden başlayıp Kanal 6 Buram Buram Türkiye Proğram Müdürü sıfatıml 28 icraatın içinden proğramı gerçekleştirdim.Ki onun da hikayesi şöyle;
KANAL 6’DA ‘BURAM BURAM TÜRKİYE’ MÜDÜRLÜĞÜM
Sinan Burhan.. Yerel Televizyonlar Birliği Genel Sekreteri. Henüz çok iyi tanıdığım bir isim değil. Kendisinden 2005 Mayıs’ında bir telefon alıyorum. “Bekir Abi” diyor; “Gel seni meşhur edeyim. Ulusal Kanal 6’da Buram Buram Türkiye proğramını birlikte yürütelim. Gel.. proğram müdürüm ol..” Beni niçin tercih ettiği, niçin güvendiği ve benzeri bir hayli sorunun cevabının alınmak istenmediği bir havada, randevulaşıyoruz. Görüşmede ekipten Ahmet Yılmaz ile Gazeteci Yaşar İnatçı da varlar. Uzun lâfın kısası, çok geçmeden Ostim’de Başkent TV stüdyolarında anlaşmayı sağlıyoruz. TRT’nin Ar Stüdyosu’nda Turizm Bakanı Atilla Koç ile 1+100’ü tamamladıktan sonra görüştüğümüz Türkiye Yerel Televizyonlar Birliği Başkanı A.Şeyda Açıkkol’dan da ekipte yer alma izni çıkar çıkmaz Bismillâh diyor ve Kayseri yoluna çıkıyoruz. İlk ‘İcraatın İçinden’ proğramımızı Kayseri Şeker Fabrikası Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Ali Özışık ve Genel Müdür Ayhan Teke ile gerçekleştiriyoruz. Sonra Kayseri Sanayi Odası Başkanı Mustafa Boydak, Ticaret Odası Başkanı Hasan Ali Kilci, Organize Sanayi Bölge Müdürü Orhan Akşit, Ahmet Hasyün, Kayseri Büyükşehir’in hizmet çekimleri ve AKPli vekil Taner Yıldız derken, Tekirdağ Belediyesi’ne sıçrıyoruz. Orada Belediye Başkanı Ahmet Aygün, Tekirdağ Çanta’da Tahir Sert, 154 yaşıyla meşhur Zaro Ağa’nın Alemdar’ında Mehmet Yaşa, Formula 1’in ilk belgeselcilerinden olduğumuz Akfırat’ta Hilmi Yıldız’la serüvenimiz devam ediyor. ..Ve basına kinli Başbakan Erdoğan’ın yakın bürokratı, kader arkadaşı Nemci Kadıoğlu’ndan Esenyurt’un gerçeklerini dinliyoruz. Sonralarımız devam ediyor, oralardan Karadeniz’e geçiyor ve Karabük’te Hüseyin Erer’le Samsun’da AK Parti İl Başkanı Fuat Köktaş ve Turhal’da Ali Gözen’le buluşuyoruz. Balıkesir’de asker iken sivil bir hayat geçirdiğimiz orduevi mekânımız Edremit’te Yunus Bozbey’in, Kekeç’i meşhur Bio enerji harikası Bigadiç’te Davut Uzuner’in, Seyid Onbaşı’nın mangal kömüründen nafaka çıkarttığı Çamlık namlı Koca Seyid Köyü’ne ilçe Havran’da Mustafa İrtürk’ün misafiri oluyor ve günler süren çekimleri ikmal ediyoruz. İç Anadolu, Karadeniz ve Marmara derken Akdeniz sahillerine uzanıyor; Antalya Kepez’de Erdal Öner, Elmalı’da Hüseyin Yapıcı’ya misafir Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel ve Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Belek’te Yusuf Mecek ve TBMM Meclis İdare Amiri Burhan Kılıç, Kadriye’de Hüseyin Kantoz, Alanya Kargıcak’ta Mukadder Işık ve Mahmutlar’da Alaattin Çakır proğram serimizde yer alıyorlar. Tekrar batıya, Adapazarı’na varıyoruz; Aziz Duran’la, Kocaeli’ye uğruyoruz İbrahim Karaosmanoğlu ile buluşuyoruz.. Sonra Abdurrahim Karakoç’un memleketi Kahramanmaraş’ta Ashab-ı Kehf’in ikinci adresi Afşin’i ziyaret eyliyor ve Başkan İrfan Gedikbaşı’yla kamera önünde sinek kovalayıp heyecan yatıştırıyor, AKP Milletvekili Hanefi Mahçiçek’le çaybaşında memleket meselelerine el atıyoruz. Ardından Dinler arası Hoşgörü merkezlerimizden Mardin’i; AKPli vekil Beşir Hamidi’yle.. “Ne olacak bu devletin hâli?” diye sorarak bizi azara çekmeye çalışan Hadepli gençlere, “Devlet sizsiniz!” diye çıkıştığımız lokanta mekânının barındığı Batman’ı; yine AKPli vekil M.Nezir Nasıroğlu ile değerlendiriyor, zamanın Batman Valisi Haluk İmga ile hem şehri, hem de kaymakam iken Sincan’dan arkadaşı Kadir Çalışıcı’yı konuşuyoruz. Gaziantep şehrinin manevi hazzını Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey’le yeniden tadıyor ve Türk kadınının başarısına Derya Güzelbey’le vukuf oluyoruz. Başkent’in Yağlı Güreşler’e Karakucak Açan Karapürçek’ini Veysel Tiryaki, Hasan Altın, Ersönmez Yarbay ve Haluk İpek gibi isimlerle tuşa getiriyoruz..
Dahası detaylar da var.. Darıca’da Şükrü Karabacak’ın, İvrindi’de Recai Baytar’ın, Hadımköy’de Ali Osman Çolak’ın, Beylikdüzü’nde Vehbi Orakcı’nın, Serik’te Mehmet Habalı’nın, Kemer Çamyuva’da Okan Akman’ın, Oğuzeli’nde Mehmet Başkır’ın, Antalya Boğazkent’te Neriman Küçükkavradım (sekreter)’in ve Burhaniye’de Fikret Akova’nın şöyle bir yanından selam-sabahla girip, öbür yanından “tanıştığımıza müşerref-tanıdığıma memnun oldum”la çıkıyoruz.
5’i Büyükşehir olmak üzere 10 il, 11 ilçe, 6 belde ve 3 kurum ile yapılmış, birer saat süreli 30 proğram.. Sadece belgesel gibi görünen, ama içinde milletvekilleri, bakan ve valilerden belediye başkanlarına kadar.. maiyet vasıflı çok değerli özel kalem ve yazıişleri müdürleriyle, basın danışmanlarından hizmetimize verilen araçların şoförleri ve mihmandar vazifeli elemanlara kadar.. Hemen her ilde karşılaştığımız ve gıyaben tanıdığımız, çok evvellerden gazetemizde yazan, mektup dostları şair ve yazarlar.. Mevcut olan illerde, kalmaya hakkımız olan Polis Evleri’nde kazandığımız görevlilerden tutun da, şehirlerin ve beldelerin basın yayın organı ekiplerine ve her kesimin kucakladığı vatandaş kitlesine kadar.. Hâlâ alo! rehberimizde adı sanı kayıtlı binlerce insan..
Proğramımızın, yayına verilmezden evvel şehir içinde yerel idareciler tarafından anons edilmesiyle Kanal 6’ya odaklanan izleyicilerimizin artırdığı sayıda, artan gönül tanışıklığı.. Ve zaman yarım yıldan az, ama her gittiğimiz yerde bize gösterilen ilgi-ihtimamla karşılanış, manevi değeri yüksek hediyelerin değiş-tokuşu ve de –kendilerine akıl almaz sahte oyunlarla, o günlerde içinde bulunduğumuz TV camiasının kazık atanlarına, yetimin hakkını yalan dolanlarla karşılıksız çalanlarına rağmen- bizim hep itibarlıca uğurlanışımız.. Bütün bunlar, işte söze başlarken anons ettiğim O’ Sinan Burhan dostumla başlayan, halen Başkent TV’de Geniş Açı çizmekle meşgul Ahmet Yılmaz’la devam eden, içinde bir çok kameramanın ve teknik ekibin yer aldığı bir İcraat döneminde Hasat ve Harman Mevsimi’nin terini asil kılan unsurlardı..
NETİCE: Şu an ki görevimiz Yeni Güç Genel Yayın Yönetmenliği başta olmak üzere üzere bir kaç yerde makale yazmak ve yayınlanacak diğer eserlerimi kontrol etmek.
İki Yürek ve Taşların Beyinleri isimli 2 kitabımız bulunmaktadır.